• Sonuç bulunamadı

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

KONYA OVASINDA SU

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

alanın yaklaşık üçte biri yani 28 milyon hektar mertebesindedir. Yapılan etütlere göre ekonomik olarak sulanabilecek 8.5 milyon hektar alanın 2012 yılı sonu itibari ile toplam 5.733 milyon hektarı (%67.5’i) sulamaya açılmıştır. Bu miktarın 3.443 milyon hektarı DSİ tarafından inşa edilmiş modern sulama şebekelerinden hizmet almaktadır. 1.3 milyon hektarı mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM) ve İl Özel İdareleri tarafından işletmeye açılmıştır. Ayrıca, yaklaşık 1 milyon hektar alanda da halk sulaması yapılmaktadır. 2023 yılında ekonomik olarak sulanabilir 8.5 milyon hektar arazinin bugün itibarıyla sulanmayan 2.766 milyon hektarlık kısmının da işletmeye açılması planlanmaktadır (Anonim, 2012).

Konya Kapalı Havzası Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde illerini kapsayan bir havzadır (Şekil 2.1). Hali hazırda bölgenin geliştirilmesi için KOP adında bir proje hayata geçirilmiştir. KOP’a ilişkin bazı bilgiler Tablo 2.1’de verilmiştir. Proje alanı Türkiye yüzölçümünün %8.3’üne karşılık gelen 65322 km²’yi kapsamaktadır.

Genel olarak nüfusa bakıldığında ülke nüfusunun %4’ü (yaklaşık 3 milyon) KOP bölgesinde hayatlarını sürdürmektedirler. DSİ verilerine göre bölgede yaklaşık 3 milyon ha tarıma elverişli arazi bulunmaktadır. Mevcut su kaynaklarına ilişkin projelerin tamamen geliştirilmesi ve suyun tasarruflu kullanılması koşulunda ancak bu arazinin 1/3’ünden (1.1 milyon ha) biraz fazlasının sulanabilmesi hedeflenmektedir. Tarıma elverişli arazinin tamamen sulanabilmesi için ise en az 7 milyar m3 daha suya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebepten dolayı bölgede yapılacak sulu tarım faaliyetlerinin mutlaka suya göre yapılması önemlidir. Konya ovası jeolojik formasyonlara bağlı olarak farklı toprak tiplerine sahiptir. Ovanın güneydoğu ve doğusundaki volkanik kökenli arazi üzerinde kalkersiz kahverengi topraklara; ovanın kuzey ve güneyindeki kalkerli sahalarda kırmızı-kahverengi topraklara rastlanır. Ova tabanında ise akarsuların getirmiş olduğu periyodik karakterli alüvyon üzerine alüvyal topraklar; killi ana materyal üzerinde ise yaygın vertisoller; bataklık sahalarda ise yaygın şekilde hidromorfik alüvyal topraklar sıklıkla yer almaktadır (Anonim, 2012).

2.2 Su Varlığı

Çok sayıda kaynak dünyadaki su miktarının toplam 1.4 milyar km3 olduğunu bildirmektedir. Bunun yaklaşık %97.4’ü okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak bulunurken %2.6’sı ise tatlı su olarak adlandırılmaktadır. Bu değerin yaklaşık

%90’lık bölümü de kutuplarda buzul şeklinde bulunmaktadır.

Türkiye’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm olup, yılda ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar m3’ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönmekte, 69 milyar m3’lük kısmı yeraltı suyunu beslemekte, 158 milyar m3’lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 69 milyar m3’lük suyun 28 milyar m3’ü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır. Ayrıca komşu ülkelerden ülkemize gelen yılda ortalama 7 milyar m3 su bulunmaktadır. Böylece ülkemizin brüt yerüstü suyu potansiyeli 193 milyar m3 olmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 41 milyar m3 de dikkate alındığında, ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Ancak günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli maksatlara yönelik olarak kullanılabilecek yerüstü suyu potansiyeli yurt içindeki akarsulardan 95 milyar m3, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan 3 milyar m3 olmak üzere, yılda ortalama toplam 98 milyar m3’tür. Yeraltı suyu potansiyeli olarak belirlenen 14.7 milyar m3 ile birlikte ülkemizin kullanılabilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olup, bunun 44 milyar m3’ü kullanılmaktadır. Yüzey suyunun ekonomik olarak kullanılmasının uygun olmadığı veya yetersiz olduğu alanlarda sulama suyu talebi yeraltı suyundan karşılanmaktır. Ülkemizde 14.7 milyar m3 yeraltı suyu rezervi bulunmakta ve mevcut rezervin 13.56 milyar m3/yıl tahsisi yapılmıştır.

