• Sonuç bulunamadı

Kabzın Sarf Aktine ve Diğer Ribevî Malların Değişimine Etkisi

Belgede İslam Hukukunda kabz (sayfa 120-129)

A. AKTİN SAHİH OLMASI BAKIMINDAN KABZIN ŞART KOŞULMASI

1. Kabzın Sarf Aktine ve Diğer Ribevî Malların Değişimine Etkisi

Kabzın sarf aktindeki oynadığı rolle diğer ribevî malların değişimindeki rol farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu farklılıkları ileride ele almaya çalışacağız.

a. Kabzın Sarf Aktine Etkisi

Para; herkes tarafından değişim ve değişim aracı olarak kabul edilen, kendine has özellikleri ve itibari değeri olan ödeme aracıdır.581 Nakit veya para; altın, gümüş, Türk Lirası, Avrupa Eurosu, Amerikan Doları, S. Arabistan Riyali, Ürdün Dinarı... gibi bilumum paraları ifade eder. İtibari değere sahip olması sebebiyle nakit ve paranın şumulüne kıymetli evrakları da katmak gerekir. Nakit veya para denilen şeyleri bozmak ve değiştirmek sarf adını alır.582 Fıkıhta sarf akti satım aktinin bir türü olarak değerlendirilir.583

aa. Sarf Aktinin Tanımı

Sarf akti, aktin sıhhati için kabzın şart koşulduğu akitlerdendir.

Sarf sözlükte “ف ر ص” kökünden gelmektedir. Çevirmek, değiştirmek, fazlalık anlamlarına gelir.584 Istılahta ise sarf; altın ile altının, gümüş ile gümüşün veya cinsleri farklı olarak altının gümüş ile satılmasıdır.585 Sarfı paranın parayla satılması akti586 olarak tanımlamak da mümkündür. Mecelle sarf aktini: Sarf, nakdi nakde bey‘ etmektir ki türkçede

akçe bozmakla tabir olunur,587 şeklinde tarif etmektedir.

579 Havhate, s. 118. 580

Havhate, s. 118.

581 Kefrâvî, en-Nukûd ve’l-mesârif fi’n-nizâmi’l-İslâmî, s. 13.

582 Serahsî, XIV, 2; Çeker, a.g.m, s. 100; para için ayrıntılı bilgi, bkz. Yaran, Rahmi, İslam Hukukunda Borcun

Gecikmesi, s. 183-188.

583

Serahsî, XIV, 2.

584 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “s-r-f” md., IX, 189-193. 585 Kâsânî, VII, 88; Molla Hüsrev, II, 544.

586 Mevsılî, II, 39. 587

Altın gümüş gibi değerli madenleri alıp satmayı, fiyat farkıyla para bozmayı meslek edinen kimselere sarraf veya sayrafîdenilir.588 İslâm tarihinde sarraflar bir nevi bankacılık işlevi de görmekteydiler. Şehirler ve ülkeler arasında paranın güvenli olarak naklini sağlıyorlar, bunun için de süftece589 uygulamasından faydalanıyorlardı. Rivayete göre; İbn Abbâs (v. 68/687) ve Abdullah b. Zübeyr (v. 73/692) tacirlerden Mekkede gümüş para alıyor, sonra da durumu gösterir belgeyi onlara Basra ve Kûfedeki işaret ettikleri kimselere gönderiyorlardı. Tacirler bu şekilde ödedikleri meblağları orada tahsil ediyorlardı.590

Cumhura göre altın altınla, gümüş gümüşle değiştirildiği zaman -sikkeli, külçe ve zinet olarak kullanılan altın veya gümüş farketmez- miktarları eşit olmalıdır. Çünkü Rasulullah (s.a)’in; ءا)N ءا)Q 1ا 7ھ8 ا 7ھ8 ا D'$ 1591 altını altın ile eşit miktarda satınız, hadisinde ve

diğer hadislerde bu konulara dair istisna yoktur. Ancak Muaviye (v. 72/692), külçe halinde olan altın ve gümüşün, zinet haline getirilen altın ve gümüşle değiştirildiği zaman -birisinde işçilik bulunduğu için- birinin diğerinden fazla olmasında bir sakınca olmadığı görüşündedir.592

ab. Mezheplerin görüşleri

Fakihler para karşılığında para satmanın caiz olduğuna Hz. Peygamber (s.a)’den rivayet edilen hadisleri delil olarak göstermişlerdir. Özellikle Peygamber (s.a)’in Nakî/Bakî ile ilgili hadisi konuya temel teşkil etmektedir.

