• Sonuç bulunamadı

3.4. Kıbrıs’ta Olayların Tırmanması ve Türk Kamuoyunda Artan Heyecan

3.4.3. Kıbrıs’ta Türk Rum Çatışmaları

Kıbrıs meselesine kalıcı ve adil bir çözüm bulunması maksadıyla çalışmalar devam ederken, Ada’da ortam iyiden iyiye gerginleşmekteydi. Bu ortamda, Kıbrıs Valisi Sir Hugh Foot, bir Kıbrıs radyosunda halka hitaben yapmış olduğu konuşmada, yeniden başlaması muhtemel, EOKA şiddet hareketlerinin şerrine karşı hazırlıklı bulunmaları uyarısında bulunmuştur.296

Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ise, el altından dağıttığı bildirilerle, Türkleri İngiliz yönetimine karşı pasif direnişe, Türk muhtarları da görevlerinden istifaya davet etmiştir. Bu bildiriye ilk cevap, Limasol kazasının, 400 nüfuslu köyü Kandu’nun muhtarı Hüseyin Derviş’ten gelmiştir.297

Kıbrıs Türkleri artık iyice Rumlarla birlikte yaşayamayacaklarına kanaat getirmişler ve Ada’nın taksimi yönünde altyapı hazırlıklarına girişmişlerdir. Bu kapsamda atılan adımlardan biri de kendi belediye teşkilatlarını kurmalarıdır. Çoğunluk sistemiyle yapılan seçimler sonucunda Kıbrıs’taki belediyelere hâkim olan Rumlar, toplanan bütün vergilerle sadece kendi bölgelerine yatırım yapmışlardı. Bu yüzden Kıbrıs Türkleri, aldıkları prensip karar neticesinde

294

Cumhuriyet, 23 Haziran 1958; Hürriyet, 23 Haziran 1958; Milliyet, 23 Haziran 1958.

295

Cumhuriyet, 4 Temmuz 1958; Milliyet 4 Temmuz 1958.

296

Milliyet 3 Şubat 1958; Cumhuriyet, 3 Şubat 1958.

297

tamamıyla Türklerden oluşacak belediyelerin kurulması için hazırlıklara girişmişlerdir. Vergilerini de artık Rum belediyelere ödemeyeceklerdir.298

İngiltere’nin Ada yönetimi ise yanlı tutumlarını sürdürerek, Lefkoşe’nin Türk mahallelerindeki resmi dairelerin Rum mahallelerine sevki için harekete geçmiştir. Bu yeni gelişme, Türkleri daha da zor duruma düşürmüştür.299

İngilizlerin bu tutumu, Rum belediyesinin, Türk mahallelerini devamlı surette ihmal etme yönündeki davranışını destekler vaziyettedir.

Yaklaşık bir yıl süreyle şiddet hareketlerine ara veren EOKA, kuruluş yıldönümü olan 1 Nisan’da topyekûn harp ilan ettiğini açıklamıştır. Hemen arkasından da Kıbrıs’ta bombalar patlamış, cinayetler işlenmiştir.300

EOKA’nın yeniden topyekûn harp ilan etmesine rağmen, Kıbrıs Valisi Foot, “Reuter” Ajansı muhabirine verdiği özel bir beyanatta, EOKA mensubu tutuklu tedhişçileri serbest bırakma politikasını sürdüreceğini açıklamıştır. Foot, bu beyanatında şiddet hareketleri devam ettiği sürece, Ada’da barış ve normal şartların sağlanması için sarf ettiği gayretlerin olumlu sonuç vermeyeceğini belirtmiş, Ada’da barış ve normal şartların sağlanması için çok gerekli olan iyi niyetin üstün geleceğinden ümitli olduğunu ifade etmiştir.Bu beyanat, Kıbrıs Türkleri arasında heyecan ve kızgınlık uyandırmıştır.301

