• Sonuç bulunamadı

Bizim millî tabiatımızı hakkıyla araştırıp, incelemeyenler şaşırırlar ki Nevşehir’in gerçek hayırseveri olan P. Yeorgios niçin kovalandı?

Bu bizim millî tabiatımız gereğindendir. En çok bağımsızlığı sever bir ulus olduğumuzdan her bir derebeyini kovalamak isteriz ve bir zaman sonra (605) millî tabiatımızdan olan bağımsızlığımıza zarar verir fikriyle böylelere tam kuvvetle karşı geliriz.

Fikrimizce gelecekteki sebeplerden dolayı Ellinosun (Yunanın) tabiatı daima bağımsız doğmuştur.

Bilinir ki Yunanlılar; Mısır, Foiniki (Finik), Furigia (Firig), Pelasyoi (Palesga) ve başka milletlerden göç edenlerden meydana gelmişlerdir. Vatanını terk edenler ise yönetim geleneği ve (610) düzenini ağır, dehşetli görür yahut toprağını verimsiz, yükselme ve ilerlemeye uygunsuz bulur ve kendi tabiat arzusuna uygun yerler bulmaya gider.

Bunlara bir örnek göstermek gerek gelirse, şimdiki Amerika’yı meydana getirebiliriz. Amerika’nın eski yerleşikleri olan vahşi Hintliler yukarıda dile getirdiğimiz sebeplerden dolayı göç eden milletler karşısında yok ve kayıp olmuşlardır. Oysa o milletler (615) memleketi en rahat ve bağımsız memleket yapmışlardır.

Demek ki o eski milletler için Yunanistan bir Amerika durumunu elde ederek hepsinin amaç ve bağımsız tabiata yönelmiş olduğundan çabucak birleşmişler, bir ulus meydana getirmişler ve Yunan adı[yla] adlandırılmışlardır.

Bağımsızlığa olan eğilimi bunlarla da yetinmeyerek daima üstün gelmek isteyenleri (620) bir zaman sonra bağımsızlığına durgunluk verir fikri ile yok etmek istemiştir. Hatta birçok vasıtalarla mezhebin yenmesini, insanlığının kuvveti, yönetim gereğinin, zekâ ve savaş erdemlerinin, servet ve hatta erdemin bile kazanmasını yok etmek istemiştir.

122 Yunan ulusu meydana geldiği zaman (p.h 1500-2000) dünyada Allah’ın birliğine (625) iman edenler çoktu ve bu fikir Asurlularca ve Yahudilerce böyleydi. Hâlbuki Yunanlılar, Allahın birliğini (momothismos) kabul etmemişler. Çünkü bunun yönetim gereği kendi bağımsız tabiatlarına engel [olmasıy]dı. Ancak kendi tabiat ve eğilimlerine uygun gördükleri 12 tanrıçadan birleşmiş olan mezheplerini kurmuşlardır. Önceleri Allah’ın birliğine yakın olan Uranos (Uranüs), Kronos (Satürn) gibi Tanrıları kabul (630) etmişlerse de bundan memnun olmadıkları gibi 12 tanrıçanın bile nüfusuna zarar verecek birçok tanrıçalar ve araçlar düşünerek, insandan bile tanrılar yapmışlar ve bunlar bazı kez tanrıların eziyetine ve hakaretine karşı gelmişlerdir. Gerçekten Gigantes ve Titanes vardır. Omıros’un gösterdiği İroes’ler bile 12 tanrıçaya karşı gelmektedirler.

Artık putperestlik tamamen son bulduktan sonra Yunanlılar, Allah’ın birliğini kabul etmişler; (635) daha doğrusu Hıristiyanlığın triada (üçlü) biçiminde gösterilmesinde [dolayı] kabul edilmesinde acele etmişlerdir ve Panaya’ya edilen değer, saygı [gösterilmesin]den başka Agos Yeorgios, Nikolas, Anarguros Elutherios gibi büyüklere de [saygı] ve değer gittikçe artmıştır. Kilisemiz dahi bu bağımsız fikre bağlı olarak bütün büyüklere yakışık oldukları övgüleri daima söylemekten geri kalmamıştır.(640) Yunan tabiatı, insanlık kuvvetini üstüne almak isteyerek ünlü Heraklis’i yarattığı gibi, bunun zayıflığını göstermek için Omfali denilen kadının ayakları ucunda iplik sardığını veya kendi eşi Dııaneıra tarafından yok edildiğini anlatmaktadır.

Yunanistan’da bağımsız yönetime asla dâhil edilmediği gibi, meşrutiyetle yöneten (645) krallıklar bile çok az zaman devam etmiş; mutlak, tam ve gerçek cumhuriyetle yönetimde kalma göstermiştir ki bu yönetim şekli şimdiye kadar 2500 yıl geçtiği ve medeniyet bu kadar ilerlediği hâlde şimdi hiçbir memlekette uygulanmamıştır. Bu cumhuriyet yönetimini bile bazı kayıtlar altında bulundurmuşlardır. Örneğin bir kimse insanlar arasında [kendisini] erdem ve nüfusuyla yüceltir ve kendini gösterirse, oy toplanmakla (650) o adam[dan] geçici olarak faydalanılırdı [eksostrakısmos]. Böylece savaşlarda ve siyasette ün kazanan Athinalı Demistoklis Kimon vb. sürüldüğü gibi doğruluk ve erdemiyle açıklanmış Aristeidis o Dikaios’[dan] bile oy [tolanmakla] faydalanılmıştır.

