• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs meselesinin gelişim sürecinde 1954 yılı önemli bir yer teşkil etmektedir. Zira 1952 yılında başlayan Türk-Yunan yakınlaşması, 1953 yılında büyük bir yol kat etmiş ve 1953 yılı Şubat ayında Türkiye-Yunanistan-Yugoslavya arasında bir “dostluk ve işbirliği antlaşması” imzalanmıştır. Bu antlaşma bir ittifak değildi. Hâlbuki Türk Hükümeti’nin isteği, bir ittifak oluşturulmasıydı. Bu maksadına ulaşabilmek için, Yunanistan ile ilişkilerinin bozulmasını istemeyen Türkiye, 1953 yılında Kıbrıs sorununa hiç dokunmamıştır. Türk Hükümeti aynı tutumunu 1954 yılında da sürdürmüştür.

1954 yılında Orta Doğu bölgesinde yaşanan önemli gelişmelerden biri de, İngiltere’nin Süveyş Kanalı’ndan çekilmeye karar vermesi ve 1954 yılı başından itibaren buradaki üslerini Kıbrıs’a taşımaya başlamasıdır. Bu gelişme Enosis taraftarı Rumları ve Yunanistan’ı telaşa düşürmüştür. Çünkü Süveyş’ten çekilen İngiltere için Kıbrıs daha stratejik bir hale gelmiştir. Bu yüzden İngiltere’nin Kıbrıs’tan kolay kolay çıkması mümkün olamazdı.27

1954 yılı Mart ayından itibaren Yunanistan, Kıbrıs meselesinin görüşülmesi için İngiltere’ye politik baskı yapmaya çalışmış, ancak bu girişim İngiltere tarafından reddedilmiştir. Buna karşılık Mareşal Papagos, 23 Mart 1954’te Atina’da

26

S. İsmail, İngiliz Yönetiminde …, s. 357-358.

27

yayımladığı bir demeçte, Yunan Hükümeti’nin Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı konusunu, BM’nin Eylül ayındaki toplantısına götüreceğini ilan etmiştir.28

Yunanistan’ın tüm bu girişimlerine rağmen Türk Hükümeti’nin bir türlü harekete geçmemesi üzerine, Zonguldak Milletvekili Abdurrahman Boyacıgiller, Dışişleri Bakanına bir yazılı soru önergesi yöneltmiştir. Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, 1 Nisan 1954 günü bu soruya verdiği cevapta şunları ifade etmiştir:

“Dost ve Müttefik Yunanistan’ın devlet adamlarıyla yapılan görüşmelerde, Kıbrıs üzerinde herhangi bir muhavere ve müzakere cereyan etmiş değildir. Bunun sebebi, Türkiye’nin Kıbrıs meselesi diye bir mesele mevcut olmadığı mütalâasında bulunması ve Kıbrıs halen İngiltere’ye ait olduğuna göre, bu ada hakkında Yunanistan’la ilgili konuşmalar yapılmasının caiz olmamasıdır.

Günün birinde Kıbrıs’ın İngiltere ile müzakereye mevzu olması halinde bittabi bu Ada’da büyük bir Türk ekalliyeti bulunması keyfiyeti, bizim de söz sahibi olmamızı istilzam edecektir. Kaldı ki, biz bu adanın bugünkü statüsünde bir değişiklik yapılması lüzumuna kani değiliz.”

Türk Hükümeti’nin Kıbrıs diye bir meselenin varlığını dahi tanımak istemeyen bu tutumuna rağmen, Türk kamuoyu ve özellikle de gençlik, mesele üzerindeki hassasiyetini hiç kaybetmemiştir. 1953 yılında, Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) tarafından 21 Nisan günü Kıbrıs günü ilân edilmiş ve 21 Nisan 1954’te İstanbul ve Ankara’da büyük toplantılar yapılarak kutlanmıştır. İstanbul’da yapılan toplantıda, Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanı Mesut Ülkü, açılış konuşmasında Kıbrıs günü ile ilgili olarak şunları ifade etmiştir: “Böylece Kıbrıs’a olan bağlılığımızı ve uyuyor zannedilen

Gençliğin bu gibi meselelerdeki hassasiyetini göstermiş olacağız. Emaneten İngiltere’ye verdiğimiz Yeşil Ada’yı geri alıncaya kadar sesimizi her yıl bugün İstanbul, Ankara ve İzmir’den duyurmağa çalışacağız. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.” 29

Mayıs ayından itibaren Yunanistan durumu biraz daha sertleştirerek, İngiltere nezdindeki ısrarlarına devam etmiştir. İngiltere ise kararlı tutumunu sürdürmüştür. İngiltere’nin bu kararlı tutumunda, Türkiye’nin meseleye karışmaması, hatta mevcut statünün devamından yana tavır takınmasının da etkisi vardı. O günlere ait gelişmeleri, 4 Mayıs 1954 tarihli Hürriyet gazetesi, “Kıbrıs Hakkında Yeni Yunan Tebliği, İngiltere İki

