• Sonuç bulunamadı

2. Nietzsche’nin Ahlak Anlayışında Bazı Kavramlar

2.2. İyi–Kötü

İyi veya kötü nedir? İyi haz mı, yarar mı yoksa mutluluk veren bir şey midir? İyi, davranışın başında olan niyet mi, yoksa sonunda gelen ürün müdür? Acaba tüm insanlık için ortak bir iyiden bahsetmek mümkün müdür? İşte bu vb. sorular Ahlak Felsefesi’nin temel sorularıdır ve aynı zaman da iyi Ahlak Felsefesi’nin temel prob- lemlerinden biridir.

Genel anlamda iyi, bir şeye veya birisine faydalı olan anlamında iken, metafizik anlamda ise varlığı arzu edilir hale getiren şey olarak kabul görmektedir. Ahlaki anlamda bakıldığında da kurala, ahlakın idealine uygun olan şeye iyi dendiği görülmektedir.96 Farklı iyi türlerinden söz edilebilir. Yani iyi bazen bir şey asli olarak bizzat kendi başına iyidir. Yine bir şey doğurduğu sonuçtan dolayı iyi olabilmekte iken, bazen de iyiye araç olduğu için iyi olabilir.97

Nietzsche felsefesinde iyi problemine nasıl bakılmaktadır? Onun için iyi ve kötünün anlamı nedir? Nietzsche ortak bir iyiden söz etmekte midir?

Nietzsche’ye göre, “iyi”yi gösterecek doğru soru şudur: “İyi kavramının değişik dil- lerde etimolojik açıdan anlamı gerçekte nedir?” Nietzsche değişik dillerde iyi hakkında etimolojik araştırmalar yaptığını ve bunun sonucunda bütün dillerde aynı kavramsal deği-

96 S.Hayri BOLAY, Felsefi Terimler ve Doktrinler Sözlüğü, Akçağ Yay., Ankara 1997, s. 235. 97 A. CEVİZCİ, a.g.e., s. 523.

şime gidildiğini bulduğunu belirtmektedir. Yani ona göre, “iyi” kavramı her yerde “soylu”, “asilzade” kavramlarından yola çıkarak “ruhça soylu”, “asilzade”, “ruhça yüksek”, “ruhça ayrıcalıklı” anlamlarında zorunlu olarak gelişime uğramış bir kavramdır.98 Peki, Türkçe’de “iyi” kavramının etimolojik açıdan anlamı nedir? Dilimizde etimolojik açıdan iyi; varlık, servet, elde edilen şey, başarı99 anlamına gelmektedir. “Varlık, servet” manaları bize bir ölçüde Nietzsche’ye haklılık payı vermemizi gerekli kılabilir. Zira varlık ve servet zengin- liğin, dolayısıyla Nietzsche’nin anladığı anlamda “soyluluğun” bir belirtisi olarak değer- lendirilebilir. Fakat “elde edilen şey ve başarı” anlamlarını bu çerçevede değerlendirmek büyük bir yanlışlık olacaktır. Çünkü bu anlamların soyluluk ile bir bağlantısının olduğunu söyleyemeyiz.

Nietzsche iyi ve kötü meselesinde ilk olarak İngiliz psikologlarını eleştirmek- tedir. İngiliz psikologlarına göre insan; tarihin başlarında iyiyi bulurken bencil olma- yan eylemleri onaylamış, daha sonra bu eylemleri, eylemlerle karşılaşanlar ve bu ey- lemlerden yararlananlar açısından iyi kabul etmiştir. Yine onlara göre insan, sonraları da bu onayın kaynağını unutmuştur. İşte Nietzsche İngiliz psikologlarının bu açıkla- masını kabul etmemektedir. Yani o bencil olmayan eylemlerin hep alışkanlık sonucu iyi olarak kabul görmesine, iyi olarak duyumsanmasına karşı çıkmaktadır.100

Nietzsche bu duruma iki şekilde itiraz etmektedir. Öncelikle, bu kuramda “iyi” kavramının kaynağının yanlış yerden araştırıldığını belirten Nietzsche, “iyi” yargısı- nın, “iyiliğin” gösterildiği yerden kaynaklanmadığını söylemektedir. Çünkü Ni- etzsche’ye göre köylü olanların zıttına “iyi” olanlar, kendi başlarına iyiydi, yani, soy-

