• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: TÜRK FOLKLOR ARAŞTIRMALARI DERGİSİNİN 183 SAYISINDA YER ALAN MASALLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

4. Kötü gibi görünen olaylarda bizim için hayırlı olabilecek durumlar vardır

karakterleri içermemektedir. Şıhislam ve padişah olması sebebiyle masalın bir Türk İslam devleti döneminde geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde de karakterler görevler sıfatlar değişse de karşımıza çıkabilecek toplumsal bir soruna değinmesi bakımından oldukça gerçekçi bir metindir. Bu yönüyle de çocuğun kendisini, toplumu sorgulamasına olanak sunması hasebiyle önerilebilir. Masaldaki merak ve ilgi unsurunu ayakta tutan kişi ise ana kahramanımız “çoban”dır. Onun padişahın elinden nasıl kurtulacağı, okuyucular tarafından merakla beklenecektir.

3. 3. 13. DELİ KARI13

a. ÖZET

Vaktin birinde bir adam ile onun deli bir karısı varmış. Kadın astarlık bez yapmak için ip eğirmiş, bez olarak geri vereceğini düşünerek onu Murat nehrine atmış. Nehire ipliği attığı için karısını döven adam, karısından ipliği getirmesini istemiş. Kadın nehre gitmiş, ipliği ararken iki tane altın mekik bulmuş almış getirmiş. Kocası altın mekikleri görünce sevinmiş. Mekikleri saklamış. Yüklüce alışveriş yapmış. Kadın kocası yokken altın mekikleri verip iki tane oyuncak bebek almış. Bunu gören kocası kadını kovmuş. Kadın dağda padişahın kaçan altın yüklü devesine binip evine gelmiş. Altın yüklü deveyi adam kesmiş. Padişah devesini bulan kişiye altın vereceğini vaadetmiş. Padişah aramalarla bulmayınca bir cadı kadından yardım istemiş. Bu cadı kadın ev ev dolaşarak devenin yerini bulmuş, padişaha söylemiş. Devenin kesilen etini gösteren deli kadının kocasını padişah zindana attırmış. Adam, karısının soğulcanla üzüm verilse soğulcanı yiyeceğini söyleyerek benim karım delidir, deveyi de o kesti diyerek kendini kurtarmak istemiş. Padişah, adamın söylediği gibi üzüm ve soğulcanı kadının önüne koydurmuş. Kadın soğulcanı yemiş ve kadının deli olduğuna inanan padişah adamı serbest bırakmış. Karısını boşayan adam altınları alarak rahatça yaşamış.

b. İLETİLER

1. Hayatta en yakın olduğunu düşündüğümüz kişiye karşı bile temkinli olmak gerekir, ihanetle karşılaşılabilinir.

2. Hiç kimseyi eksikliklerinden dolayı hor görmemek gerekir.

3. Herkesin anlayacağı dilden konuşulur, olaylar paylaşılır, yalan söylenilmezse kötü durumlar engellenebilir.

4. Kötü gibi görünen olaylarda bizim için hayırlı olabilecek durumlar vardır.

c. KAHRAMANLAR

Deli Kadın: Aklı yerinde olmayan, olayların gerçek yüzünü göremeyen, oldukça saf, en yakınındaki kişi olan kocası tarafından suistimâle uğrayan çaresiz bir kadındır. Metindeki anlatı başarısı ile okuyucu onun çaresiz yardıma muhtaç biri olduğuna inanıp ve masalın sonunda onun adına üzüntü duyabilir.

Deli Kadının Kocası: Sadece kendi menfaatini düşünen, aklı ermediğini düşünerek olayların gerçeklerini eşinden gizleyen, onu küçümseyen, kendi öfkesini yenemeyip karısına fiziksel şiddet kullanan bir erkektir. Bu yönleriyle olumsuz bir kahramandır.

Cadı Karı: Olayların çözüme kavuşmasını sağlayan kahramandır.

Padişah: Deli olduğuna kanaat getirdiği kadının suçu işlemediği halde cezalandırması ve asıl suçlunun serbest kalmasına karar vermesiyle adâletin yerini bulmasını engellemiştir. Bu yönüyle olumsuz biridir.

d. DEĞERLENDİRME

İletileri yoluyla ergenlere, eşlerin bile birbirlerine ihanet edebileceklerini bu sebeple arkadaş seçimlerinde herkese güvenmemeleri, dikkatli doğru kararlar vermelerini gösterebilmekte faydalı olabilir. Bu, padişahın devesini kesip altınlarını alıp, suçunu karısının üstüne atan adamın yaptıklarıyla verilmektedir.

İnsanların eksiklikleri olabilir, ancak kişilerin bu yönleriyle dalga geçilmemesi, Allah’ın verdiği her durumun aslında olumlu sonuçları olabileceği fikrini kazandırarak çocukların belli fiziksel eksiklikleri olan arkadaşlarına lâkap takmalarının, onları dışlamalarının yanlış davranışlar olduğu sezdirilebilmek için kullanılabilir. İkinci iletimiz, karısını deli olduğu için dışlayan küçümseyen kocanın, padişahın cezasından onun sayesinde kurtulması motifiyle kurgulanmıştır.

