• Sonuç bulunamadı

2. BİR İSPAT YÖNTEMİ OLARAK CEDEL

2.3. CEDEL’İN TATBİKİ, AMACI, DEĞERİ VE FAYDALARI

Cedel, muhatabı ikna etmek ve onu yenmekle susturmak amacıyla icra edilse

de sonuçta uygulamalı bir tartışma sanatıdır. Bu nedenle cedel belirli kurallar doğrultusunda yapılmaktadır. Doğru olsun yanlış olsun bir fikri savunmak veya muhatabın fikrini iptal etmek amacı taşıyan cedel, ilkelere bağlı kalınarak yapıldığında önem arz eden ve belirli yararlar ihtiva eden bir ilimdir.

2.3.1. Cedel’in Tatbiki ve Amacı

“Zulüm kötü, adalet iyidir.” kaziyesinde (önerme) olduğu gibi bütün insanlar tarafından doğru kabul edilen hükümler veya bazen insanların bir kısmı, bir topluluk veya meslek grubunun gelenek, görenek ve anlayışları doğrultusundaki hükümler

meşhûrât türü önermelerdir. Bir Müslümanla Hıristiyan arasında geçen bir tartışmada,

Hz. Muhammed’in göğe yükseltilmesine itiraz eden bir Hıristiyan’a Hz. İsa’nın göğe çıkışının hatırlatılması örneğinde olduğu gibi, doğruluğu hasım tarafından kabul edilen önermeler de müsellemât türü önermelerdir. Müsellemât kullanılarak, rakip ilzam edilmiş (susturulmuş) olur; delili idrak etmekten yoksun olanlar da ikna edilmiş olur. Buna delili iknaî de denilmektedir.250

Cedel, soran (sâil/muteriz) ve cevaplayan (muallil/mucîb) olmak üzere iki taraf

arasında gerçekleşen bir diyalogdur. Cedel’de hasımlar, ilk önce tartışma esnasında dayanak olarak kullanacakları mukaddimeleri tanzim etmeli ve buna uygun kıyas biçiminde deliller oluşturmalıdır. Cedel’in aslını içeren meşhûr ve müsellem önermeleri rakiplerin bilmeleri zorunludur. Yani bu önermeler kimlere göre meşhûr veya müsellem iseler, onlar nezdinde kullanılması gerekir. Cedel’de bir fikri müdafaa etmek, kabul etmek veya ikna etmek gibi ilzam etmeye dönük gayeler nedeniyle tarafların rolleri değişebilmektedir. Yani bazen biri soru soran diğeri cevap veren konumunda iken, bazen soru soran kişi cevap veren, cevap veren de soru soran konumuna geçebilmektedir.251 Cedelî tartışmada cevaplayan öne sürdüğü tez ve

düşünceyi müdafaa etmeye çabalarken, itiraz eden de cevaplayanın müdafaa ettiği fikri ya da tezi iptal etmeye gayret eder.252

250Öner, Klasik Mantık, 186-187; Emiroğlu, Klasik Mantığa Giriş, 215-218; Ahmet Cevdet Paşa, Mi’yâr-ı Sedât, 169.

251 Emiroğlu, “Cedel’in İşleyiş ve Değeri” 11.

252 Hüseyin Doğan, İslâm Kelâmında Cedel Anlayışı (Eş’arî ‘Abdülkâhir el-Bağdâdî Örneği), (İstanbul: Rağbet Yay., 2015), 89.

69

Konu hakkında Fârâbî’nin açıklamaları oldukça önemli ve dikkat çekicidir. Bu nedenle bu açıklamaları burada zikretmek uygun olacaktır.

Cedel’in işletilmesi, rakiplerin üzerinde tartıştıkları konuya hâkim olmalarını

ve bu ilmi kullanma yeteneklerinin birbirine eş ya da yakın olmasını zorunlu kılmaktadır. Zira rakiplerden herhangi birinin yeteneğinin diğeri karşısındaki başarısı bariz ise, bu durumda münakaşa yetersiz kalır ve tartışmadan istenen sonuç elde edilemez. Bununla birlikte taraflardan üstün olan, rakibinin başarısız olduğunu fark ettiğinde hem rakibine öfkelenir hem de onu rencide eder. Böylece tartışma, üstün yetenekli olan tarafın seviyesine ulaşamayacağı için lüzumsuz ve abes olmuş olur. Seviye olarak rakibinin altında kalan taraf ise, baş edemeyeceği bir şeyle karşı karşıya kalması nedeniyle güç bir hal içinde olur ve sıkıntıya düşer. Bu sıkıntıyı yaşayan taraf herhangi bir ilmi olmadığı şeyleri öne sürer. Bu durumda tartışma boş ve faydasız bir iş halini alır. Böylece cedel, taraflar için tahlil ve akıl yürütme yeteneği elde etme ile zihinsel aktiviteyi artırma gibi amaçların dışına çıkmış olur.253