KOP kapalı havzasının yıllık yağış ortalaması 398 mm olup Türkiye ortalamasından yaklaşık %40 daha eksik yağış almaktadır. Bu da önemli miktarda su açığını ortaya çıkarmaktadır (Anonim, 2012).

Şekil 2.1 Konya Kapalı Havzası

Tablo 2.1 KOP’a ilişkin bazı bilgiler

Tablo 2.2 KOP’un Su Kaynakları Potansiyeli

Bölge Konya Niğde Aksaray Karaman

Yüzölçümü (km²) 63880 39559 7400 7997 8924

Rakım (m) - 1 016 1208 980 1 025

Yıllık ortalama yağış (mm) 398.4 397.9 356.7 336.6 449.6 Ortalama akış verimi (l/s/km²) 3.1 2.5 3.3 1.6 6.8

Ortalama akış/yağış oranı 0.24 0.20 0.29 0.15 0.47

Bölge Konya Niğde Aksaray Karaman

Yerüstü suyu (hm3/yıl) 5949 2939 764 432 1814

Yeraltı suyu (hm3/yıl) 2404 1508 394 258 244

Toplam Su Potansiyeli 8353 4447 1158 690 2058

KONYA OVASINDA SU KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU KONYA OVASINDA SU

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

Konya Ovası’nda yeraltı suları yağışlarla, yüzey akışları sonucu veya doğal yollardan oluşan göllerdeki sızmalarla, sulamalarla ve barajlardaki kaçaklardan beslenmektedir. Yeraltı suyunun akımı genellikle güneybatıdan-kuzeydoğuya doğrudur. Sahanın güney ve batında bulunun Kretase ve Neojen kalkeri ile marnlar geçirimli oldukları için yüzey sularının yeraltı suyuna inmesini kolaylaştırmaktadır.

Ovada yeraltı suyu seviyesi aylara göre değişmektedir. Kasım-Ocak dönemlerinde yağışların artması ve buharlaşmanın azalması ile yeraltı suyunda yükselme görülür.

Nisan-Haziran dönemleri yeraltı suyu seviyesinin en yüksek olduğu dönemlerdir.

Bu dönemden sonra yağışın azalması ve buharlaşmanın artması nedeni ile yeraltı suyu seviyesinde Eylül ve Ekim aylarında önemli bir alçalma gözlemlenir (Anonim, 1975).

Konya Kapalı ve Tuz Gölü Havzasının kirletici yük parametrelerinin, matematiksel modeller oluşturularak istatistiksel değerlendirilmeleri yapılmıştır.

Bu değerlendirmelere göre; deterjan, azot, yağ ve gres, organik madde, serbest kükürt, nitrat, florür, fosfor ve cıva gibi parametrelerin Tuz Gölü’nde kirlenmeye yol açtıkları sonucuna varılmıştır. Kurşun, çinko, demir, kadmiyum, arsenik ve bor gibi parametrelerin de gölün kirlenmesinde önemli bir rol oynadıkları belirlenmiştir (Anonim, 2004).

3. BULGULAR VE TARTIŞMA

Konya Ovası toprakları için yapılan en kapsamlı çalışma Driessen tarafından gerçekleştirilmiş olup 1970’de yayımlanmıştır. Çalışmanın sonuçları kısaca iki başlık altında aşağıdaki gibi özetlenebilir.

3.1 Ovanın Su Kaynakları ve Kalitesi

Konya ovasının en önemli akarsu kaynağı Çarşamba nehridir. Diğer kaynaklar çok düşük debilere sahiptir. Tuz konsantrasyonu bakımından en yüksek değer Çamurluk kaynağında 320 ppm olarak belirlenmiştir. Ovanın en önemli yüzey suyu kaynaklarından biri olan Çarşamba nehri ortalama 260 ppm’lik tuz konsantrasyonuna sahiptir. Tablo 3.1’de Konya ovasının önemli su kaynakları ve bunların tuzluluk açısından önemli bazı parametreleri verilmiştir. Sodyum açısından en yüksek risk SAR değeri Çarşamba kaynağındadır.

