B. KABZIN İVAZLI AKİTLERE ETKİSİ
3. Kabzın Nikâha Etkisi
Nikâh milk-i mut’a, yani eşlerin birbirlerinden istifade etmesi üzerine yapılan bir
sözleşmedir.414 Kabzla nikâh arasındaki ilişkiyi ancak kadına verileceği teahhüt edilen
409 Behûtî, IV, 36. 410
Yezidî, Urvetü’l-vüskâ, II, 588.
411 Dârekutnî, III, 71. 412 Desûkî, IV, 3.
413 İbn Rüşd, II, 190; Derdîr, eş-Şerhu’l-Kebîr, IV, 3; Hammad, a.g.e, s. 135, 136, 137. 414
mehirde aramamız gerekmektedir. Dolayısıyla öncelikle mehrin tanımını yapmamız daha sonra kabzla olan alakası üzerinde durmamız gerekir.
a. Mehrin Tanımı
Erkeğin evlenirken kadına verdiği ya da vermeyi teahhüt ettiği mal veya paraya mehir denmektedir.415
Evlenme sırasında kadına bu isimle ödenen meblağ; evlilikte kadının nikâh aktiyle veya halvetle hak kazandığı mal ya da meblağ anlamında bir fıkıh terimidir. Kitap, sünnet ve fıkıh literatüründe mehir kelimesi yerine eş anlamda; sadûk, saduka, nıhle416, farîza417, ecr418, hıbâ, ukr419, alâik, tavl ve nikâh kelimeleri de kullanılır.420
Mehir, nikâhın şartlarından değil sonuçlarındandır; Kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Kuran-ı Kerimde “&; L -X< ء N ا ا) آ و”421; ve aldığınız kadınlara mehirlerini yürekten
isteyerek verin ve “&,* ھر)0أ ھ) ~ ”422;Mehirlerini kendilerine verin ki farzdır.
Sünnette ise; ;< - $ ا ل^Q ل - ﱡ ِ ﱠ َ َ َ ََ - + 2 ﷲ Sر - NLأ D/Q +Lأ X'/J XJ ل - ن 'UQ XJ ;2 XJً ََ َ َِ ُ ﱠ ٌَ ْ َ ُ َِ ﱠ َ َ َ ُ َْ ُ ََ ﱠ َ ﱞ َِ ََ ﱠ َ
;Qو +';2 ﷲ - و ف)2 /J ا X$2 َ ٍ ْ َ َ ْ ِ َ ﱠْ َ َْ ر GLlا ةأ ا جوRِ َ ْ َ َ ِ ً َْ َ َ ﱠ َ َ » -X<أ ?َ َ ْ َ ْ َ ْ َ « . 7ھذ ةا)L نزو ل -َ َ ْ ِ ٍ َ َ ْ َ ََ َ . ل % : كر [ ﷲ . ة ) و وأ
Resulullah (s.a), Ensardan bir kadınla evlenen Abdurrahman İb. Avf’la (ra) (v. 32/652) karşılaşınca: Kadına mehir olarak ne verdin? buyurdu. Abdurrahman: Bir nevat(beş gram) altın! deyince, aleyhissalatu vesselam: Bir de tek koyunla da olsa ziyafet ver, buyurdu.423
b. Mehrin Kabzı
Mehirde kabz konusunda; nikâhın sahih, fasit ve batıl olmasına göre farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Şimdi bu sonuçları ortaya koymaya çalışacağız.
ba. Sahih Nikâh Aktinde
Fakihler, nikâhta mehrin meşruluğu konusunda ittifak etmekle birlikte mehrin mülkiyetinin eşe ne zaman geçeceği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Hanefîler ve Hanbelîler’e 415 Kasânî, II, 292. 416 Nisa, 4/4 417 Bakara, 2/37. 418 Nisa, 4/24 419 İbn Abidin, II, 329. 420 Döndüren, s. 221. 421 Nisa, 4/4. 422 Nisa, 4/24. 423 Buhari, “velime”, 17.
göre; kadın nikâh aktiyle mehre hak kazanır.424 Rasulullah (s.a): “ وأ قاX< ;2 @ L ةأ ا /*أ
) ح ا &/G2 >$- ةX2 وأ ء $J”425
; Bir kadın mehir karşılığında nikâhlandığında nikâhın
ismetinden önce mehir onundur, buyurmuştur.