Çoban adlı masalımızda da görüldüğü gibi ağız özelliklerinin bu metne de yansıtıldığını

görmekteyiz. Zöhülcen kelimesi yazı dilimizdeki soğulcanı karşılamaktadır. Bu açıdan metnin incelenip düzeltmeler yapıldıktan sonra okutulmalıdır.

Bu olumlu özelliklerine karşın diğer masallardan farklı bir sona sahiptir. Okuyucu da masal sonunda burukluk oluşmakta adâletin yerini bulmadığı fikri zihinlere yerleşmektedir. Çıkarcı, karısını kendi yararı için kullanmaktan çekinmeyen olumsuz kahraman olan kocanın cezadan kurtulup sefa sürmesi sonucuyla karşılaşılmaktadır. Bu nedenle tavsiye edemeyiz.

3. 3. 14. ESHABI HEHF MASALI14

a. ÖZET

Bu masal Kuran’da ve hadislerde yer alan ve Müslümanların inandığı eshabı keyf olayının kısaca anlatıldığı bir masaldır. Eshabı keyf olayında olan kahramanlar vardır. Hz. İsa’ya inananların az olduğu bir dönemde Roma imparatoru Dokyanus Hz. İsa’ya iman edenleri öldürtmüş. Bunlardan yedi kişi kaçarak Efsus şehrinde bugünkü Tarsus’ta bir mağarada saklanmışlar Allah bunları 309 sene uyutmuş. Uyandıklarında içlerinden biri yiyecek almak için Efsus’a gitmiş. Alışverişte kullandığı para, Dokyanus dönemine aittir. İnsanlar, define bulduğunu düşünmüşler. Hükümetin memurları mağaraya gitmişler ve yedi kişiyi bulmuşlar. Bunların, Dokyanus’tan kurtulanlar olduğunu anlayınca onlara hürmet etmişler bu sefer de ebedî uykularına dalmışlar ve mağara türbe haline getirilmiş.

d. DEĞERLENDİRME

Bu metin, tek Tanrılı dine geçiş dönemine ait bir inanışın yansımasıdır. Dinî bir hikâye aynen anlatılmıştır. Masal kurgusuna ait hiçbir özellik burada yer almamaktadır. Kahramanlar, mekanlar ve olaylar hikâyedeki gibi aktarılmıştır. “Allah’ın her şeye kadir olduğu” inancını pekiştirmek için kullanılabilir. Disiplinlerin birbirleriyle ortaklaşa hareket etmeleri ve bilimsel gerçeklikleri insanlık için daha kullanılabilir hale getirmeleri 21. yy’da bilimsel çalışmaların öncelikli hedeflerindendir. Bu hedefe, ilköğretim ve ortaöğretim basamaklarındaki eğitim kurumlarındaki öğrenmelerde de dersler arası ilişkilendirme başlığı altında yer verildiği bilinmektedir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde tek Tanrı inanışının nasıl oluştuğu, kabul gördüğü bilgisinin verilmesinden ya da Sosyal Bilgiler dersinde Roma İmparatorluğunun siyasi yapısının anlatılmasından sonra bu metin Türkçe dersinde kullanılabilinir. Aksi halde ön öğrenmelerin yetersizliğinden ötürü beklenen sonuçlar elde edilemez. Bu durumda da öğrencinin seviyesinin üzerinde bir metin olarak kalır. Gerekli ön öğrenme çalışmaları yapılmaksızın okutulması önerilebilecek bir eser değildir.

3. 3. 15. KÂTİP MASALI15 a. ÖZET

Vaktin birinde Mersin’de bir kâtip varmış. Bir gün, Kâtip limana yanaşan gemiyi gezmek istemiş, o sırada hareket eden gemiden ayrılamamış ve yolculuğa çıkmış. Cebinde hiç parası yokmuş ve deniz üzerindeki elma kabuklarını yerken iki zengin adam bunu görmüşler. Tanıştıktan sonra olanları anlayınca adamlar kendi aralarında iddiaya girerek kâtibe biri çek verip eğer zamanla

14

Salih SAN, 3/49 (Ağustos 1953), s. 784.

zengin olur ve çeki geri getirebilirse diğeri de kızını kâtibe verecekmiş. Bunun gereği olarak kâtibe bir çek vermişler. Kâtip güzel bir şehre gelince önce lokantaya gider dış görünüşüne bakınca ona kötü bir yemek getirmişler hesabı çekle ödemeye kalkınca da saygı gösterip yemekleri bedava vermek istemişler. Sonra gittiği kumaşçı da önce kötü kumaşları vermiş çeki gördükten sonra ise en güzel elbiseleri ücretsiz vermiş. Zamanla ünü yayılmış ve şehirdeki herkes onunla iş yapmış. Gemide tanıştığı iki zengin tüccarın yolu Kâtip’in şehrine düşmüş. Çok zengin olan kâtip’le görüşüp çeki kâtipten almışlar, kendisine yapılan iyiliği değerlendirmiş olduğu için de aralarındaki iddia gereği diğer adamın kızıyla evlendirmişler. Kâtip mutlu bir hayat sürmüş.

b. İLETİLER