Valinin bu beyanatı, EOKA’yı şiddetten vazgeçireceğine daha da şımartmış ve şiddet hareketleri artarak devam etmiştir. Kıbrıs Valisinin tedhişçileri serbest bırakmak suretiyle uyguladığı iyi niyet politikası maalesef başarısız olmuştur.302

Kıbrıs’ta sabotaj ve kundak önlenemez hale gelmiştir. İngilizlerin artan şiddet hareketlerine karşı takındığı gevşek tutum, Rumları öylesine şımartmıştır ki, güpegündüz bir İngiliz hastanesine giren tedhişçiler, hastanede yatmakta olan bir yaralıyı öldürmüşlerdir.303

Kıbrıs Türkleri ise tepkilerini mitingler vasıtasıyla ortaya koymuşlardır. 26 Nisan 1958’de Afanya, Kula ve Sinde köyleri ile Magosa Namık Kemal

Meydanı’nda “taksim” lehinde mitingler yapmışlardır. Büyük kalabalıkların katılımıyla yapılan mitinglerde, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş ile cemaat ileri gelenleri, halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olan konuşmalar

298 Cumhuriyet, 30 Mart 1958. 299 Cumhuriyet, 4 Nisan 1958. 300 Milliyet, 2 Nisan 1958. 301 Cumhuriyet, 6 Nisan 1958. 302 Cumhuriyet, 7 Nisan 1958. 303

yapmışlar ve “taksim”in gerçekleştirilmesi hususunda, Türklerin azim ve iradesini belirtmişlerdir.304

Ertesi gün ise, Ada’nın her kasabasında on binlerce Türkün katılımıyla mitingler düzenlenmiş, eş zamanlı olarak sabah 10.30’da başlayan mitinglerde, artık Rum belediyelere vergi verilmemesi kararı alınmıştır. Ayrıca, Türkiye Dışişleri Bakanı, İngiliz Başbakanı ve Vali Foot’a telgraflar çekilerek, ayrı Türk belediyeleri kurulacağı bildirilmiştir. Dr. Fazıl Küçük, mitingde yaptığı konuşmada, “…Haklarımız en kısa

zamanda teslim edilmezse daha ileri gideceğiz. Hükümet sabrımızı tüketirse doğacak müessif hadiselerden kendisi mesul olacaktır…” demiştir.305

Bu mitingler, Kıbrıs Türklerinin kendi kaderlerini belirleme hususunda kararlı bir tutum ortaya koyduğunu ve topyekûn hareket etme azmine sahip olduğunu göstermiştir.

Türklerin belediyelerini ayırma konusunda aldıkları karar üzerine bir açıklama yapan İngiliz Hükümet Sözcüsü, verdiği beyanatta, Türklerin ayrı belediyeler kurmalarına engel olamayacaklarını, ancak belediyeler kurulup faaliyete geçtiği takdirde, Valinin ve Hükümet’in dava açabileceğini ifade etmiştir. İngiliz yönetiminin

bu tutumu karşısında, Kıbrıs Türkleri ise, ne olursa olsun kararlarından vazgeçmeyeceklerine yemin etmişlerdir.306

Kıbrıs’ta her geçen gün Rumlarla Türkler arasındaki gerilim daha da tırmanmıştır. Bu tırmanışa paralel olarak da Türkler, “taksim” tezini daha da heyecan ve kararlılıkla savunmaya devam etmişlerdir. Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonunun, 11 Mayıs 1958’de Baf’ta yaptığı dördüncü bölge toplantısında, Türk ve İngiliz Başbakanları ile İngiliz Dışişleri Bakanı, Müstemlekeler Bakanı ve o esnada İngiltere’de bulunan Vali Foot’a birer telgraf çekilerek, Türklerin “taksim”den başka bir tezi kabul etmeyecekleri ve atılacak yanlış bir adımın Ada’da iç harp yaratacağı, bunun sorumluluğunun da İngiliz Hükümet’ine ait olacağı belirtilmiştir.307

