• Sonuç bulunamadı

2.2. Kıbrıs’taki Helen Milliyetçiliğinin Gelişimi

2.2.1. Kıbrıs Rum Toplumunda Milliyetçi İdeolojinin Temsilcileri

18. yüzyılın son çeyreğinde olgunlaşan ve 1828 yılında Yunanistan Devleti‟nin kurulmasına kadar giden bağımsızlık sürecinin ortaya çıkmasını sağlayan Helen milliyetçiliği, Kıbrıs Rum toplumundaki entelektüeller üzerinde en başından itibaren etkili olmuş bir ideolojidir. 1821‟de başlayan Yunan Bağımsızlık Savaşı‟na destek

93 Volkan, op. cit., s. 69.

94 Gürel, op. cit., s. 42.

85 veren ve sonrasında da Helen milliyetçiliğinin Kıbrıs Rum toplumunda yaygınlaşması için çaba gösteren entelektüel kesimin başını Kıbrıs Ortodoks Kilisesi ve din adamları çekmiştir. Kilise, Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin hem kurumsal hem de ruhani temsilciliğini üstlenmiş ve halkın milliyetçiliği benimsemesinde aktif rol oynamıştır. Bu bağlamda, Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğini Kıbrıs‟taki Türk milliyetçiliğinden daha güçlü ve etkili kılan en önemli unsurun Kilise olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Kilisenin yanı sıra, Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin gelişimini hızlandıran bir diğer unsur, Yunanistan‟ın ve Yunan aydınlarının 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kıbrıs‟a yönelik ilgisidir. Yunanistan‟ın Kıbrıs‟a yönelik ilgisi, Helenizm‟in bu coğrafyada gelişmesi için uyguladığı siyaset, eğitim, sanat ve edebiyat alanındaki politikalarda kendini göstermiştir. Yine Kıbrıs‟a Türkiye‟nin ilgisinin ancak 1940‟lı yıllarda ortaya çıktığı düşünülürse, Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin neden tarihsel olarak daha köklü ve etkin olduğu Kilise ve Yunanistan‟ın etkisi üzerinden açıklanabilir. Ayrıca, Kıbrıslı Rum eğitimciler, öğrenciler, bilim adamları, sanatçı ve gazeteciler de yine Helen milliyetçiliğinin topluma yayılmasında aktif rol oynamış diğer unsurlar olarak öne çıkmaktadır.

a) Kilise:

Kıbrıs Rum toplumunda milliyetçi ideolojinin ortaya çıkışında en önemli rolü, Helen milliyetçiliğinin tarihi ve felsefi temellerinden ilham alan ve Rum toplumu içerisindeki en güçlü ve köklü siyasi, ekonomik ve kültürel kurum olan

86 Ortodoks Kilisesi oynamıştır.95 Kıbrıs Ortodoks Kilisesi, sadece dini hayatı düzenleyen bir kurum olmamıştır. Bizans Dönemi‟nden bu yana dini ve aynı zamanda siyasi bir otorite de olan Kilise, daha önce söz edildiği gibi, Bizans‟tan sonra Ada‟ya hâkim olan ve yabancı olarak görülen her yönetim altında Rum toplumunun kültürel ve toplumsal liderliğini üstlenmiştir. Ayrıca, okuma-yazma oranının oldukça düşük ve halkın büyük kısmının eğitimsiz olduğu dönemlerden beri, dini savlar ve tartışmaların yanı sıra, halkın eğitimi için gerekli olan akademik, kültürel ve sosyal tartışmaların da merkezi haline gelmiştir. Kıbrıs‟ın en önemli tarihi kaynakları, Kilise‟nin elinden çıkmadır. Bu nedenle, Kıbrıs Rum toplumundaki milli kimlik inşasının entelektüel zemininin ve halkı örgütleme görevinin Kilise içerisinde ortaya çıkması ya da milliyetçi hareketlerin en azından Kilise‟nin desteklediği kesimlerce başlaması oldukça doğaldır.96

