• Sonuç bulunamadı

3.4. Kıbrıs’ta Olayların Tırmanması ve Türk Kamuoyunda Artan Heyecan

3.4.1. Kıbrıs Türklerinin 27–28 Ocak Direnişi

1958 yılı başlarında, Kıbrıs’ta olaylar giderek tırmanmış ve Türklere yönelik tahrikler artmıştır. 21 Ocak sabahı, Lefkoşa Türk Lisesinin duvarına büyük harflerle ve mavi boyayla yazılı, “EOKA” kelimesinin görülmesi, öğrenciler ve Türk halkı arasında büyük bir heyecan ve sinirlilik hali yaratmıştır. Bunun üzerine sokağa dökülen Türkler, ellerinde Türk bayrakları ve üzerlerinde çeşitli yazılar olan levhalar bulunduğu halde, büyük bir gösteri yapmışlardır. “Kahrolsun EOKA!”, “Yaşasın Türkiye” ve “Taksim! Taksim!” nidalarıyla etrafı çınlatan kalabalıkla, polis ve İngiliz askerleri arasında yer yer çatışmalar yaşanmıştır. Lefkoşa’daki gösteriyle eş zamanlı olarak Magosa’da da Türkler tarafından aynı tarzda büyük bir gösteri düzenlenmiştir.251

Kıbrıs’ta yaşanan olaylar, Türkiye’de halk tarafından nefret ve kızgınlıkla karşılanmıştır. Yurdun her tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Başbakanlığa ve Ankara’da bulunan Kıbrıs Türktür Partisi liderine yüzlerce telgraf çekilmiştir.252

Bu ortamda 27-28 Ocak 1958’de, Kıbrıs Türk halkı ile İngiliz sömürge yönetimi arasında üzücü olaylar cereyan etmiştir. Bu tarihte yaşananlar, Kıbrıs Türkleri açısından

248

Cumhuriyet, 21 Ocak 1958; Milliyet, 21 Ocak 1958.

249

Cumhuriyet, 27 Ocak 1958; Milliyet, 27 Ocak 1958.

250

Hürriyet, 27 Ocak 1958; Milliyet, 27 Ocak 1958.

251

Hürriyet, 22 Ocak 1958; Milliyet, 22 Ocak 1958.

252

bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Bu olaylar, Kıbrıs Türklerinin milli mücadele tarihinde “27-28 Ocak Direnişi” olarak nitelendirilmektedir.253

Rauf Denktaş’ın anılarında yer alan, “Ocak 1958 bizi halka, halkı bize tanıtmak için fırsat teşkil etti. Yedi şehit

pahasına dünyaya ilk defa olarak, ‘Türk gibi yaşamak’ azmimizi işittiriyorduk.”254

şeklindeki ifadesi, bu olayların, Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde ne derece önemli bir yere sahip olduğunu, net bir şekilde yansıtmaktadır.

Olaylar, Kıbrıs’ta yayınlanan ve o günlerde yüksek bir tiraja sahip olan Bozkurt gazetesinde yayınlanan haberlerin yanlış değerlendirilmesi nedeniyle meydana gelmiştir. Ankara’da Bağdat Paktı toplantıları sürerken, 26 Ocak gecesi Bozkurt gazetesine ulaşan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüstü Zorlu’nun, İngiltere’nin taksimi kabul ettiğine ilişkin açıklamasını içeren bir haber, daha sayfaya girmeden, gazeteden dışarıya sızmıştır. Bu haberin duyulması üzerine sokağa dökülen halk, Lefkoşa sokaklarını gecenin ilerleyen saatlerine kadar “Taksim Taksim.” nidalarıyla çınlatmıştır.255

Bozkurt gazetesinin “Taksim” tezinin kabul edildiği izlenimini veren haberi, tamamıyla bir yanlış anlamanın sonucuydu. Gazetenin sürmanşeti şu şekildeydi;