“ 1 :ل % [ اذ 2 ;.< $ ا @ ^N ,7ھ8 ا ,%L و قر) ,%L و 7ھ8 ا D'$L ? D'% > fا D'$L ?

+ )* .N ن ? اذإ س^ ,

ء / ' h' و / - U اذإ 593

Abdullah b. Ömer (v. 73/692) (r.a)’in şöyle dediği nakledilmiştir:

Biz Nakî/Bakîde deve satıyorduk. Dinar karşılığında satıp dirhem alıyorduk; dirhem karşılığında satıp dinar alıyorduk. Bu konuyu Nebi (s.a)’e sordum: Rasulullah şöyle buyurdu: Ayrılırken aranızda alacak verecek kalmamak üzere, günün fiyatı ile (dinar veya dirhem) almanda bir sakınca yoktur.

588 Çeker, a.g.m, s. 100a; bkz. Bayındır, İslâm Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık, s. 33.

589 Aslen farsça bir kelime olan süftece, lugatte “sağlam şey” anlamına gelir. bkz. Zebîdî, “s-f-c” md. VI, 29;

Terim olarak ise; bir yerde verilen borcun bir ödeme emriyle başka bir yerde ödenmesi şeklindeki havale akdidir. Bilmen, VI, 287; Çeker, İslam Hukukunda Akitler, s. 200.

590 Salih, et-Tanzimâtu’l-ictimaıyye ve’l-iktisâdiyye fi’l-Basra, s. 264; bkz. Bayındır, s. 14. 591 Buhârî, “Buyû‘”, h.n. 2029, Müslim, “Musâkât”, 2973.

592 İbn Rüşd, II, 259; İbn Kudâme, VI, 112; Mevsılî II, 39- 40. 593

/2 #UJ XJ : ل - &$. XJ : ل - @ أ 7'$J L $5أ : ل - ل / ا أ @./Q : ءا $ ا @ ^Q ل)%* / XJاو > ،ف G ا 2 ، 2 ﷲ Sر -رأ X*زو بز 2 : ، '5 ا8ھ ل)%* /ھ4 : ﷲ ل)Qر L *د قر) 7ھ8 ا D' 2 ;Qو +';2 ﷲ ;< .

Berâ b. Azib ile Zeyd b. Erkam’dan sarf akti hakkında soru sorulmuş, onlar da:

“....Rasulullah (s.a), altının veresiye olarak gümüş ile satışını yasakladı,” diye cevap

vermişlerdir.594

Sarf akti; akit meclisinde bedellerin karşılıklı olarak kabzedilme olduğundan zimmette borç olarak duran semenle semenin mubadelesidir. Sarf aktinde, semenler karşılıklı verilmediği takdirde, zimmettekinin zimmettekiyle -borcun borçla- satışı olur ki sarf aktinde iki bedel de mevcut olmalıdır. “‡ ا ‡ ا D' 2 ( ;.<) ﷲ ل)Qر L”595; Rasulullah (s.a)

veresiye karşılığında veresiyenin satışını yasakladı. Çünkü semen kabzedildiğinde teayyün

eder, tayin ile teayyün etmez.Her iki bedel de kabzedilmelidir; bedelin biri hazır değilse kabz gerçekleşmez.596

Karşılıklı kabzetme şartı bütün sarf çeşitleri için geçerlidir. Altın karşılığında altının, gümüş karşılığında gümüşün satışı veya gümüş karşılığında altının satışı da olsa karşılıklı kabzetme gereklidir.597 Hanefî, Mâlikî, Şâfiî, Hanbelî fakihler sarf aktinde akit yapan tarafların her iki bedeli de karşılıklı kabzetmelerinin şart olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.598

Bayi‘ ve müşteri icap ve kabulde bulunduktan sonra bedenen biri diğerinden ayrılmadan önce mebî‘ ile semeni ele, cebe, cüzdana, çantaya ve benzerlerine bırakmak suretiyle kabzetmelidirler.599 Bedellerin her ikisi de kabzedilmelidir, biri kabzedildikten sonra akit meclisi dağılsa bu caiz olmaz.600

Sarf aktinde –dövizler de bu kapsamdadır- aynı cinsten olanların biri diğerinden fazla veya veresiye olarak satılması caiz değildir. Farklı cinsten oldukları zaman veresiye satışları caiz değildir.601 Gecikme faizi/nesie gerçekleşeceği için sarf akti sahih olmaz. Hz. Peygamber

594

Zebîdî, s. 491.

