• Sonuç bulunamadı

3. TÛFÎ’YE GÖRE KUR’AN’DA CEDEL

3.5. TÛFİ’NİN CEDELÜ’L-KUR’AN’I UYGULAMA ALANI

3.5.2. Uhrevi Konulardaki Tartışmalar

3.5.2.1. Kıyamet ve Ahiret Ahvaline Ait Tartışmalar

Yüce Allah buyuruyor: “Ve o gün geldiğinde biz onların hepsini bir araya

toplarız ve deriz ki: Öyle olduğunu zannettiğiniz Allah’a ortak koştuklarınız neredeler! Sonunda onların manevraları, Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz (O’na) ortak koşanlar değildik, demelerinden başka bir şey olmayacaktır. Bak kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve iftira edip durdukları şeyler (uydurma ilâhları) onları nasıl yüzüstü bırakıp kayboluverdi?”647 Anlatılmakta olan bir tartışmadır ki ahiret günü müşriklerle

Allah arasında olacaktır. Onlar bu dünyada iken Allah’a ortak koşanlar olduklarını kabul etmezler. Yüce Allah, onların boş bir ümmet olduğunu ispat ediyor. Bu ümmetin şahitliği ile ispatlıyor bunu. Muhammed alehisselamın şahitliğiyle ispatlıyor. Şu ayette buyuruyor ki: “İşte böylece, insanlar üzerine şahit olasınız ve peygamber de sizin

üzerinize şahit olsun diye sizi bir orta ümmet kıldık.”648 Kuruntulu olanlar kuruntuya

düşmesinler. Yüce Allah burada diyor ki: Bak nasıl da kendilerini yalanlıyorlar! Kabullenmemelerini ve inkârlarını kısaca zikretmesinin ardından, inkârlarına ve kabullenmemelerine verdiği cevapla Allah şüphe içinde olanları düzeltecek kesin bir delil ortaya koyuyor. Bir de kitapta ve sünnette bildirilen bir diğer husus daha vardır. O da kol, bacak ve diğer organların mahşer günü sahibinin aleyhine şahitlik etmesidir.649

Yüce Allah ateş ehli hakkında buyuruyor: “Her bir ümmet ateşe girdikçe

kardeşine dindaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandıklarında sonradan gelenler önceden gelenler için der ki: Rabbimiz! İşte bunlar bizi doğru yoldan çıkardı onlara iki kat azap ver.”650 Yani, onlar bizi sapkınlığa çağıranlar idi. Yine şöyle derler:

“Biz içimizdeki otorite sahiplerine ve büyüklerimize itaat ettik, bizi onlar doğru yoldan

çıkarttı. Rabbimiz onlara iki kat azap ver.”651 Onlar bunu hak ediyor, zira kendilerinin

doğru yoldan çıkmaları yetmiyormuş gibi başkalarını da saptırdılar. Yüce Allah, onların bu isteklerini reddediyor. Yani, sizin zannettiğiniz gibi onlar sizin azabınızdan iki katı azaba müstahak değiller. Çünkü onlar sizi davet etti, ama o davete siz uydunuz. Sizden her birinizden iki cinayet hâsıl oldu ki bu sebeple her biriniz katlanmış azabı hak ediyorsunuz. Birisi kendinizi saptırmanız, ikincisi başkalarını da davet etmeniz ve bu davete uymanız sebebiyledir. Sonra, ilk grubun cevabı ki onlar sapkınlığa davet 647 el-En’âm, 6/22-24.

648 el-Bakara, 2/143. 649 Tûfî, Alemü’l-Cezel, 115. 650 el-A’râf, 7/38.

139

eden otorite sahipleriydiler, onların cevabı Allah’ın cevabıyla uyumludur ya da şöyle de söylenebilir: Allah’ın cevabı ile kendilerine geldiler ve o cevabı teyit eder mahiyette şunu söylediler: “Biz sizden üstün değildik.” Yani şerri azaltmak ve hayrı arttırmak noktasında bizim sizden üstünlüğümüz yoktu. Siz bizden daha az azabı hak etmiyorsunuz. Biz bu sapkınlıkta ortağız. Bu, “Büyüklük taslayanlar dedi ki: Biz

hepimiz ateşin içindeyiz. Allah kulları arasında hükmünü verdi.” 652 ayetine

benzemektedir.653

Konu hakkındaki bir diğer tartışma ise ateşin içindeyken, kendisine tabi olanların kötülemesi karşısında, Şeytanın tartışmasıdır. Diyorlar ki: Bizi kandırdın helak olmamız senin yüzünden. Şeytan diyor ki: “Allah size vaatte bulundu, gerçek

olanı vadetti.” Demek istiyor ki Peygamberlerinin diliyle ve onlarla gönderdiği

kitaplarla. “Ben de size vaatte bulundum. Ama sözümden caydım.”654 Sebep olma açısından, bozgunculuğunu, aldatmasını, gizli düşmanlığını itiraf ediyor. Sonra takdir-i ilâhî açısından işin aslı ortaya çıkıyor. Şeytan diyor ki: “Ben sizin üzerinizde bir güç

sahibi değildim.” Yani, ben sizi bana itaat etmeye zorlayacak bir güce sahip değildim.

