• Sonuç bulunamadı

SavaĢ sonrasında Türkiye‟de sanayi politikaları, içe dönük politikaların ötesinde, dünyada meydana gelen küresel geliĢmeler ıĢığında Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Zira savaĢ sonrasında küresel devletler ortaya çıkarak dünya siyasetine ve ekonomisine yön verecek hale gelmiĢtir. Birinci Dünya SavaĢı sonrasında gücünü ve rüĢtünü ispat eden ABD, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında Avrupa‟nın zayıflaması ile birlikte gittikçe güçlenerek, kapitalizm merkezli askeri, siyasi ve ekonomik karar mekanizmalarının yönlendiricisi konumuna gelmiĢtir. Bu dönem, özellikle savaĢ sonrası Sovyetlerin yayılmacı komünist fikirleri karĢısında batıya dönük ekonomik ve siyasi politikalar izleyen Türkiye‟nin ABD ile yeni iliĢkiler içerisine girdiği dönem olarak ifade edebiliriz.

Bu dönemde yaĢanan dıĢ geliĢmelerin ülkede izlenen sanayi politikalarını etkilediği görülmektedir. Özellikle savaĢ sonrasında ABD‟nin öncülüğünde kurulan “Uluslararası Para Fonu (IMF)” ve “Yeniden Yapılandırma ve Kalkındırma Bankası: Dünya Bankası (IBRD)” yeni dünya düzeninin bir politikası olarak dünya ekonomisini Ģekillendirecek iki kurum olarak ortaya çıkmıĢtır91

. Bu kurumlara daha sonra OECD ve NATO eklenmiĢtir. Aynı dönemde Sovyetler Birliği‟nin Türkiye hakkında saldırgan tavırları nedeniyle Türkiye-ABD yakınlaĢması baĢlamıĢ ve Truman Doktrininin Türkiye ve Yunanistan‟ı kapsamasına karar verilmiĢtir. Bu karar doğrultusunda Türkiye‟ye mali yardımlar yapılması kararlaĢtırılmıĢtır. Bu konuya ileriki bölümlerde tekrar değinilecektir.

Bu geliĢmeler yaĢanırken Türkiye‟de sanayi planları sekteye uğramıĢ ve savaĢ süresince askeri tedbirler nedeniyle üretim azalmıĢ, sanayi yatırımları askıya alınmıĢtır. Üreten nüfusun silah altına alınması ve silahlanma nedeniyle bütçenin %60‟ı savunmaya ayrılmıĢ, bu ise hem üretimin azalıp tüketimin artmasına, hem de sanayi yatırımlarına ayrılan bütçenin askeri alanlarda kullanılmasına sebep olarak sanayi atılım hamlelerini durma noktasına getirmiĢtir. SavaĢ sonrasında Türkiye‟de yeni bir dönem baĢlamıĢ, savaĢ dönemi ve öncesinde baĢlayan muhalefet neticesinde Demokrat Parti

91

Günver GÜNEġ, “Türkiye'de SavaĢ Ekonomisi Uygulamaları ve Toplumsal YaĢama Etkileri”, TÜRKLER, c.17, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.149-150.

kurulmuĢ ve çok partili hayata geçilmiĢtir. Ġktidar olan CHP‟nin gittikçe güçlenen muhalefet karĢısında daha temkinli ve dikkatli hareket etmesi ve savaĢ süresince zenginleĢen sermaye sahiplerini memnun etmek için özel sektörü hedef alan adımlar atması zorunlu hale gelmiĢtir.

1.3.3. 1946 Ġvedili Sanayi Planı ve 1947 Ġktisadi Kalkınma Planı

SavaĢ dönemde kesintiye uğrayan planlı sanayi süreci savaĢ sonrasında da devam ettirilmek istenmiĢtir. Bu amaçla 1945 yılında, Kadro hareketinin fikir babası olarak bilinen ġevket Süreyya Önder baĢkanlığında “Ekonomi Bakanlığı Sanayi Tetkik Heyeti” kurularak çalıĢmalara baĢlanmıĢtır. Heyet 1945 yılında bir “Öz Rapor” hazırlayarak savaĢ sonrası, küresel dengeleri ve Türkiye‟nin iç dinamiklerini göz önünde bulunduran bir sanayi stratejisi hazırlamıĢtır92

. Bu raporda öngörülen devletçilik anlayıĢı ne tam anlamıyla kapitalist ne de sosyalist bir anlayıĢı benimsemiĢ, bunun yerine Türkiye‟ye has bir devletçilik anlayıĢı hâkim olmuĢtur93

.

