• Sonuç bulunamadı

Demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan çok partili hayat, cumhuriyet tarihimizde birkaç kez denenmiĢ ancak gereken ortamın müsait olmaması nedeniyle gerçekleĢememiĢtir. ġartların olgunlaĢması ile birlikte, 1946 yılında CHP‟den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan gibi isimler bir araya gelerek Demokrat Partiyi kurmuĢlardır. Demokrat Parti Meclis‟in dıĢında ortaya çıkan fikirsel bir hareketin neticesinde değil, Meclisteki tek parti olan CHP içerisinde oluĢan iç muhalefetin neticesinde ortaya kurulmuĢtur. Ancak öncesinde yaĢanan geliĢmelerden kısaca bahsetmekte fayda vardır.

1945 sonrasında gittikçe güçlenen demokrasi havasında CHP politikalarına karĢı parti içi muhalefet alıĢık olunmayan bir oranda artmaya baĢlamıĢtır. 21 Mayıs 1945 tarihinde baĢlayan bütçe görüĢmelerinde Celal Bayar, Adnan Menderes, Feridun Fikri DüĢünsel, Hikmet Bayur ve Emin Sazak gibi isimler hükümete karĢı gittikçe artan iç muhalefetin sesleri olmuĢlardır. Bu eleĢtiriler, bütçe açıklarından kaynaklanan devlet borçları, hayat pahalılığı, memurların düĢük maaĢ sıkıntıları, vurgunculuk, karaborsa ve vergi sisteminin adaletsizliği gibi konularda toplanmaktaydı118

. Her ne kadar mesele normal itirazlar gibi görünse de asıl sebebi mecliste görüĢülen toprak yasası ile baĢlamaktadır. TartıĢmalara sebep olan yasanın 17. maddesine göre toprağı olmayan köylülere toprak dağıtmak amacıyla toprak sahiplerinin 50 dönüme kadar arazileri kamulaĢtırılacaktı. Diğer bir madde olan 21. Maddeye göre bu kamulaĢtırmalar gerçek bedel üzerinden değil vergi matrahı üzerinden gösterilen değer üzerinden hesaplanacaktı119. Bu maddelerden dolayı oldukça sert bir muhalefet sergileyen Adnan Menderes ve arkadaĢları, ilerde “dörtlü takrir” olarak adlandırılan önergelerini sunacaklardır.

118

Cem, EROĞUL, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, Ġmge Kitabevi, Ankara, 1998, s.28. 119

2.1.1. Dörtlü Takrir

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kapsamında 17. ve 21. maddelere muhalefet eden Ġzmir milletvekili Celal Bayar, Aydın milletvekili Adnan Menderes, Ġçel milletvekili Refik Koraltan ve Kars milletvekili Fuat Köprülü bir araya gelerek sundukları önerge tarihe “dörtlü takrir” olarak geçmiĢtir120. Verilen önergede “Milli

hâkimiyetin tek tecelli yeri olan Büyük Millet Meclisi’nde hakiki ve bir murakabenin sağlanmasını, demokratik müesseselerin serbestçe doğup yaşamasına engel olan ve anayasanın halkçı ruhunu takyit eden bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını ve parti tüzüğünde de yine bu maksatların icap ettirdiği tadillerin hemen icrasını121 istemekteydiler. Bu açıklamaya göre, gerek kanunlarda gerekse parti tüzüğünde yer alan antidemokratik gördükleri hükümlerin kaldırılmasını istiyorlardı. Bu amaçla “demokratik müesseselerden” kastedilen partilerin kurulabilmesi, seçimlerin serbestçe yapılabilmesi ve muhalefet yapabilmesi amacıyla bazı kanunlarda değiĢiklik isteniyordu. O dönemdeki Ģartların tabii bir neticesi olarak dörtlü takrir mecliste reddedildi. Bunun ardından giderek artan muhalefet adımları kendini gazetelerde yazılan yazılara da aksettirdi. Adnan Menderes ve Fuat Köprülü Vatan Gazetesinde yazdıkları yazılar ile muhalefetin tonunu gittikçe arttırmaktaydılar. Bu yazılar nedeniyle ikili 21 Eylül 1945 yılında partiden ihraç edildiler. Bunu Refik Koraltan‟ın ihracı takip etti. Ardından Celal Bayar bu duruma tepki olarak önce milletvekilliğinde ardından da partisinden istifa etmek suretiyle tepkisini dile getirdi122. Böylece Demokrat Parti‟nin kuruluĢu için gereken muhalif ortam oluĢtu.