98 F. W. NIETZSCHE, Ahlakın Soykütüğü Üstüne, s. 29. 99 http://nisanyan.com/sozluk/search.asp?w=iyi/29.08.2007.

lu, güçlü, yüksek konumdu, yüksek ruhluydular; kendilerini öyle duyuyorlar ve öyle ortaya koyuyorlardı.101 İkinci olarak da “iyi” değer yargısının kaynağı üstüne bu dü- şünce, Nietzsche’ye göre içinde psikolojik bir saçmalık taşıdığı için özürlüdür. İngi- liz psikologlarına göre; bencil olmayan eylemin yararlılığı, bu eylemin uygun görül- mesinden, onaylanmasından kaynaklanmalıdır, demekte ve bu kaynağında unutuldu- ğunu belirtmektedir. İşte Nietzsche unutulmanın olanaklı olup olmadığını sorgula- maktadır. O, böyle bir durumda bilinçten kaçmanın, unutulmayı öne sürmenin yeri- ne, daha fazla açıklık için bilinçliliğin sürekli olarak vurgulanması gerektiğini be- lirtmektedir.102

Nietzsche ahlak meselelerinde sadece “iyi insan” ve iyi insandan başka hiçbir şeyin arzu edilebilir olarak gösterilmemesini eleştirmektedir. Ona göre, insanlığın gelişiminin gidişinin oraya yönelik olması ve bütün amacı oraya yöneltilmesi yanlıştır.103 Nietzsche görüşünü şöyle açıklamaktadır: “Bir üstün gözle düpedüz bunun tam tersine kötünün daha büyük egemenliği, insanın dar ve ürkek ahlak sıkmasından artan bir özgür oluşu arzu edi- lir, en büyük tabiat güçlerini, teessüri heyecanları hizmete sokabilmek için gücün büyüme- si arzu edilir.”104

Nietzsche “iyi insan”ın iyi tasarımına en yüksek arzu edilebilirliği yerleştirdiğini ve bunun böyle olduğundan da “iyi insan”ın kesinlikle kuşku duymadığını belirtmekte- dir. Ona göre “iyi insan” tepe noktasına ulaşırsa, bütün kötünün iptal edildiği bir ruh du- rumunu kendisi için düşünür ki, orada gerçekte sadece iyi yaratıklar geriye kalmışlardır.

—————————————

100 F. W. NIETZSCHE, Ahlakın Soykütüğü Üstüne., s. 27. 101 F. W. NIETZSCHE, a.g.e., s. 28.

102 F. W. NIETZSCHE, Ahlakın Soykütüğü Üstüne, s. 29. 103 F. W. NIETZSCHE, Güç İstenci, s. 201.

O, “iyi insan”ın kötü ve iyi karşıtının birbirlerinin var olmalarıyla kayıtlı olduğunu kabul etmemesini eleştirmektedir.105 Nietzsche iyi ve kötü kavramlarının birbirini tamamlamak için var olduğunu, biri olmazsa diğerinin de olmayacağını savunmaktadır. Yani Ni- etzsche iyiyi ve kötüyü kendisiyle çelişen, birbirlerini tamamlayan değer kavramlar ola- rak kabul edilmemesine, yalnızca iyinin tarafını tutmasını istenmesine karşı çıkmaktadır. “İyi insan”ın iyinin son köküne kadar kötüye yüz çevirmeyi ve direnmeyi öğütlemesini gerçekte hayatı reddetmek olarak gören Nietzsche, “iyi insan”ın bununla bütünlüğe, bir- liğe hayatın güçlüğüne geri dönmeyi hayal etmesini eleştirmektedir.106 Çünkü ona göre böyle bir şey imkânsızdır.