Raporda devlet teĢekküllerinin gittikçe geniĢleyen ve geliĢen bir yapıyla, ülke sanayisini geliĢtirip kalkındırması, özel sektörün ise sermaye biriktirebilmek, kredi kullanmak, çağdaĢ teknikler kullanan iĢletmeler kurmak, verimli çalıĢmak, pazar bulmak gibi koĢulları yerine getirmesi ile geniĢ iĢ sahaları bulabilmesi stratejisi öngörülmüĢtür. Bu iĢletmelerin daha çok mahalli, küçük ve orta ölçekli iĢletmelere yönelmesi tavsiye edilmiĢtir94

. Böylelikle aslında özel teĢebbüsün yerel ihtiyaçları karĢılayan küçük ve orta ölçekli iĢletmeler olması karĢılığında, devletin gittikçe geliĢen ve büyüyün bir yapıyla sanayileĢmesi, böylece egemen küresel güçler karĢısında aciz kalmaması hedeflenmiĢtir.

Hazırlanan programa göre geliĢtirilmesi düĢünülen sanayi kolları olarak; tekstil ürünleri, kâğıt, çimento, selüloz, inĢaat malzemesi, makine, madeni eĢya ve malzemeleri sanayileri, madencilik ve elektrik santralleri düĢünülmüĢtür. Yapılacak olan yatırımların toplam tutarı 1,345 milyar TL düzeyinde olup bu tutarın 610 milyon TL'lik kısmının döviz cinsinden olması öngörülmüĢtür. Ġkinci program ise Etibank ve Sümerbank tarafından yapılması düĢünülen projelerin olduğu programdır95

.

92

Yahya TEZEL, age, s.284. 93

Ġsmail Cem AY, agm, s.159. 94

Yahya TEZEL, age, s.285. 95

Ġlhan TEKELĠ, "II. Dünya SavaĢı Sırasında Hazırlanan 'SavaĢ Sonrası Kalkınma Plan ve Programları'", ODTÜ Gelişme Dergisi Özel Sayısı, Ankara, 1980, s.309.

Bu projelerin hayata geçirilmesi için Ekonomi Bakanlığı, Sümerbank ve Etibank yetkilileri bir araya gelerek bir sanayi planı hazırlamıĢlardır. 1946 yılında hükümet değiĢikliği olmuĢ ve sanayileĢmede özel sektöre daha çok rol verilmesini benimsemiĢ Recep Peker hükümeti iktidara gelmiĢtir. Hükümet, planda özel sektöre yeterince yer verilmemesi, savaĢ sonrası geliĢen küresel dengeler, Türkiye-ABD yakınlaĢması ve batının benimsediği liberal anlayıĢlara ters düĢülmesi ve en önemlisi 7 Eylül 1946 yılında Türk Lirasının devalüe edilmesinden dolayı hazırlanan planın yeniden gözden geçirilmesi hususunu gündeme getirmiĢtir96

. Çünkü gerek ABD, gerekse güdümüne giren Avrupa devletleri, siyasal ve ekonomik anlamda giderek iliĢkilerin geliĢtiği ve güçlendiği ve liberalizmin ön plana çıktığı bir anlayıĢ ile hareket etmekteydiler. Devletçilik daha çok komünizmi çağrıĢtırdığından ABD ve Avrupa Devletlerinin desteğini alabilmek için böyle bir değiĢikliğe gidilmiĢtir. Planın gözden geçirilmesi ile birlikte uygulanabilmesi için 301 milyon liralık ödeneğe ihtiyaç duyulduğu belirtilmiĢtir. 1946 Ġvedili Sanayi planını gerçekleĢtirmek üzere ihtiyaç duyulan kredi için Avrupa Kalkınma Programına baĢvurulmuĢ, yapılan baĢvuru değerlendirilmiĢ ve “Devlet Sosyalizmi” olarak nitelendirilmiĢtir97

. Söz konusu yatırımlar için gerekli sermaye bulunamadığından dolayı plan askıya alınmıĢ ve daha liberal bir plan yapılması kararlaĢtırılmıĢtır98

.