2.1.2. Demokrat Parti’nin KuruluĢu

YaĢanan Ġhraç ve istifanın ardından bir araya gelen dörtlü demokrasiye renk kazandıracak yeni bir parti kurmaya karar verdiler. Bu amaçla 1 Aralık 1945 tarihinde Celal Bayar, basına verdiği bir demeçle arkadaĢları ile birlikte yeni bir parti kurulacağını açıkladı. Açıklamanın birkaç gün sonrasında Ġsmet Ġnönü, Bayar‟ı Çankaya KöĢkü‟ne davet ederek birlikte yemek yediler123. Ġnönü, bu hareketi ile kaçınılmaz olan çok partili hayata geçiĢin sulh içerisinde olmasını düĢünecek ki böyle bir davet düzenlemiĢtir. 7 Ocak 1946 yılında Celal Bayar baĢkanlığında Demokrat Parti resmen

120

Ferit Erden BORAY, Öncesi ve Sonrasıyla Cumhuriyet Tarihi, c. 4, Kumsaati Yayınları, Ġstanbul, 2010, s.267.

121

Cem EROĞUL, age, s. 30. 122

Cem EROĞUL, age, s. 31. 123

kurularak tarihimizde ilk kez günümüze kadar kesintisiz olarak devam edecek olan çok partili hayata geçilmiĢtir.

Tüzüğü incelendiğinde, Demokrat Parti, liberal, o dönemin ifadesi ile serbest fırka olarak tanımlanabilir. CHP ile ayrıĢmalarında bile antidemokratik kuralların tasfiyesinden bahseden bir partinin daha demokrat bir tüzük hazırlaması doğaldır. Aslında o dönemde ABD‟nin sürekli demokrasi söylemleri, ülkemizdeki politik geliĢmelerin Ģekillenmesinde etkili olduğu savunulabilir. Nitekim “Milli ġef” olarak anılan ve ülke yönetimine tek baĢına hâkim olan CHP‟nin lideri Ġnönü de tek partili sistemin terk edilmesini istiyordu. Bu düĢüncenin oluĢmasında özellikle ABD‟ye yakınlaĢmanın da etkilerinin olduğunu söylemek gerekir.

Demokrat Parti, 1946 parti programında demokrasinin daha etkin tesis edilebilmesi için Ģu ifadelere yer vermiĢtir: “Umumi hayata her bakımından muvazeneli

ve ahenkli bir gelişmenin sağlanması için, yalnız siyasî partiler kurulmasını, yani sadece siyasî sahada teşkilatlanmış olmayı kâfi görmüyoruz. Milletimizin iktisadî ve içtimai sahalarda da süratle teşkilatlanması ve daha şuurlu bir birlik tecellisi için işçilerin, çiftçilerin, tüccar ve sanayicilerin, serbest meslekler mensuplarının, memur ve muallimlerin, yükseköğretim talebesinin mesleki içtimaî ve iktisadî maksatlarla, cemiyetler, kooperatifler ve sendikalar kurmalarını gerekli buluyoruz124”. Demokrat

Parti, halkın hemen her kesimine hitap ederek bireylerin sadece oy vermesiyle demokrasiye katılmalarından ziyade demokrasinin daha da etkin hale getirilebilmesi için ülkedeki kesimlerin bugünkü anlamda sivil toplum örgütleri, dernekler, sendikalar ve kooperatifler kurarak demokrasinin tüm imkânları aracılığı ile duygu, düĢünce fikirlerini temsil edebilmesi gerektiğini belirtmiĢtir. Ġleri demokrasilerde var olan bu anlayıĢ, demokrasinin daha çok olgunlaĢmasını sağladığı gibi halkın demokrasi bu imkânları kullanarak, zamanla politik olmanın verdiği fanatizm neticesinde kutuplaĢarak anlamsız bir mücadelesine de dönüĢebilmektedir. Nitekim 1970‟li yıllar Türkiye‟sine bakıldığında bu yaklaĢımın neticeleri daha net görülecektir.

2.2. Demokrat Parti Tüzük ve Programlarında Belirlenen Sanayi