Taraflı Müzakereye Yanaşmazsa Yunanistan İşi Birleşmiş Milletlere Sunacak” başlığıyla

28

A. Çay, a.g.e., s.37-38.

29

vermiştir. Haberde, Yunan Başbakanı Papagos’un Kıbrıs Meselesi hakkında yeni bir tebliğ yayınladığı ve Papagos’un bu yeni tebliğinin Kıbrıs görüşmeleri hakkında 28 Nisan Çarşamba günü İngiliz Avam Kamarası’nda Müstemleke Vekil Yardımcısı Hopkins’in verdiği beyanata, Yunan Hükümeti’nin resmi cevabını teşkil ettiği belirtilmiş ve Papagos’un tebliği şu şekilde verilmiştir:

“Papagos bu mesele hakkında malum Yunan görüşünü tekrarlayarak İngiltere’nin

iki taraflı müzakereye yanaşmadığı takdirde, Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler Genel kuruluna başvuracağını söylemekte ve bu hareketin mesuliyetini İngiliz Hükümeti’ne yükledikten sonra ezcümle şu noktayı belirtmektedir: Bu meselede Yunan Hükümeti’nin takip ettiği siyasetin nasıl mahiyet taşımakta olduğu hususunda İngiltere hiçbir şüphe veya tereddüde düşmemelidir. Kesin olarak şu noktayı belirtmek isterim ki, Yunan Hükümeti Kıbrıs’ta yaşayan 400 bin Yunanlının düşünce ve duygularına bigane kalamaz…” 30

Bu beyanatla Yunanistan, bir taraftan meseleye sıkıca sarıldığı ve hedefine ulaşmak için kararlılıkla mücadeleye devam edeceği mesajını verirken, bir taraftan da meseleyi BM’ye götürmekle tehdit ederek İngiltere’yi anlaşma zeminine çekmeyi amaçlamıştır.

Yunanistan’ın tutumu yukarıda belirtildiği gibi, Kıbrıs’ın ilhakını gerçekleştirme doğrultusundaydı. Türk Hükümeti’nin belli bir Kıbrıs politikası görülmüyordu. Bu yüzden Türk kamuoyunun kafası soru işaretleriyle doluydu. Bu ortamda 12 Haziran 1954 tarihli Hürriyet gazetesinin Kıbrıs’tan naklen aldığı, Atina kaynaklı bir haber, Türk kamuoyu için hem şaşırtıcı, hem de endişe vericiydi. Ethnos gazetesinde, 5 Haziran1954’te yayınlanan bir habere göre, Menderes bir süre önce, Yunan Hükümeti yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde, meselenin had bir safhaya götürülmesinden kaçınılmasını dostane bir şekilde tavsiye etmekle beraber, Yunanistan meseleyi Birleşmiş Milletlere götürecek olursa, buna Türkiye’nin muhalefet etmeyeceğini belirtmiştir. Diğer taraftan İngiltere’nin 28 Temmuz 1954’te, Kıbrıs’a yeni bir muhtariyet anayasası vereceğini beyan etmesi, Yunanistan’ın baskı ve tehditlerinin İngiltere üzerinde tamamen etkisiz kalmadığını göstermektedir. İngiltere’nin bu hareketi Türkiye’de hoşnutsuzluk yaratmıştır.

Bu sırada üç Balkan devleti (Türkiye-Yunanistan-Yugoslavya) arasında ittifak görüşmeleri ve temasları devam etmekteydi. Nihayet Türk Hükümeti’nin çok ehemmiyet verdiği, “Bled İttifakı” adı verilen ittifak, 9 Ağustos 1954 tarihinde imzalanmıştır. Bu

30

ittifak, Hükümetleri birbirine daha yakın hale getirirken, bu Hükümetlerin dayandığı milletleri de birbirinden daha da uzaklaştırmıştır. Ne yazık ki İttifak’ın imzalanmasından bir hafta sonra, 16 Ağustos 1954’te, Yunanistan Kıbrıs meselesi için resmen Birleşmiş Milletlere müracaat etmiştir. Böylece Yunan Hükümeti bir taraftan Türkiye ile ittifak yaparken, diğer taraftan da meselenin uluslar arası hale gelmesi için gayret sarf etmiştir. Türk Hükümeti’nin Kıbrıs meselesine karşı ilgisiz kalmasına karşın, Türk kamuoyunun meseleye ilgisi giderek artmıştır.31

Yunanistan’ın Birleşmiş Milletlere başvurmasının Türkiye’de uyandırdığı tepkinin sonucu olarak TMTF, İzmir’in Yunanistan’ın işgalinden kurtuluş yıldönümü olan 9 Eylül kutlamalarını daha özel bir şekilde yapmaya karar vermiştir. Ancak, Hükümet mitinge şiddetle karşı çıkmış ve izin vermemiştir. Gençliğin miting yapmakta ısrarlı tutumu nedeniyle İzmir Valisi emniyet kuvvetlerine herhangi bir mitingi önlemeleri için kesin emir vermiştir. Konuyla ilgili olarak, Başbakan Menderes tarafından Anadolu Ajansı’na verilen beyanatta, Hükümet’in Kıbrıs meselesi üzerinde yapılacak tepkisel hareketleri milli menfaatlerimize aykırı bulduğu ve kanunsuz her hareketi olduğu gibi, bu miting teşebbüsünü de önleyeceği ifade edilmiştir.