595 Dârekutnî, III, 71; Hâkim, Müstedrek, III, 882; Beyhakî, Sünen, V, 290.

596 Kudûrî, el-Kitab, II, 11; Serahsî, XIV, 3; Nevevî, el-Mecmu‘, X, 100; bkz. Malik b. Enes, “Buyû”, 14; Bâz, s.

98.

597

İbn Cüzey, s. 251.

598 Kâsânî, V, 215; İbn Cüzey, s. 251; Şirbinî, II, 25; Behûtî, III, 266. 599 Bilmen, XI, 91.

600 İbn Mâze, VI, 293. 601

(s.a) şöyle buyuruyor: “Altının gümüşle, gümüşün altınla peşin olarak satılmasında bir

sakınca yoktur... bunlardan birini geciktirme ise sakıncalıdır.602 Ubâde b. Samit

(v.35/655)’den rivayet edilen hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurdu:

“ / او ، '. '. او ، $ $ او ،&,U &,U او ،7ھ8 7ھ8ا، ;Qو +';2 ﷲ ;< ﷲ ل)Qر ل - X' اX* ن ? اذإ ، \ }'? ا).'$ ،ف <lا ه8ھ @U; 5ا اذ… ،X' اX* ،ءا)N ءا)Q ،>O/ 4O ،a;/ a;/ او ، / ” 603

Altın ile altın, gümüş ile gümüş, arpa ile arpa, buğday ile buğday, hurma ile hurma, tuz ile tuz misli misline, aynı miktarda, peşin olacak bu sayılan sınıflar değiştiği zaman peşin olması kaydıyla dilediğiniz gibi satış yapınız.

İbn Ömer (r.a)’ın babasından rivayetine göre; Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

ﷲ X$2 2 ْ ِ ِﱠ ْ َ َْ ل - ب Kd ا /2 نأ ، /2 َ َ ِ ﱠ َ ْ َ ْ َ َ ُ ﱠ َ َ َ ُ ِ : ;2 ,. ا)U 1و ،>O/ 4O 1إ ،7ھ8 7ھ8 ا ا).'$ 1َ َ َ َ َْ ﱡ ِ ُ َ َ ٍ ْ ِ ِ ً ْ ِ ﱠ ِ ِ َ ِ َ َ ُ َِ َ و ،3. ;2 ,. ا)U 1و ،>O/ 4O 1إ قر) قر) ا ا).'$ 1و ،3.َ ٍ ْ َ َ َ َ َ َْ ﱡ ِ ُ َ َ ٍ ْ ِ ِ ً ْ ِ ﱠ ِ ِ ِْ َ ِ َ ِ َ ْ ُ َِ َ َ ٍ ْ َ ،7E ‰ /ھXJأ ،7ھ8 قر) ا ا).'$ 1ٌ ِ َ َ ُ ُ َ َ ِ ﱠَ َِ ِ َ ْ ُ َ َِ ءَ َ ﱠ ُا ';2 ف 5أ Lإ ،ه † 4 + ' Š;* نأ إ ك † Qا نإو ،R0 L 5_اوُ ََْ ُ َ َ ﱢ ُ ْ ِ ُْ َ ََ ُ َْ َ َِ ْ َ َِ َ ََ َْ ْ ِ َِ ٌ ِ َ َُ َ . ا )ھ ء او َ ﱢ َ ُ ُ َ َ

Altını altın ile misli misline olmadan satmayınız ve fazlalaştırmayınız. Sikke (gümüş para) ile sikkeyi misli misline olmadan satmayınız ve fazlalaştırmayınız. Altını sikke (gümüş para) ile biri mevcut diğeri yokken satmayınız, evine gidip gelene kadar izin istese buna müsade etmeyiniz. Muhakkak ki ben sizin hakkınızda ramadan korkuyorum rama da ribâdır.604

Bu durumda sarf akti yapanlar, aynı mecliste karşılıklı kabzetmede zor durumda kalırlar ve ayrılmak isterlerse, ayrılmadan önce ivazlardan her ikisinin veya birinin geciktirilmemesi için akit feshedilmelidir. Zira her ikisinin de peşin olmadan satışı yasaklanmıştır. Peşin olma

şartı gerçekleşmeyince gecikme faizi olan sarf akti yasaklanmıştır. Ayrılmadan önce

feshedilen akit olmamış hükmünde olduğundan aktin şartları tarafları bağlamaz.605 Fakat Mâlikîlerden bir grup, şayet taraflardan her ikisi veya biri; unutur, hata eder, sarfın konularından her ikisi de çalınırsa sarfın sıhhati için gerekli olan karşılıklı kabzetme şartını

602

Meydânî, II, 47; Havhate, s. 119.