Ovadaki yeraltı su kaynaklarından alınan örneklerde yapılan analizler sonucunda Richards (1954) ve Wilcox (1955) kriterlerine göre yapılan SAR sınıflamaları ve bunların havzada kapladıkları alan oranları Tablo 3:2’de verilmiştir.

Ovadaki yeraltı sularının durumu kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir;

• Havzanın batısındaki Çarşamba nehri çevresinde birkaç noktada yüksek SAR’dan kaynaklı problemli alanlar bulunmaktadır.

• Karapınarın kuzey ve doğusunda, taban suyunun buharlaşması ve karbonatlı veya sülfatlı kalsiyumun çökelmesi nedeniyle SAR değerleri çok yüksektir. Ancak bu durum sodyumluluğu temsil etmez.

• Ovadaki yeraltı sularının %86’sının SAR değeri 4.5’den düşüktür. Diğer bir ifadeyle sodyumluluk potansiyeli düşüktür.

• Ovadaki yeraltı sularının %2.3’ün de SAR değeri 17’yi aşmakta olup buda kuvvetli sodyumluluk tehlikesini göstermektedir.

Tablo 3.1 Konya Ovası önemli su kaynaklarının bazı özellikleri

Tablo 3.2 Ovadaki yeraltı sularının SAR sınıfları ve bunların dağılım oranları

Tablo 3.3 Konya Ovası yeraltı sularının Richards’a (1954) göre sınıfları ve dağılım oranları Kaynaklar EC (dS/m) Yıllık Debi

(106 m3/Yıl Na+

(meq/l) Ca2+ + Mg2+

(meq/l) SAR

Çarşamba 0.40 400 0.60 3.59 0.45

Selereki 0.40 - 0.25 4.23 0.17

Zanopa 0.30 168 0.21 3.00 0.17

Sille 0.45 3.5 0.38 4.40 0.26

Ayrancı 0.30 31.7 0.17 3.23 0.13

Çamurluk 0.50 17.6 0.43 4.70 0.28

Sınıf SAR Ovadaki dağılım oranı (%)

1 0 —-4.5 86.2

2 4.5—- 8.5 7.4

3 8.5—17 4.3

4 >17 2.3

Havzada kullanılan sulama suları yüksek tuz konsantrasyonuna sahip ancak alkalilik tehlikesi düşük sular olarak nitelendirilebilir (Şekil 3.1). Karapınar’ın kuzey ve güney doğusu ile güneydeki Zengen bölgesinde yüksek tuz içeriği ve SAR değeri birlikte belirlenmiştir.

Richards’ın (1954) sınıflamasına göre yapılan değerlendirme ve ovadaki bulunma oranı Tablo 3.3’te verilmiştir. Ova yeraltı sularının %86.8’i orta ve yüksek oranda tuzluluk göstermektedir. Yeraltı sularının %13.2’si sodyum açısından sorunludur. Ovanın büyük bölümünde özellikle Çumra yakınlarındaki kumlu tepe civarlarında ve Karapınar’ın güney doğusundaki marl topraklara sahip alanlarda sulamada pompajla çıkarılan yeraltı suları yoğun şekilde kullanılmaktadır. Yeraltı suyu kalitesinin, özellikle havzanın ortasında Karapınar’ın güney ve doğusundaki volkanik kökenli tuzluluk içeren sığ taban suyunun buharlaşmasından büyük ölçüde etkilenmektedir. Karapınar’ın güneyindeki volkanik bir dağ olan Meke dağı yakınlarındaki yeraltı sularının iletkenlik değerleri 50 dS/m’yi aşmakta ve SAR açısından da son derece yüksek değerlere sahiptir. Krater gölünde ise durum daha da kötüdür. Havzanın batı bölümündeki yeraltı sularında artan tuz konsantrasyonuyla birlikte durum daha da kötüleşmektedir. Özellikle Konya’nın doğusunda bu daha da belirgindir.

