• Sonuç bulunamadı

3.2 Gündem Belirleme Kuramının Gelişim, Süreç ve Öğeleri

3.2.3 Kamu Gündemi

Gündem belirleme yaklaşımının temel ilgi alanı kamu gündeminin nasıl oluştuğu ve bu gündemin oluşumunda medya gündeminin etkisinin olup olmadığı veya etki düzeyinin ne olduğudur. Bernard Cohen (1963) “Basın insanların ne düşüneceğini söylemese de ne hakkında düşüneceğini söyler.” sözüyle medyanın kamu gündemi oluşmasındaki rolüne dikkat çeker. 1922 yılından itibaren 70 yılda yapılan gündem belirleme çalışmalarını inceleyen Rogers ve arkadaşları (1993, s.70) gündem belirleme alanında doğrudan ya da dolaylı olarak yapılan toplam 223 çalışma tespit etmiştir.

Kamu gündemi ile ilgili yapılan çalışmalar, medya gündemi ile arasındaki ilişki ve kamu gündeminin oluşumunu nelerin etkilediğine yöneliktir. Dearing ve Rogers’a (1996, s.5) göre “kamu gündemini medyanın etkilediği gibi gerçek yaşam olayları, kişisel özellikler, diğer bireylerle olan iletişimden doğrudan etkilenmektedir.” (Dearing ve Rogers, 1996, s.5). Iyengar (2002, s.401), izleyicilerin kişilik özelliklerinin gündem belirleme üzerindeki etkisini “Yaşlı izleyiciler, televizyonda sosyal güvenlikle ilgili haberleri izledikten sonra ulusal sorunların başında sosyal güvenliği belirtmeleri daha olasıdır; siyahların, ırk ayrımcılığına ilişkin haberlerin ardından bunu önemli sorun olarak görmeleri beyazlara göre daha olasıdır.” sözleriyle dile getirmiştir. Kamu gündeminin belirlenmesinde bir diğer etmen olan bireyler arasındaki iletişime ilişkin yapılan araştırmalar, bireylerin arasında bir iletişim varsa medyanın etkinliğinin azalacağı, bireyler arasındaki tartışmaların kamunun gündemini belirleyeceği yönündedir. Ancak aksi yönde görüşler de mevcuttur. Bu görüşlere göre bireyler arasında iletişimin olması medyanın gündem belirleme etkisini arttırmaktadır. İrvan (2008, s.72) bu durumu şu sözlerle ifade etmektedir: “Kişilerarası iletişim sürecindeki tartışmalar, medyada yer alan sorunlara ilişkinse, medyanın gündem belirleme etkisi artmaktadır.”

Gündem belirleme alanında çalışan araştırmacıların kamu gündemine yönelik araştırmalarında uyguladıkları anketlerde bireylere yönelttikleri temel soru şudur: “Ülkenin en önemli sorunu sizce nedir?” Medyanın belirli konulara dikkat çekerek kamu gündemini belirlediğinin tespitine yönelik ilk araştırma McCombs ve Shaw (1972, s.181) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu hipotezin test edilmesi için 1968 Başkanlık seçim kampanyalarını seçmişlerdir. Seçimlerden yaklaşık yirmi gün önce Kuzey California Chaphel Hill’de oturan 100 kararsız seçmenle önem verdikleri temel sorunların ne olduğunu bulmak için röportaj yaparak ve güncel medya içeriği karşısındaki cevapları değerlendirmiştir. Aynı zamanda 4 gazete, 2 dergi ve 2 ulusal kanalın akşam haberlerinin içeriklerini analiz etmiş aynı zamanda haber içerikleri ile anket verilerini karşılaştırmışlardır. Karşılaştırmalarda yüksek bir ilgileşim bulmuşlardır.

Kamu gündemi ile medya gündemi arasında güçlü bir ilgileşim bulan McCombs ve Shaw çalışmalarını bir adım daha öteye götürerek hangi gündemin daha baskın olduğunu araştırmışlardır. Başka bir deyişle kamu gündeminin mi medya gündemini yoksa medya gündeminin mi kamu gündemini etkilediğini tespit etmek için çalışmaya adını da veren Charlotte şehrinde 1972 başkanlık seçimlerini incelemişlerdir. Bu çalışmada seçim öncesi dönem, seçim dönemi ve seçim sonuçlarının açıklandığı dönem olmak üzere üç ayrı dönemde tesadüfi olarak seçilen seçmen grubuna anket uygulamışlardır. Medyanın gündemini belirlemek için aynı dönemlerde CBS ve NBC televizyon kanallarının akşam yayınlarını ve Charlotte gazetesinin yayınlarını incelemişlerdir. McCombs ve Shaw 1972 Başkanlık seçimleri araştırmasında şu sonuçlara varmıştır (İrvan, 1995):

 Seçmenlerin kitle iletişim araçlarına olan ilgisi kampanya bitimine doğru daha çok artmaktadır.

 Kitle iletişim araçlarının etkilerinde farklılıkların nedeni kişisel özellikler ve toplumsal kategoriler açısından farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

 Kitle iletişim araçlarının bilgi kaynağı olarak oynadığı rol her birine göre farklılık gösterir.

 Kampanya döneminde kitle iletişim araçlarının kullanımı arttıkça siyasete olan ilgi de artar. Böylelikle seçmenler hangi sorunların kendileri için önemli olduğunu öğrenir.  Kitle iletişim araçlarının kullanımının artmasıyla ilgi artar, bu ilgi artışı beraberinde

kişilerarası iletişimin artmasını getirir.

