• Sonuç bulunamadı

İnsanlığın önemli temellerinden birini oluşturan, varlığın devamında önemli bir göreve sahip olan kadının sosyal konumu uzun süreler aşağı görülmüş, insanlık yüzyıllarca kadının ve kadınlığın güzel huylarından (415) esas görevinin kıymet ve öneminden ihtiyatsız kalmışken; şimdiki kadınların ilerlemesi kendilerinden bu güzel huyların bulunduğunu kanıtlıyor. Bu gerçekleri erkeklerde anladıkları hâlde hâlâ kadına gerçek konumunu vermiyorlar. Fakat her hâlde erkekler bu bencilliklerinin cezalarını medeniyette epey süre geri kalmakla çekmişler ve hâlâ fikir değişikliği edilmeyip de yine kadına eski gözle bakılırsa (420) bu manevi cezadan insanlığın kurtulamayacağı doğaldır.

Şimdi erkeklerin daima kadınlara kendilerinden aşağı bir yaratık görüşüyle bakmalarının sebebini ve çeşitli memleketlerdeki kadının hukuki durumunu bilgimiz derecesinde inceleyelim.

Erkeklerin, kadınları kendilerinden daha az gücü yeten ve daha az düşünceli kabul (425) etmelerinde bir dereceye kadar hakları vardır. Fakat bu meseleyi genelleştirmemeli. Gerçek bakış açısından aklın olgunlaşması kadının, erkekten her durumda daha aşağı bir basamakta [olması]dır. Bu özellik ilmen de karşı çıkılmaktadır. Vücutça da kadının bir dereceye kadar erkeğin aşağısında bulunması şüphesizdir. Çünkü çoğu fen âlimlerinin dediklerine göre: “Kadınların hem sinirleri

115 hem de (430) damarları erkeğinkinden eksik ve geridir.” Burasını kadınların çoğunluğunun, özellikle Anadolu kadınlarının birbirine “eksikli” demeleri de dorular. Bununla beraber kadına saçı uzun aklı kısa bakışı ile bakmamalı. Kadın aklının da erkek aklına yaklaşmasının mümkün olduğunu yine ilim kanıtlıyor ve bir kadının güzel bir eğitim ve ahlaki terbiye sonucu bu fikir alçaklığı derecesinden çıkacağını söylüyor. (435) Bu arada kadının fikren ve ahlaken erkekten geri kalmasına sebep olanlar da yine erkeklerdir. Gerçekten de Gkaiten’nin dediği gibi: Kadın, erkek tarafından zorla kabul ettirilen eğitim sonucunda kadınlığını gösteriyor.” Gerçekten esas bakımından bu fikir bütün Avrupa ülkelerinde, özellikle memleketimizin her köşesinde harfi harfine benzetiliyor.

(440) Erkekler; kadının güzelliğine, servetine dikkat edeceklerine onun bilgisine, ruh hâline ve yeteneğine önem verselerdi; kadın da boş ve gülünç şeylere önem vermeyerek bu güzel ayrıcalıkları elde etmeye uğraşacak bu yolla bütün ciddiyeti, sevgi bağlılığı ile kadınlığını gösterecekti.

Esasen bir kadından beklenilen güzel vasıflarından en önemlisi fikir ve ahlak terbiyesinin (445) mükemmel olmasıdır. Kadın altınla donanacağına bu üstünlüklerle süslenmeli ki o da çocuklarını bunlarla donatarak millete, devlete tam bir kadın ve mükemmel bir erkek yetiştirsin. Çünkü erkek terbiyesinin temeli anne elindedir. “Beşiği sallayan el dünyaya hâkimdir.” derler. Hâlbuki ne erkekler, kadınların böyle bir eğitim edinmelerine izin veriyorlar ne de onlar tam eğitimli çocuk yetiştire biliyorlar. Onun için (450) kadınlara güzel, parlak [bir] yer ve yaraşır oldukları haklar verilmelidir.

Böyle bir takım hakların kadınlara verilmesinin sebebi de güya onların yaratılış gereğinden verilmiş olunarak her hâlde onları kötüye kullanırlar deniyor. Hâlbuki bu yanlıştır. Şu anda kadınlar bazı işlerde başarılı olamıyorlarsa bunun sebebi kabiliyetlerinin eksikliği değil, o işlerde yatkınlık ve eğitimlerinin olmamasıdır. Yoksa (455) iyi bir eğitim alan kadın fikir anlayışı sayesinde her şeyi yapmaya gücü yeter olur. Eğer kadında yaratılışı gereği bir kabiliyet olmamış olsaydı çoğu erkekleri gölgede bırakacak derecede edebiyatta, ilimler ve fenlerde, siyasette ün sahibi olmuş Aikateriniler, olağanüstü cesareti ve önemli işleri yapmaları ile ün kazanmış Jaane

116 D’arc ve “ülkem üzerinden güneş eksilmez” diyen İspanya kıralı gibi büyük hükümdarı her girişiminde güçsüz bırakan (460) Elizabet’ler oluşmazdı.

Sözün kısası genel değeri ile kadın hiçbir sebeple erkekten aşağı bir konumda değildir. Erkek, kadına oranla ne ise kadında erkeğe bakarak odur. Zaten İnsus Hristos dahi “oὔx ἔνι ἄρσεν ἢ θῆλυ, oὐδέ δoῦλoς ἢ ἐλεύθερoς, ἀλλὰ πὰντες εἰσὶν ἐν

Xριστῷ ἴσoι” 38diyerek kadının konumunu ta o zaman belli etmişti. Bununla beraber (465) sonrası geçip giden zamanla kadının konumu yavaş yavaş kabul etmeye ve sonunda büsbütün düşen çaresizleri arabalarla bile eş tutmak adet olmuştu.