Şâfiîler ve Ca’ferîler’e göre; mehir, eşin mülkiyetine akitle geçer, tasarrufta bulunma
yetkisini kabzla elde eder. Ancak mehir ölümle veya zifafla mülkiyette sabit olur.426
Eş mehir almadan zifafa girmeme konusunda ısrar ederse zifaftan önce mehir ödenmelidir. Koca, mehri derhal ödemiyorsa, kadının zifaftan kaçınma hakkı vardır.427
Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre; yaşı küçük olan zevcenin dul veya bekâr olmasına bakılmaksızın mehrinin kabz velayeti, malına vekil olanındır. Velinin mehri kabzetmesiyle kocanın zimmeti borçtan temizlenir. Kadın buluğa erdikten sonra mehri kocasından değil kocasından kabzeden kimseden talep edebilir. Çünkü mehri kabz konusunda hukukun veli tayin ettiği kimseye kocanın ödemesi dikkate alınır, sahihtir ve kocanın zimmetinden borç düşer. Zimmeti borçtan temizlenen şahsa tekrar dönülmez. 428
Buluğ çağında ve reşit olan kadının mehrinin kabzı, dul veya bekâr olmasına göre farklı değerlendirilir. Dul kadının kendi mehrini kabzedeceği konusunda fakihlerin ittifakı vardır. Çünkü dul kadının malında velayet kendisinindir. Dilerse mehrini kendisi kabzeder, dilerse seçtiği birini vekil tayin eder. Açıkça vekil tayin etmedikçe, kimse dul kimsenin mehrini kabzedemez.429
Bekâr olması konusuna gelince; fakihler bu konuda iki ayrı görüşe sahiptir:
Hanefîler’e ait olan birinci görüşe göre; bekâr kadın kabzetmeyi açıkça yasaklamadıkça velisi mehrini kabzedebilir. Kabzetmekten nehyetmesi halinde veli kabz hakkına sahip olamaz. Buna rağmen koca mehri veliye teslim ederse kocanın zimmeti mehir borcundan kurtulmaz. Bekârla dul arasındaki fark; dulun hilafına, bekâr mehrini kabzetme hususunda çekingen, utanan bir durumda bulunabilir bu durumda âdeten velisi onun yerini alır. Çünkü
örfün izni, sözlü izin gibidir.430
424 Şîrâzî, II, 57; Suyûtî, el-Eşbâh ve’n-Nezâir, s. 456.
425 İbn Abdülhâdî, el-Muharrer fi’l-hadis, II, 554; İbn Receb, el- Kavâidu fî Fıkhı’l-İslâmî, s. 70. 426
Şîrâzî, II, 57; Suyûtî, s. 456; Mukbilî, III, 102; Hammad, a.g.e, s. 260, 261, 262.
427 Şirbinî, III, 223; Kala’cî, “Kabz”, 1546. 428 “Kabz”, Mv. F, XXXII, 270.
