• Sonuç bulunamadı

ekipmanları savaşta denenme imkanı bulur ve savunma sanayi gelişim gösterir. Diğer bir olumlu etkinin ise savaş sonrasındaki bayındırlık harcamalarının istihdamda neden olduğu artıştır. Yine savaş döneminde baskılanan üretim ve tüketim savaş sonrasında ciddi artışlar göstereceğinden işsizliğin savaş sonrasında hızla düştüğü görülmektedir.

4. Savaşların Finansmanı

Savaşlar büyük maliyetlere katlanmayı gerektirmekte ve bu maliyetler için de önemli miktarda kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Savaş yapı sektörünü, sanayi sektörünü, tarım sektörünü, hizmet sektörünü, ihracatı, yatırımı kısaca tüm temel ekonomik yapıyı etkiler. Bombalanma sonucu yıkılmış binalarının yeniden yapılması, ulaşım ağlarının gördüğü zararın giderilmesi, zarar görmüş sanayi tesislerinin, barajlarının tekrar verimli hale getirilmesi gibi konular savaş sonrası dönemde ülkeyi bekleyen sorunlardır. Bu sorunların giderilmesi, ülke için önemli bir maliyet getirmektedir. Savaş maliyetinin diğer ayağı ise savaşın sürdürülmesi için ayrılan kaynaklardır (Pigou, 1999: 243; Okay, 2003: 29).

Savaş finansmanı için ayrılan kaynaklar içerisinde iç ve dış borçlar için ödenen faizler, vergi artırımı nedeniyle toplumun vazgeçtiği tüketim, tasarruf ve yatırımlar, savunma sanayi için ayrılan kaynaklar yer almaktadır. Bunun dışında üretimin azalması neticesinde vazgeçilen ihracat gelirleri, vergi kaynaklarının tükenmesi, savunma ihtiyaçları için yapılan ithalat giderleri ve savaş sonrasında ekonominin, sosyal hayatın, çevrenin ve kentin onarımı savaş finansmanına neden olan faktörlerdir.

Savaşın finansmanı için uygulanan ağır vergiler vergilemenin kaynağına göre yükümlüler üzerinde farklı etkiler bırakmaktadır. Savaşın finansmanı eğer tüketim üzerinden alınan vergilerle yapılıyorsa yoksulluğun hızlanacağı, servet veya gelir üzerinden karşılanıyorsa bu durumda da tasarrufların ve yatırımların azalması kaçınılmaz olacaktır. Ancak gelir dağılımındaki bozulmanın önlenebilmesi için gelir ve servet üzerinden yapılacak bir vergileme daha etkin sonuçlar doğuracaktır.

Savaş masrafları vergi yoluyla karşılanacak ise başvurulabilecek en etkili yöntem lüks malların ve sigara, alkol gibi keyfi ürünleri hedef alan özel tüketim vergilerinin arttırılmasıdır. Gerçek servet vergisi ve servet artış vergileri de savaş dönemlerinde savaş finansmanı için uygulanan vergilerdir. Genellikle savaş dönemlerinde bir defaya mahsus olmak üzere alınan bu vergilerin oranı, yükümlünün servetinin bir kısmını satmasını gerektirecek kadar ağır olabilir (Turhan, 1985: 189-195).

Savaşın finansmanı için ülkeler merkez bankaları yoluyla yaptıkları emisyon yanında iç ve dış borç olmak üzere üç farklı finansman kaynağına sahiptirler. Bu dönemde yapılacak emisyon yani para basımı ülkelerde fiyatlar genel düzeyinin hızla artarak üç haneli rakamlara ulaşmasına ve ülke ekonomisinin hiperenflasyon ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. İç borçlanmada ise ülkenin farklı alternatifleri bulunmaktadır. Bunlardan ilki banka ve finans kurumlarıdır. Ancak banka ve finans kurumlarının kârlılıkları düştüğünden

ve geleceğe yönelik belirsizlikler arttığından bu kaynağın sürekliliği çok mümkün değildir. Diğer iç borçlanma kaynağı ise bireysel tasarruflar yani halktan borçlanmadır. Böyle dönemlerde halkın devlete borç verme isteğinin temel nedeni var olan kötü durumdan çabucak kurtulma isteği ve ulusal bağlılıktır. Ancak hükümetler özellikle piyasadaki arz kıtlığının doğurduğu enflasyonist baskıyı gidermek amacıyla halktan borçlanmayı ve böylece onların satın alma gücünü düşürmeyi amaçlamaktadır.

