• Sonuç bulunamadı

niz. Bunları yapmadan, herhangi bir kanuni düzenlemenin Meclis’ten geçirilmiş olması o düzenlemeyi kendi başına anayasaya uygun hale getirmiyor. Bir de demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması gerekecek. Demokratik toplum düzeninin gerek- leri dediğimiz zaman bu işte her zaman yorum yoluyla belirlenebilecek olan unsurdur. Öyle ki, doğal olarak toplumun değişimi ile birlikte belki dönüşümüyle ya da iktidar ilişkileri ile birlikte Anayasa Mahkemesi kararlarına baktığımız zaman demokratik top- lum düzeninin gerekleri ölçütü farklı bir biçimde değerlendirilebiliyor. Mesela, PTT’nin tüzel kişilerin adreslerinin işlenmesinde rıza aranmamasına ilişkin hükmü anayasaya aykırı bulan Anayasa Mahkemesi, daha sonraki bir kararında, sağlık hizmeti alabilmek için, primini ödediğimiz yerden sağlık hizmeti alabilmemiz için Sosyal Güvenlik Kuru- mu’nun sağlık hizmetlerimizin bedelini karşılayabilmesi için kimliğimizin tespit edilme- sinde avuç içi izimizin alınmasını zorunlu tutan düzenlemeyi anayasaya aykırı bulmadı! Oysa biliyoruz ki Avrupa Birliği’ndeki düzenlemelerin hepsinde avuç içi izi denilen şey kişisel sağlık verileri, hassas kişisel veriler içerisinde değerlendirilmektedir. Buna rağ- men Anayasa Mahkemesi, sağlık hizmetlerine erişmek istiyorsa avuç içi izini verecek denilen düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulmadı. Öyle ise demokratik toplum düzeninin gerekleri dediğimiz şeyi standart bir ölçü olarak tarif edemiyoruz. Daha çok yoruma imkân veren bir ölçüt olarak çıkıyor karşımıza.

Herkes veriyi işlemek istiyor veri gayet ki kıymetli bir şey. Herkesin içerisinde kimler var? Birkaç örneğini paylaşacağım sizlerle sadece. Mesele SGK var. SGK diyor ki, ben bu verileri almak istiyorum, işlemek istiyorum, paylaşmak istiyorum diyor. Anayasa Mah- kemesi 2015 yılında SGK Yasasının bu amacı taşıyan maddesini iptal etti neyse ki. Son- rasında yetinmediler tabi bununla. 5510’daydı bu iptal meselesi. 5502’nin içerisinde bir düzenleme yapmak istediler. Enteresan bir düzenleme talebiydi bu. Kurum gayri maddi haklarını satabilir diye bir hüküm getiriyordu. Bu düzenleme gayreti, tam da Sosyal Gü- venlik Kurumu’nun verilerini bir özel şirkete sattığının açıklanmasının arkasından geldi. Öyle olunca Mecliste kıyamet koptu, o kıyamet her zaman işe yaramıyor ama burada işe yaradı ve biraz daha sınırlandıran bir düzenleme yapılabildi işte 35. maddede bir değişiklik yaptılar. Birkaç fıkradan oluşan bir değişiklik. Bu görevleri yerine getirebil- mek amacıyla kişisel verileri işleyebilir ama bunu başkaları ile muvafakat olmadan pay- laşamaz. Ancak kanunlarda belirtilen görevleri yerine getirebilmek için kamu kurumları ile bunu paylaşabilir şeklinde bir düzenleme yapılabildi. Gayri maddi hakların satılması meselesinde de sağlık verilerinin asla satılamayacağı kuralı de düzenlemenin içerisine kondu.

Şimdi yine Mecliste SGK’nın 5502 sayılı yasayla ilgili olarak getirmiş olan bir düzenleme, kanun tasarısı var. Bu tasarı da enteresan aslında, Kurul üyesi arkadaşlarımız açısından da kritik ve kıymetli olduğunu düşünüyorum bu tasarının. Çünkü hiçbir sınır tanımak- sızın bütün verilere erişebilmeye imkân veriyor. Diyor ki, kurum ve kuruluşlar kendi kanunlarında ve diğer kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi kişisel verileri verir. Bir Sağlık Sigorta Uygulaması Genel Müdürlüğü kuruyorlar bu genel müdürlüğün görev ve yetkileri arasına böyle bir şey koyuyor. Bütün kanunlardaki sınırlayıcı kuralları ortadan