603 Müslim, “Musâkât”, 17; bkz. Buharî, “ Buyû‘”, 77- 80.

604 Malik b. Enes, “Buyû‘”, 16; Beyhakî, es- Sünenü’l-kübrâ, V, 284; Zeylaî, IV, 56.

605 Nevevî, el-Mecmu‘, IX, 404; Sübkî, Tekmiletü’l-mecmu‘, X, 14; Meydânî, a.g.e, II, 47; Azimabadî, Avnü’l-

aramamışlardır. Sel, yangın ve düşman gibi zaruri bir engelin olması halinde ise karşılıklı kabz gerçekleşmediğinden sarf akti batıl olur.606

Hanefîler, Şâfiî mezhebinde meşhur olan görüş ve bazı Hanbelîler; paranın birbirleriyle satışında hakîki kabzın olmasını şart koşmuşlardır. Sarfda kabzdan kastedilen mana; parmaklarla yapılan hakiki kabzdır, el ile alma kastedilir. Sarf aktinde tahliye kabz olarak kabul edilmez.607

Ca’ferîler’e göre sarf aktinin sıhhati için bedellerin akit meclisinde karşılıklı kabzedilmesi şarttır. Şayet kabz gerçekleşmeden taraflar ayrılırsa akit batıl olur.608

Bu görüşler dikkate alındığında sarf aktinin sahih olması için, tarafların akit meclisinden ayrılmadan önce bedellerin kabzedilmesinin şart olduğunda fakihlerin ittifak etttikleri ortadadır. İbn Münzir şöyle diyor: İlim ehlinin hepsine göre, sarf akti yapan her iki tarafta

kabzetmeden önce ayrılırlarsa sarf fasittir. Ancak Hanefîler, Şâfiîler ve Hanbelîler’e göre,

meclis dağılmadığı müddetçe sarf aktinde peş peşe verme, derhal verme şart koşulmaz. Bunun sebebi de; akit yapanlardan herhangi birine, semeni ya da semen olarak belirleneni -her ne kadar akit meclisinin başlarında yapılmış olsa da- aktin sonlarında verme imkânı sağladığı içindir. İbn Kudâme, akit yapanlar birlikte sarrafa veya ikisinden birinin evine yürüseler ve karşılıklı kabzda bulunsalar caizdir. Bu durum her ikisinin de gemide yolculuk yapmalarına benzer ve kabzdan önce ayrılmamış kabul edilirler.609

Akit meclisinin bu şekilde dağılıp dağılmaması özellikle günümüzdeki e-ticaret, internet ortamında ticaret ve bankacılıkta ticaretlerde akit meclisinin tespitinde büyük önem arzetmektedir. Ayrıca İbn Münzir ve İbn Kudâmenin görüşleri sanal ortamlardaki akit meclisinin dayanağına temel oluşturabilir.

Mâlikî âlimlerinden İbn Rüşd’e göre, ayrılık meydana gelmese de mecliste bedellerden birinin kabzının gecikmesiyle sarf akti batıl olur. Bu ihtilafın sebebi Rasulullah (sav)’in:

“ و ،ء ھ و ء ھ 1إ ر '. '. ا و ،ء ھ و ء ھ 1إ ر $ $ ا و ، ء ھ و ء ھ 1إ ار 7ھ8 ا 7ھ8 ا

ء ھ و ء ھ 1إ / / ا” ; Altın altın ile faizdir ancak şöyle şöyle olması hariç; al-ver (peşin).610 “ء ھ و ء ھ” ifadesidir. Bu ifadeyi, meclisten ayrılmayan kimseler için yani, şu kimse şu

606 Ilîş, II, 508; “Kabz”, Mv. F, XXXII, s. 273, 274. 607

Haskefî, II, 47; Sübeytî, s. 652, 653.