5. Savaşların Ülke Ekonomilerine Etkileri

5.1. Birinci ve İkinci Dünya Savaşının Ülke Ekonomilerine Etkileri

Birinci dünya savaşının etkileri savaş ve ekonomi arasındaki etkileşimin en net görüldüğü savaş olması bakımından önemlidir. Bu savaşın kısa süreceğine ilişkin öngörü ülkelerin savaş öncesinde gereken hazırlığı yapmalarını engellemiştir. Ancak savaş dönemindeki yıkıcı etkiler ülkelerin neredeyse tüm kaynaklarını savaş için kullanmasına neden olmuştur (Kurtbek, 1942: 51; Ergin, 1943: 41). Genel itibariyle birinci dünya savaşı boyunca ülkeler piyasada sıkı bir denetim uygulamışlardır. Özellikle gıda ve hammadde üzerine düzenlemeler yapılmış, stratejik ürünlerin denetlenmesi, savaş teçhizatı ve bunları tedarik edenler, ulaştırma ve tarım sektöründe denetimler artırılmıştır. Eskiden yapılan savaşların maliyetleri milyonlarla ölçülürken, Birinci Dünya Savaşı’nın maliyeti 211 milyar doları bulmuştur (Toprak, 1982: 234).

Birinci dünya savaşından alınan dersler neticesinde ülkeler ikinci dünya savaşı öncesinde bazı tedbirler almışlar ve ekonomik planlamalar yapmışlardır. Örneğin ikinci dünya savaşı başladığında Almanya ve İngiltere’nin genel harcamalarının yaklaşık %80’i ve milli gelirin neredeyse yarısından fazlası savaş harcamaları için ayrılmıştır. Hükümetler savaş finansmanını karşılamak amacıyla mevcut vergileri artırma, yüksek kazançları vergiye tabi tutma ve tasarrufları zorunlu artırma gibi bazı ekonomik ve mali tedbirlere başvurmuşlardır. Ayrıca iç borçlanma yoluyla satın alma gücünün düşmesi sağlanmış ve böylece üretim artığına gidilmeye çalışılmıştır (Ergin, 1943: 150-151; Toprak, 1982).

5.2. Suriye Savaşının Dünya Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkisi

Suriye’nin en uzun sınır komşusunun Türkiye olması Türkiye ekonomisinin diğer dünya ekonomilerine nazaran savaştan daha fazla etkilenmesine yol açmıştır. Dünya Bankası tarafından yayınlanan rapora göre Suriye’deki iç savaşın Türkiye, Mısır, Lübnan, Ürdün ve Irak’a ekonomik maliyeti yaklaşık 35 milyar doları bulmuştur. Özellikle savaş başlayana kadar Türkiye ve Suriye arasındaki ticari ilişkilerin iyi seviyelere gelmesi savaşın ardından bu ilişkilerin kaybolmasına ve Türkiye’nin önemli miktarda dış ticaret kaybı yaşamasına neden olmuştur.

Suriye savaşının bir diğer önemli ekonomik sonucu savaş nedeniyle ülkemize göç etmek zorunda kalan Suriyeli sığınmacılardır. Şu an için Türkiye’de kayıtlı 2,5 milyon, kayıtlı olmayanlarla birlikte 3,5 milyon Suriyeli sığınmacının yaşadığı tahmin edilmektedir. Özellikle Suriyeli sığınmacıların

[168]