Kıbrıs Türklerinin, “taksim” tezi lehinde sürdürdükleri kararlı tutumları doğrultusunda, 31 Mayıs 1958’de Ada’nın dört bir yanında on binlerce Türkün katılımıyla gösteriler yapılmış ve İngiltere’nin takip etmekte olduğu Kıbrıs politikası protesto edilmiştir. Bu gösterilerde ancak “taksim” tezinin kabul edileceği, bundan başka bir plana karşı her çareye başvurarak mücadele edileceği ilan edilmiştir.

304

Cumhuriyet, 27 Nisan 1958; Milliyet, 27 Nisan 1958.

305

Cumhuriyet, 28 Nisan 1958; Milliyet, 28 Nisan 1958.

306

Cumhuriyet, 30 Nisan 1958; Milliyet, 30 Nisan 1958.

307

Aynı gün Ankara’da Gazeteciler Cemiyetinde, Rauf Denktaş ile birlikte gazetecilerin sorularını cevaplayan Dr. Fazıl Küçük, “İngiltere’nin kararı taksim

aleyhinde olursa, Kıbrıs’ta esir olarak yaşamayacağız. Silahlı veya silahsız, her şeyimizle yalnız kalsak da imanımızla çarpışacağız.” diyerek Kıbrıs Türklerinin kararlı

tutumunu çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.308

Türk Talebe Federasyonu da 2 Haziran 1958’de Kıbrıs’la ilgili yaptığı açıklamada, Kıbrıslı Türkleri destekler tarzda,

“Ya taksim ya ölüm” mesajını vermiştir.309

Giderek artan gerilim sonucu, Ada’da iki toplum birbirinden ayrılmaya başlamış, bu ayrılma büyük bir oranda taksim şeklini almıştır. Lefkoşe, Magosa ve Larnaka gibi büyük şehirlerde iki toplum mahalleleriyle, arazileriyle, ibadethaneleriyle, ticarethaneleriyle kısaca her şeyleriyle birbirilerinden ayrılmıştır. Köylerde de durum aynıdır. Bazı köyler tamamıyla Türk ya da Rum’dur. Karışık olanlarda da çare bulunmuş, köylerden geçen ana cadde sınır kabul edilmiştir. 310

Rumların, 7 Haziran gecesi Lefkoşe’de, Türklerin azınlıkta olduğu mahallere saldırması üzerine, Türklerle Rumlar arasında akşamın ilk saatlerinden sabaha kadar süren çarpışmalar yaşanmıştır. Yaşanan olaylar sonucunda; 1 Türk, 5 Rum hayatını kaybetmiş, 35 Türk ile 157 Rum yaralanmıştır. Ertesi gün Lefkoşe’de yaşadıkları hezimetin öcünü almak isteyen Rumların, Türk mahallelerine saldırıya geçmeleri üzerine, Larnaka’da da çarpışmalar yaşanmıştır. Burada yaşanan çarpışmalar sonucunda ise 2 Rum hayatını kaybetmiştir. Bu olaylar nedeniyle İngiliz yönetimi tarafından, Lefkoşe ve Larnaka’da sıkıyönetim ilan edilmiş, Türk ve Rum kesimleri, aralarına tel örgüler çekilerek birbirinden ayrılmıştır.311

Kıbrıs’ta hadiseler giderek bir iç savaş halini almaya başlamıştır. 9 Haziran sabahı, Lefkoşe’nin Türklerin azınlıkta bulunduğu Ömerye mahallesinde Rum tedhişçiler, bir Türk kadını öldürmüş, kocasını da ağır surette yaralamışlardır. Ayrıca Lefkoşe’nin varoşlarından Kaymaklı’da da Rumlar Türklere saldırmışlar, biri çocuk, biri kadın ve biri de polis olmak üzere üç Türk’ü öldürmüşlerdir. Türk polisini öldürerek kaçan Rumlardan biri yakalanmış ve Türkler tarafından linç edilmiştir. Ömerye mahallesinde yaşanan olaylar nedeniyle, bu mahallede bulunan 200 Türk, Türk semtine