429 “Kabz”, Mv. F, XXXII, 270. 430
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîler’e ait olan ikinci görüşe göre ise; hiç kimsenin bekâr kadının mehrini kabzetmeye hakkı yoktur. Kendisi bizzat mehrini kabzeder veya kendisi için kabzetmek üzere birini vekil tayin eder. Çünkü o reşittir ve malını yönetebilir. Bekâr kadının mehri, malının ücreti ve evinin kirası gibi herhangi bir ivazı, onun izni olmadan başkası kabzedemez.431
bb. Fasit Nikâh Aktinde
Hanefîler diğer ticarî ve medenî muamelelerde olduğu gibi nikâh aktinde de fasit ve batıl ayırımı ilkesini benimsemişlerdir. İn‘ikad şartları tam olmakla birlikte sıhhat şartlarında eksiklik bulunan evliliğe fâsit evlilik denir. Mesela, şahitsiz olarak akitedilen evlenme, evli bir kadınla evli olduğunu bilmeden yapılan evlenme, bir kimsenin üç talakla boşadığı karısı ile kadının meşru bir şekilde bir başka koca ile evlenip ayrılmadan önce yeniden evlenmesi fâsittir.432
Zifafın gerçekleşmesi halinde mehr-i müsemma ile mehr-i misilden hangisi az olursa o tahakkuk eder ve kadının talak iddeti beklemesi gerekir. Fasit nikâhta cinsel birliktelik sonucunda neseb ve hürmeti müsahere sabit olur.433
bc. Batıl Nikâh Aktinde
İn‘ikad şartlarında veya rukünlerinde bir eksiklik bulunan evliliğe batıl evlilik denir.
Mümeyyiz olmayan çocuğun veya akıl hastası olan kimsenin bizzat evlenmesi, gelecek zaman sigası ile evlilik aktinin yapılması, başkasıyla evli olan bir kadınla bu evliliği bilerek evlenme, müslüman bir kadının gayr-i müslim bir erkekle evlenmesi, müslüman erkeğin müşrik bir kadınla evlenmesi, mut’a nikâhı ile evlilik batıl nikâh niteliğindedir.434
Batıl nikâh evliliğe ait bir sonuç doğurmaz, zifaf helal olmaz, kadına mehir, nafaka gerekmez, eşler arasında miras cereyan etmez.435
c. Mehrin Kabzının Zifafa Etkisi
Kocanın mehri eşine vermesinden sonra zifafa girmeyi istemesi halinde, eşin bu isteğe uymasının gerektiği konusunda fakihler ittifak etmişlerdir. Fakat mehri eşine vermesinden
431
Bilmen, II, 139; “Kabz”, Mv. F, XXXII, 271.
432 Fâsit sayılan evlilikler için bkz. Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, s. 204-206. 433 Bilmen, II, 34.
434 Döndüren, s. 207. 435
önce kadının zifaftan kaçınması konusu ihtilaflıdır. Bu konu iki ayrı şekilde ortaya çıkmaktadır:
ca. Kadının Zifaftan Önce Birlikte Olmaktan Kaçınma Hakkı
Hanefîler, Mâlikîler, Şâfiîler ve Hanbelîler; mehrin peşin/muaccel olması durumunda, mehri kabzedene kadar kadının zifaftan kaçınma hakkının olduğu görüşündedirler.436
Mehrin hepsinin müeccel veya bir kısmının müeccel bir kısmının muaccel olması halinde; kadının müeccel mehri kabzetmeden önce kendini teslim etmekten kaçınma hakkının olmadığı konusunda mezhepler arasında ittifak vardır. Mehrin müeccel olmasına kadının rızası, kendini kocasına teslim etmeye rızası demektir. Hanefîler; mehrin hepsinin de
müeccel olması durumunda, koca mehrin kabzedilme zamanı gelmeden önce zifafı şart koşmalıdır, kaydını koymuşlardır. 437
cb. Kadının Zifaftan Sonra Birlikte Olmaktan Kaçınma Hakkı
Kendi rızasıyla mehri kabzdan önce zifafa giren kadının, muaccel mehrini alana kadar eşiyle birlikte olmaktan kaçınma hakkının olup olmaması konusunda fakihlerin farklı görüşleri vardır.
Ebû Hanîfe ve Şâfiîler’e göre; kadın mehri kabzedene kadar eşiyle birlikte olmaktan kaçınabilir.438
Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, Şâfiîlerin bir kısmı ve Hanbelîler’e göre; mehrin kabzından önce kadının kendini teslim etmesinden sonra eşinden kaçınma hakkı yoktur. Çünkü kendisini teslim etmesiyle bu hak sakıt olmuştur.439