• Sonuç bulunamadı

olmuştur.

Kanaatimizce bu muhafazakâr grupların Yahudileri kollamalarının arkasında dünyanın Hıristiyanlaştırılması ideali yatmaktadır. Ortadoğu’ya Yahudilerin yerleştirilmesi, o bölgedeki kaos ve kargaşa sebebiyle Hıristiyanların dünya misyonerlik faaliyetlerini rahatça yapmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca Hıristiyanlığın çok fazla gelişme imkânı bulamadığı bu coğrafyanın, Yahudiler vasıtasıyla engellenmesi de gerçekleştirilmiş olacaktır. Hıristiyanların desteğiyle İsrail devletini kuran Yahudilerin tahminlerin ötesinde bir güç kazanması ihtimali bu gruplarca tartışılmış ve Yahudilerin Müslümanlar kadar tehdit olamayacağı sonucuna varıldığı için Hıristiyanlarca desteklenen bir devlet kurmalarında bir sakınca görülmemiştir. Evanjelik Hıristiyanların esas amacı, Yahudilerin dünya hakimiyetini gerçekleştirmek değil, bilakis Hıristiyanlığın -Amerikalıların- dünyaya tamamen hakim olabilmesi için Yahudilerden yararlanmaktır. Bütün fundamentalist gruplar için önemli olan tek şey, bir an önce İsa Mesih’in yeryüzüne gelişini gerçekleştirmektir. Mesih’in yeryüzüne gelmesi ve “Bin Yıllık Tanrısal Krallığın” kurulması için ise dünyanın bir an önce Hıristiyanlaştırılması gerekmektedir. Dünya Hıristiyanlığın önündeki en büyük engeli Müslümanlar oluşturmaktadır. Yahudilerin arz-ı mevudu üzerinde bulunan Müslümanlarla en iyi mücadeleyi verecek olan da hiç şüphesiz Yahudiler olacaktır. Kutsal Kitaba dayalı yenidünya düzeninin kurulması, İsa Mesih’in dünyaya gelişi anlamına geleceği gibi beklenen kıyametin de kopuşu olacaktır. Dolayısıyla bu zannedildiği gibi “Yahudi Kıyameti” değil, bilakis bir Hıristiyan “Armegedonu” (kıyameti) olacaktır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ise ise “evanjelik” terimin üç farklı mana taşıdığı görülmektedir. Bunlardan ilki, birçok temel öğretiyi ve amelî vurguyu tasdik eden bütün Hristiyanları “evanjelik” olarak görmektedir. İngiliz tarihçi David Bebbington, evajelikalizme bu açıdan yaklaşır ve evanjelik din anlayışının dört özel işaretinden söz eder: Converisonism (din değiştirme-ihtida), değiştirilmeye ihtiyaç duyarak yaşayan inanç; biblisism (İncilcilik, İncil ile özel ilgi), İncil için özel saygı; crucicentrism, çarmıhta ızdıraplı ölümü kabul eden İsa’nın kurban üzerindeki baskısı. İkinci anlamı, hareketlerin ve dini geleneğin yapısal bir grubu olarak evanjelikalizme bakmaktır. Bu bağlamda “evanjelik”, bir takım inançlar kadar bir formada dikkat çeker. Sonuç olarak, Zenci Baptistler ve Alman Reform Kiliseleri, Mennonitler ve Pentakosttalistler, Katolik Karizmatikler ve Güney Baptist Konvansiyonu gibi farklı grupların hepsi evanjelik şemsiyenin altında yer almaktadırlar. Üçüncü anlamı ise, 2. Dünya Savaşında meydana gelen bir koalisyon için kendiliğinden ortaya çıkan bir grubun etiketidir. Bu grup, 1920’lerde ve 1930’larda fundamentalist hareketin entellektüel olmayan ayrılıkçı ve kavgacı doğasına karşı bir tepki olarak doğmuştur. Bu grubun öncüleri Harold John Ockenga ve Billy Graham’dır. 1942’de “Ulusal Evanjelikler Birliği” (The Evangelical Movoment) kurulmuştur. Bunları liderleri arasında Bob Jones, Sr. John R. Rice, Charles Woodbridge, Harry Ironside, David Otis Fuller ve R. G. Lee yer almaktadır. Yeni evanjelikalizm

[33]