Milliyetçi ideolojinin ortaya çıkmasında Kilise‟nin rolü, aslında Helen milliyetçiliğinin 18. yüzyılda doğuş koşulları ve milli bilincin oluşmasında öne sürülen argümanlar göz önünde tutulduğunda çelişkili bir geçmişe sahiptir ve bu durum, Kıbrıs‟ta çok daha farklı bir şekilde gelişmiştir. Fransız Devrimi‟nin ve Aydınlanma düşüncesinin etkisinde milli ideolojilerini oluşturmaya başlayan Yunan aydınları için öncelik, -Avrupalıların antik-Yunan uygarlığına karşı duydukları hayranlığın da etkisiyle- antik Yunan dünyası olmuştur ve bu nedenle, Osmanlı

95 Ortodoks kiliselerinin politik ve kültürel hayattaki önemli rolü, Bizans döneminden itibaren ortaya çıkmıştır.

4. yüzyılda Bizans Devleti‟nin koruması altında kurumsallaşan Kilise, Bizans Devleti‟nin yıkılmasından sonra da Ortodoks halkın kültürel birliğini sağlamaya başlamıştır. Bizans döneminde patrikler din adamı olmalarının yanı sıra bilgin, hukukçu ya da devlet adamı niteliği taşıyabiliyorlardı. Toplumun üstünde bağımsız bir yer edinmişlerdi. Kilise, devletle iç içe geçmiş ve onunla sıkı sıkıya bütünleşmişti. Patriklerinin ve rahiplerinin bilginlikleri de Kilise‟nin otoritesini artırmıştır. Gerçekten, bütün dünya için Eski Yunan‟ın klasiklerini ve genel yazınını koruyan bu bilginlik olmuştur. Detaylı bilgi için bkz. Ernest Barker, Bizans Toplumsal ve Siyasal Düşünüşü, Çev. Mete Tunçay, Ankara, İmge Kitabevi, 1995.

96 Bryant, op.cit, s. 112.

87 Devleti içerisinde geleneksel ve eski rejimi temsil eden Patrikhane ve Fenerli Rumlar, Bizans‟ın ve Hristiyanlığın simgesi haline gelerek dışlanmış; Yunan tarih anlatısında yer almayan bir dönemin aktörleri haline gelmişlerdir. Ancak, 1828 yılından sonra Yunanistan‟ın kurulması ve devletin düzeni içerisinde Kilise‟nin de bulunmasına yönelik inançtan sonra Bizans dönemi Yunan tarihinde yer bulmuş ve Helen-Ortodoks düşünüş, Yunan milli ideolojisinin başat unsuru haline gelmiştir.

Oysa ki Kıbrıs‟ta 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Helenizm eğitimi Kilise tarafından verilmeye başlanmış, 1812 yılında, Başpiskopos Kyprianos tarafından ilk “Helenik” okul açılmıştır.97

Kıbrıs Kilisesi‟nin İstanbul Patrikhanesi‟nden bağımsız bir kilise olması ve Kıbrıs‟ın kendine has iç dinamikleri nedeni ile Kıbrıs‟taki ilk Helen milliyetçileri, Kilise etrafında örgütlenmişlerdir. Oysa Osmanlı yönetimi ile sıkı ilişkileri bulunan ve Osmanlı topraklarındaki bütün Ortodoksların başı olan Patrikhane, milliyetçiliğin kendi otoritesini sarsacağını düşündüğünden, 18. yüzyıldaki Yunan milliyetçi hareketine soğuk bakıyordu. Dolayısıyla, Kıbrıs Kilisesi Patrikhane‟den farklı olarak Helenik etnik düşüncenin ve devamında “Enosis” (Yunanistan ile birleşme) düşüncesi ile milliyetçi eğitimin en ateşli savunucusu olmuş ve “millet başı” statüsü ile Rumlar üzerindeki etkisini daha da perçinlemiştir.98

97 Yunan milliyetçiliğinin ilk evrelerinde Bizans‟ın, Kilise‟nin ve Fenerlilerin dışlanmasına ilişkin olarak bkz.

Herkül Millas, Yunan Ulusunun Doğuşu, İstanbul, İletişim Yayınları, 1994; Clogg, op. cit.