608 Humeyni, Zübdetü’l-ahkâm, s. 149.

609 İbn Kudâme, IV, 354; VI, 113; bkz. Şâfiî, Kitâbu’l-Üm, III, 30; Tesûlî, II, 54; Adevî, Hâşiyetü’l-Adevî, II,

129; Hammad, a.g.e, 113, 114.

610

kimseye sattı, anlamında yorumlayanlara göre, mecliste bedellerden birinin tesliminin

gecikmesi caizdir. Bu lafızdan, bedellerin karşılıklı kabzedilmelerini anlayanlar için, akit meclisinde bedellerin kabzının tehir edilmesiyle akit batıl olur. Zira Buhârî ve Müslimin (v. 261/875) Mâlik İbn Evsten rivayetlerine göre; Mâlik b. Evs 100 dinar bozdurmak ister, Talha b. Abdullah (v. 39/658) parasını bozmak üzere onu çağırır. Pazarlık sonunda 100 dinara karşı elindeki altınları vermek üzere anlaşırlar. Talha b. Abdillah biriktirdiği altınları almak üzere ormana giderler. Bu olayı Ömer (r.a) duyunca, bedeli alıncaya kadar meclisten ayrılmamaları gerektiğini söyler. Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “ ء ھ و ء ھ 1إ ر 7ھ8 ا 7ھ8 ا”611, Hz. Ömer ve İbnü’l-Esir “ء ھ و ء ھ 1إ ” ifadesini tarafların meclisten ayrılmamaları olarak değerlendirmiştir.612 “X' اX*”613 ifadesine gelince, bu ifade akitten sonra, meclis devam ettikçe kabzın derhal gerçekleşmesini şart koşmaz. Bu bizzat el ile yapılan kabz için delil olarak değerlendirilmez. İfadeden kastedilen, akit meclisinde fiilî kabzın tamamlanmasıdır. Hattâbî de (v. 388/998) bu hadisi, satış aktinin sıhhati için faizin gerçekleştiği altın, gümüş ve taamdan cinsleri farklı olsa da karşılıklı kabzın şart olduğunun açıklaması olarak değerlendirmiştir. Hadisteki “X' اX*” ifadesi, taraflar ayrılmadan, aynı mecliste, peşin olarak kabzetmektir;

şeklinde açıklanmıştır.614

b. Kabzın Ribevî Malların Değişimine Etkisi

Kendisinde faizin gerçekleştiği mallar ribevî mallardır. Bu başlık altında hangi mallarda ne şekilde faizin cereyan ettiği hususu işlenir. Ribevî malların tespiti için öncelikle riba615nın illeti tespit edilmelidir. Böyle bir illeti kendisinde bulunduran mallar ribevî mal olacaktır. Ribâ hakkındaki hadislerin farklı yorumlanması sebebiyle mezhepler ribanın illetinin tespiti konusunda farklı görüşlere sahiptirler.616 Bu hadisler şunlardır:

* ? ) أ XJ ْ َ ُ ُ َ َ َ ﱠ َ أ 2 &2رز أ 2 +' أ 2 >', ا XJ 1 - ;2lا X$2 ><اوو ء4. ا X/ 7َِ ْ َ َ َ ْ ُ َِ ْ َ ِ َِ ْ َ ٍ َْ ُ ُ ْ َ ﱠَ َ َ َ َ ْْ َ ِْ َ ُ ْ ُ ِ َ َ ِ ََ ْ ُ ُْ َ ُ ٍ ل - ة * ھَ َ َ َ َْ ُ &K او / / ا ;Qو +';2 ﷲ ;< ﷲ ل)Qر ل - ، ِ ْ ِ ُ َ ْ ِ ْ َ ِ ْ ِ ُ ْ َﱠ َ َ ِ ْ َ َُ َ ِﱠ ُ ُ َ َ َ >O/ 4O a;/ a;/ او '.ٍ ْ ِ ِ ً ِ ْ ْْ ِ ِ ِ ُ ْ ِْ َ ِ ِﱠ ِ '. او &Kُ ِ َ ِ َ ْ

+Lا) أ ْ@U; 5ا 1إ رأ X% داR Qا وأ داز / X' اX* ُ ُ َ ْ َ َ َ َْ َ ِ َ َْ ََْ َ َ َ ْ ْ َ َ َ ْ َ َ ٍ َِ ًَ

611 Buharî, “Buyû‘”, 76; Müslim, “Müsâkât”, 17. 612

Malik b. Enes, “Buyû‘”, 17; İbn Kudâme, VI, 112, 113; Askalânî, IV, 378; Hammad, a.g.e, s. 114- 123.