308 Cumhuriyet, 1 Haziran 1958. 309 Hürriyet, 3 Haziran 1958. 310 Milliyet, 13 Mayıs 1958. 311

taşınarak, ilkokul binasına yerleştirilmiştir. İngiliz yönetimi ise yanlı tutumunu sürdürerek, çıkan olaylardan Türkleri sorumlu tutmuştur.312

Bu olaylar üzerine, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’e bir telgraf çekerek, Ada’da yaşananları özetle anlatmış, cemaatler arasında sivil harp başladığını belirtmiş, Türklerin can emniyetlerini sağlamak için sabahlara kadar nöbet beklediğini, çok muhtemel bir katliam girişimine karşı Türk Hükümeti’nin gereken tedbiri alacağına emin olduklarını, Türk devletine güvendiklerini ifade etmiştir.313

Bu esnada Yunanistan da, BM’den sonra Avrupa nezdinde de Türkiye’yi güç duruma düşürmek için çaba sarf etmiştir. Yunan Hükümet sözcüsü, 8 Haziran gece yarısı verdiği bir beyanatta, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin tehlikeli bir duruma girdiğini belirtmiş ve NATO Daimi Konseyinin dikkatini çekmek üzere, Paris’teki Yunan delegasyonuna gerekli emrin verildiğini açıklamıştır. Diğer taraftan Yunan parlamentosunun açılışında bir konuşma yapan Yunan Kralı Paul, Kıbrıs meselesine de değinerek, Kıbrıs Rumlarının self-determinasyon taleplerinden asla vazgeçmeyeceklerini, Yunanistan’ın Kıbrıs meselesinde bütün haklarını kullanarak, siyasi alanda mücadeleye devam edeceğini belirtmiştir.314

İngiltere ise, Kıbrıs’taki olayların sorumlusu olarak Türkleri görmektedir. Londra’da İngiltere Dışişleri Bakanı Selwyn Loyd, Türkiye Büyük Elçisi Muharrem Nuri Birgi ile bir görüşme yaparak, Kıbrıs’ta huzur ve soğukkanlılığın korunması için Türk Hükümeti’nin, Kıbrıs Türkleri üzerinde nüfuzunu kullanmasını istemiştir.315

Türk Dışişleri Bakanlığında da, Kıbrıs ile ilgili yoğun bir şekilde mesai yapılmıştır. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, 10 Haziran gece yarısından sonra İngiltere Büyük Elçisi Sir James Bowker’i davet ederek, kendisinden Kıbrıs’ta Rum tedhişçiler tarafından Türklere karşı yapılmakta olan tecavüzlerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını istemiştir. Daha sonra Dışişleri Bakanlığında çalışmalara devam edilerek, Kıbrıs meselesi ve olayların gelişimi karşısında izlenecek siyasetin ana hatları belirlenmiştir. Bu kapsamda, BM’deki ve NATO Konseyi nezdindeki Türkiye daimi delegelerine, “Türkiye’nin haklı davasından asla vazgeçmeyeceğinin bildirilmesi,

312

Hürriyet, 10 Haziran 1958; Milliyet, 10 Haziran 1958.

313

Milliyet 10 Haziran 1958.

314

Cumhuriyet, 10 Haziran 1958; Milliyet, 10 Haziran 1958.