Uygunluk Sınıfı Sodyum İçeriği Tuzluluk Tehlikesi Havzada Kapladığı Alana (%)

1 Düşük Orta 30.0

2 Düşük Yüksek 56.8

3 Düşük ve Orta Çok Yüksek 9.0

4 Yüksek Çok Yüksek 2.3

5 Çok Yüksek Çok Yüksek 1.9

KONYA OVASINDA SU KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU KONYA OVASINDA SU

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

3.2 Ovada Toprak Tuzluluğu

Konya Ovasında yapılan tuzluluk ve alkalilik etütlerine göre; toprağın ilk 40 cm’lik bölümünde hafif tuzluluk söz konusudur. Havzanın doğusu ve Karapınar ilçesinin kuzeyi dışındaki alanlarda toprakların elektriksel iletkenlik değerleri oldukça yüksektir. Havzanın batısındaki tuzlu toprakların dağılımı çok daha karmaşıktır. Bunun nedeni batı bölümdeki dağlardan doğan yeraltı ve yer üstü su kaynaklarıdır. Özellikle Çumra’nın kuzeyinde Çarşamba nehri ve yeraltı suları vasıtasıyla sulanan alanlara önemli miktarda tuz akışı olmaktadır. Ova toprakları 5 farklı tuzluluk sınıfında toplanmış ve dağılım oranlarıyla birlikte Tablo 3.4’de gösterilmiştir. Çok şiddetli tuzluluk gösteren ve ikincil kaynaklardan kaynaklanan tuzluluğun olduğu bölgelerdeki en önemli ikincil tuzluluk kaynağı taban suyunun buharlaşması sonucu oluşan tuzluluktur.

Jipsli topraklar özellikle Ereğli’nin doğusunda yer alan Bahçeli Köy civarındadır.

Söz konusu köyün toprakları ağırlıklı olarak saf jips ve kahverengi topraklardan oluşmaktadır. Ovada, toprakların tuzlanmasıyla doğrudan ilişkili olan ve aynı zamanda da volkanik aktiviteye sahip olan fay hatları Bor ilçesindeki Kara Dağa doğru uzanmaktadır. Ova volkanik tuzlu krater göllerine sahiptir. Yüksek tuz içeriğine sahip kül ve pomza ile çevrili olması nedeniyle bu bölgedeki topraklar yüksek oranlarda tuz içerirler. Benzer durum Karapınar bölgesi yakınlarında bulunmaktadır. Özellikle volkanik göl sınırları boyunca uzanan tuz kabukları söz konusu alanda yüzeyde rahatlıkla görülmektedir. Akhüyük yakınlarındaki volkanik aktiviteler sonucu oluşan ve elektriksel iletkenlik değeri 49.6 dS/m’yi bulan sular bulunmaktadır. Bu sular bikarbonat bakımında zengindir. Ova toprakları solonetzic özellikler göstermektedir. Özellikle ovanın uzak doğusunda volkanik birikintilerde toksik seviyede bor elementi bulunmaktadır. Konya ovasında sadece yüksek alkalilik gösteren alan hemen hemen yok denecek kadar azdır. Ancak düşük kottaki bölgelerde az miktarlarda da olsa bulunabilmektedir. Sönmez ve arkadaşları, (1980) Çumra ovasında gerçekleştirdikleri çalışmada alkaliliğin eser miktarda olduğunu ve ıslahının da sadece yıkama suyuyla mümkün olabileceğini dile getirmektedirler.

Konya ovasındaki tuzların kökeni farklıdır. En büyük grubu deniz tortularından, volkanik yataklardan ve kayaların aşınmasından meydana gelen tuz grubu oluşturmaktadır. Tüm havzanın altı eski deniz tortularıyla kaplıdır. Bu nedenle de ovada yüksek oranda çözünmüş tuz, jips ya da her ikisi birlikte bulunmaktadır.

Simge 1 2 3 4 5

Sınıf C2S1 C3S1 C4S2 (C4S1) C4S3 C4S4 Şekil 3.1 Konya Ovası yeraltı sularının Richards (1954) sınıflamasına göre dağılımı

Tablo 3.4 Ova topraklarının tuzluluk değerleri ve bunların dağılımı

Şekil 3.2 Konya ovası alkalilik haritası

Tuzluluk Sınıfı Toplam

Alandaki Yüzdesi (%)

Kendinden Solonchaks

İkincil Kaynaktan Solonchaks

0—2 mmho/cm (Tuzsuz) 61.0 -

-2—4 mmho/cm (Az Tuzlu) 15.0 7.0 8.0

4—8 mmho/cm (Orta Derecede Tuzlu) 8.5 4.0 4.5

8—16 mmho/cm (Şidetli Tuzlu) 7.0 2.0 5.0

> 16 mmho/cm (Çok Şiddetli Tuzlu) 8.5 0.5 8.0

Simge SAR Değeri ve Derinliği Simge SAR Değeri ve Derinliği

1 < 4.5 6 8.5-17 (40 cm’den daha yukarıda)