Tartışma sonucunda elde edilen üstünlük, fıtrattan gelen kabiliyet ve dirayet, cevaplayanın dikkatsizlik ve hata ile soru sorana fayda sağlayacak delili vermesi, delil getirenin uyanık davranarak soru soran kişiye fayda sağlayacak delili ona vermemesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Rakiplerin anlayış ve idrak yönünden birbirine yakın olmamaları, hata, dikkatsizlik ve ihtiyatsızlık dışında tartışmanın yenilme ile sonuçlanmasında ise öfkelenme, heyecanlanma gibi bir durumun ortaya çıkması ve bireyin tartışma hususunda kendine çok fazla güvenmesi gibi sebepler etkili olmaktadır.254

Anlayış ve zekâ düzeyleri birbirine eşit ya da yakın olan iki rakip için, cedel’de bazen galip gelmek, bazen mağlup olma, bazen de yenişememe olası bir durumdur. Bu nedenle bu ilimde bazen; üstünlük, rakibi alt etmede; eksiklik ise mağlup olmakta değildir. Bu ilimdeki asıl üstünlük gerek sâil gerek müstedil için verdiği hükmün batıl olmasını zorunlu kılacak hiçbir itirazı kabul etmemesi, sâilin de ortaya attığı fikre itiraz edilebilecek şeylere mukavemet gösterebilmesidir. Böylece taraflar kendi zekâ, bilgisizlik, hata ve dikkatsizlikleri nedeniyle mağlup olmadıklarını anlamış olurlar. Müstedil bunu yerine getirirse bu ilmi kusursuz olarak icra etmiş olur; sâil de bu ilmin gereklerini yerine getirip mağlup olmamak için gerekli gayreti göstermiş olur. Bu 253 Muhammed b. Muhammmed el-Farâbî, Kitâbu’l-Cedel, thk: Refik Acem, (Beyrut: Darü’l-Meşrık, 1986), 23-24.

70

durumda sâil mağlup da olsa bu onun sanatında herhangi bir eksiklik olduğuna işaret etmez.255

Bir akıl yürütmede şu üç hususun öncelikle araştırılması ve cedelî kıyasın bu üç yönden ölçülmesi gerekir: Bunlardan ilki mantığın biçimsel kuralları doğrultusunda, sonucun muteber bir yolla elde dilip edilmemesi; diğeri neticenin gerçek olup olmadığı, sonuncusu ise neticenin çıktığı öncül çeşididir. Buna göre cedelî hüccetlerin bilgisel yani muhteva değeri, kurulan öncüllerin yapısı ile öncül sonucunun gerçek olup olmadığına bağlıdır. Çünkü bir tasımda (kıyas) elde edilen netice, öncüllerin toplam kıymetinden fazla olamayacağından, cedelî tasımda da sonucun kıymeti, ortaya konulan öncüllerin araştırılması ile ortaya çıkacaktır.256

Bütün bu zikredilenler, âlimlerin tanım ve muhtevası üzerinde fikir ayrılığında olsalar da cedel ilminin uygulamalı bir disiplin olduğu, belirli ilke ve kurallara göre tatbik edilip işletildiği, doğruya ulaşmak, yanlıştan kaçınmak ve zihnî etkinliği artırmak amacıyla icra edilen bir ilim olduğu sonucuna bizi ulaştırmaktadır.

2.3.2. Cedel’in Değeri ve Faydaları

Birtakım mantıkçılar, cedel’i, ele aldığı mevzuların çoğunlukla doğru olan mukaddemat ile kurulan bir kıyas olduğunu; bir kısmı da bu sanatın çoğu durumda hakiki neticeye ulaştırması nedeniyle bu adı aldıklarını zannetmişlerdir. İbn Sina’ya göre bu yaklaşımlar doğru değildir.257 Çünkü bu tür kıyaslar daha önce zikredildiği

gibi meşhûrât veya müsellemât türü mukaddimelerden oluşmaktadır ve bunların makbul olmasını sağlayacak etkenler diğer kıyaslardan farklıdır. Dolayısı ile kimi zaman çoğunluğun kimi zaman bazı din ve mezhep taraftarlarının kimi zaman da belirli bir hizbin veya alanında yetkin kimselerin onaylayarak aldıkları düşünceler olmaları nedeniyle mantık ilminde cedelî ifadelerin kati olarak doğru olmalarını gerektirmez. Bu ifadeler kimi zaman kati olarak doğru, kimi zaman da hatalı olabilir. Kimi zaman da doğru gibi görünen meşhur ifadelerin, belirgin olmadıkları, üstelik yekdiğerine karşıt oldukları ilk bakışta hemen anlaşılmaktadır.258

255 Farâbî, Kitâbu’l-Cedel, 25-26.

256 Emiroğlu, “Cedel’in İşleyiş ve Değeri”, 25. 257 İbn Sina, el-Cedel Kitâbu’ş-Şifa (Topikler), 22-23. 258 Emiroğlu, “Cedel’in İşleyiş ve Değeri”, 25-26.