Hâlbuki Hristos’tan önceki zamanlarda bile Hrodotos’ın sözünce Mısır’da bir zaman kadın erkeğin konumunda bulunmuş. Fakat çok geçmeden firavunun bir yönetimi kadının haklarını hükümsüz bırakmakla onu köle derecesine indirmiştir.

(470) Mısırlılardan sonra gelen İranlılarda medeniyet biraz daha ileri bulunduğundan konumu öncekine göre yükselmiş. Eski Yunanistan’da kadının konumu çok yüksek değil gibidir. Burasını da doğrulayan konu önce Yunanistan’da yunaikeyon denilen şimdiki haremlikler gibi dairelerin varlığı, bir de bir Yunanlıya kadın demenin en büyük hakaret edilen isim edilmesi[nden anlaşılmakta]dır.

(475) Şu anda kadının en aşağı bir yaratık rütbesinde bulunduğu yerler: Çin ve Hindistan’dır. Feministlerden birinin sözüne göre: Çin’de kadınların asla kişilikleri yoktur. Bunlar insan [isimlerinden] isimlendirilmiyor hatta isimleri bile çağrılmıyor da numara 1, 2, 3 diye çağrılıyor.

Hindistan’a gelince orada da Mano kanunu gereğince kadının konumunu çok alçak bir (480) dereceye düşüyor. Hintliler kadın için “kendi hâline bırakıldığında insanın felaket sebebi olur” derler. Hatta söylentiye göre, Hindistan’da eşi ölür ölmez dul kalan bir kadın bir küme odun üzerine konulup yakılırmış ki bu vahşi âdeti İngilizlerin yasaklamalarına rağmen hâlâ terk edememişler. Batılı ülkelerde de kadın fazla bir ayrıcalığa sahip değildir. Örneğin Çerkezlerde kızlar babaları tarafından satılıyor. (485) Arnavutlarda ve Anadolu’nun bazı yerlerinde kadınlar, erkeklerden ayrı oturur ve kocalarını isimleri ile çağıramazmışlar. Ufak bir iş için evden çıkmak

38 Grek harfleriyle aktarılan kısımda: “İster kadın, ister kul olsun ister ruh herkes İsa’nın nezdinde

117 gerekli gelse, her durumda eşinin rızasını elde etmek gerekliymiş. Bu türlü âdetler özellikle Müslümanlar arasında da çok yayılmıştır. Onu için şu anda Hıristiyanlıkta kadının konumu İslam kadınlarının durumuna bakarak pek çok şükür edilecek derecededir.

(490) Arap bilginlerinden biri İslam kadınları hakkında şu sözleri söylüyor: “Bir kadın ömründe üç defa evden çıkabilmeli: Birincisi gelin olduğu gün kocasının evine gitmek için, ikincisi babasının cenaze alayında bulunmak için, üçüncüsü de mezara gitmek için diyor ki kadınlara iyi bir serbestlik veriyor.”

Şu anda genel değeriyle kadınların çoğu elden geldiği kadar çalışma ve (495) gayretleriyle, kuvvetli fikirleriyle; hayata karıştıklarından toplumdan haklarını, kendilerine düşen görevi şiddetle isteyebilirler. Erkeklerde bu özelliği dikkate alarak hiç olmazsa kadınlara kendileryile rekabet edecek bir dereceye gelmelerine izin vermelidirler. Çünkü kadının bu rekabet sayesinde hayat işlerine girmesiyle insanlık kurtuluş kazanacak, insanlık bir kat daha (500) yükselecek. Çünkü yazarlardan birinin dediği gibi:

“Elbet değil kadınların nasibi horluk, Elbet değil melekliğin ümidi eziyet ve kötülük,

Elbet yoksul olursa kadın alçalır insan.” İ. Mubagacacoğlu

(505) Nevşehirli. KOMİK SÖZLER

– Karıcığım şu kız kurusu teyzene yılbaşı hediyesi olmak üzere acaba ne göndermeli?

Ay zavallı sen de onu mu düşünüyorsun? İmzasız bir sevgi mektubu gönder de varsın sevinsin.

(510) Karı koca iltifatlarından Bayan Eş:

– Yanko biliyor musun bugün bir gazetenin istatistiğinde ne okudum? Okudum ki hapis olanlardan yüzde doksanı bekârmış. Sen buna ne anlam veriyorsun?

Erkek Eş:

– Ne anlam vereyim karıcığım anlaşılan insanların çoğu hapis olmayı evliliğe tercih ediyorlar.

118 (515) Bayan Eş:

– Yanko bana doğrusunu söyle öldükten sonra öbür dünyada da yine görüşüp, birleşmemizi arzu eder misim?

Erkek Eş:

– Katinacığım sana doğrusunu söyleyeyim mi? Öldükten sonra artık rahat olmayı tercih ederim.

Bir anne küçük oğlu için elbise alırken “Bunlar bana ufak görünüyor. Bir aydan (520) sonra çocuk giyemez sanırım.” demesi üzerine,

Hizmetli:

– Madam merak etmeyiniz o kadar da dayanmayacak ki demiş.

– Mahkemede baş sanığa: Baksana bana! Senin için hırsızlık etmişsin diyorlar. Suçlu musun, değil misin? demesi üzerine,

Hayır baş efendi, ben öyle sanıyordum da fakat vekilim beni bu sanıdan (525) çıkardı, demiş.

SEVGİ