kaldıran, onlar öyle olsa bile sen bunları benimle paylaşacaksın diyen bir düzenleme. Aslında kişisel sağlık verileri ile ilgili olarak dramatik bir yere gitme riskini taşıyor. Şu anda Meclis’e sunulmuş vaziyette. Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu asıl komisyon olarak belirlenmiş durumda. Bizler de Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekim- leri Birliği ve Eczacılar Birliği vs. bütün bu işe kafa yoran, emek vermeye çalışan meslek örgütleri de bu komisyonda bu tasarının getirebileceği sorunlara ilişkin olarak paylaşım- larda bulunacağız.

Verilere sahip olmak isteyen sadece SGK ve Sağlık Bakanlığı değil. Genel kolluk da bunlara sahip olmak istiyor. Öyle ki, bu kimlik bildirme kanununu biliyorsunuz, ote- le gidiyoruz kimliğimizi veriyoruz o kimlik anında kolluğa gidiyor. Sabaha karşı 5’te aranıyorsunuz diye odamıza geliyorlar. Bunu sağlayan şey bu düzenleme işte. Kimlik bildirme kanunun içerisine bir ek madde konuldu, o ek maddeden sonra da Bakanlar Kurulu bir karar verdi. Bakanlar Kurulu’nun verdiği kararda yatarak tedavi uygulanan özel sağlık müesseseleri de tüm kayıtlarını paylaşacaklar, hatta bu kayıtların online ola- rak geçebilmesi için bilişim sistemlerini genel kollukla entegre edecekler şeklinde bir Bakanlar Kurulu kararını da çıkarttı. Öyle olunca sağlık verilerine erişenler dediğimizde, erişim imkânı dediğimizde, skala çok genişliyor. Sadece hekimler, eczacılar gibi böyle bir naif yapı gibi düşünmeyin. Pek çok alanda erişim var. İstihbarat dediğiniz zaman zaten akan sular duruyor. Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanununa baktığımız zaman talepte bulunulanla ve kendi mevzuatındaki hükümleri bahane ederek bize veri vermekten ka- çınmazlar şeklinde orada da apaçık bir hüküm konulmuş vaziyette. Belki en masumu istatistik amaçlarla bunların toplanması meselesidir. İstatistik ile ilgili olarak da biliyor- sunuz Anayasa Mahkemesi önce iptal kararı verdi bütün verileri toplayamazsın diye. Sonrasında çıkartılan düzenlemeye ilişkin olarak Anayasa’ya uygunluk değerlendirmesi yaptı. Sonra Anayasa’nın iptal kararından sonra çıkartılan bu düzenleme de işte altını çizdiğim hükmü koydular, temel hak ve ödevler çerçevesinde veri toplama imkânı olur denildi. Bu sağlık verilerinin işlenmesi meselesi sağlık bakanlığı cephesinden baktığı- nızda bugünden yarına başımıza gelmiş bir şey değil zaten de işin doğası gereği olması gereken bir hal var ortalıkta.

Yine Bedirhan Hocama atıf yaparak söyleyeyim. Bu, bugün bulunmuş bir iş değil. Evvel ahir vardı zaten. Kuduz olanların bildirilmesinden kolera olanların bildirilmesine ka- dar... 1930 tarihli yasadır Umumî Hıfzıssıhha Kanunu. Bulaşıcı olan hastalıklardır orada tanımlanan.

Sağlık Bakanlığı şimdi diyor ki, Anayasal kurala uygun olarak veri paylaşımı bizim ka- nunda açıkça düzenlendiğine göre şart gerçekleşmiş demektir diyor. Kaldı ki zaten aynı kanunun içerisinde 6. maddede kişisel verileri tanımlıyor. Bunlar özel nitelikli kişisel ve- riler diye söylüyor. Sağlık da bunların içerisinde gördüğümüz gibi sağlık ve cinsel hayat. Özel nitelikli kişisel verilerin ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır. Buraya kadar bir sorun yok. Açık rıza olmaksızın özel nitelikli verilerin işlenmesini yasaklamış. Ama sonrası aynen bizim 82’deki anayasayı amayasadır bu, kuralı söylüyor ama hemen