98 Vanezis, op. cit., s. 43. 1821 Yunan isyanı patlak verdiği zaman, Osmanlı yönetimi, Patrik V. Gregorios‟u ayaklanmadan sorumlu tutarak idam ederken, Kıbrıs Başpiskoposu Kyprianos ve din adamları da aynı akıbete uğramıştır. Oysa, her ne kadar milliyetçi görüşleri desteklese de, Kyprianos, isyan sırasında Osmanlı yönetiminin gücünden çekindiği için isyancılara fazla yardım etmemiş, Osmanlı yönetimine de isyana karışmayacakları yönünde güvence vermiştir. Başpiskopos Kyprianos ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Englezakis, op.cit.

88 1878 yılından sonra, İngiliz yönetimine karşı Kıbrıslı Rumların nasıl hareket etmesi gerektiği yönündeki Kilise içi tartışmalar ve “Enosis” fikrinin gelişimi, Kilise‟ye Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin öncüsü olma rolünü vermesi açısından oldukça önemlidir. 1900-1910 yılları arasında “Başpiskoposluk seçimi” olarak nitelendirilen dönemde, Kıbrıslı Rumların milli kimliğinin nasıl gelişeceğine yönelik önemli tartışmalar yapılmıştır. Girne ve Kition piskoposları arasındaki başpiskoposluk yarışında yürütülen kampanyalarda, Girne piskoposu, İngiliz destekçisi olmakla suçlanırken, Kition piskoposu, Ada‟nın Yunan karakterine vurgu yapan söylemleriyle “Enosis” taraftarlarını etrafına topladı. Yaklaşık 10 yıl süren kampanyalar, Rum basınının da etkisiyle giderek “Enosis” fikrinin büyük destek almasını sağladı ve Kition Piskoposu Katalanos‟un başpiskopos seçilmesiyle Kilise,

“Enosis” olarak somutlaşan milliyetçi hareketin tartışmasız lideri konumuna yükseldi.99

b) Yunanistan:

Kıbrıs‟ta Helen milliyetçiliğinin politik hedefi olarak Enosis‟in gelişimine en büyük katkıyı yapan Kilise, bu hareketi kucaklamış, adeta kılavuz merkezi haline gelmiştir. Bu mücadeleye gereken ideoloji ise, 1922 yılına kadar büyük ölçüde dışarıdan, Yunanistan tarafından sağlanmıştır. Ancak, 1922 yılında Türkiye ile yaptığı savaşta yenildikten sonra “Büyük Yunanistan” fikrinden vazgeçen

99 Paschalis M. Kitromilides, “Greek Irredantism in Asia Minor and Cyprus”, Middle Eastern Studies, Vol. 26, No. 1, Ocak 1990, s. 12. Başpiskoposluk krizi ve her iki adayın taraftarlarınca yürütülen kampanyaların detaylı anlatımı için bkz. Bryant, op.cit, s. 113-136.

89 Yunanistan, Kıbrıs‟taki “Enosis” girişimlerine siyasi destek vermekten kaçınmıştır.100

Kitromilides‟e göre, Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin oluşumu ve gelişiminde iki unsur ön plana çıkmaktadır. Bunlardan biri, etnolojik olarak Kıbrıs Rum toplumunun, dili, gelenekleri ve arkaik kültürü açısından Helenik bir karakteri benimsemiş olmasıdır. Bu durum, Kilise tarafından canlı tutulan milli bilince yönelik bir hareketin gelişimi ve yerleşmesi için gerekli olan demografik ve kültürel arka planı sağlamıştır. İkinci unsur ise, Helenizm‟in Osmanlı topraklarındaki Rumlara anlatılmasında aktif rol alan Yunan entelektüel dünyasının genişlemesidir. Helen milliyetçiliğinin Kıbrıs‟ta bu denli başarılı olmasının nedenleri ise, Kıbrıs Rum halkının etnik geleneklerini ve kültürel özelliklerini korumaları, politik ve kültürel olarak yeni Yunanistan‟dan izole olmalarının getirdiği bir unutulmuşluk hissi yaşamaları ve 1878 yılında İngiltere‟nin Kıbrıs‟ta yönetimi ele geçirmesini takiben, toplum içinde milliyetçi düşüncenin yayılmasıdır.101