Nietzsche’de iyi ve kötü zıtlığının kaynağı daha “alçak”, daha “alttaki” bir dü- zene göre daha yüksek düzenin, sürüp giden, egemen olan, temelli ve topyekün duy- gusudur. Toplumda efendilerin ad verme hakkına sahip olduğunu, bu hakkın en ileri noktasının ise dilin kendisinin kaynağının kavranmasına izin verildiğini söyleyen Ni- etzsche, bunun sonucunda “iyi” sözcüğü, açıkça öncelikle ve zorunlulukla “bencil olmayan” eylemlere bağlanmamış olmaktadır demektedir.107

İyi ve kötü kavramlarında soylu ve köle ahlakına da değinen Nietzsche, efendi ahlakında “iyi”nin zıttı olarak “kötü”yü kullanırken, köle ahlakında “şer” kavramını kullanmaktadır. Ona göre, efendi ahlakındaki “kötü” sonradan ortaya çıkmış bir ürün bir yan iş, bir tamamlayıcı renk iken, köle ahlakındaki “şer” özgün, başlangıçta olan, gerçek bir eylemdir. Nietzsche’ye göre ikisi de görünüşte aynı “iyi” kavramının

—————————————

104 F. W. NIETZSCHE, a.g.e., s. 201. 105 F. W. NIETZSCHE, a.g.e., s. 186. 106 F. W. NIETZSCHE, Güç İstenci, s. 187.

zıttıdırlar fakat “kötü” ve “şer” birbirinden oldukça farklı sözcüklerdir.108Çünkü Ni- etzsche köle ahlakının kökenine hınç duygusunu koymaktadır. Kanaatimizce bu hınç duygusuyla başlayan ahlak anlayışında “şer”, “iyi”yi tamamlayan olarak değil, bizzat kendisi için vardır. Fakat efendi ahlakında durum farklıdır. Yine kanaatimizce Ni- etzsche, efendi ahlakının kökenine, gücü koyduğu için, kötüyü iyiyi tamamlayan ola- rak görmektedir. Bunun dışında niçin böyle bir ayrım yaptığı hakkında başka bir açıklaması bulunmamaktadır.

Ortak bir iyinin olup olmayacağı konusuna da değinen Nietzsche bu konuda şunları söylemektedir: “İyi, artık iyi değildir, bir kez komşun onu ağzına alınca. Nasıl olabilirdi “ortak iyi”? Sözcük kendisi ile çelişiyor. Ortak olabilenin değeri daima az- dır”109 Sözlerinden anlaşıldığı gibi Nietzsche ortak bir “iyi”nin olabileceğini kabul etmemektedir. Bu durumda iyi sadece kişilerin kendi iç durumlarına ve kültür sevi- yelerine göre belirlenmektedir. Fakat böyle bir durum topluma çatışma ve kargaşayı getirmeyecek midir? Herkes kendi “iyi”sini yaparken, birisi için iyi olan, diğeri için kötü olacak ve toplum huzursuz olacaktır. Ortak değerler huzur ve sükûnu getirir. Kanaatimizce Nietzsche’nin bu görüşü kabul edilebilir değildir.

Nietzsche iyi ve kötünün, tabiat kavramları olan “yararlı”, “zararlı”, “hayatı güçlendirici”, “hayatı azaltıcı” gibi kavramlardan ortaya çıktığını belirtmektedir. Ona göre, ahlak anlayışlarında “başka bir hayat”, yani “ahiret hayatı”nın düşünülmesi doğrudan doğruya “iyinin ve kötü”nün ilk ortaya çıktığı anlamına ters bir durum arz

108 F. W. NIETZSCHE, Ahlakın Soykütüğü Üstüne, s. 40.

109 F. W. NIETZSCHE, İyinin ve Kötünün Üstüne, s. 56, Ross POOLE, Ahlak ve Modernlik, Çev.

etmektedir.110 Çünkü Nietzsche, hayatın bu dünya ile sınırlı olduğunu düşünmekte- dir. Ona göre “iyi” özünde bu dünyayı yükseltici, hayatı güçlendirici olarak var edilmiştir. Fakat daha sonra gelen bazı öğretiler onu bu durumundan uzaklaştırıp, başka bir dünya ile ilişkilendirmektedirler. Bu da Nietzsche’ye göre kabul edilemez bir durumdur.