613 Müslim, “Müsâkât”, 17. 614 Azimabadî, IX, 199.

615 Riba, lügatte artma ve gelişme anlamlarına gelir. bkz. ibn Manzûr, XIV, 304-307. 616

“....Arpa arpa ile, buğday buğday ile, hurma hurma ile, tuz tuz ile aynı özellikte, eşit miktarda ve peşin olarak satınız. Bu sınıflar farklı farklı olduklarında peşin oldukları zaman dilediğiniz gibi satınız.”617

7ھ8 7ھ8 ا، ;Qو +';2 ﷲ ;< ﷲ ل)Qر ل - . &,U &,U او . $ $ او . '. '. او . / او / . a;/ a;/ او . / 4O >O . ءا)N ءا)Q . X' اX* . X' اX* ن ? اذإ ، \ }'? ا).'$ ،ف <lا ه8ھ @U; 5ا اذ… 618 "

Rasullullah (s.a) şöyle buyurmuştur; altın altın ile gümüş gümüş ile buğday buğday ile arpa arpa ile hurma hurma ile tuz tuz ile aynı özellikte, eşit miktarda ve peşin olarak satınız. Bu sınıflar farklı farklı olduklarında peşin oldukları zaman dilediğiniz gibi satınız.

Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Altın altın ile misli misline (aynı miktarda), peşindir,

fazlalık faizdir; gümüş gümüş ile misli misline ve peşindir, fazlalık faizdir. Buğday buğday ile misli misline ve peşindir, fazlalık faizdir. Tuz tuz ile misli misline ve peşindir, fazlalık faizdir. Arpa arpa ile misli misline ve peşindir, fazlalık faizdir. Hurma hurma ile misli misline ve peşindir, fazlalık faizdir. Sınıfları değiştiği zaman peşin olması kaydıyla dilediğiniz gibi satış yapınız.619

Bu hadisler dikkate alındığında ribevî mallar altı sınıftır: Altın, gümüş, buğday, arpa, hurma, tuz ve bunlara kıyas edilen diğerleri. Fakat bu ribevî mallardan kastedilen hadislerdeki altı sınıfla mı sınırlı yoksa bunların cinsleri, miktarları, yiyecek olmaları mı ölçü olduğu, ihtilaflı olmakla birlikte fakihler bu altı sınıfın birbirleriyle satışındaki fazlalağın haramlığı konusunda ittifak etmişlerdir.620

Öncelikle belirtmeliyiz ki Zahirilere göre ribevî mallar sadece bu altı sınıftan ibarettir. Bunlar başka şeylere kıyas edilmez. Diğer mezhepler bu altı sınıfı, başkalarına da kıyas etmişler; fakat bunlarda etkin olan illeti tesbit konusunda ihtilaf etmişlerdir.621

Cumhura göre; altı sınıf hakkında ifade edilen nas; hâs lafız zikredilerek kendisiyle amm lafzın kastedildiği lafızdır. Diğer benzer illeti taşıyan şeyler bunlara kıyas yapılabilir.622 Zira Rasulullah (s.a): “ب * وأ ,>?y* وأ ,نز)* وأ ,ل * وأ ,&, وأ 7ھذ 1ا ر 1”623; altın, gümüş,

ölçülen, tartılan, yenilen veya içilenlerin dışında faiz yoktur, buyurmuştur. Dolayısıyla

617 Müslim, “Müsâkât”, 17; Nesaî, “Buyû‘”; Zeylaî, IV, 36. 618 Zeylaî, IV, 35.

619 Müslim, “Müsâkât”, 17; bkz. Buharî, “Buyû‘”, 76- 78. 620

Cessâs, II, 467; Havhate, s. 119; Hammad, a.g.e, s. 127.

621 İbn Kudâme, IV, 136; İbn Hazm, IX, 502, 503; İbn Rüşd, II, 157, 158; İbn Nüceym, VI, 136, 137; Senhûrî,

III, 178.