Yunanistan‟daki siyasi aktörler, Kıbrıs‟ın Yunanistan‟a bağlanmasına yönelik taleplerini ilk kez 1830 yılında dile getirmeye başladılar. Bu tarihte, Yunanistan Devlet Başkanı Kont John Capodistria, Kıbrıs‟ın Yunan anakarasına bağlanmasını isteyen bir dileği olduğunu beyan etti. Bu tarihten üç yıl sonra, Kıbrıs‟ta, biri Yunan ordusunda general olan Kıbrıslı Nicholas Theseus önderliğinde iki isyan gerçekleşti, ancak isyanlar başarıya ulaşamadı. Bu arada, 1844 yılında Yunan Başbakan Ioannis

100 K.C. Markides, The Rise and Fall of The Cyprus Republic, New Haven, Yale University Press, s. 11;

Gürel, op. cit., s. 14.

101 Kitromilides, op. cit., s. 4-6.

90 Kolettis tarafından “Megali İdea” (Büyük Ülkü) fikri ortaya atıldı. “Megali İdea”, Bizans İmparatorluğu‟nu yeniden canlandırmayı amaçlıyordu ve bu nedenle Helen çoğunluğun yoğun olarak yaşadığı bölgeler Yunanistan‟ın egemenliği altına girmeliydi. 1862 yılında ise, Yunanistan‟da bir hanedan değişimi oldu. İngiliz ve Fransızlar tarafından Kırım Savaşı‟nda tarafsız kalması için baskı yapılan Kral Otto‟nun düşürülmesi üzerine, yerine Danimarkalı Prens George (Yorgo) geçti. Kral I. George‟un iki konuda şöhreti vardı: Birincisi, kralın saltanatını doğal anayasa olarak tanımlaması, ikincisi ise “Yunanistan Kralı” değil, “Helenlerin Kralı”

unvanını kullanmasıydı. Bu unvan, Yunan çoğunluğun yaşadığı bütün toprakların Yunan anakarası ile birliği politikasının bir işaretiydi ve Kıbrıs da Yunan toprakları listesinde üst sıralarda yer alıyordu.102

1853-1856 Kırım Savaşı‟ndan 1922 yılına kadar geçen süre içerisinde,

“Megali İdea” düşüncesi çerçevesinde Kıbrıs‟taki “Enosis” faaliyetlerini hızlandıran Yunanistan‟ın bu yöndeki ilk girişimi, Kıbrıs‟ın önemli merkezlerine konsolosluklar açmak oldu. Bu konsolosluklarda görev yapan Yunan diplomatlar, Kıbrıslı Rum elitler ve Kilise çevreleri ile temasa geçerek, milliyetçi fikirlerin gelişmesini sağladı.

Bir diğer önemli milliyetçi çalışma, Kıbrıs‟ta eğitim veren Yunan öğretmenler tarafından gerçekleştirildi. Yunan öğretmenlerin çalışmaları “Enosis” için çok değerliydi, çünkü ilk ve ortaöğretimde –ki bu Kıbrıs‟taki bütün eğitim sistemi demekti-, okutulan kitaplar Yunanistan‟dan gelmekteydi ve bu kitaplar ile “milli bilinç” taşıyan Yunan öğretmenler, Kıbrıslı Rum öğrencilere ders veriyordu. Dersler

102 Vanezis, op. cit., s. 62-63.

91 genellikle Yunan tarihi103 ve Yunan kültürü üzerineydi. Yunanistan‟da ayrıca, 1898‟de kurulan “Yurtsever Kıbrıslı Ligi” gibi Yunan yurtsever örgütler Kıbrıs‟taki

“Enosis” amaçlı milliyetçi ideolojiyi destekliyordu. Ayrıca Atina basını da Kıbrıs‟taki Rumların “Helen” bilincini geliştirecek haberler yapıyor, Kıbrıs‟a Yunan kamuoyunun ilgisini artırmaya çalışıyordu.104

c) Eğitim Sistemi: Öğretmenler ve Öğrenciler

Kıbrıs‟ta eğitim sistemi, 18. yüzyılın ortalarından itibaren Kilise‟nin etkin müdahalesi ile biçimlenmiştir. Osmanlı yönetimi altında uzun yıllar eğitim göz ardı edilmiş, Kıbrıs Kilisesi tarafından 18. yüzyılın ilk yıllarında teşebbüs edilen bazı girişimler de başarılı olamamıştır. Ancak, 18. yüzyılın ortalarından itibaren, Kıbrıs başpiskoposlarının yükselen gücü ile birlikte eğitim sistemi de gelişmeye başlamıştır.