Nietzsche iyi kavramının bugünkü anlamda olmasında rahiplerin etkisi üzerin- de durmaktadır. Öncelikle o, rahiplerin değerlendirme biçimlerinin şövalye aristokra- sisinden kaynaklanıp zıt yönde geliştiğini söylemektedir. Peki, şövalye aristokrasisi- nin değer yargıları nelerdir? Nietzsche’ye göre, şövalye aristokrasisinin değer yargı- ları, güçlü bir bedene sahip olmayı, capcanlı, zengin, coşku dolu sağlığı, sağlığı ko- rumaya yarayan savaşı, serüveni, avcılığı, dansı, savaş oyunlarını ve genellikle sağ- lam, özgür, sevinçli eylemleri temel almaktadır. Rahip soyluluğunun değerlendirme biçimlerinin ise dayanakları, ona göre savaş patladığında pek de güçsüz kalan daya- naklardır.111

Nietzsche kötüden kendini uzak tutan “iyi insan”ın erdemin yarım felci ile ma- lul duruma geldiğini belirtmekte, ama bu hali ile savaş açmaktan, düşmanlara sahip olmaktan vazgeçmediğini söylemektedir. Hrıstiyanlar için günahın nefret edilecek bir şey olması ve pek çok şeyin de günah olarak görülmesini eleştiren Nietzsche, bu dü- şünceyle, yani kötünün bir ahlak karşıtı olduğuna düpedüz inanmakla dünyanın ebe- diyen nefrete müstahak olan ebediyen kendisiyle mücadele edilmesi gereken bir yer olarak görüldüğünü söylemektedir. Bu durumda iyi insan kendini kötü ile kuşatılmış

110 F. W. NIETZSCHE, Güç İstenci, s. 92.

görür ve kötünün sürekli saldırısı altında olduğunu düşündüğü için bütün aklı ve fikri ile kötüyü keşfetmektedir. Nietzsche’ye göre böyle bir düşüncenin sonunda tabiat kötü, insan ahlaken bozulmuş olarak görülmekte ve iyi olmak da Tanrı’nın bir lütfu olarak telakki edilmektedir. Yani iyinin insan için imkânsız olduğu sanılmaktadır. Böyle düşünmek yaşanılan hayatı olumsuzlamayı gerektirmektedir.112 Bu durum ise Nietzsche tarafından kabul edilebilir görülmemektedir.

Nietzsche iyiye yönelik irade kadar tehlikeli bir ideolojinin olmadığını ve bu durumun riyakâr insanı ortaya çıkardığını söylemektedir. Nietzsche konuyla ilgili olarak şöyle demektedir: “İkiyüzlü biri olarak Tanrılığa götüren doğru yolda olundu- ğu, bir riyakâr değişmenin bir Tanrısal değişme olduğu öğretildi.113

Nietzsche dürüstlük, haysiyet, adalet, insanlık, namusluluk, doğruluk, iyi vic- dan gibi kavramların kendileri uğruna onaylanmış olup olmamalarını sorgulamakta- dır. Ona göre, bu kavramlar aslında değere lakayt nitelikler ve durumlar iken daha sonra değer kazandıkları herhangi bir bakış açısına mı olabilirler. Bu niteliklerin de- ğeri onlarda mıdır yoksa onlardan doğan faydada mı, çıkarda mıdır?114Yani bizatihi mi değerlidir yoksa faydasına binaen mi değerlidir? Yapılan davranışın değeri, hem kendinde, hem sonucunda elde edilecek faydada olabilir. Fakat yüzyıllardır belirlen- miş ortak “iyi–kötü” davranışların varlığı bu davranışların kabul edilirken zatlarından kaynaklanan değerlerle kabul edildiği kanaatindeyiz. Zira bizce faydasına binaen ol- saydı kültürlerde değerlerin farklı olması gerekirdi.

112 F. W. NIETZSCHE, Güç İstenci, s. 187–188. 113 F. W. NIETZSCHE, a.g.e., s. 187.

İyinin etimolojik kökenini araştıran Nietzsche, “soylu” ve “asilzade” anlamla- rını karşıladığını bulmuştur. Acaba erdem için de aynı durum söz konusu mudur? Yani Nietzsche’ye göre erdem soylu ahlakında yer alan bir kavram mıdır? Ya da bu- nun da ötesinde erdem ahlaki bir kavram mıdır? Şimdi bu vb soruları yanıtlamaya çalışacağımız konumuza geçelim.

Benzer Belgeler