(New evanjelikalizm) terimi, muhtemelen Harold Ockenga (1905-1985) tarafından türetilmiştir. Oysa 2000 yılının başlarında evanjelikalizm, fundamentalizm kavramıyla ifade edilmekteydi, dolayısıyla bu iki kavram arasında pratikte hiçbir fark yoktu. 1950’lerde ayrılıkçı Fundamentalistlerle ayrılıkçı olmayan evanjelikler arasında bir kırılma yaşanmıştır. Bu ayrılık, Billy Graham’ın ekümenik evanjelizminden kaynaklanmıştır. Her ne kadar günümüzdeki evanjelikalizmin 1950’li yıllara nazaran çok daha yumuşak olduğu söylense de kanaatimizce çok fazla bir değişim söz konusu değildir. Belki eski ile günümüz arasındaki tek fark, eskinin çok daha dogmatik ve militanca oluşuna karşın günümüzdeki biraz daha ılımlı kılıfa bürünmüş olmasıdır.

Evanjelikalizmin sadece dini bir hareket olarak değil, aynı zamanda sosyal bir akım olarak da algılanması gerekir. Şöyle ki, o, 19. yüzyılda Amerikan toplumunu değiştiren örgütlü devrimin geniş bir parçası olmuştur. Çoğunlukla Amerikalılar 18. yüzyılda hiyerarşik düzeni olan geleneklerin içinde kendi hayatlarını yaşamaktaydılar. Öncelikli olarak yerleşmeye yönlendirilmekte ve toplumların düzen ve istikrarına ağırlık vermekteydiler. Zira bu onların en öncelikli işiydi. O dönemlerdeki Amerikan aileleri, kızları için uygun evlilikler arayan anneler ve oğullarını uygun bir işe yerleştirmeye çalışan babalar tarafından idare edilen küçük bir hiyerarşiden oluşmaktadır. 19.yüzyılla birlikte hızlı bir değişim başlamıştır. Bilhassa ülke içerisinde sosyal hareketlilik hız kazanmıştır. Bu akıcılığın baskısı altında ailer, kasabalar ve mesleki yapılar, bireysel ve sosyal hayatlarını düzenlemek için geleneksel kapasitelerinden çok şey kaybettiler. Onun yerine Amerikalılar, hayatlarına ihtiyaç duydukları modeli ve şekli vermek için gayret sarf ettiler, Bunda Mezheplerin, cemaatlerin, çeşitli gönüllü toplulukların ve siyasi partilerin kendilerini ve toplumu yeni gelişmeler ışığında dizayn etmeye çalmaları etkili olmuştur. Dolayısıyla Evanjelikler bu değişimin, başka bir ifadeyle reformun öncüleri ve yaratıcıları olmuşlardır. Nitekim ikinci büyük aydınlanma olarak biline büyük ihya hareketi bunlar sayesinde gerçekleşmiştir. Yine bunlar son gelişmeler ışığında gruplar arasındaki bağlantıyı sağlayacak ağ faaliyetine ihtiyaç hissetmişler ve kişisel disiplin ve cemaat duygusu gerektiren, hizmet sorumluluklarını uygun yönlere kanalize ettiren yeni ve güçlü kurumsal bir bünyenin oluşmasını sağlamışlardır. Mesela mahalli Baptist, Methodist ve ekümenik kiliseler içerisinde bu gelişmeler yaşanmıştır. Örneklemek gerekirse kendi gazete ve yayın organlarının kurulması bu gelişmelerdendir. 1835’lerde Amerikan Broşür Topluluğu ve Amerikan Pazar Okulu Birliği yetmiş beş milyondan fazla sayfayı ihtiva eden dini materyal dağıtmış ve New York’ta düzenli olarak her eve aylık yeni dinî broşürler ulaştırabilecek seviyeye erişmişlerdir. Ayrıca ev misyonerliği, gezgin vaaizcilik, şehirlerarası vaaz toplantıları düzenleme ajansı, yeni kiliselerin ve dinî toplulukların örgütlenmesi, İncil ve diğer dini malzemenin dağıtılması faaliyeti de bu gelişmelerdendir. 1830’lardan sonra bu faaliyetler, yeni Evanjelikalizmin işareti olan revivalism (ihya) hareketi ile beraber büyük bir evanjelik kitlenin oluşumuna da vesile olmuştur. Ayrıca evanjelik karakter ülkedeki demokratikleşme sürecine de büyük katkı sağlamıştır. Evanjelikalizm, bireyin mutlak güç duygusunun gelişmesine

[34]