İlk “Helen” okulu 1733‟te Larnaka‟da kuruldu. Bu okulu Lefkoşa‟da kurulan bir diğer “Helen” okulu izledi. Bu iki okul, 1780‟de Türk Vali Hacı Baki tarafından kapatıldı. Yunan eğitimi Başpiskopos Kyprianos‟un 1812‟de Lefkoşa‟da kurduğu ünlü “Hellen” okulu ile tekrar canlandı. Batılı standartlardaki bu okul 1821‟de kapatıldıysa da, 1830‟da yeniden açılmasına izin verildi ve ulusal canlanış konusunda diğer bütün Yunan okullarına model oldu. 1840‟da Larnaca ve

103 Kıbrıs‟taki Rumların tarih eğitiminde kullanılan kaynak kitapların hepsi 1980 yılına kadar sadece Yunan tarihi üzerineydi. Kıbrıs tarihine ve edebiyatına yönelik kitaplar ancak 1980‟den sonra, o da bu kitaplara yardımcı kaynak olarak okutuluyordu. Bugün Kıbrıs‟taki tarih ve edebiyat eğitiminde hala Yunanistan kaynaklı kitaplar okutulmaktadır. Konuya ilişkin kapsamlı bir analiz için bkz. Panayiota Charalambous, “Mapping The Field of Literature Education: Conceptualizations of The National Canon and its Pedagogies in Greek-Cypriot Educational Policy Discourses”, The 4th Phd Symposium on Contemporary Greece and Cyprus, The Hellenic Observatory Of The London School Of Economics, London, June 2009.

104 Pierre Oberling, The Road to Bellapais: The Turkish Cypriot Exodus to Northern Cyprus, New York, Columbia University Press, 1982, s. 15-16.

92 Limasol‟da açılan “Helenik” okullar, bu okuldan esinlendi. Bu okullar, köylerden ve kasabalardan gelen çok sayıdaki öğrenci ile ulusal bilinci tüm Kıbrıslı Rumlara yaymaya başladı. 19. yüzyıl boyunca Kıbrıs‟taki bütün okullar ya kilise ve manastır tarafından destek görüyor ya da ücretler öğrenciler tarafından ödeniyordu. 1878 yılına gelindiğinde 83 “Helen” okulu vardı.105

Kıbrıs‟taki eğitim kurumları içerisinde iki büyük okul başı çekiyordu.

Bunlardan ilki, 1100 yılında kurulan ve din adamı yetiştiren, Kıbrıs‟ın en zengin ve büyük dini kurumu Cikko Manastırı; bir diğeri ise, 1812 yılında “Helenik Okul” adı altında Başpiskopos Kyprianos tarafından kurulan ve 1896 yılında Mısır‟daki Kıbrıslı Rum göçmenlerin oluşturduğu Kıbrıslılar Kardeşlik Derneği‟nin mali yardımları ile yenilenerek “Pancyprian Gymnasium” adını alan, amacı öğretmen yetiştirmek olan ortaöğretim düzeyindeki okuldu.

Kıbrıs Cumhuriyeti‟nin ilk Cumhurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios‟un da din eğitimini aldığı yer olan Cikko Manastırı, Kilise‟nin milliyetçi ideolojisini yansıtan bir eğitim programına sahipti. Bu manastırda eğitim alan ve din adamı olanların büyük kısmı, köylerde papazlık yapıyor ve Kıbrıslı Rumların milli bilincinin oluşmasında önemli bir rol oynuyorlardı. Ayrıca papazlar, öğretmen azlığı nedeni ile köylerde derme çatma bir şekilde kurulmuş olan okullarda Yunanca ve Yunan tarihi konusunda öğrencilere ders veriyor, onlara öğretmenlik de yapıyorlardı.