“Dışişleri Bakanımız Fatin Rüştü Zorlu’nun Çok Mühim Beyanatı: İngiltere Taksimi Kabul Etti. Haberin Burada Duyulması Üzerine Geç Vakitlerde Binlerce Halk Taksim, Taksim Nidalarıyla Lefkoşa Sokaklarında Dolaştı.” 256

Oysa ki Zorlu’nun açılamaları, 19 Aralık 1956’da parlamentoda yapılan taksimle ilgili bir açıklamaya ilişkindi.257

Dönemin Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş, 27-28 Ocak 1958 olaylarına ilişkin anılarında, Bozkurt gazetesinde çıkan haberle ilgili şunları ifade etmektedir: “…Meğer haberi İngilizceden Türkçeye tercüme eden arkadaş sanki yeni bir

habermiş gibi, eski bir beyanatı veriyordu. İngilizler bir süre önce Taksimi de kabul edebiliriz gibilerinden bir beyanat yapmışlardı. İşte buna değinen yeni bir haber geçiliyordu. Bu, sanki o gün İngilizler Taksimi kabul etmiş gibi yorumlandı.” 258

Heyecanlı bir halk kitlesi halinde, “Taksim Taksim” nidalarıyla Lefkoşa’nın Türk semtinde dolaşan halka, İngiliz yönetiminin sertlikle karşılık vermesi, olayları daha da tırmandırmış ve Kıbrıs Türk halkının sömürge yönetimine karşı beslediği nefret

253

Aydın Akkurt, Kutsal Kavgaların Korkusuz Neferi Dr. Niyazi Manyera, Lefkoşa, Kasım 2000, s. 37

254

Rauf R. Denktaş, Hatıralar Toplayış, İstanbul, Aralık 2000, s. 132.

255

A. Tolgay, Kanlı Noel Kıbrıs Türkü’nün Ateşle Sınavı, Lefkoşa, 1998, s. 55.

256

Bozkurt, 27 Ocak 1958.

257

Aydın Akkurt, Türk Mukavemet Teşkilatı 1957-1958, İstanbul, 1999, s. 110.

258

duygularının açığa vurulmasına neden olmuştur. Yıllardır süregelen Kıbrıs Rumlarının yaptığı benzer mitinglere ses çıkarmayan sömürge yönetiminin, haklı seslerini duyurmaya çalışan silahsız Türk halkına acımasız bir şekilde saldırması, onun Türkler aleyhine takındığı ayrımcı tutumunun da kanıtını oluşturmaktadır. 259

Bu durum, Batılı sömürgeci devletlerin, bugün de uygulamakta oldukları çifte standardına iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Biri kadın 8 Türk’ün katledildiği, birçoğunun yaralandığı 27-28 Ocak olayları, Türk halkının Kıbrıs’ın geleceği üzerinde kesin söz hakkı olduğunun ve Kıbrıs Türkünün dışlanması ile hiçbir çözüme ulaşılmayacağının dünyaya bir kez daha ilân edilmesine vesile olmuştur. Olayların etkisi hemen Türkiye’ye yayılmış ve tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde, milyonlarca kişinin katıldığı mitingler yapılmaya başlamıştır. Bu mitinglerde “Taksim” tezi ön plana çıkarılmıştır.260

28 Ocak 1958 tarihli Hürriyet gazetesinin manşetleri şöyledir:261 “Kıbrıs’ta Dün Yine Türk Kanı Döküldü.”,

“Gösteri Yapan Türklere İngilizlerin Hücumu Kanlı Çarpışmalara Yol Açtı.”, “İngilizler Cop ve Gaz Bombası Kullandılar, Bir Askeri Otonun Halkın İçine Dalıp Bir Türk’ü Öldürmesi Halkı Galeyana Getirdi.”,

“Bu Habere Göre Türklerden 3 Ölü, 150 de Yaralı Var.”

