• Sonuç bulunamadı

2. MESLEK BĠRLĠKLERĠNĠN OLUġUMU

2.4. Ham ve Yarı Mamul Sanayi Ürünleri Üreticileri

2.4.3. Koku (Itriyat) Maddesi Üreticileri

Eski dönemlerden günümüze değin yaĢamıĢ pek çok kültürde, çeĢitli karıĢımlar farklı Ģekillerde yakılarak, kokusundan ve dumanından yarar beklenmiĢtir. Yazılı belgelerin ve resimlerin yanı sıra günümüze ulaĢabilen buhurdan veya tütsü kabı olarak adlandırılan kaplar ile sunaklar da bunların yaygın kullanımına iĢaret etmektedir. Eski uygarlıklarda tütsü olarak kullanılan maddelerin neler olduğuna dair yeterli veri olmamasına rağmen, kutsal olduğuna inanılan bitki ya da kurban edilen hayvanın bir parçasının kap içinde yakılması veya yanmakta olan bir ateĢin üzerine atılmasıyla ortaya çıkan koku ve dumanın tanrıya ulaĢıp onu hoĢnut ederek yarar sağlayacağına inanılmıĢtır. Aynı zamanda ateĢin arındırıcı ve iyileĢtirici bir gücü olduğunun kabul edilmesi de tütsünün anlamını güçlendirmiĢ olmalıdır.

BaĢlangıcı bilinmemesine rağmen, ateĢe bir Ģeyler atarak buhur elde etme geleneğinin ilk olarak kurban törenleriyle baĢlamıĢ olması mümkündür. Kurban edilen hayvanın parçalarının yakılmasıyla tanrıların bu sunudan haberdar edilmesi amaçlanmıĢ olmalıdır. Anadolu uygarlıklarından arkeolojik buluntuları günümüze ulaĢan kültürler arasında en güzel tütsü kabı örnekleri Lidyalıların Karun Hazinesi‟nde yer almaktadır. Anadolu‟nun Pers iĢgali dönemine ait duvar resimlerinde, özellikle cenaze törenlerinde (symposium) tütsü kapları betimlenmiĢtir.

Romalıların da tanrıları için kutu ya da küçük bir sunak biçimindeki seramik kaplarda tütsü yaktıkları, sunak üzerinde yaktıkları ateĢe bitki karıĢımları attıkları bilinmektedir. Hıristiyanlıkta buhurun oldukça önemli bir yeri olmuĢtur. Buhur geleneği baĢlangıçta pagan olarak görüldüğünden kilise babalarınca hoĢ karĢılanmamıĢ olmasına rağmen kısa zamanda dinsel törenlerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiĢtir. Gerçek bir Hıristiyan olup olmadığı kesinleĢmemiĢ olmasına rağmen Hıristiyanlığı serbest bırakan I. Konstantin‟in Roma‟daki iki büyük kiliseye altın buhurdanlar bağıĢladığı kaynaklarda

358http://www.radikal.com.tr; http://www.stargazete.com/yazar/aziz-ustel; http://yenisafak.com.tr;

yazılıdır. Ġlk Hıristiyan devlet olan Bizans uygarlığında tütsü geleneğine büyük önem verilmiĢtir. Günlük yaĢamda temiz havaya, parfüme ve güzel kokuya da önem verildiği görülen bu uygarlıkta dinsel amaçların dıĢında da hoĢ kokulu bitkilerin yakıldığı saray ya da köĢk biçiminde ve kadın baĢı Ģeklinde tütsü kutularının var olduğu anlaĢılmaktadır.

Bizans döneminden günümüze ulaĢan farklı tiplerde buhurdanlar vardır. Ele geçen bazı kilise hazinelerinde gümüĢ ve gümüĢ üzerine altın yaldızlı kabartma tekniğinde, üzerinde dini figür veya konuların betimlendiği oldukça zengin ve ince iĢlenmiĢ örnekler bulunmaktadır. Yurtiçi ve yurtdıĢındaki müze ve özel koleksiyonlarda da buhurdan örnekleri mevcuttur. Bunların genel olarak bronz, pirinç ve demir gibi daha ucuz metallerden, döküm gibi seri üretime olanak veren teknikle yapıldıkları görülmektedir. Özellikle 5. ve 7. yüzyıllar arasında kutsal topraklara giden hacıların beraberlerinde buhurdan getirdikleri anlaĢılmaktadır.

Bizans döneminde hangi dinsel törenlerde buhurdan kullanıldığını Bizans minyatür, ikona ve kilise duvar resimlerinden öğreniyoruz. Bunlar aynı zamanda oldukça gerçekçi bir Ģekilde tasvir edildiklerinden, kullanılan buhurdan tipleri hakkında da bilgi vermektedir. Bizans dönemi buhurdanları, baĢlıca zincirli ya da zincirsiz ve uzun saplı olmak üzere üç tipte karĢımıza çıkmaktadır. Küçük bir kutu ya da kase formunda olan buhurdanların üzerini bazen delikli bir kapak örtmektedir. Elde taĢımak

için kulp ya da uzun sapı olan tava benzeri katzi denilen buhurdanlar da vardır359

.

Aromatik güzel kokuların baĢtan çıkarıcı etkisi olduğuna çok eski dönemlerden itibaren inanılmıĢtır. Bizans kültüründe, düğün gecesi yeni evlenenlerin odasının hoĢ kokularla tütsülenmesi bir gelenek olmuĢtur. Bu dönemde güzel kokularla uğraĢma pek çok kiĢinin ilgisini çekmiĢ olmalıdır. Mikhail Psellos, Ayasofya‟nın güney galerisinde portre tasviri bulunan Ġmparatoriçe Zoe‟nin tatlı otlara, halis Hint baharatına ve daha çok nadir bulunan kokulu bitkiye olan ilgisini ve Büyük Saray‟ın ikametine ayrılan bölümünde vaktini parfüm ve merhem yaparak geçirdiğini anlatır. Psellos, Zoe‟nin tamamen kendine özgü dinsel tapınıĢlarını da Grek edebiyatını iyi okuduğunu belirtip çok tanrılı inanca dayandırarak parfümlerin saçtığı buharın kötü ruhları kovup iyi

ruhları cezp ettiği Ģeklinde yorumlamıĢtır360

. Zoe (1042-55) imparatoriçe olduktan sonra bile günlerinin büyük bir bölümünü parfüm yapmakla geçiriyordu. Psellus‟a göre yatak

359 Gülgün KÖROĞLU, Bizans Döneminde Buhur Geleneği ve Buhurdanlar, Osmanlı Bankası ArĢiv ve

AraĢtırma Merkezi, Mayıs 2007, s. 12-13

odasına mangallar koyarak orayı bir imalathaneye çevirmiĢti. Her hizmetkâra belli bir iĢ verilmiĢti. Bazıları kokuyu ĢiĢeliyor, bazıları karıĢtırıyor ve diğerleri de onu damıtıyordu. KıĢın bu iĢleri yapmak hoĢtu ama yazları odası fırın gibiydi. Hem kendisi hem de kardeĢi ve ortak yöneticisi Theodora temiz havadan "güzel evlerden, çayırlardan ve bahçelerden" hoĢlanmadıklarından buna aldırmıyorlardı. Ġmparatorlardan birçoğu iĢ

hayatına atılarak gelirlerini artırmayı baĢarmıĢlardı361.

Arzuhalciler Büyük Saray ile Constantinus Forumu arasında; ıtriyatçılar ise güzel kokular sarayın bahçesine yayılsın diye Büyük Saray‟ın Halke Kapısı önünde

tezgâh açıyorlardı362

.