622 Hammad, a.g.e, s. 127. 623

sayılanların dışında illet birliği dikkate alınarak, kıyas yapmak suretiyle diğer kalemler de zikredilebilir. Hanefî ve Hanbelîler ribanın illetini cins ve keylilik/ölçü, iki özellik birlikte bulunmalıdır; bütün keylî ve veznî mallar ribevî mallardır. Hadiste zikredilen >ـــO/ 4ـــO misli

misline ifadesi ölçü tartı birliğine delildir.Mâlikîlerde illet cins birliği ile temel gıda maddesi ve saklanabilir olması, Şâfiî mezhebinde ise cins ve gıda maddesi-cins ve para olma

vasıflarının birleşmesidir. Buna göre Şâfiî ve Mâlikîler nakit (altın, gümüş ve diğer paralar) ile bütün yiyecek maddelerini ribevî mallar olarak kabul etmektedirler.624 Biz burada illet tartışmasının ayrıntısına girmeyeceğiz.

İslâm hukukçuları, ribevî malların satışında cins birliğinin olması ve nesie faizinin

olmaması konusunda ittifak etmişlerdir. Farklı cinslerin birbiriyle satışı da böyledir. Bu hem aktin sıhhati hem de gerçekleşmesi için şarttır. Ribevî iki malın bir illette birleşmesi yeterlidir. Veznî olan şeylerin yani para karşılığında satılmasında olduğu gibi iki ivazdan birinin semen olması, diğerinin de mebî‘ olması durumunda bunlar aranmaz.625 Zira Hz. Peygamber (s.a)’in:

}; 5ا اذإ وَ ْ َ ِ َ ْ\ }'? ا).'$ ن 2)L

ْ ُ َ ْ َ ُ َ ْ َ X' اX* ن) * نأ X.

ٍ َ ً َ ُ َ ْ َ َْ َ türleri farklılaştığı zaman peşin olmaları şartıyla

dilediğiniz gibi satın...626 hükmü bütün ribevî mallar içindir.627

İslâm hukukçuları cins birliği ve nesie faizinin olmamasında aynı görüşte olmalarına

rağmen akit meclisinden ayrılmadan önce, karşılıklı kabzın şart koşulmasında iki farklı görüş etrafında ihtilaf etmişlerdir.

Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre; sarf akti ve diğer ribevî mallarda meclisten ayrılmadan önce karşılıklı kabz şarttır; taraflar kabzdan önce ayrılmış olurlarsa akit batıl olur. Çünkü Nebî (s.a) sarf aktinde ve ribevî malların birbirleriyle satışında nesieyi yasaklamıştır. Zira nesienin haramlığı ve karşılıklı kabz sarf aktinde iki önemli esastır. Rasulullah (s.a)’nin:

Peşin olarak ve birbiriyle; “X' اX* ، ء ھ و ء ھ” sözlerinden anlaşılan, ribevî malların altısında

da karşılıklı kabzın şart koşulmasıdır. Bazı rivayetlerde geçen “ '. '2” ifadesi tayin etmek için kullanılır. Hz. Ömer’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: “ / / ا و ،ء ھ و ء ھ 1إ ر '. '. ا و ،ء ھ و ء ھ 1إ ر $ $ ا و ، ء ھ و ء ھ 1إ ار 7ھ8 ا 7ھ8 ا

624 Cessâs, II, 465; Serahsî, XII, 113; İbn Teymiyye, el-Muharrer fi’l-fıkh, I, 464; Nevevî, el-Mecmu‘, IX, 292;

Haskefî, II, 33; bkz. Çeker, a.g.e, s. 149-151.

625 Cessâs, I, 465; Kâsânî, V, 215; İbn Kudâme, IV, 177; İbn Dakîk’il-Îd, İhkâmü’l-ahkâm, II, 142; Hammad,

a.g.e, s. 127, 128; bkz. Şâfiî, Kitâbu’l-Üm, III, 26- 31.