“Yaptığım şey ancak sizi (Allah’ın yasakladığı işleri yapmaya) çağırmaktı siz de

geldiniz.”655 Şeytanın kötülüğe davetten başka, insanları itaate mecbur edecek bir gücünün olmadığı bu şekilde bildiriliyor. Bu husus şu ayetlerle de doğrulanmaktadır: “Yine yemin ederim ki, İblis onlar hakkındaki zannını doğru buldu. Müminlerden bir

grup dışında diğerleri ona uydular. Hâlbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir saltanatı yoktu.” 656 Rivayet olunmuştur ki peygamber şöyle buyurdu: Ben tebliğ için

gönderildim, bende insanlara hidayet verecek bir güç yoktur. Şeytanın işi de ayartmaktır onda da insanları dalalete sürükleyecek bir güç yoktur. Bu husus ayetle de sabittir: “Allah kime hidayet verirse o kurtuluşa ermiştir. Ve kimi saptırırsa artık onu

irşat edecek bir dost bulamazsın.”657 Buna benzer ayetler çoktur.658 Sonra şeytan

onlara diyor ki: “O halde beni kınamayın. Kendinizi kınayın.”659 Yani siz benim davetime uymakla aşırıya gidip haddinizi aştınız. Allah’ın emirlerine ve onun peygamberlerine karşı çıkmanız sebebiyle kendinizi kınayın, beni değil. Çünkü Allah,

652 el-Mü’min, 40/48. 653 Tûfî, Alemü’l-Cezel, 123-124. 654 İbrâhîm, 14/22. 655 İbrâhîm, 14/22. 656 Sebe’, 34/20-21. 657 el-Kehf, 18/17.

658 el-A’râf, 7/178; el-İsrâ, 17/97-98; el-En’âm, 6/8; el-Ahzâb, 33/70-71. 659 İbrâhîm, 14/22.

140

benim sizin apaçık bir düşmanınız olduğumu size bildirdi, beni size tanıttı. Sonra şeytan kendisinin, onlarla artık bir ilgisinin olmadığını, onlardan bir fayda da beklemediğini ve bu musibette düşmelerinde eşit sorumluluk sahibi olduklarını bildiriyor: “Ben sizin kurtarıcınız değilim, siz de benim kurtarıcım değilsiniz.”660 Yani

benim size bir yardımım olamayacağı gibi sizin de bana bir yardımınız olamaz. “Bundan önce sizin beni Allah’a ortak koşmanızı tanımadım, kabullenmedim.”661 Bana

itaatinizde sizin için bir nimet ya da bir ihsan yoktur. Ya da Allah’ın birliğini kabul ederek, şunu demek istiyor da olabilir: Benim size şirki güzel göstermem bir tuzaktan ibaretti. Bugün beni ve benden başka Allah’a ortak koştuklarınızı ben tanımıyorum, kabul etmiyorum. Hakikatte apaçık gerçek odur ki Yüce Allah tektir. Ayette bu husus şöyle anlatılıyor: “O zaman (mahşer günü) tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan

uzaklaşırlar.”662 “Zalimler için acı bir azap vardır.”663 Bu durum Allah’tan gelen yeni

bir başlangıcı içinde barındırdığı gibi, şeytanın kendine uyanları pişmanlıkları içinde bir başlarına bırakmasıyla sonuçlanan tartışmanın hikâyesinin sonudur. 664

Yüce Allah buyuruyor: “O gün Rabbin onları Allah’tan başka taptıkları

şeylerle bir araya toplar ve der ki: Siz mi saptırdınız kullarımı yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?”665 Bu tartışma kulluk edilenlerle kul olanlar arasında geçer. Kâfirler iddia ediyor ki putlardan ve idarecilerinden kulluk ettikleri onları saptırdı. Onları karşı karşıya getiriyor ve Allah tapılanlara soruyor: Tapılmaya layık olmayana tapmayı seçerek siz mi bunları saptırdınız yoksa onlar kendileri mi yoldan çıktı. Tapılanlar diyor ki: “Sen Sübhansın” yani şirkten seni tenzih ederiz. “Senden başka dostlar

edinmemiz bize yaraşmaz”666 Bu ayette bildiriliyor ki müşrikler kendilerine taptığı

yaratılmışlardan kendilerini doğrulamalarını beklerken, onlar “Seni tenzih ederiz,

senden başka dostlar edinmek bize yakışmaz.”667 diyerek müşriklerle aynı yolda

olduklarını kabul etmiyorlar. Yani sana kul olmayı reddedip senin egemenliğini kabullenmemeyi, bize tapılmasını ve bizim onlar üzerinde tasarruf ve ihsan sahibi olduğumuzu reddediyoruz. “ve ancak sen onları ve atalarını zevke daldırdın.” Yani

660 İbrâhîm, 14/22. 661 İbrâhîm, 14/22. 662 el-Bakara, 2/166 663 İbrâhîm, 14/22. 664 Tûfî, Alemü’l-Cezel, 149-150. 665 el-Furkān, 25/17-19. 666 el-Furkān, 25/18. 667 el-Furkān, 25/18.

141

onlar onu bıraktı, terk etti “Helâka giden bir kavim oldular.”668 Yani şirkleriyle helak

oldular. Allah müşrik kullara diyor ki: “Sizi yalanladılar.” yani taptıklarınız “söylediğiniz o şeyde.” yani o şey hakkında. O vakit önlerine açık bir delil koyuyor “artık savmaya gücünüz yetmez.” onlara gelecek azabı, “yardım da bulunmaz.”669

Allah’ın size verdiği azaba karşı.670

Konu hakkında Kur’an’da yer alan ve Necmeddin Tûfî’nin de eserinde yer verdiği örnekler burada zikredilenlerle sınırlı değildir.671