Aynı günlerde Kıbrıs’ta da Rumlar, Enosis faaliyetlerine devam etmişlerdir. Makarios bir dağ manastırında 30 bin kişiye hitaben Türkiye aleyhinde, ilhak lehinde atıp tutmuş ve şöyle konuşmuştur: “Tarih ispat etmiştir ki Kıbrıs ezelden beri

Yunanlıdır. Yunan Hükümeti bizim adımıza BM’ye başvurmuştur. Davamız bütün dünya davalarının en doğrusu, en haklısıdır. Emelimize kavuşacağımızdan zerre kadar şüphemiz yoktur. Hak ve hürriyet bayrağını daima elimizde tutacağız ve bu haklı dava uğrunda sonuna kadar mücadele edeceğiz. Enosis! Enosis! Enosis!”32

Kıbrıs meselesi, BM Genel Kurulunun 24 Eylül 1954 günü öğleden sonra yapmış olduğu, 447’nci oturumunda görüşülmeye başlanmıştır. Görüşmeler sonucunda yapılan oylama sonucunda, 19 ret, 11 çekimsere karşı 30 oyla meselenin gündeme alınmasına karar verilmiştir. BM’nin almış olduğu bu karar, Türk kamuoyunda genel bir hoşnutsuzluk ve endişe uyandırmıştır. Ancak Hükümet, Aralık ayının sonuna kadar bu gelişmeler hakkında herhangi bir resmi açıklama yapmamıştır.33

BM Genel Kurulunda alınan bu karar, Rumları çılgına döndürmüştür. Bu haberi sevinçle karşılayan Kıbrıslı ilhakçılar, gürültülü nümayişler yapmışlar, saatlerce çalan kilise çanları halkın huzurunu 31 F. H. Armaoğlu, Kıbrıs…, s.55-59 32 Hürriyet, 9 Eylül 1954. 33 F. H. Armaoğlu, Kıbrıs…, s. 75-76.

kaçırmış, sinirlerine hâkim olamayan 200 kadar Türk, kiliseye giderek çanları susturmuş, elektrikleri keserek kilisedekileri dışarı çıkarmışlardır.34

Türkiye’de sinirlilik ve endişe havasının hâkim olduğu bir ortamda, BM Genel kurulunun 24 Eylül 1954’te almış olduğu karar uyarınca, Aralık ayında Kıbrıs meselesi BM Genel Kurulu önüne gelmiş, uzun tartışmalar sonunda 17 Aralık’ta Kıbrıs meselesinin “şimdilik” kaydıyla görüşülmemesine karar verilmiştir.35

BM’nin bu kararı neticesinde, Türk Hükümet’inde artık Kıbrıs meselesinin kapandığı yönünde bir düşünce hâkim olmuştur. Ancak Türk kamuoyunda bunun tam tersi bir düşünce gelişmiş ve halk meselenin kapanmadığına, daha da devam edeceğine inanmıştır. 1955 yılına bu atmosferde girilmiştir.36

Bir mesele hakkında sağlıklı yorumda bulunulabilmesi için, öncelikle tarihsel bir bakış açısıyla konuya yaklaşılarak, sorunun kaynağı nedir, ne zaman ve hangi sebeplerle bu sorun ortaya çıkmıştır sorularının cevapları ortaya konmalıdır. Kısa da olsa Megali İdea ve Enosis hakkında bilgi sahibi olunmadan, Kıbrıs’ın 307 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden hangi şartlarda çıkarak İngiliz yönetimine geçtiği ve Kıbrıs’ın yönetiminin İngilizlere geçici bir süreliğine devredildiği bilgilerine sahip olmadan mesele hakkında doğru fikir sahibi olunamaz. Bu sebeplerle araştırmamızın buraya kadar olan bölümlerinde Kısaca Kıbrıs tarihi ve meselenin gelişimi aktarılmıştır.

34

Güneş Şahin, Tarih Çalışmalarına Kaynak Olarak Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet

Gazetelerinde Kıbrıs Sorunu (1954-1974), (Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sos. Bil. Ens. Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi), Van, 2006, s. 335.

35

A. Çay, a.g.e., s.39.

36

3. 1955-1964 ARASINDA YAŞANAN GELİŞMELER