123 Tarihte okunduğuna göre; yönetim, siyasetten bir kimsenin sürülmesine karar verirse o kişi adına halk beyninde oy toplamaya kalkışır ve halk bir kiremit parçası (655) üzerine o adamın ismini yazar, eğer 6000 oy toplanırsa hemen o adam sürülür. Aristeidis’in sürülmesi sırasında bir Athinalı elinde bir kiremit parçası olduğu hâlde yazma bilmediğinden sokaklarda dolaşıp Aristeidis adını yazdırmak için yazı bilen bir adam arıyordu. Tesadüfen Aristeidis’in kendisi rast gelir ve Aristeidis adını (660) yazmasını ister. Aristeidis yumuşaklılıkla sorar ki,

– Bu adamı tanıyor musun? – Hayır!

– O hâlde ne kötülük yaptı ki bunun sürülmesini istiyorsun? – Her zaman bunun erdemli (dikaios) denmesini çekemiyorum.

Aristeidis “o dikaios” hiçbir (665) şey söylemeyerek kiremit üzerine kendi adını yazıp köylüye vermiştir.

Gerek eski gerek yeni Yunan tarihinde her ne tarzla olursa olsun yükselmiş ve kendini göstermiş olanların bir zaman sonra özgürlüklerine zarar verir korkusuyla sürgün, hapis ve yok edildiklerine dair olaylar pek çoktur. Dediğimiz gibi bu durum millet[in] bir yaratılış özelliğidir.

(670) Her gün hamiyet ve hayırseverliğin ciddi belirtilerini görüyoruz. Millet bu eserler üzerine hayırseverlerin adıyla beraber kendi adını dahi koyuyor. Ethnikon Zappeion, (Millî Zappeion) Ethnikon Zografeion, Ethnikon Orfanotrofeion Siniosoğlu gibi ki bunlar Zappas Zografos ve Siniosoglu gibi hayırseverlerin masrafı ile meydana gelmiştir.

(675) Millî tabiat, tıpkı kişinin tabiatı gibi asla değişmediğinden Yunan’ın hürriyetsever tabiyatı ta eski zamandan şu ana kadar devam etmiş ve Yunan buna karşı gelenlere daima zıt gitmiştir. İşte benim fikrimce niçin rahmetli P. Yeorgios Nevşehir’de kovalanmış ve sürülmüştür?

Aradan 2500 yıl geçtiği hâlde Aristeidis o dikaiosa yapılan davranışın aynısı erdemli (680) P. Yeorgios’a da yapılmıştır.

124 Bundan 2500 yıl önceki Athinalıların gerçek ve öz oğlu olan Nevşehirliler, P. Yeorgios’un memleketlerinde işleriyle kazandığı erdem, ilerleme ve nüfusu çekemeyerek kendisini sürmüşlerdir.

Yunanlıların bu tabiat ve meslekleri ile kârlı mı yoksa zararlı mı çıktıkları hakkında (685) söylenecek soruya cevap vermek ise büsbütün başka iddiadır. Bizde her zaman yükselen ve kendini gösterenleri kovalama âdeti dediğimiz gibi, bir amaç üzerine kin ve kötülükten veya mazmun bir hâl eseri değildir. Sadece tabiatımızın bağımsız ve serbest olmasından ileri gelir. Bunu kanıtlamak için öyle adamlar öldükten sonra derebeyi korkusu geçmiş olarak hemen gereken saygı ve (690) alçak gönüllülükle yerine getiririz ve heykeller dikeriz, adına söylevler söyleriz, eserler yazarız. Hakikaten bu P. Yeorgios düzeltme topluluğuyla elde bulunan bu imerologion (takvim), merhum yukarda adı geçen P. Yeorgios’un ünü ve anılası için meydana gelmiştir.

Al. Turgutis PASKALYA

(695) İbnullah başladı. Gökyüzünden inip Mesih,

Yendi ölüm ile ölümü, Ten aldı bakireden.

Dünyayı kurtardı, Gökyüzüne çıktı bilgili,

Hristos’un kefareti. Çarmıha gerilip nankörlerden. Ne büyüktür şu bilgi. Kayıp olmuş sürüsünü

(700) Benzeri yok bir mucize, Aradı, buldu çoban.

Hristos başladı. Adam’ın varisini,

Bu gün Paskalya’dır bize. Kurban olup kurtardı. Adam’ın ve Eua’nın, İnsus bu gün saçtı,

Affedip günahını, Dünya’ya bahşişini,

(705) Çözdü insan cinsini, Cennetin bize açtı,

Bağlanmış kolunu. Kapanmış kapısını.

Hatası ile ilk insan, Rahmet edip bize Huda,

Kaçırıp saadeti, Oğlunu etti izam,

Tekrar bağışladı, Buyurup vadin eda,

(710) Allah’ın lütfü. Vaaz etti yeni nizam. Pederden olup mahkûm, Şudur emri azizin:

125 Kalacaktı günahkâr, “Sevin bir birinizi,

Cennetten idi mahrum, Nitekim kendinizi, Gelmeseydi Kurtarıcı. Seveyim bende sizi.”

(715) Dim. P. Klimentidis, Rumi

MURİLLOSUN KÖLESİ