28 Ocak 1958 tarihli Milliyet gazetesinin manşeti ise; “Kıbrıs’ta Kanlı meydan

Muharebesi” şeklindedir. Miliyet gazetesinin Lefkoşe özel muhabirine dayandırarak

verdiği olaylar, özetle şu şekilde gelişmiştir: Türkler sabahın erken saatlerinden itibaren Atatürk Meydanında toplanarak “taksim” tezi lehinde büyük bir gösteri yapmıştır. Meydanda toplanan binlerce Türk, “Ya taksim, ya ölüm” diye bağırarak, Girne Caddesine, oradan da İnönü Meydanına yürümüş, meydanı dolaştıktan sonra tekrar geri dönmüşlerdir. Bu esnada, göstericilere İngiliz silahlı kuvvetlerinin müdahale etmesi üzerine çıkan olaylarda, Türklerden 3 kişi ölmüş, 150’si ağır 175 kişi de yaralanmıştır. İngiliz kuvvetlerinden 1 subay, 1 emniyet amiri, 35 polis, 25 kadar da asker yaralanmıştır. Olayların gecenin geç vakitlerine kadar devam etmesi üzerine, İngiliz yönetimi sıkıyönetim ilân etmek zorunda kalmıştır. Bu olaylar sonucunda Türklerle

259

Sebahattin İsmail, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Doğuşu-Çöküşü ve Unutulan Yıllar (1964-1974), Lefkoşa, 1992, s. 14-15.

260

S. İsmail, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin…, s. 22.

261

İngilizlerin arası tamamen açılmıştır. Bunun üzerine, Osman Örek ve diğer liderler tarafından, dünyanın her tarafındaki ilgili makamlar ile Adnan Menderes’e, İngilizlerin barbarlıklarını protesto eden telgraflar çekilmiştir.262

Kıbrıs’ta yaşanan trajedi ile ilgili, 29 Ocak 1958 tarihli Hürriyet gazetesinin manşetleri ise şöyledir:

“İngiliz Askerleri Kıbrıs’ta Türklerin Üstüne Ateş Açtı, Şehitlerimiz Dün 8’e Yükseldi.”

“Silahsız Türklerin Üzerine Makineli Tüfekle Ateş Açıldı.”,

“Irkdaşlarımız Büyük Matem İçinde. Türklerin Sokağa Çıkması Da Yasak.”, “Yeni Şehitlerimizin Üçü Lefkoşa’da, Üçü de Mağusa’da.” 263

29 Ocak 1958 tarihli Milliyet gazetesi, bir gün önce İngilizler tarafından öldürülen Türklerin sayısını biri kadın, biri erkek olmak üzere 2 kişi olarak vermiştir. Gazetede verilen habere göre, Sıkıyönetim altında bulunan Lefkoşe, Magosa, Larnaka, Limasol ve Baf şehirlerinde, İngiliz askerleriyle Türkler arasında kanlı çarpışmalar yaşanmıştır. Lefkoşe’de sıkıyönetim ve dışarı çıkma yasağına rağmen Türkler, İsimleri Mehmet Ahmet ve Şerife Mehmet olan iki şehidin cenazesinde bulunmak üzere sokağa dökülmüşlerdir. Yarıya indirilmiş Türk bayrağı önde olduğu halde cenazeler Selimiye Camiine götürülürken, İngiliz askerleri tarafından Türkler üzerine ateş açılmış ve 1 kişi öldürülmüştür. 50’den fazla Türk de yaralanmıştır. Bu olaydan kısa bir süre sonra yaralıları hastaneye götürmekte olan bir taksiye ateş açan İngiliz askerleri, 3 Türk’ü daha öldürmüşlerdir. Aynı gün Magosa’da da Türklerle İngilizler arasında olaylar çıkmış ve çıkan olaylarda 2 Türk öldürülmüştür. İkinci gün yaşanan olaylar sonucunda, İngilizler tarafından toplam 6 Türk öldürülmüş, yaralıların sayısı ise çoğu ağır olmak üzere 200’ü geçmiştir. Şiddet hareketiyle Türkleri bastıramayacağını anlayan İngilizler, Türk mahallerinden geri çekilmişler ve olaylar böylelikle sona ermiştir.264