<4.5 (40 cm’den daha derinde) 2 < 4.5 (40 cm’den daha yukarıda)

4.5-8.5 (40 cm’den daha derinde) 7 < 8.5-17 (40 cm’den daha yukarıda)

> 17 (40 cm’den daha derinde) 3 < 4.5 (40 cm’den daha yukarıda

8.5-17 (40 cm’den daha derinde)

8 > 17

4 4.5-8.5 9 > 17 (40 cm’den daha yukarıda)

< 4.5 (40 cm’den daha derinde)

5 8.5-17 10 > 17 (40 cm’den daha yukarıda)

> 8.5-17 (40 cm’den daha derinde) Not: Dikkate alınan toprak derinliği 40 cm’dir.

KONYA OVASINDA SU KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU KONYA OVASINDA SU

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

Karapınar’ın güney ve doğusundaki volkanik konik bölgelerdeki derin yapıdaki topraklar, tuzluluktan etkilenmemiştir. Yüksek oranda Na içeren bu tuzlar toprak yüzeyinden sızarak 2 m derinlikte Değişebilir Sodyum Yüzdesi (DSY) yüksek değerlere çıkarabilmektedir. Bunun nedeni de yüksek geçirgenlik ve gözenekliliktir. Olası çökelmeler yüksek ve geniş gözeneklilik nedeniyle yüzeyde görülemeyebilir. Kolüviyal yamaç topraklarda 60 cm veya daha derinde volkanik materyale sahip topraklar çok yüksek SAR değerine sahip olmalarına rağmen alkalilik belirtisi göstermemektedirler. Ovadaki alkaliliğin dağılımı Şekil 3.2’de gösterilmiştir. 1970 yılında hazırlanmış bu alkalilik haritasına göre SAR değerinin 17’yi aştığı ve DSY değerlerinin %15’in üzerinde olduğu alanlar; Karapınar’ın doğusu ve kuzeyidir. Ayrıca Konya’nın kuzeyinde ki Ashm bataklığında ve Çumra’nın doğusundaki Ürünlü köy yakınlarında ki küçük alanlardır.

Alkali toprakların belirlendiği alanlar son derece tuzlu alanlardır. Demirkent – Hotamış hattının kuzeyinde alkalilik eğim boyunca belirgin bir şekilde bulunmaktadır. Bu hat boyunca, DSY 15’i geçmemekte ve orta derecede alkalilik eğilimi sergilemektedir. Ovanın iyi drene olmuş güney, kuzey ve batı bölümünde ise az miktarda alkali alan bulunmaktadır. Konya’nın batısında, Çumra’nın kuzeyinde sulama nedeniyle alkalilik karmaşık bir yapı sergiler. Konya ovasındaki alkalilik sınıfları ve bunların dağılım oranları Tablo 3.5’de verilmektedir. Yaklaşık

%22’lik bir oranda 120 cm’nin üstünde ki yani yüzeye yakın bölüm, ciddi bir şekilde tuzluluktan etkilenmiştir. Söz konusu bu toprakların ıslahı için kimyasala ihtiyaç bulunmamaktadır. Bunun nedeni de bünyelerinde yüksek oranda jipsin bulunmasıdır.

Havzanın batısında Çarşamba sulama sisteminin 1912 yılında kurulmasından sonra bitki verimi başlangıçta yükselerek dalgalanma sergiledikten sonra kademeli bir şekilde azalma göstermiştir. Şu an durum sulanan alanların dışında daha kötüdür. Sulanan alanlardaki yanal sızmalar toprak profilinde tuzların birikmesine ve sığ taban sularının oluşmasına neden olmuştur. Yani zayıf toprak koşulları ve

4. SONUÇ VE ÖNERİLER

Son yıllarda artan yoğun tarım faaliyetleri ve yoğun gübreleme işlemine ek olarak yetersiz yağışlar ve artan sulamalar tuzluluk sorununu daha da büyütmektedir. Dünyadaki tarım alanlarının %15’i erozyonla birlikte fiziksel ve kimyasal bozulmayı da içeren toprak tuzluluğunun etkisinde bulunmaktadır (Wild, 2003). Bu oran ülkemizde sulanan alanlar içinde %32 civarındadır. Daha kuraklık nedeniyle hali hazırda marjinal durumda olan kireçli bölgelerin büyük bölümünde tarımsal üretim ekonomik değildir. Üretimin ekonomik olabilmesi için topraktaki tuzun bitki kök bölgesinin altına düşürülmesi ve burada tutulması gereklidir. Ova genelinde baskın tuzlar zararsız olan kalsiyum karbonat, magnezyum karbonat ve jipstir. Çumra ovasının %80’ninde yanlış sulamalar ve sızmalardan kaynaklı olarak tuz birikimi sorunu bulunmaktadır.