Mayes‟e göre, Cikko Manastırı‟ndaki eğitimin amacı, Ada‟daki Helenizm ateşini yaşatmak ve korumaktı. Okulda, varsayılan ilk Yunan yerleşimciler olan Mikenlerin

105 Vanezis, op. cit., s. 37-38.

93 kurmuş olduğu uygarlığın yok olmaması için Kıbrıslı Rumları bilinçlendiren eğitimler veriliyordu.106

Kıbrıs‟ta “Enosis”in gerçekleşmesi için 1955 yılında silahlı eylemler başlatan EOKA örgütünün lideri George Grivas‟ın ve III. Makarios‟un da Cikko Manastırı‟ndan mezun olduktan sonra eğitim gördüğü okul olan “Pancyprian Gymnasium” ise, dini eğitim yolu ile geliştirilmeye çalışılan “Helen” bilincini ortaöğretim öğrencilerine aşılayan bir okuldu. Derslerin, Yunan öğretmenler tarafından verildiği Gymnasium, 1893 yılında kendine bağlı altı okul daha açtı ve Yunan hükümeti tarafından Yunanistan‟daki ortaöğretim düzeyindeki okullarla aynı statüye getirildi. Okul, Kıbrıs‟ın eğitim sisteminde model okul olarak gösterilmekte ve müfredatı, aynı düzeydeki okullarda okutulmaktaydı. Grivas, Gymnasium‟u,

“Milliyetçiliğimin köklerinin atıldığı ve geliştiği yer” olarak tanımlamıştır.107

Okulda, Yunanistan‟dan gelen öğretmenler tarafından yüksek klasik eğitim veriliyordu. Antik Yunan tarihi, Yunanca dilbilgisi gibi derslerle “Helenik” yurttaşlar yetiştirilmesine yönelik bir eğitim politikası yürütülüyordu. Gençlere, inancın ve

“babavatan” Yunanistan‟ın gerçek koruyucuları olmaları, kendilerini bilmenin hikmetine ulaşmalarına yönelik eğitim veriliyordu. Babavatanla birleşmek, politik kaderdi, verili bir durumdu ve bunu geliştirmek ve gerçekleştirmek dünyaya karşı doğuştan gelen bir sorumluluktu. Bu eğitim, öğrencilere, “Enosis”e hazırlık mahiyetinde entelektüel bir arka plan sağlıyordu. Okul, köy okulu öğretmenlerinin

106 Stanley Mayes, Makarios: A Biography, London, The Macmillan Press, 1981, s. 13.

107 Charles Foley (Ed.), The Memoirs of Grivas, London, Longmans, 1964.

94 eğitim merkezi olarak kısa sürede Yunan öğretmenlerin ithal edildiği ve genç Kıbrıslı Rum öğrencilerin Atina‟ya gönderildiği bir merkez haline geldi.108

Gymnasium‟daki öğrenciler, Yunanistan‟daki her politik harekete katılıyordu.

II. Dünya Savaşı‟nda işgal edilen Yunanistan‟ın direnişine de katılan okulun öğrencileri, özellikle 1955-1959 yılları arasında Kıbrıs‟ta faaliyet gösteren ve

“Enosis” amacı ile silahlı eylemler gerçekleştiren EOKA‟ya ya üye oluyor ya da örgütü destekleyen gösteriler düzenliyorlardı. 1963-64 olaylarında da 1974 yılındaki askeri müdahalelerde de ön safta yer almışlardı. Kıbrıslı Rumların eğitim gördüğü, başta Gymnasium olmak üzere bütün ortaöğretim, hatta bazen ilköğretim kurumlarındaki öğrencilerin “Enosis”e yönelik politik hareketlerin içerisinde yer alması o kadar sıklıkla oluyordu ki İngiliz yönetimi 1955-1957 yılları arasında Kıbrıs‟taki bütün eğitim kurumlarını kapatma kararı aldı.109 Bu noktada, denilebilir ki, genel olarak entelijensiya içerisinde milliyetçi fikirleri ateşleyen ve bu fikirlerin kitleselleşmesini sağlayan üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin yerini, Kıbrıs‟ta ilk ve ortaöğretim düzeyindeki çocuk denecek yaşta gençler almıştır.

