• Sonuç bulunamadı

Diplomasi, savaş olmadığı durumlarda uluslararası bir aktör tarafından uluslararası çevrenin yönetilmesi için etkin kullanılan bir süreçtir. Bugün, bu aktör bir devlet olabileceği gibi çokuluslu bir şirket, uluslararası bir kuruluş, bir sivil toplum kuruluşu, bir terör örgütü ya da vatanı olmayan milis güçleri veya dünya sahnesindeki başka bir aktör olabilmektedir. Geleneksel diplomasi, uluslararası aktörün diğer bir uluslararası aktör ile etkileşim kurarak uluslararası çevreyi yönetme girişiminde bulunmasıdır. Kamu diplomasisi, uluslararası bir aktörün, yabancı bir kamuoyu ile etkileşim kurarak uluslararası çevreyi yönetme girişimidir (Cull, 2009:12).Tarihsel olarak kamu diplomasisi, bir hükümetle bir başka devlet halkı arasındaki irtibat biçimini almıştır. Genellikle, daha geniş bir toplumda etkili olan hedef kitle arasından bireyler yetiştirmiştir. Kamu diplomasisi her zaman yabancı kamuoyunu etkilemek için doğrudan bir girişim biçiminde değildir. Ayrıca, yabancı kamuoyunu dinleyerek politikanızı ve yaklaşımınızı değiştirmek de kamu diplomasisinin bir parçasıdır. Cull da kurulan irtibatın uluslararası aktörün imajı hakkında olmasının gerekli olmadığını; aktörün uluslararası ilişkilerde önemli bir unsur olarak gördüğü bir fikrin geliştirilmesi olabileceğini belirtmektedir. Her durumda, yöntem de amaç da yabancı bir halkla bir şekilde etkileşim içinde bulunmaktır – uluslararası çevrenin yönetimi.

Diplomasi, geçmişte olduğu gibi hem devlet hem de toplumun karakteristik yapısını değiştirmektedir (Hocking, 1998:170). Aslında, diplomasi de, güvenlik gibi, dünyadan kopuk değildir; sürekli bir değişim sürecinden etkilenmektedir. Dünya değiştikçe diplomasi de değişmektedir. Günümüzde, devlet idare büro ve şubeleri gibi dış işleri hizmetleri değişim geçirmek zorundadır. Önemli birçok yeni aktörün uluslararası ilişkilere dahil olması kadar küreselleşme koşullarında olayların hızlı gelişmesi de göz önüne alınırsa, geleneksel diplomasi çok çeşitli meselelerle başa

17

çıkamamaktadır (Klavins, 2011:4). Örneğin; çevre, nüfus, terörizm, uluslararası suçlar, uyuşturucular ve sürdürülebilir kalkınma eski düzeni aşmaktadır. Bu yüzden, etkili dış işleri kurumları sadece ekonomik gelişme ve sosyal refah için değil aynı zamanda güvenliği sağlamak için gerekli olmaktadır (Riordan, 2007:161). Yüzyıllardır diplomasinin temeli olarak hizmet gören dış işleri kurumları, daha önceki yöntemlerini ve yaptıkları işin yapısını değiştirmedikleri takdirde, faaliyetleri cansız ve belirsiz olacaktır.

Bugün, diplomasi 20. yüzyılın son yarısında olduğundan daha hızlı bir şekilde evrim geçirmektedir. Khanna (2011) (Akt. Melissen, 2011:2), kamu diplomasisinin artık devletlerarasındaki sert bir valsten daha çok güç birliklerinin renkli caz dansı olduğu benzetmesini yaparak kamu diplomasisinin sistem yenilenmesinin tam ortasında olduğunu belirtmektedir. Welsh ve Fearn (2008)’e göre (Akt. Melissen, 2011:2) geleneksel diplomatik uygulama, uluslararası ilişkilerin gözle görülmeyen sürecindeki aktörler ile ilişkili iken, kamu diplomasisi halklarla olan diplomatik girişimdir.