Yeni Hükümet, 1947 yılında, Ekonomi Bakanlığı BaĢdanıĢmanı Kemal Süleyman Vaner baĢkanlığında daha çok liberal görüĢe sahip “Türk Ekonomi Kurumu” üyelerinden oluĢan yeni bir heyetten, değiĢen dünya dengelerini göz önünde bulundurarak yeni bir plan hazırlamalarını istemiĢtir99

. Vaner Planı olarak ta bilinen bu kalkınma planı için ihtiyaç duyulacak olan sermayenin yerli kaynaklarla karĢılanmasının mümkün olamayacağı hususu gündeme gelmiĢ ve dıĢ yardım alınarak gerçekleĢtirilebileceği vurgulanmıĢtır100. Bu Ģartlar göz önüne alınarak yeni bir kalkınma planı hazırlanmıĢtır.

Hazırlanan planlardaki bu değiĢimlerin temelinde öz kaynakların yetersizliği yatmaktadır. Yatırımlar için ihtiyaç duyulan kaynakların yetersizliği, hükümeti dıĢ yardımlara yönlendirmiĢtir. Ancak dıĢ yardımları finanse edecek ABD‟nin, ülke

96

Yahya TEZEL, age, s.293-294. 97

Ġsmail Cem AY, agm, s.162. 98

Yahya TEZEL, age, s.294. 99

Yahya TEZEL, age, s.295. 100

kalkınmasında devletçi yaklaĢımları reddederek daha çok liberal kalkınma modellerini desteklemesi nedeniyle koyu devletçi politikalardan vazgeçilmiĢtir.

Tablo 5. 1947 Vaner Planında Öngörülen Harcamalar(1948-1952) Türk Lirası Ġle Yapılacak Harcama Döviz Ġle Yapılacak Harcama

Sektörler Milyon TL % Milyon TL %

Tarım 612 16,4 280 15,4 Büyük Su ĠĢleri 155 4,2 13 0,8 UlaĢtırma 1.628 43,7 779 42,9 Enerji 598 16,0 327 18,0 Demir-Çelik Sanayi 128 3,4 93 5,1 Çimento Sanayi 23 0,6 11 0,6

Diğer Ġmalat Sanayi 525 14,1 288 18,8

Madencilik 60 1,6 25 1,4

Toplam 3.729 100,0 1.816 100,0

Kaynak: Ġsmail Cem AY, ”Ġkinci Dünya SavaĢı Ulusal Planlama Faaliyetleri: 1946 Ġvedili

Sanayi Planı ve 1947 Türkiye Ġktisadi Kalkınma Planının KarĢılaĢtırmalı Analizi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, c.62, Sayı 1, Ġstanbul, 2012, s.166.

Hazırlanan plana göre en büyük yatırım payı, 1.628 milyon liralık yatırım payı ile planın genel bütçesinin % 43,7‟sini kapsayan ulaĢtırma iĢlerine ayrılmıĢ olup, bunu tarım, imalat sanayisi ve enerji sektörü izlemektedir.

Bu planın gerçekleĢtirilmesi için ihtiyaç duyulan kredi temini için baĢvurulan Amerika hükümetine bağlı “Ġktisadi ĠĢbirliği Ġdaresi” olarak bilinen ECA, Vaner Planı hakkında “Avrupa’nın kalkınmasına fayda sağlamayan, koyu bir öz-yeterlilik içeren,

devletçi bir plan”101

olarak nitelemiĢ ve yardım talebini reddetmiĢtir. Bu durum karĢısında Yahya Tezel‟in ifadesi ile “daha mütevazı” bir program hazırlamak durumunda kalınmıĢtır102

.

Gerek ikinci gerekse üçüncü sanayi planları gerçek hayata aktarılamadığından birer projeden öteye gidememiĢtir. Planın hayata geçirilebilmesi için öncelikle tüm kurumların üzerinde koordinasyonu sağlayan bir kurum103

tarafından hazırlanmaması, bunun yerine daha çok kurumların harcamalarından oluĢan birbiriyle uyumsuz ve müstakil yatırımları içeren küçük planların bir araya getirilmesi suretiyle oluĢan bir plan

101

Yahya TEZEL, age, s.300. 102

Yahya TEZEL, age, s.301. 103

olduğu için baĢarılı olunamamıĢtır104

. Buna ilaveten bu planları gerçekleĢtirecek sermayenin olmayıĢı zaten baĢlı baĢına bir sorun teĢkil etmektedir. Tüm bu sorunların temel nedeni ülkede yeterince sermaye birikiminin sağlanamaması ve özel teĢebbüsün büyük yatırımların altına girmekten imtina etmesi olarak ifade edilebilir.

1.3.4. SavaĢ Sonrası Küresel Ekonomik ĠĢbirlikleri ve DıĢ Yardımların