• Sonuç bulunamadı

1.2.6-Johannes Schiltberger(1381-1440)

Macar Kralı Sigismund’un, Türklerin Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için tertip ettiği Haçlı Seferi, 1. Bayezid’in orduları tarafından, Niğbolu’da dağıtıldı. Söylenene göre, 130.000 kişiyi bulan müttefik Haçlı kuvvetleri karşısında, Türkler

92 Clavijo, 16-17.

45

zafer kazandılar; fakat bu arada epeyi şehit verdiler.93 Ne olursa olsun, bu büyük bir zaferdi ve Bayezid bu zaferi İslâm hükümdarlarına fetihnâmeler, ganimet ve esir-köleler göndererek kutladı. Gönderilen esir-köleler Kahire, Bağdad ve Tebriz’de sokaklarda dolaştırıldı.94

Schiltberger, 1381’de Münih’le Freising arasındaki Hollers köyünde doğmuş bir soyluydu. Sigismund'un Haçlı kuvvetlerinin Osmanlılara karşı açtığı savaşa katıldığında henüz on beş yaşındaydı. Savaş sonunda esir düştüğünde, Bayezid’in kanlı intikamına şahit oldu. Ona göre Pâdişâh, ne kadar çok adamının öldüğünü anlayınca hüzne düşmüş, dökülen kanların intikamını almaya and içmişti. Ancak bu intikam o kadar uzun, dökülen kan o kadar çok oldu ki, danışmanları diz çöküp

Pâdişâh’tan tutsaklar için merhamet dilendiler.95 Zâten Schiltberger’in genç yaşı, genç bir şehzâdeyi etkilemiş ve o, en azından yaşı küçük esirler için babasından af istemişti. Pâdişâh da bunun üzerine yirmi yaşından küçük esirlerin öldürülmemesini emretti. Schiltberger henüz on beş yaşlarında olduğu için öznesi bulunduğu bu affa mazhar olabildi. Bayezid onu, Sultan Berkuk’a göndereceği esirler arasına koydurttu.

Belki o da Kahire’de İslâm’ın ve Osmanlı’nın şanını ispat etmek için dolaştırılan esirlerden biri olacaktı; fakat ayağındaki yaralar bu duruma mâni oldu. Yaralarından dolayı gidemeyince, Bayezid’in yanında kaldı.96 Sultan’ın önünde yürüyen piyadelerden biri olarak altı yıl boyunca, yâni Timur gelip Bayezid’i esir alana kadar görev yaptı. Bu arada, altmış kadar kişiyle bir kaçış denemesi yaptılarsa da başarılı olamadılar. Teslim oldular. Bundan sonra, Kara Yülük Osman’a ve

93 Johannes Schiltberger, Türkler ve Tatarlar Arasında(1394-1427), çev.: Turgut Akpınar, İletişim, İstanbul, 1997, s. 11-12.(Bundan sonra Schiltberger olarak anılacak.)

94 Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, c.1, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ocak 2017, s. 61. 95 Schiltberger, 34-36.

46

Nasıre’d-din Farac’a karşı gönderilen97 ordularda bulundu. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’un maiyetine katılarak onunla beraber geriye döndü. Timur’un emrinde üç sene, o ölene kadar çalıştı. Ölümünden sonra oğlu Şahruh’un emrine girdi. Şahruh, Miran Şah’ın Kara Yusuf’la savaşına, içinde Schiltberger’in de olduğu bir birliği yardımcı kuvvet olarak yolladı. Schiltberger için bu gidişle, yeni bir dönem daha başlamış oldu. Artık Miran Şah’ın maiyetindeydi. Fakat Miran Şah’ın 1408’deki ölümüyle, bu sefer de Ebubekir Mirza’nın hizmetine girdi. Yeni efendisinin hizmetinde ise çok kısa bir süre kalabildi. Mirza’nın sarayında, onun deyişiyle “Büyük Tataristan”dan bir şehzâde bulunuyordu. Bu şehzâde evine dönmek için Ebubekir’den izin istedi. İzni aldıktan sonra, yanında altı yüz kişiyle birlikte evine doğru yola çıktı. Onlardan bir tânesi de, Schiltberger’di. Şehzâde, Edige’nin çağrısıyla Han olmak için harekete geçmişti. Kısa bir süreliğine bunu becermiş olsa da, sonunda Edige’yle birlikte öldürüldü. Bundan sonra Schiltberger, efendisinin bir beyinin maiyetine katılarak onunla birlikte Kefe’ye geldi. Kefe’den Çerkez ülkesine geçtiler. Burada beş Hristiyan kaçmayı kararlaştırdılar. Planlarında bu sefer başarıya ulaştılar. Batum’a, oradan deniz yoluyla Amasra’ya, Sinop’a, Konstantinopolis’e ve bir süre orada kaldıktan sonra Rum İmparatoru’nun sağladığı bir kayıkla Akkerman’a gittiler. Nihayet Schiltberger buradan devamla Krakov ve Breslav üzerinden doğduğu yere, Freising’e geldi.

Çok ilgi çekici bir karakter olarak, kendisinden öncekilerden de, bu çalışmanın alanına dâhil olan seyyahlardan da ayrılıyordu. O, ne bir rahip, ne de bir saray görevlisiydi. Elçi olarak görevlendirilmedi, Türklerle yaptığı bir savaşta esir düştü, bize bugün çok tuhaf gelen, fakat yaşadığı devir itibariyle belki o kadar da

47

tuhaf olmayan bir hayat yaşadı. Esir düşüşünden ülkesine geri dönüşüne kadar geçen süre otuz yıldan fazlaydı. Bu arada, Türkçe, Farsça, Ermenice ve Yunanca öğrendi. Dönüşünde Brandenburg Dükü 3. Albert’in hizmetine girdi. Eserini burada, 1427 yılında yazdı. Seyahatnâmesi ilk kez 1460 yılında Augsburg’da basıldı. O zaman için çok fazla olarak, büyük bir ilgiyle karşılanan bu eser, aynı yıl içerisinde dört kez daha basıldı. 16. yüzyılda ve daha sonraları da esere ilgi devam etti. Schiltberger’in yaklaşık 1440 yılları civarında öldüğü tahmin ediliyor.

Onun hikâyesi diğer bütün seyyahlarınkinden ayrılacak kadar hazindir. Seyahatnâmesinin sonunda, Müslümanlardan ve onların kötü inançlarından artık kaçamayacağına, ama Tanrı’nın yardımıyla kurtulmayı başardığına, buna yardım eden herkese müteşekkir olduğuna dâir bir bölüm vardır. En sonda, bir daha kimsenin kendisinin durumuna düşmemesini dileyen samimi ve içten bir dua eder.98

Eserinin, Donaueschingen, Heidelberg, Nürnberg ve St. Gallen Manastır Kütüphânesi’nde dört yazması vardır. Eser Heidelberg nüshası esir alınarak Neumann tarafından, Nürnberg yazması temelli olarak da Tübingen’de, Langmantel tarafından basılmıştır ve Franz Babinger’e göre en iyi neşir, Langmantel neşridir.99

Bizse çalışmamızda Turgut Akpınar’ın çağdaş Almanca metinlere dayanan tercümesini kullandık.