315

tahrikçiler tarafından yapılan iftiraların ve asılsız isnatların gereği şekilde reddedilmesi” talimatı verilmiştir.316

11 Haziran’da Bakanlar Kurulu toplanarak, Kıbrıs meselesini görüşmüş, toplantıya Cumhurbaşkanı Celal Bayar da katılmıştır. Bu toplantının ardından, Türk Dışişleri tarafından, Kıbrıs meselesiyle ilgili bir tebliğ yayınlanmıştır. Tebliğde, EOKA tahrikleri sonucunda Kıbrıs’ta üzücü olaylar yaşanacağının defalarca İngiltere’ye bildirildiği kaydedilmiş, Türk Hükümeti’nin, İngiltere’nin iki toplumu istemedikleri bir iş birliğine yönlendirmesinin, Türkleri Rumların tahakkümü altına koymaya çalışmasının ve EOKA şiddet hareketlerinin, Türk toplumunda tepki yaratmasının yüksek bir olasılık olduğunu bildirmekten yorulduğu belirtilmiştir. Daha sonra tebliğde şunlar ifade edilmiştir: “Türkiye Hükümeti’nin dost ve müttefiklerinden anlayış

göstermelerini istediği tek husus, Kıbrıs’ın Türkiye için bir vatan davası olduğunu takdir etmeleri ve gerek Kıbrıs’taki, gerek Türkiye’deki Türklerin gösterdikleri milli heyecanı ve taksimi kabul etmek suretiyle yaptığı fedakârlığı tam manasıyla değerlendirmeleridir.”317

Dışişleri Bakanlığının bu tebliği, Hükümetiyle, bütün Türk

kamuoyuyla ve Kıbrıs Türk toplumuyla aynı duygu ve düşüncelerin paylaşıldığını ve ortak bir tutum sergilendiğini ortaya koymaktadır.

Bu esnada Kıbrıs’ta çatışmalar giderek artmaktadır. İki toplum arasındaki çatışmalar, Lefkoşe, Larnaka ve Limasol gibi büyük şehirlerin yanında, bu şehirlerin çevresindeki köylere de yayılmıştır.318

12 Haziran’da, Lefkoşe ve Magosa’da Türklerle Rumlar arasında 3 büyük çarpışma gerçekleşmiş, bu çarpışmalar neticesinde 2 Rum hayatını kaybetmiş, 5’i Türk olmak üzere 17 kişi de yaralanmıştır. Bu olaylar yüzünden, Türklerle Rumlar fiili olarak ayrılmaya başlamıştır. Her iki toplum da azınlıkta oldukları köylerden, çoğunlukta oldukları köylere göç etmeye başlamıştır.319 Lefkoşe’de Rum ve Türk mahallelerini birbirinden ayıran ve “Mason-Dixon hattı” diye adlandırılan kesimde, İngiliz askeri birlikleri iki kesimi birbirinden ayırmak için sıkı tedbirler alarak, dikenli tel ve diğer barikatlar inşa etmişlerdir.320

Kıbrıslı Türkler, gelişen durum karşısında, seçim yapmadan Türk belediyesi kurarak faaliyete geçmişlerdir. Türk belediye memurları Rum belediyesinden ayrılarak,

316

Hürriyet, 11 Haziran 1958; Milliyet, 11 Haziran 1958.

317

Hürriyet, 12 Haziran 1958; Milliyet, 12 Haziran 1958.

318

Hürriyet, 12 Haziran 1958.

319

Cumhuriyet, 13 Haziran 1958.

320

yeni kurulan Türk belediyesinde çalışmaya başlamışlardır.321 Ada’daki Türkler, büyük zorluklara katlanmak zorunda kalmışlar, hatta açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Kıbrıs Türklerinin içerisinde bulundukları açlık tehlikesine karşı, Türkiye’den motorlarla gıda maddesi gönderilmek üzere hazırlıklar yapılmaya başlanmıştır. Ayrıca iyi durumda olan Kıbrıslı Türkler, zor durumda olanlara yardım için gayret etmiş, temin ettikleri gıda maddelerini ihtiyaç olan bölgelere sevk etmişlerdir. Ancak Türklerin yiyecek maddesi taşıyan araçları, Rumların saldırılarına maruz kalmıştır.322 Türkiye’den Kıbrıs’a ilk yiyecek yardımı İzmir’den yapılmış, yiyecek sandıklarının üzerine “ya taksim, ya ölüm” ibaresi yazılmıştır.323