626 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 320; Müslim, “Müsâkât”, 81; Ebû Dâvûd, “Buyû‘”, 12. 627

ء ھ و ء ھ 1إ ر” ; Altın altın ile faizdir ancak birbiriyle olması hariç……..; yani “al ve ver”.628

Bu hadis fazlalığın olmamasına ve karşılıklı kabzetmenin gerekliliğine delildir. 629

Ribevî mallardan altınla gümüşün, buğdayla tuzun, birbirleriyle satışında cinsleri farklı olduğu zaman fazlalık caizdir; fakat gecikme caiz değildir.630 Ancak Mâlikîler arpayla buğdayı aynı cinsten kabul ettikleri için aralarında fazlalığın olmasına cevaz vermemişlerdir.631

Hanefîler akit meclisinde kabzın şart koşulmasını sarf aktiyle sınırlandırmışlar, diğer ribevî malların aynı mecliste tayiniyle yetinmişler karşılıklı kabz şart görmemişlerdir. Buğdayın arpayla veya hurmanın buğdayla satışında kabzdan önce tarafların ayrılmaları alışverişi batıl kılmaz, tayin yeterlidir. Haram olan ribâ, fazlalıktır bu da miktardadır. Sonraya bırakılması nesie/geciktirmedir. Akit meclisinde kabzedilmiş olması ya da olmaması durumu değiştirmez. Burada dikkate alınacak olan iç içe olmadır, karşılıklı kabz değildir. Çünkü kabzın şart koşulması Kur’anda yoktur: “ ا م J و D'$ ا ﷲ >Jأ”632; Allah alışverişi helal faizi

haram kılmıştır. Zira kabz aktin gereği olduğundan akit için bir şart oluşturmaz. Hadisteki “ اX*

X' ” ifadesi, el ile kabzetmenin şart olduğuna ihtimal olduğu gibi hazırlamaya, işaret etmeye ve

tayin etmeye de muhtemeldir. Burada geçen “X' اX*” ifadesini, tayin etmeye hamletmek, kabzetmeye hamletmekten daha uygundur. Çünkü bu ihtimal Kur’andan alınan “ و D'$ ا ﷲ >Jأ

ا م J”633

ayeti gereği daha kuvvetli bir ihtimaldir. Buğday için bedel, yani para tesbit edilse paranın kabzı gerekir. Çünkü para ancak kabz ile tayin edilir. Bazı hadislerde geçen “ '. '2” deyn olmaksızın mal ile mal karşılıklı peşin şeklinde rivayet edilmesi, “X' اX*” ibaresini kuvvetlendirmek içindir.634

Bu tartışmaların sonunda bizim tercihimiz Hanefîler’e ait olan; akit meclisinden ayrılmadan önce sarf akti hariç, diğer ribevî malların karşılıklı olarak kabzının şart koşulmayacağı yönündeki görüştür. Buğdayın arpayla, hurmayla ve tuzla satışında, aktin sıhhati için kabz olmaksızın tayin yeterlidir. Çünkü bedel, sarf aktinin dışındakilerde, kabzdan

628 Buharî, “Buyu‘”, 76. 629

Mâlik b. Enes, “Buyû‘”, 17; İbn Rüşd, III, 181; Beydavî, I, 465; Nevevî, Ravza, III, 378; İbn Kudâme, IV, 11; Zeylaî, IV, 38; Adevî, II, 132; Abdülber, s. 398, 399, 400; Karadâğî, s. 576.

630 Cessâs, II, 467; Bâcî, , V, 2; İbn Kudâme, IV, 11, 12. 631 Bâcî, V, 3.

632

Bakara, 2/ 275.

633 Bakara, 2/ 275.

634 Mâlik b. Enes, “Buyû‘”, 17; Beydavî, I, 465; Bâcî, V, 3; İbn Kudâme, IV, 9; Nevevî, el-Mecmu‘, X, 93;

Hasfekî, V, 304; İbn. Âbidîn, VII, 521; Bâz, Ahkâmu Sarfu’n-nukûd, s. 60; Abdülber, s. 398-400; Karadâğî, s. 574-576.

önce sırf tayinle teayyün (şudur diye belirleyerek) etmektedir. Sarfta ise kabz ile teayyün etmektedir. Müşteri de ribevî mallarda sırf teayyünle tasarrufta bulunma yetkisine sahip olur.635

Karşılıklı kabzın şart koşulması dikkate alındığında akitleri üç maddede özetleyebiliriz: 1) Sarf aktinde olduğu gibi akit meclisinden ayrılmadan önce karşılıklı kabzın gerekli olduğu icma ile sabit olan akitler.

2) Yenilen şeylerin satışında olduğu gibi, karşılıklı kabzın gerekli olmadığı icmâ’nın gerekli olmadığı akitler.

3) Mâlikî, Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre; taamın/tahılın taamla satışında olduğu gibi karşılıklı kabzın şart koşulduğu akitler.636

Belgede İslam Hukukunda kabz (sayfa 120-129)