Kıbrıs’ta Türklerle İngilizler arsındaki gerginliğin hat safhaya ulaştığı bu esnada, Ankara’da meselenin çözümü için, İngiltere ile Türkiye arasında görüşmeler devam etmekteydi. İngiltere, belli bir muhtariyet devresinden sonra, Ada halkının taksim dahil istediği hal çarelerinden birine karar vermesi fikrini savunmaktaydı. Türkiye ise, yaşanan son olaylardan sonra Kıbrıs Türklerinin, ne Rumlarla ne de İngiliz idaresi altında yaşayamayacağı fikrini şiddetle savunmaktaydı.

262 Milliyet, 28 Ocak 1958. 263 Hürriyet, 29 Ocak 1958. 264 Milliyet, 29 Ocak 1958.

Kıbrıs’ta yaşanan bu kanlı olaylar, haliyle Türkiye’de bütün kamuoyunda büyük bir tepkiye neden olmuştur. Başbakan Menderes, yaşanan olaylar nedeniyle Anadolu Ajansına bir beyanat vererek, Kıbrıs Türklerine acı kayıplarından dolayı taziyelerini sunmuştur. Başbakan tahminen, olayların daha da şiddetlenerek, devam eden görüşmelerin olumsuz etkilenmesini önlemek maksadıyla beyanatının devamında, Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerinin korunması üzerinde büyük bir dikkat ve hassasiyetle durulduğunu, İngiltere ile ilişkilerin eskiden olduğu gibi dostane bir şekilde devam ettiğini ve Ankara’da İngiltere ile devam eden görüşmelerin endişeyi gerektiren bir istikamet takip etmediğini belirtmiştir. Ayrıca, Kıbrıs Türklerinin sonucu sabır ve güvenle beklemelerini istemiştir.

Her zaman olduğu gibi genç kitle olayları daha büyük bir heyecan ve tepkiyle karşılamıştır. Ankara’da yüksek öğrenim gören Kıbrıslı öğrenciler, Ada’daki Türk toplumuna telgraf çekerek olayları kınamış, İngiliz askerlerinin hareketlerinin ancak Demirperde ülkelerinde görüldüğünü belirtmiş ve “Gazanız mübarek olsun” demişlerdir. TMTF adına İkinci Başkan Celal Hordan da, İngiliz Dışişleri Bakanı Selwyn Lloyd ve Kıbrıs Valisi Sir Hugh Foot’a birer telgraf çekerek, İngiltere ile Hugh Foot’u tarafgirlikle itham etmiş ve Ada’daki vahşiyane hareketlerin durdurulmasını, Türk gençliği namına istemiştir. Ankara Gazeteciler Cemiyeti namına, Sömürgeler Bakanı Lennox Boyd ve muhafazakâr vekillerden Mr. Neil MacLean ve Mr. Profumo’ya çekilen telgraflarla da Kıbrıs Türklerinin İngilizler tarafından şehit edilmeleri şiddetle protesto edilmiştir. 265

Peyami Safa, “Kıbrıs Faciası” başlıklı yazısında, Türk Hükümeti’nin dış politikasını fazlaca çekingen ve nazik olarak nitelendirmiş ve yetersiz bulmuştur. Kıbrıs’ta yaşanan üzücü hadiselerin, ikinci Makarios olarak nitelendirdiği Vali Foot’un, Yunan iddialarını haklı buluyormuş tavrını takınması ve Yunanlılara sempatisini açığa vurarak, Türklerin güvenini kaybetmesi ve nefretini kazanması nedeniyle meydana geldiğini ifade etmiştir. Peyami Safa, İngiltere’nin ezelden beri Yunan dostu olduğunu, Türkiye’nin dostane davranışlarına ve Kıbrıs için yapmış olduğu fedakârlıklara karşı, oyalama taktiğiyle el altından davayı hep Yunanistan tarafına yontarak, ikiyüzlü bir siyaset yürüttüğünü belirtmiştir.266

Peyami Safa’nın İngiliz yönetimi hakkında yapmış

265

Milliyet, 29 Ocak 1958.