Konya ovası topraklarının pH’sı ve değişimi Şekil 3.3 ve Tablo 3.6 gösterilmiştir. Ova genelinde sodalı toprakların olduğu alanlar ise Tablo 3.6’da verilen pH sınıflarından sadece 4. Sınıftır. Diğer bir ifadeyle pH değerinin 8.5’in üzerinde olması gerekir. Bu da ova içinde nadiren görülen bir durumdur.

Sodyum karbonatın bulunduğu küçük bir alkali alan Karapınar’ın kuzeyinde ve doğu merkezindedir. Demirkent’in güneyinde toprak pH’sı 7.6’nın üstüne çıkmamaktadır. Ovanın %92.8’nin pH’sı 8’i aşmaz iken %7.2’sinin pH değeri 8’in üzerindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere alkalilik çok az alanda bulunmaktadır.

Tablo 3.5 Konya Ovası topraklarının alkalilik sınıfları ve dağılım oranları

Tablo 3.6 Konya ovası topraklarının pH sınıflaması ve dağılım oranları

Şekil 3.3 Konya Ovası pH haritası Sınıf Derinlik (cm) SAR Değer Havzadaki Oranı (%)

1 0-120 > 4.5 69.7

2 < 40

> 40

< 4.5 4.5 - 8.5

5.7

3 < 40

> 40 < 4.5

8.5 - 17 0.3

4 0-120 4.5 - 8.5 2.7

5 0-120 8.5 - 17 8.4

6 < 40

> 40

8.5 - 17 1.3

7 < 40 8.5 - 17 3.5

8 0-120 > 17

9 < 40

> 40 > 17

< 4.5 7.1

10 < 40

> 40 >17

8.5 - 17 1.0

Toplam 100.0

pH Sınıfları pH Sınır Değerleri Ovadaki Oranı (%)

1 < 7.6 45.2

2 7.6—8.0 47.6

3 8.0—8.5 5.5

4 >8.5 0.8

5 3 ve 4. Sınıf karışımı 0.9

KONYA OVASINDA SU KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU KONYA OVASINDA SU

KALİTESİ VE TOPRAK TUZLULUĞU

öncede dile getirildiği üzere dünyada tuzluluk ve sodyumluluktan etkilenen alan miktarı toplam alanın yarısından fazladır.

Yüzey ve yeraltı suları Konya ovası topraklarının hem oluşumunda hem de gelişiminde etkilidirler. Dağlardan kaynaklanarak ovaya inen sürekli ya da mevsimlik sular, bol miktarda sediment taşırlar. Ovadaki yeraltı sularının ve göllerin su seviyeleri yağışlara bağlı olarak değişim göstermektedir. Özellikle kuruyan ya da suyu azalan göllerde taşınan sediment killi ana materyal üzerinde vertisol toprakların oluşmasına kaynak teşkil eder. Ovadaki yeraltı sularının özelliklerine bağlı olarak oluşan obruk gölleri, ova topraklarının hem nitelik hem de nicelik açısından zarar görmesine neden olmaktadır.

Türkiye’nin en kurak alanlarından olan Konya il sınırları içinde 454022 ha’lık alan, su fazlalığı nedeni ile tarımsal üretimde kullanılamamaktadır. Bu suretle kuraklık ile fazla ıslaklık gibi ekstrem koşulları arazinin topoğrafik yapısı ve geçirimsiz alt toprak katmanları nedeni ile, yan yana görmek mümkündür (Anonim, 2004).

Konya kapalı havzasında yıllık yağış miktarı ortalama 400 mm civarındayken, su gereksinimi yüksek olan şekerpancarı tarımı ağırlıklı olarak yapılmaktadır.