108 Rebecca Byrant, “Disciplining Ethnicity and Citizenship in Colonial Cyprus”, Veronique Benei (Ed.), Manufacturing Citizenship: Education and Nationalism in Europe, South Asia and China, New York, Routledge, 2005, s. 106. Rum siyasetçi Glafkos Klerides anılarında okul eğitimini şöyle anlatıyor: “Beşinci sınıftayken, okul idaresi halk dilinin, yani “Dimotiki”nin kullanılmasını yasaklama kararı aldı. Ben çağdaş Yunanca (katharevusa) dersinde halk dilinde bir kompozisyon yazmıştım ve bana sıfır vermişlerdi. Okulda Helen olduğumuzu ve Büyük Britanya‟nın bizi Yunanistan‟a iade etmesi gerektiğini öğreniyorduk. Bu, her gün konuştuğumuz konuların başında geliyordu. Eski Yunan tarihine karşı ilgimiz ortaokulda değil, daha çok evde gelişmişti. Öğretmenim Papadopoulos, ilkokullar için din kitapları da yazıyordu, çok dindar bir insandı. Biz din eğitimini daha çok ondan alıyorduk.” Niyazi Kızılyürek, Glafkos Klerides: Tarihten Güncelliğe Bir Kıbrıs Yolculuğu, İstanbul, İletişim Yayınları, 2007, s. 19-56.

109 www.pancypriangymnasium.ac.cy.

95 d) Bilim, Edebiyat ve Basın

Kıbrıs‟taki dini ve seküler eğitim, öğretmenler, din adamları ve elit kesimin diğer gruplarını “Helenizm” ideolojisi ile milliyetçi birer “Yunan” vatandaşına dönüştürürken, Kıbrıs‟ın tarihine, özellikle arkeolojik çalışmalara ilgi de bu duruma paralel olarak artıyordu. Arkeoloji, Kıbrıs‟ın ne kadar “Yunan” olduğunun ispatı için bir araç olarak kullanılmaya başlamıştı.

19. yüzyıl boyunca Kıbrıs‟taki tarihi eserler ve buluntular, diğer Osmanlı topraklarında olduğu gibi, hazine avcıları tarafından yağmalanmıştı. Kıbrıs‟taki ilk müze ise, 1883 yılında kuruldu. 19. yüzyılda Avrupa‟da baş gösteren antik Yunan hayranlığı ve antik Yunan‟ın uygarlığın merkezi olduğu yönündeki inanç110 ile dönemin Yunanlılarının antik Yunan‟ın devamı olduğuna ilişkin görüş, Kıbrıs‟ın Yunan-Ortodoks ağırlıklı nüfusu ile birleşince, Ada‟daki buluntuların anakara Yunanistan ile bağlantıları kurulmaya başlandı. Özellikle, 1927-1931 yılları arasında faaliyet gösteren İsveç Kıbrıs Heyeti‟nin çalışmaları, bilimsel olarak Kıbrıs arkeolojisinin var olmasını sağladı.111

Kıbrıslı Rum arkeolog Vassos Karageorghis ise, Kıbrıs‟taki “Helen” şehirleri olarak bilinen antik sitelerde yürüttüğü kazı çalışmaları ve kazıların sonuçlarını

110 18. yüzyıldan itibaren Avrupa‟da, özellikle modernleşme sürecinin içinde olan İngiltere, Fransa ve Almanya‟daki aydınların, antik Yunan demokrasisi ve özgürlük kavramının, uygarlığın taşıyıcı unsurları olduğu yönündeki inançları, “Helenizm”e duydukları hayranlık ve zamanın çağdaş Yunanlılarına bu nedenle verilen politik desteğin adı olan “filhelenik” düşünüş, dönemin hemen hemen bütün anı, gezi ve özellikle arkeolojik araştırmalarına yansımıştır. Konuya ilişkin detaylı bilgi için bkz. Maria Todorova, Balkanları Tahayyül Etmek, Çev. Dilek Şendil, İstanbul, İletişim Yayınları, 2003.

111 19. ve 20. yüzyılda, Kıbrıs‟taki arkeoloji çalışmaları için bkz. Natasha Anastasia Leriou, “Construction an Archaeological Narrative: The Hellenization of Cyprus”, Stanford Journal of Archaeology, 2005.