O halde, kamu diplomasisi, devletlerin, devlet teşekküllerinin, devlet ve devlet dışı aktörlerin kültür, tutum ve davranışlarını anlama; ilişki kurma ve yönetme; düşünceleri etkileme ve çıkarlarını ve değerlerini geliştirmek için eylemleri harekete geçirmede kullandıkları bir araçtır (Gregory, 2011:353). Bu nedenle, bir zamanlar birkaç kişiyle sınırlı olan alanlarda artık birden fazla aktörün rol alması ile birlikte diplomasinin demokratikleşmesi benzetmesi yapılabilir. Hükümet dışı ve alanda çalışan kişiler ile işbirliği içinde olmak, diplomaside başarılı olmanın gerekli bir koşulu haline gelmektedir. Hükümetler, ülkelerinin başka ülkeler tarafından çekici görünmesi için uluslararası sivil topluma ulaşmanın gerekliliğini fark etmektedirler. Akademisyenler bu konu ile ilgili söylemlerde bulunmaktadır ancak modern diplomasi ve kamu diplomasisinin tartışıldığı kapsamlı bilgi ağının, akademik çevrenin çok ötesine geçtiğini vurgulamak önem arz etmektedir (Melissen, 2011:2).

Kamu diplomasisi araştırmalarında teoriyi uygulama takip etmiştir. Soğuk Savaş bittiğinde uluslararası ilişkiler öğrencilerini şaşırtan olay, dış politika uygulayıcılarının endişe ile yaklaştığı halka erişme ihtiyacının bu konuyla ilgili bilimsel ilginin önüne geçmiş olmasıdır. Dışişleri bakanlıkları kamu diplomasisine gereken ilgiyi göstermedikleri gibi eğitimini görenler de ilgisiz kalmışlardır; ancak Washington’daki

18

Güvenlik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (Center for Security and International Studies - CSIS) ve Londra’daki Dış Politika Merkezinin (Foreign Policy Centre) beyin takımı (think tank), iletişim çağında diplomatik uygulamaların değişen doğasına ilk sahip çıkanlar arasında yer aldılar (Melissen, 2011:2). Melissen’in, Burt ve Robinson (1998), Leonard ve Alakeson (2000) ve Leonard ve diğerlerinden (2002) aktardığına göre; bu iki beyin takımı erken sezgilerinde yanılmadılar ve yaptıkları çalışmalarda kamu diplomasisinin diplomatik araçların çeşitliliğini genişletme ve güncelleme fırsatları sunduğu konusunda da fikir birliği içindeydiler; ancak bugün de aynı sorunun geçerliği olduğu bu alanda nasıl ileri taşınacağıydı. Bazı ülkeler, kamu diplomasisini, kamu diplomasisinin harici meşruluğunu zayıflatma eğiliminde olan kısa vadeli siyasi gündemlerle bağdaştırarak ilk ve ucuz savunma hattı olduğunu görmeye başladılar.

Birçok gözlemci için, George W. Bush yönetimi altındaki ABD kamu diplomasisinin, uluslararası ilişkilerin karmaşık dünyasına oldukça basit bir şekilde kurumsal reklamcılık ve pazarlama yaklaşımında bulunması bu alanda yol alamıyor olmanın en iyi örneğidir. Diğer hükümetler, özellikle de AB ve NATO gibi örgütlerle bir araya gelmeyi arzu eden Orta Avrupa güçleri gibi geçiş sürecindeki ülkeler, stratejik amaç ve çıkarlarını gerçekleştirmede etkili olduğu görüşü ile kamu diplomasisini dış politika planlamalarına dahil etmekte oldukça hızlı harekete geçtiler (Melissen, 2011:3).