 Kitle iletişim araçlarınınım kullanımı ve böylelikle kişiler arası iletişimin artması daha çok bilgi ihtiyacına neden olur. Daha çok bilgi edinmeye olan ihtiyaç ise bireyleri daha fazla kitle iletişim araçlarının kullanımına yönlendirir.

 Kitle iletişim araçlarının gündem belirleme etkisi, etkilerine maruz kalma, aracın türü, ilgi düzeyi, sorunun niteliği, yönlendirilme gereksinimi ve kişilerarası iletişim gibi etmenler tarafından belirlenmektedir.

Gündem belirleme alanındaki bir diğer araştırma 1981 yılında Shanto Iyengar, Mark Peters ve Donald Kinder (1982) tarafından televizyondaki haber programlarının kamu gündemine yönelik etkisini bulmak için yapılmıştır. Çalışmanın ilk gününde oluşturulan üç gruba politik sorunlarının yer aldığı bir anket doldurtulmuş ve bu ankete kendi önemli gördükleri konuları da eklemeleri istenmiştir. Sonra her gruba dört gün süreyle daha önceden araştırmacılar tarafından içerikleri ile oynanarak hazırlanan, deneklerin kendi ilgi alanları dışındaki farklı konuların daha ön plana çıkartıldığı televizyon haber programı izlettirilmiştir. Ardından anket

yeniden doldurtulmuştur. Araştırmacılar, bu anketin sonucunda en önemli gördükleri konuların haber programında izledikleriyle paralel olduğunu ortaya koymuştur.

Kamu gündemine yönelik yapılan bir diğer çalışma Brosius ve Kepplinger tarafından yapılmış, çalışmada 1986 yılında Almanya’da dört televizyonun haber programlarının içerik analizi yapılarak 16 ana konu belirlenmiştir. Seçilen 1000 kişiye belirlenen 16 konu içinden “sizce en önemli sorun nedir?” sorusunun yöneltildiği 53 tane haftalık anket uygulanmıştır. Veriler karşılaştırıldığında televizyon haberlerinin gündem belirleme etkisinin çok düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Medya gündeminde yer alan konunun belirli bir zaman geçtikten sonra kamu gündemine geçtiğinden hareketle, ele alınan haftanın medya içeriğini, 1-4 hafta önceki anketlerle ayrı ayrı karşılaştırmışlar; medya ve kamu gündemlerinin birbirlerini etkileme yönlerinin konunun türüne ve incelenen zaman aralığına bağlı olduğu sonucuna varmışlardır. Dolayısıyla bazı konularda kitle iletişim araçları kamunun gündemini bazı konularda ise kamu medya gündemini belirlemektedir. Başka bir deyişle, “kitle iletişim araçları kamunun gündemini her konuda belirleme gücüne sahip değildir.”(Atabek, 1997(a), s.77-78).

Gündem belirleme araştırmalarında cevabı aranan bir diğer soru da bir konunun medya gündeminden kamu gündemine geçmesinin ne kadar zaman aldığıdır. McComb ve Gilbert bu soruya cevap aramış ve “zaman çerçevesini” belirleyen beş unsurun varlığına işaret etmiştir (Atabek, 1997(b), s.226-227):

 “Toplam zaman çerçevesi (theoveral time frame): Araştırmada göz önünde bulundurulan toplam zaman dilimi.

 Zaman aralığı (time lag): Bir sorunun veya konunun medya gündeminde görülmesi (bağımsız değişken) ile kamu gündeminde görülmesi (bağımlı değişken) arasında geçen zaman.

 Medya gündeminin sürekliliği (duration of media agenda): Bir konunun medya gündeminde kalma süresi.

 Kamu gündeminin ölçüm süresi (the measurement of duration of the public agenda): Örneklemde yer alan izleyicilerin gündemlerinde yer alan konuların öğrenilmesi için geçen zaman.

 En uygun etki aralığı( the optimal effect span): Bir sorunun, hem medyanın hem de kamunun gündeminde en önemli olarak vurgulanması sırasında geçen süre.”

Medya gündeminde yer alan bir konunun ne kadar süre sonra kamunun gündemine geçtiğine yönelik Stone ve McCombs, daha önce yapılmış olan Charlotte anketinin Haziran ayı ve Ekim ayı görüşmeleri ile Syracuse Üniversitesi’nde ki ikinci sınıf erkek öğrencilerle görüşmeyi kapsayan bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Yaptıkları araştırmanın sonunda bir konunun medya gündeminden kamu gündemine geçmesi için iki aydan altı aya kadar bir sürenin gerekli olduğu sonucuna varmışladır (Severin ve Tankard, 1994, s.387).

Winter ve Eyal (1981, s.377) da gündem belirlemenin en uygun etki süresini belirlemek için 1954-1976 yılları arasına insan hakları konusunda The New York Times gazetesini yer alan haberlerle kamuoyu fikirlerini kıyaslamış ve medyada yer alan bir konunun kamu gündemine geçişinde en uygun sürenin 4 ile 6 haftalık bir zaman aralığı olduğu sonucuna varmıştır.

Gündemin oluşum sürecinin tespitine yönelik yapılan çalışmalarda ortak bir süre belirlenememiş olmasına karşın bu sürenin birkaç aylık bir periyodu kapsadığı, bir yıl gibi uzun bir süreye de ulaşmadığı söylenebilir.