Kıbrıs’ta evsiz kalan ve Rum ablukası nedeniyle, açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türklere yardım için Kızılay ve çeşitli kuruluşlar harekete geçmiştir. Türk Kızılay Genel Merkezi tarafından, ilk etapta 500 çadır, 1000 battaniye, 25’er kişilik dört ünite ilaç ve dört ünite pansuman malzemesi gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Aynı zamanda bir yardım kampanyası başlatılarak, şahıslar, kuruluşlar ve bankalar tarafından büyük çapta para yardımları yapılmıştır.324

Atina’da bulunan Makarios, Rumlara, Türklere karşı teşkilatlanma çağrısı yapmıştır. Bunun üzerine Rum belediye başkanları kendi aralarında yaptıkları bir toplantıda, Türklere karşı savunma bahanesiyle, Rumlardan oluşturulacak sivil bir ordu kurma kararı almışlardır.325

Rumlar, Enosis amaçlarına ulaşmak için iyiden iyiye şiddet hareketlerine yönelmişlerdir. Türkler hem evlerinden, barklarından olmuş, hem ambargo altında kalmış, hem de giderek şiddetlenen Rum saldırıları nedeniyle hayati tehlikeyle karşı karşıya kalmışlardır.

Türkleri imha için cinayetlerine devam eden Rumlar, 30 Haziran’da Limasol ve Baf’a bağlı Armenuda köyünde 2 Türk’ü öldürmüşlerdir. Bunun üzerine Ada’nın muhtelif bölgelerinde, Türklerle Rumlar arasında kanlı çatışmalar yaşanmış, bu çatışmalarda 2 de Rum hayatını kaybetmiştir.326

Devam eden saldırılar karşısında, can güvenlikleri tehlikede olan, Limasol’daki Rum mahallelerinde yaşayan Türkler, evlerini terk etmek zorunda kalmış ve çadırlarda yaşamaya başlamışlardır. Türk işçi ve

321

Milliyet, 18 Haziran 1958; Hürriyet, 17 Haziran 1958..

322

Hürriyet, 17 Haziran 1958.

323

Hürriyet, 18 Haziran 1958; Milliyet, 18 Haziran 1958.

324

Cumhuriyet, 18 Haziran 1958; Milliyet, 19 Haziran 1958.

325

Cumhuriyet, 19 Haziran 1958.

326

memurlar da can güvenlikleri tehlikede olduğundan işlerine gidememişlerdir.327

Kıbrıs’ta şiddetin dozu iyice artmış, EOKA her Türk’ün öldürülmesi emrini vermiş, büyük bir katliama maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, azınlıkta oldukları güney bölgelerinden daha emniyetli olduğunu düşündükleri, Türklerin yoğun yaşadığı kuzey bölgelerine göç etmeye karar vermişlerdir.328

Bu arada İngiliz yönetimi, Kıbrıs’ta çatışmaların başladığı Haziran ayının başından Temmuz ayının ortalarına kadar yaşanan olaylara ilişkin bir istatistik yayınlamıştır. Yayınlanan istatistiğe göre, 14 Temmuz 1958 tarihine kadar 524 Rum, 164 Türk tutuklanmış, 43 Rum ile 48 Türk’ün tutukluluk halleri devam etmektedir. 7 Haziran’dan bu tarihe kadar 80 cinayet işlenmiş veya cinayet teşebbüsünde bulunulmuştur. Bu olaylardan 25’inin faili Türkler, 55’inin faili de Rumlardır. Olaylar sonucu 44 Rum, 24 Türk öldürülmüştür.329