Kamu diplomasisi üzerine bir tartışmayı tetikleyen 11 Eylül sonrası kamu diplomasisi Kanada’dan Yeni Zelanda’ya, Arjantin’den Moğolistan’a kadar uzanan tüm ülkelerin dışişleri bakanlıklarının gündeminde yer almaya başlamıştır. Artık birçok dışişleri bakanlığı kendi kamu diplomasisi politikalarını geliştirmekte ve uluslararası ilişkilerin yürütülmesindeki en son modayı desteklemektedirler. Kamu diplomasisi ile olan ilişkileri, uluslararası ilişkilerde yumuşak gücün yükselişinin bir belirtisi olarak ya da şeffaflık ve uluslararası işbirliği çağrısında bulunarak diplomatik uygulamadaki geniş değişim süreçlerinin etkisi olarak görülebilir, Bu nedenle yeni kamu diplomasisi, dış politikanın teknik bir aracından çok daha fazlasıdır ve aslında değişen uluslararası ilişkiler düzeninin bir parçası haline gelmiştir. Birleşik Devletler’den Belçika’ya kadar uzanan küçük ve büyük ülkeler, Çin ve Singapur gibi demokratik ya da otoriter yönetim sistemine sahip ülkeler ve Norveç gibi refah düzeyi en yüksek ülkeler ve hatta Etiyopya gibi dünyanın en fakir ulusları son yıllarda kamu

19

diplomasisine oldukça fazla ilgi göstermektedirler. 11 Eylül olayları ile birlikte ABD’nin ‘terörle mücadele’ ya da İslam dünyası ile olan ilişkilerindeki politik kaygıları kamu diplomasisine ilgiyi arttırmış olsa da birçok dışişleri bakanlığının bu konuya önem vermesinin nedeni yabancı algılamalardaki yaşanılan gerilemeye doğrudan tepkide bulunmak istemeleridir (Melissen, 2005:9).

Bugün kullanılan Yeni Kamu Diplomasisi kavramı, kamu diplomasi uygulamasında önemli değişimleri de kapsamaktadır. Cull (2009:12), bu değişimleri şu şekilde açıklamaktadır:

1) Uluslararası aktörler artık geleneksel olmamakta ve özellikle STK’lar önem kazanmaktadır;

2) Bu aktörler tarafından dünya halkları ile iletişim kurmakta kullanılan işleyişler yeni, gerçek zamanlı ve özellikle İnternet gibi küresel teknolojilere dönüşmüştür;

3) Bu yeni teknolojiler daha önceki ulusal ve uluslararası haber alanları arasındaki değişmez hatları bulanıklaştırmıştır;

4) Eski propaganda kavramlarının yerine, Kamu Diplomasisi, bir taraftan özellikle yer ve ulus markalaşması gibi pazarlama kaynaklı ve diğer taraftan iletişim ağı teorisinden oluşan kavramlardan faydalanmaktadır;

5) Ve bu nedenle, saygınlık ve uluslararası imaj dili olarak Kamu Diplomasisi terimler dizgesi, ‘yumuşak güç’ ve ‘markalaşma’dan söz edilmesine neden olmaktadır;

6) Belki de en önemlisi, Yeni Kamu Diplomasisi aktörden-insana Soğuk Savaş dönemi iletişiminden vazgeçilmesi ve kolaylaştırıcı rol oynayan uluslararası aktör ile birlikte birbirlerini karşılıklı olarak bilgilendirici insandan insana iletişim vurgusunun ortaya çıkmasından söz ediyor olmasıdır;

7) Ve bu modelde eski moda yukarıdan aşağı iletişim vurgusu ‘ilişki kurma’ olarak nitelendirilmektedir. İlişkilerin aktör ve yabancı bir kitle arasında olması gerekmektedir ancak işe yarayacak bir şekilde aktörün iletişimlerini yönetme isteğinde olduğu birbirine yabancı iki hedef kitle arasında da olabilir. Tablo 2.2’de de gösterildiği gibi her iki durumda da genel amaç uluslararası çevrenin yönetimidir.