266

olduğu yorum, son derece yerindedir. Zira Kıbrıs meselesinin tarihi gelişimi incelendiğinde, İngiltere’nin Rumları kayıran tutumu net bir şekilde görülmektedir.

30 Ocak 1958 tarihinde yayımlanan Hürriyet gazetesinin ilk sayfasında olaylarda hayatını kaybeden şehitlere ait fotoğraflar yayınlanmış, sürmanşeti; “Kıbrıs Türkleri

Büyük Matem İçinde” şeklinde atılmıştır. Diğer başlıklar şöyledir:

“Kıbrıs’ta Sekiz Irkdaşımızın Şehit Edilmesi derin Akisler Uyandırdı.”,

“Dün Akşamdan İtibaren Ankara, İstanbul ve İzmir Radyoları Her Türlü Müzik Neşriyatını Kesti.”,

“Katliamı Protesto İçin Gençlerin Yapmak İstediği Mitinge İzin Verilmedi. Selwyn Lloyd ile Foot’a Her Yerden Telgraflar Yağıyor.”,

“EOKA Gölgede Kaldı. Çetecilerin 3 Yılda 17 Türk’ü Şehit Etmesine Karşı, İngilizler 36 Saat İçinde 8 Türk’ü Öldürdü.” 267

Ömer Sami Coşar, Cumhuriyet gazetesindeki “Kıbrıs’ta Yeni Tehlike” başlıklı yazısında, Kıbrıs’ta gayet tehlikeli bir devreye girileceğinin görüldüğünü ve bu duruma İngiltere’nin ve Kıbrıs Valisinin Türkiye’nin muhalefetine rağmen bir plân yaparak uygulamaya koymaya çalışmalarının sebep olduğu, değerlendirmesini yapmıştır. Coşar, ayrıca Kıbrıs Türklerinin gerektiğinde kanlarını dökmekten çekinmeyerek, bu girişimlere karşı mücadele edeceklerini ispat etmeleri ve diğer taftan da Türk Hükümeti’nin meseleyi ciddiyetle ele alarak, İngiliz projelerini reddetmesi sayesinde, sakat bir şekilde yürürlüğe konmuş olan yeni İngiliz siyasetinin çıkmaza girdiğini ifade etmiştir.268

Kadıköy Kız Meslek Lisesi IV. sınıf öğrencileri kanlarıyla bir Kıbrıs haritası hazırlayarak, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük’e gönderilmesini istemişlerdir.269

Yine aynı şekilde Kandilli Kız Lisesi öğrencileri de, TMTF’ye kanlarıyla işlenmiş bir Kıbrıs haritası getirmiş, beraberinde bir de yazılı mesaj vermişlerdir. Mesaj şu şekildedir: “İcap ederse Kıbrıs için çarpışarak, Yeşil Ada’yı

kanımızla böyle kırmızıya boyayacağız. O zaman gökten dünyaya akseden hilal ve yıldız bu çizdiğimiz haritayı gerçekleştirecektir. Biz de Kıbrıs için her zaman kanımızı ve canımızı hiç çekinmeden vermeğe razıyız.”270

Kız öğrencilerin bu davranışları, Türk toplumunun Kıbrıs meselesine milli bir dava olarak baktığını ve özellikle genç kesimde

267

Hürriyet, 30 Ocak 1958.

268

Ömer Sami Coşar, “Kıbrıs’ta Yeni Tehlike”, Cumhuriyet, 5 Şubat 1958, s. 3.

269

Hürriyet, 1 Şubat 1958.

270

heyecanın dorukta olduğunu göstermektedir. Bütün bu gelişmeler şunu işaret etmektedir; artık Kıbrıs Türkleri yalnız değildir ve Kıbrıs sorunu Türkiye’nin onayı olmadan, Türk halkının beklentilerine cevap verilmeden çözülemez.