71

Cedel’in faydaları olarak şu hususlar zikredilebilir.259

❖ Cedel ilmine vakıf olan kişi ortaya konan mevzuda hüccet getirmekte tecrübe elde eder, hücceti daha hızlı ortaya koyabilir. Ters veya mütenakıs kıyas yapabilme ve yapılan kıyası denetlemeyi sağlar.

❖ Cedelî münakaşa, düşünme becerisi sağlar. Kişi eşyayı sorgulama, aslını öğrenme ve fikirleri belli bir kalıba oturtma işini cedel yolu ile kavrar. Bir görüşteki tezatlık, çelişki veya yanlışlık daha basit bir şekilde cedel yolu ile fark edilebilir.

❖ Kesin bilgiye götüren bilgileri öğrenmede yararlı olan cedel, zanni bir tasımın burhan seviyesine çıkarılıp çıkarılamayacağını inceleme olanağı verir. Böylece sadece zan ifade eden cedel yanında kesin bilgi ifade eden burhan da incelenmiş olur.

❖ Burhanî hüccetlerden anlamayan kimseleri ortak bir takım ön kabullerden yola çıkarak ikna etmek ancak cedel ilmi ile mümkündür.

❖ Bahsi geçen bir mevzuda hüccet ortaya koyabilmek için zanni mukaddimelerden yola çıkarak ihtimali fikirleri takdir etme olanağı sağlar. ❖ Cedel, tartışma tekniği kazanmayı ve herhangi bir konuda münakaşanın ne

şekilde yapılabileceğini öğrenme olanağı verir. Cedel ile kişi, hem muhatabının ortaya koyduğu delile itiraz etme ve delillerini iptal etme, hem de kendi görüş ve ortaya koyduğu delile aykırı şeyler söylememe gibi yararlar elde eder.

❖ Kişi sofistik amaçları olan kimselerden cedel ile kendisini korur; sofistik hülleleri bilme ve bu desiselere karşı gerekli tedbiri almada cedel sanatı etkilidir.

❖ Tartışma esnasında sâil’in sorduğu sualleri ölçmede cedel sanatından yararlanıldığı gibi bu suallerin doğru ve geçerli olup olmadıkları da incelemeye tabi tutulur.

❖ Münakaşa esnasında meramı daha iyi ifade edebilmek için lisanın daha kolay isti’mal edilmesinde cedel ilmi faydalıdır.

Tartışma insan doğasında var olan fıtri bir olgu olmakla birlikte aynı zamanda evrensel bir niteliği de barındırmaktadır. Zira insan cinsi dışında melekler ve şeytanın

259 Farâbî, Kitâbu’l-Cedel, 29-38; İbn Sina, Kitâbu’ş-Şifa (Topikler), 33-35; Aristoteles, Organon V- (Topikler), 5-7.

72

da tartışmadan uzak kalmadığı Kur’anî bir hakikattir.260 İnsan doğası gereği konuşmak,

paylaşmak, fikirlerini muhatabına açıklamak veya kabule zorlamak, kendisini çeşitli şekillerde müdafaa etmek gayreti içinde olur. İnsan bu gayretini talim etme, muhatabına onay verme veya onu reddetme ya da muhatabının görüşlerine itiraz etme yolu ile ortaya koyar. Bu da ancak cedel ile mümkün olmaktadır. Dolayısı ile hiçbir insanın cedel dışında kalması düşünülemez.261

Cedel’in önemi, hak ile batılı birbirinden ayırmayı sağlaması, münakaşa

etmede üstünlük elde etme, ilmi artırma, talimi sağlama, akıl yürütmeyi geliştirme için siyaset, diplomasi, bilim, eğitim, günlük münakaşalarda oldukça önemli bir teknik olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, hüccet ortaya koymada, kuvvetli tezler öne sürme ve mübahaseye tanıklık edip ölçülebildiği yerlerde mümkün olabilmektedir. Önyargıların hâkim olduğu, bir fikre körü körüne bağlanmanın, inat ve husumetin bulunduğu ortamlarda cedel yapılamaz. Bu nedenle cedel’in, adap ve erkânlarına uygun bir şekilde yürütülerek, ondan insanların ya da toplumların fikirsel gelişimini sağlamak için yararlanılmalıdır.262 Ayrıca, tartışma konusu olan herşeyi kesin bir delil

(burhan) ile ispat etmek mümkün olmadığı gibi tartışmalarda her zaman doğruya ulaşmak da mümkün olamayabilir.263 Bu durumda ilkelerine başvurarak cedel yolunu

tercih etmek gerekmektedir.

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi, yararları da göz önüne alındığında bir görüş, fikir ve tezin aktif olarak ortaya konulup savunulması veya da ortaya atılan fikir, görüş ya da tezin batıl olduğunun ispat edilmesinde cedel’in aslında önemli bir ilim, sanat ya da yetenek olduğu görülmektedir.