20 Tablo 2. 2: Eski ve Yeni Kamu Diplomasisi

Eski Kamu Diplomasisi Yeni Kamu Diplomasisi

1) Uluslararası aktörün

kimliği Devlet Devlet ve devlet dışı 2) Teknik çevre Kısa dalga radyo Yazılı basım

Sabit telefonlar

Uydu, Internet, gerçek zamanlı haberler Mobil telefonlar

3) Medya çevresi Yerel ve uluslararası haber alanı arasındaki kesin çizgi Yerli ve uluslararası haber çevresindeki belirsizlik 4) Yaklaşımın kaynağı Siyasi savunuculuk ve propaganda teorisinin gelişimi Kurumsal markalaşma ve ağ teorisinin gelişimi 5) Terminoloji ‘Uluslararası imaj’ ‘Prestij’ ‘Yumuşak Güç’ ‘Ulus Markalaşması’ 6) Rolün yapısı Yabancı kitlelere doğru yukarıdan aşağıya Yatay, aktör tarafından kolaylaştırılmış 7) Rolün doğası Hedeflenmiş iletişim İlişki kurma

8) Genel amaç Uluslararası çevrenin yönetimi Uluslararası çevrenin yönetimi Kaynak: Cull (2009), Public Diplomacy Lessons from the Past, s. 14.

Dünyayı küçülten kitle iletişim araçları ve iletişim yöntemleri uluslararası ilişkiler üzerinde büyük bir etki yaratarak, mesajların hızla bir şekilde yayılmasını sağlamaktadır. Bu etki ile birlikte diplomasi de gelişmiş ve günümüzde yeni kamu diplomasisi olarak dünya siyasetinde yer almaya başlamıştır. Sert güçten sonra yumuşak güce geçişle birlikte diplomatik hedeflere ulaşmadaki stratejilerde de bir takım değişiklikler meydana gelmiştir.

Yeni Kamu Diplomasisi Stratejileri

Yeni kamu diplomasisi hedeflerine ulaşmanın dört farklı yolundan söz edilebilir. Bunlar; Tablo 2.3’te gösterildiği gibi katılım stratejisi, şekillendirme stratejisi, bozulma stratejisi ve yıkıcı strateji gibi etkileyici stratejilerden oluşmaktadır (Evans ve Steven, 2008a:56).

21 Tablo 2. 3: Yeni Diplomaside Stratejiler

Katılım Şekillendirme Bozucu Yıkıcı

Ne zaman yapılacağı Şekillenmemiş müzakereler – eksik içerik, düşük enerji Sonuçsuz ya da dağınık müzakereler – bir fikrin olmaması, yönlendirme eksikliği İstenmeyen uzlaşmalar – çözümsüzlük, çıkış yolunun olmaması Aşılması güç ayrılıklar – müzakerenin seçenek olmaması Amaçlar (içerik) Yeni düşünce ve fikirler katmak; paylaşılan kaynak yaratmak; diyalog geliştirmek; ortak bir dil oluşturmak

Yeni bir bakış açısı oluşturmak; yeni görüşler geliştirmek; dili değiştirmek Zayıf noktaları araştırmak; görüş ayrılığı olan konulardan faydalanmak; müzakere konularını yeniden tanımlamak; karşı görüş yaratmak Karışıklık, korku ve panik yaratmak için yanlış bilgi kullanmak Amaçlar (iletişim ağları) İletişim ağları kurmak; önemli noktalarda kapasiteyi arttırmak Oyuna yeni oyuncular sokmak; beklenmedik ittifaklar kurmak İttifakları canlandırmak; rakipleri bölmek, seçmek ya da ötekileştirmek Ayrılık ve çekilmeyi teşvik etmek; düşmanları yalnızlaştırmak Kuruluşun rolü Çağıran – diğerlerini harekete geçirmek Kampanya düzenleyen – değişimi harekete geçirmek Yönetici – perde arkasında hareket etmek Yönetici – gizli kapaklı ve inkar edilebilir şekilde davranmak Program şekli Çok taraflı, işbirlikçi, karşılıklı uzlaşmacı Ortak menfaatleri takip etmeye odaklanmak

Tek taraflı ancak ittifakların taktiksel kullanımı Tahrip edici ve zorlayıcı İklim örneği IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli)