istisnalarını tarif ediyor dediğimiz gibi; burada da rıza olmaksızın aşağıdaki şekilde bir durum ortaya çıkarsa işlenebilir diyor. Biraz önce Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemesini söylerken belirttiğim gibi. Şunlar şunlar varsa diyor kamu sağlığının korunması, koru- yucu hekimlik, tıbbi teşhis falan filan bunlar amacıyla sır saklama yükümlülüğü altın- daki kişiler ve yetkili kurum ve kuruluşlar. Burası işi biraz karıştırıyor yetkili kurum ve kuruluşlar dediğimiz zaman Türkiye’de bir muğlaklık ortaya çıkıyor. Yetkili kurum ve kuruluşlar kimler? Mesela Sağlık Bakanlığı’nın hastanesi ya da özel hastane, sigorta şirketi filan bunlar yetkili kurum kuruluş mudur? Şimdi böyle bir tarif yok. Yetkili ku- rum kuruluş tarifi Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yasalarda benim bildiğim kadarıyla tarif edilmiş değil. Ama açık rızamız olmaksızın hassas velilerimizin işlenebilmesi için böyle bir gevşek ölçüt tarif edilmiş vaziyette. İşte biraz önceki o Sağlık Bakanlığı düzenlemesi içerisindeki, Kurul tarafından belirlenen önlemleri alma yükümlülüğü buradaki 4. fık- radan kaynaklanıyor. Buradaki dördüncü fıkrada çünkü Kurul tarafından belirlenen ye- terli önlemlerin alınması şart koşuluyor. Bu şartı yerine getirebilmek için kendi kanun- larında o hükmü koydular ancak o hükmün gereğinin yerine gelmesini beklemeden bu verileri toplamaya devam ettiler.

Bütün bu çerçeve içerisinde, bu süreç içerisinde bir değerlendirmeyi yaparken şu temel ilkeleri mutlaka göz önünde bulunduracağız. Bu ilkeler içerisinde ancak Sağlık Bakanlı- ğı’nın veri toplaması mümkün. Her ne kadar kanun şu şu şartlar mevcut olduğunda veri toplanabilir diyor ise de o şartları 6698 sayılı Kanunun 4. Maddesindeki Genel İlkeler merceği altında incelememiz gerekir. Bu mercek altında incelediğiniz zaman da (ç) ben- di önemlidir. İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olmak zorundadır. Ama Sağ- lık Bakanlığı’nın düzenlemesine baktığımız zaman herhangi bir sınırlama ön görmek- sizin diyor ki kişi size geldiğinde kendisinin söylediği ya da sağlık hizmetini vermekle ilgili olarak sizin tespit ettiğiniz hususları derhal bana bildireceksiniz diyor. Hatırlayalım 3. fıkraya göre kurulan sistemlerin güvenliğine ilişkin olarak standartları kişisel verileri koruma kurulu belirleyecekti. Ama Sağlık Bakanlığı yönetmeliği 20 Ekim 2016 tarihin- de çıktı. Sağlık Bakanlığı yönetmeliğinde de ifade edilen budur. İstisnasız bütün sağlık kurum ve kuruluşlarında hastalardan alınan bütün bilgiler elektronik sisteme, merkezi elektronik sisteme gönderilecek.

Yine hatırlayalım, Anayasanın 20. maddesinde diyordu ki, kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir demişti. Bütün bu düzenlemeler yani bunun öncesinde çıkan bütün düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi ya da Danıştay hukuka ay- kırı bularak iptal etmişti. Ama şimdi Sağlık Bakanlığı Kişisel Verilerin Korunması Ya- sasından aldığı güçle yepyeni bir düzenleme yapıyor. Şimdi tartışılması gereken mesele biraz da budur. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin yasa kişisel verileri korumak üzere çıkartılmış, o amaçla başlanmış olan bir mevzuat olmakla birlikte sonucu itibariyle bak- tığımızda, tanımladığı istisnaları düşündüğümüzde, aslında kişisel verilerimizin payla- şılmasının yolunu açan bir düzenleme olma riskini taşıyor. Bu riski ortadan kaldıracak olan, yargısal değerlendirmelerde Anayasa ve uluslararası sözleşmelerin gözetilmesi ile Kişisel Verileri Koruma Kurulunun bundan sonra çıkartacağı ikincil mevzuattır. Beklen- timiz de odur. Teşekkür ederim.