96

“Helenik” bakış açısı ile değerlendirmesi ile Kıbrıs‟ın antik çağlarına ilişkin tarihsel anlatının en önemli akademik destekçisi oldu. Pancyprian Gymnasium‟da aldığı milliyetçi eğitim ile “Enosis” taraftarı olarak çeşitli eylemlerde boy gösteren Karageorghis, yürüttüğü kazı çalışmalarında Kıbrıs‟ın “Helen” olduğunun kanıtlarını aramaya başladı. Karageorghis, Kıbrıs‟ta sadece kazı çalışmaları yürütmekle kalmadı. Amacı, Kıbrıs arkeolojisini geliştirmek ve Kıbrıs‟ın “Yunanlılığı”nı kanıtlamak için yabancı arkeoloji kurumlarının ilgisini çekmekti. Bunun için Ada‟da birçok arkeolojik etkinlik düzenledi ve yabancı görevlileri, kazı projeleri yapmaları için teşvik etti.112

Kıbrıslı Rum entelektüel çevrelerin etkin faaliyetleri sonucunda, Kıbrıs‟taki kitap basımları da yine İngiliz yönetiminin Ada‟ya ayak basmasından hemen sonra, Kıbrıslı Rumlar tarafından başlatıldı. Kıbrıs‟ta basılan ilk kitap, Archimandrite Kyprianos‟un “Ada‟nın Kronolojik Tarihi” adlı eserinin ikinci baskısıdır. İlk baskısı 1788 yılında Venedik‟te yapılan kitabın ikinci baskısı 1880 yılında Larnaka‟da yapılmıştır. Bu tarihten sonra da Kıbrıs‟taki yayın hayatında, diğer halklara nazaran, Kıbrıslı Rumların belirgin bir üstünlüğü olmuştur.113 Basılan kitapların, özellikle edebi değere sahip roman ve şiirlerin Anavatan Yunanistan‟ın etkisinde kalan ve onunla bütünleşmek isteyen geleneksel ve milliyetçi bir dili olmuştur. Kıbrıs Rum edebiyatının 1974 yılına kadar söz konusu bu damardan beslendiği, halkın kolektif hafıza ve tarihsel anlatılarına öncülük ettiği ve milliyetçi ideolojiyi güçlendirdiği söylenebilir.114

112 Ibid., s. 5.

113 Ahmet An, Kıbrıs Türk Kültürü Üzerine Yazılar, Lefkoşa, Kıvılcım Yayınları, 1999, s. 37.

114 Gürgenç Korkmazel (Haz.), Kıbrıslırum Şiir Antolojisi, İstanbul, Paloma Yayınevi, 2010, s. 9-11.

97 Son olarak Kıbrıslı Rum basınının da Kıbrıs‟taki Helen milliyetçiliğinin inşa sürecindeki rolüne değinmek gerekir. Kıbrıs‟ta ilk gazete, Chrysanthos Ioannidhis tarafından 1878 yılında çıkarılan “Neon Kition” olmuştur. Bu gazeteyi kısa sürede çok sayıda Yunanca yayın yapan gazete izlemiştir. İlk gazetenin yayımlanmasında 12 yıl sonra Ada‟da toplam tirajı 3000‟i bulan yedi Yunanca gazete yayımlanıyordu.

Yayın yönetmenlerinin, Kıbrıs‟ın milliyetçi tedrisatından geçmiş kişilerden oluştuğu bu gazeteler, Yunanistan Yunancası (Katharevousa) ile yayımlandıkları için Kıbrıs‟taki milli kimlik inşasına iki şekilde katkıları oluyordu. Birincisi, Yunanistan Yunancası ile Kıbrıs‟taki halk dilini absorbe ediyor ve Kıbrıs‟taki elit sınıfın, Yunanistan ile linguistik bir bağ kurmasını sağlıyordu. İkincisi, halkın okuyamadığı ve anlamadığı bu dilin halka tercümesini, genelde Yunanca eğitimi almış öğretmenler ve din adamları yapıyordu. Milliyetçi bir dil ile yazılmış gazete metinlerinin, yine milli kimliğin inşacı temsilcileri tarafından halkın anlayacağı şekilde yorumlanması, milliyetçi ideolojinin kitlesel destek sağlaması için gerekli zemini hazırlıyordu.115