Katı eleştiri ‘Kaliforniya’ iklim stratejisi

Endüstri – mali destekli iklim konusunda yanlış bilgilendirme Kaynak: Evans ve Steven (2008a): Towards a Theory of Influence for Twenty-first-century foreign policy: Public Diplomacy in a Globalised World, s. 56

Evans ve Steven, yeni kamu diplomasisi hedeflerine ulaşmada katılım, şekillendirme, bozucu ve yıkıcı yollardan söz ederek bu dört farklı yolu şu şekilde açıklamaktadırlar (2008a:55-57);

Katılım Stratejileri kamu diplomasisinin olmazsa olmazıdır. En önemli uluslararası sorunlara yeterli ölçekte bir cevap bulunamaması müzakereleri harekete geçirmek için bir çabanın olmasını gerektirmektedir. Bu sayede, bir soruna verilen önem çoğalacak, çözümler geliştirilecek ve cevap verme kapasitesi artacaktır. Kamu diplomasisinin görevi, analitik kaynaklar yaratmak, diyaloğu geliştirmek ve güç birliği kurmaktır. Kamu diplomatlarının üzerine düşen görev, bir iletişim başlatmak, iletişimi

22

beslemek ve genişletmek için çeşitli yollar bulmak; iletişim arzu edilen noktaya gelinceye kadar da bunu sürdürmektir.

Bir sorun üzerinde birçok aktörün ilgilenmesine rağmen hala bir çözüme ulaşılamadığında, çözüm bulunamadan iletişim bir noktada tıkanıp kaldığında iletişime odaklanılması ve bir uzlaşma sağlanabilmesi için şekillendirme stratejisine gerek duyulur. Şekillendirme stratejileri müzakereleri yeni bir çerçeveye oturtmaya yönelik planlı bir girişimi içermektedir. Bu nedenle kamu diplomasisinin görevi, yeni bir içerik katmak, önemli iletişim ağlarını yeniden düzenlemek veya ikisini de birlikte yapmak, müzakerelere yeni sesler katmaktır. Şekillendirme stratejileri sorunlardan daha çok çözümlere odaklanır ve belirli bir sonuca ulaşmayı hedefler.

Bozucu stratejiler ise bir sorun üzerinde fikir birliğine varılmışsa ancak hükümet bu fikir birliğini kendi çıkarına karşı bulmuşsa uygulanmalıdır. Bu strateji kamu diplomasisinin daha fazla fikir ayrılığına sebep veren bir biçimidir. Amaç zıt çıkarları ötekileştirmek ya da kabullenmektir; esas olarak bir müzakerenin şartlarını değiştirmektir. Yeni bir fikir birliğinin oluşturulabilmesi için önceki fikir birliği bozulmalı veya konu dışına bırakılmalıdır. Bozma, parçalama risk için disiplin ve tolerans gerektirir çünkü bir oyunun ortasında iken özellikle pozisyon değiştirmek için oyunun kurallarında bir değişiklik yapmak kolay değildir.

Yıkıcı stratejiler bilinen muhaliflere karşı uygulanmaktadır ve ancak başka bir müzakere seçenek olarak görülmediği durumlarda kullanılmaktadır. Kamu diplomasisinin amacı rakip bir alanı reddetmek, fikir ayrılığı ekmek ve onun safından ayrılmaktır. Bu da propaganda ya da psikolojik operasyon türünde kamu diplomasisidir. Yanıltıcı yöntemler rakibin kafasını karıştırmak ve onu küçümsemek için kullanılabilmektedir.

Sonuç olarak, bu genel stratejiler, “güzel” stratejilerin tutarlı, açık ve şeffaf olduğu ve “kötü” stratejilerin gizli, denetleyici ve tek taraflı olduğu güzel ve kötü bir süreç içinde yer almaktadır. Küresel bilgi çağında, bir güç olarak kabul edilen bilgi hiç olmadığı kadar hızla yayılmaktadır ve yeni kamu diplomasisi hedeflerine ulaşmada gücün değişen doğası göz önünde bulundurularak stratejiler belirlenmektedir.

23