Şekerpancarının yıllık su gereksinimi ova için 800 mm’den fazladır. Su kaynakları açısından özelliklede sulamanın yeraltı suları ile yapıldığı dikkate alınırsa durumun vahameti daha da iyi anlaşılabilir. Hali hazırda bölgedeki yeraltı suyu seviyeleri hızla düşmektedir. Konya ovası nezdinde tüm kapalı havzalar için yapılması gereken çalışmalar aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Planlama ve projelendirmelerde dikkat edilecek hususlar: Konya kapalı havzasının da içinde olduğu kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde sulama amacıyla yapılacak planlama ve işlemlerde mutlaka su kalitesi ve toprak tuzluluğu dikkate alınmalıdır. Diğer bir ifadeyle sulamada kullanılacak suların kaliteleri uygulanacak toprak ve bitki koşulları dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde birlikte değerlendirilmelidir. Yapılan tarımsal üretimin sürdürülebilirliği buna bağlıdır.

2. Havzanın seri bazlı toprak etütlerinin yapılması: Havza topraklarının en kısa sürede seri bazlı toprak etütlerinin tamamlanması gerekmektedir. Bu durum hem sulama açısından hem de diğer işlemler için gereklidir. Sürdürülebilir bir tarımsal üretim ancak uygun girdilerin gerektiği şekilde sağlandığı sistemlerde mümkün olabilmektedir. Yapılacak etütler sonucunda önemli bir veri tabanı oluşturulmuş olacaktır.

3. Toprak tuzluluğunun mekânsal değişiminin belirlenerek izlenmesi: Toprak tuzluluğunun belirlenmesinde Elektro Manyetik İndiksiyon (EMI (EM38 vb.)) aletinden yararlanılarak havzanın en kısa sürede tuzluluk haritası hazırlanmalıdır.

Belirlenen sorunlu alanlarda acilen ıslah programları başlatılmalıdır. Ayrıca düzenli olarak ovanın tuzluluk haritaları güncellenmelidir. Bu şekilde yapılacak izlemeler neticesinde oluşması muhtemel sorunlar, oluşma aşamasında tespit edilerek çözüme kavuşturulacaktır. Böylelikle sürdürülebilir bir tarımsal üretimin en önemli engellerinden bir tanesi olan toprak tuzluluğunun olası etkileri ortadan kaldırılacak ya da azaltılacaktır.

4. Su kalitesinin belirlenmesi ve izlenmesi: Havzada yoğun bir şekilde farklı katmanlardan yeraltı suları çekilmektedir. Bölgedeki kuyu sularının kalitesi mutlaka belirlenmeli ve bunların izlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle toprak tuzluluğu ve bitki besin elementleri açısından bu durum çok önemlidir. Uygulanan gübreleme programlarının başarısı su kalitesine bağlıdır. Bazı bölgede su kalitesi açısından sakıncalı sular yaygın şekilde sulamalarda kullanılmaktadır. Bu durum sürdürülebilirliği etkileyen en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle ovada yapılan basınçlı sulama sistemlerinin kullanıldığı bölgelerde olası tuzlanmaya karşı mutlaka yıkama suyu sulamalarla birlikte uygulanmalıdır.

Bu nedenle de sulama yapılan alanlarda drenaj ihtiyacı olan bölgelerin drenaj sistemlerinin kurulması sağlanmalıdır. Ayrıca sulamalarda atıksuyun kullanıldığı bölgelerde hem sulama suları hem de toprak ve bitki birlikte dikkatli bir şekilde izlemeye alınmalıdır. Olası problemlerin önceden belirlenerek gerekli önlemlerin alınması ile sürdürülebilir bir tarımsal üretime önemli katkılar sağlanabilir.

5. Bitki desenin belirlenmesi ve izlenmesi: Bölgede yetişme periyotunda susuzluğa karşı dirençli veya nispeten daha az su isteyen bitkilerin tarımı yapılmalı ve bu da teşvik edilmelidir.

KAYNAKLAR

Anonim, 1975. DSİ, 1975, Konya-Çumra-Karapınar Ovaları Hidrojeolojik Etüt Raporu, Ankara.

Anonim, 2004. Türkiye Çevre Atlası. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü Çevre Envanteri Dairesi Başkanlığı 2004, Ankara.

Anonim, 2012. Faaliyet Raporu 2012. T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü. Ankara.

Anonim, 2013. Web Sitesi. Adres: www.konya.gov.tr. Erişim Tarihi: 05.10.2013

Driessen P.M., 1970. Soil salinity and alkalinity in the Great Konya Basin, Turkey. Department of

Driessen P.M., 1970. Soil salinity and alkalinity in the Great Konya Basin, Turkey. Department of