Kıbrıs’ta bu olaylar yaşanırken, Orta Doğu’da da durum gerginleşmişti. Bu sebeple İngiltere, Kıbrıs’ta bulunan askerlerinden bir kısmını Lübnan’a sevk etme kararı almıştır. Bunun üzerine Türkiye, Ada’da emniyetin zayıflayacağı düşüncesiyle, Kıbrıs’a asker göndermeyi teklif etmiştir. Bu teklif yapılırken, aynı maksatla Yunanistan’ın da asker göndermesine karşı gelinmeyeceği bildirilmiştir.330

Ancak Türkiye’nin bu teklifi İngiltere tarafından reddedilmiştir.331

Kıbrıs’ta yaşanan olayların giderek daha kötü bir hal alması üzerine Dr. Fazıl Küçük, Türkiye’ye gelerek acil yardım talebinde bulunmuştur. Türkiye’ye geldiği akşam bir beyanat veren Dr. Küçük, bir aydan beri devam eden şiddet olaylarının son günlerde katliam halini aldığını, tedhişçilerin otomatik silahlarla saldırılarda bulunduğunu, Türklerin göç etmek zorunda kaldıklarını, bıraktıkları ev ve mallarının ateşe verildiğini, son bir ayda 60’dan fazla Türk’ün hayatını kaybettiğini, 100’den fazla ağır yaralı olduğunu, buna karşılık alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu belirtmiştir.332

Kıbrıs’ta olayların giderek tırmanması ve İngiliz yönetiminin gerekli önlemleri alamaması, Türk kamuoyunu olumsuz etkilemiştir. Çeşitli gençlik teşekkülleri

327 Cumhuriyet, 4 Temmuz 1958. 328 Milliyet, 9 Temmuz 1958. 329 Milliyet, 16 Temmuz 1958. 330 Milliyet, 18 Temmuz 1958. 331

Cumhuriyet, 25 Temmuz 1958; Milliyet, 25 Temmuz 1958.

332

tarafından, Dışişleri Bakanlığına başvurularak, Kıbrıslı Türklere acilen yardım edilerek, can ve mallarının emniyete alınması için acil girişimde bulunulması istenmiştir.333

5 Ağustos 1958’de, EOKA lideri Grivas ateşkes teklifinde bulunmuş, bu teklif Kıbrıs Türkleri tarafından olumlu karşılanmıştır. Dr. Küçük bir beyanat vererek, Grivas sözünü tutar ve Türkleri öldürmeğe son verirse, Türkler tarafından herhangi bir taarruz yapılmayacağını, Ada Türklerinin nefsi müdafaa gayretiyle mücadele ettiklerini, ancak Grivas’ın ateşkes teklifi karşısında pek iyimser olmadığını söylemiştir.334

Grivas’ın ateşkes teklifi, Yunanistan’ın meselenin yeniden BM gündemine alınması için teşebbüse geçtiği döneme rast gelmesi açısından manidardır.

Kıbrıs’ta olaylar bir süre durulmasına rağmen, gelişmeler Dr. Küçük’ü iyimser olmama hususunda haklı çıkarmış, çok geçmeden EOKA şiddet hareketlerine yeniden başlamıştır. Öncelikle İngiliz yönetimine yönelen saldırılar, daha sonra tekrar Türklere de yönelmeye başlamıştır. 20 Ekim 1958’de, Rumlar 3 Türk’ü öldürmüştür.335

Yine BM görüşmeleri arifesinde, Grivas’ın Türklere saldırı emri vermesi üzerine, bir Türk polisi EOKA tarafından öldürülmüş, 4 Türk de yaralanmıştır.336

Ancak bu dönemde, bu tür saldırıların dışında önemli bir çatışma yaşanmamıştır. Olayların daha vahim bir hal almamasının sebebi olarak, meselenin önce BM gündemine alınması, daha sonra Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin düzelmeye başlaması ve meselenin çözümü için olumlu bir ortam oluşması olduğu değerlendirilmektedir.