• Sonuç bulunamadı

YL Öğrenci, Karabük Üniversitesi SBE / begumakan@hotmail.com Doç. Dr. Karabük Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Assoc. Prof., Karabük University Faculty of Economic and Administrative Sciences hayrettinkesgingoz@karabuk.edu.tr

Öz

Anadolu topraklarında filizlenmiş olan Ahilik teşkilatı Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1912 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Dünya’da meydana gelen iktisadi devrimler Ahilik teşkilatının zayıflamasına ve yetersiz kalmasına neden olmuştur. Ayrıca Osmanlı’nın hali hazırda gerileme döneminde olması Ahilik sisteminin o dönemi yakalama hususunda geri kalmasına sebep olmuştur. Ahilik Teşkilatı işleyiş olarak barış ve refahı gözetleyen, üretici, paylaşımcı ve ahlaki yönden güçlü birey ve toplumlar oluşturmayı hedeflemiş ve gerçekleştirmiştir. Zayıflamış bir devlet olan Osmanlının sonucu olarak Ahilik Teşkilatının bitişi bir sebep olmakla birlikte Dünya’da ortaya çıkmış kapitalizme Ahiliğin adapte olamaması da sona ermesinin önemli sebeplerinden olmuştur. Osmanlı Devlet’inde Ahilik teşkilatının olduğu dönem ile kapitalizmin ortaya çıktığı dönemdeki ekonomiyi incelemek ve günümüz sistemine ahilik anlayışını adapte edip daha adil bir işleyişin mümkünatı olup olmadığı bu çalışmanın temel amaçlarıdır.

Anahtar Kelimeler: Ahilik, Kapitalizm, Ekonomi, Kapitalizm İlişkisi

The Relation Between Ahi-Order and Capitalism

Begüm Akan

Master Student, Karabuk University Institute of Social Science begumakan@hotmail.com

Abstract

Ahi community was established in the Anatolian territories and stayed from the foundation of Ottoman Empire to 1912.Financial revolutions which occured in the earth caused Ahi Community became weak and inadequate. Besides, because of the Ottoman Empire was in its regression period, Ahi community could not reach its point in that time. Ahi community as procedur, observed peace and prosperity, producer, sharer and aimed and made real strong individual and community in moral. The ending of the Ahi Community; the weakness of Ottoman Empire, ahi-order's relation with capitalism which occured in the earth are the other important reasons which caused ending. This work's basis aims are to analyze the economy when Ahi community was in Ottoman Empire and when capitalism showed up itself in that period. The other aim is to understand the possiblity of bringing the ahi-order to the present and try to see whether there can be more fair process or not.

[172]

Giriş

Geçmişten günümüze insanın ve toplumun var olduğu süre zarfında ihtiyaçları olmuş, refah seviyesini arttırma isteği ortaya çıkmıştır. Temel ihtiyaçların karşılanması devamında farklı ihtiyaçları doğurmuştur. Kabul görmüş değerler çerçevesinde ihtiyaçlarını karşılayan toplumlar refah seviyelerini de artırmaya çalışmışlardır. İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için ekonomik kaynaklar elde etmek zorundadır. Bu sebeple toplumda önceleri emek yoğun üretim yapılırken sonraları sermaye yoğun üretim faaliyetlere başlanmıştır.

Teknolojinin gelişmediği, sanayi devriminin henüz gerçekleşmediği dönemlerde toplumlar emek yoğun üretim yapmaktaydı. Daha geniş kapsamda düşündüğümüzde takdirde el işçiliğinin yüksek, hammaddenin kısıtlı, üretimin tüketimin olduğu kadar yapıldığı, Pazar ağlarının çok dar olduğu zamanları içermekteydi.

Nüfusun az olduğu ve daha çok kırsal bölgelerde yaşanan dönemin üzerinde durduğumuz takdirde Dünya’da tarım odaklı bir üretim söz konusu olmakla birlikte kırsal kesimde yaşayanların kendi tüketimlerini ürettikleri ile karşılamaktaydılar. Şehirlere başlayan göçlerden sonra küçük esnafın ve tüccarların merkezlere yerleşmesi ile birlikte şehirler birer değişim ve imalat yeri durumuna gelmiştir. Anadolu’ya gelen Türklerin kendi ekonomik gücünü elde etmeleri amacıyla tüccar ve sanatkârların bir araya gelmesi ile Ahilik teşkilatlanması başlamıştır. Bu çalışmanın amacı Ahilik teşkilatının Osmanlı Devletinde hâkimiyetini koruduğu yıllar çerçevesini ve önemini yitirdiği dönemde Dünya’da ortaya çıkan yeni akım kapitalizmin Osmanlı Devletinin sosyo-ekonomik yapısı ile kapitalizm gibi Dünya’da hakimiyet kurmuş bir işleyişin alternatifi olarak ahilik tekrar canlanabilir mi onun araştırması yapılacaktır.

Ahilik Teşkilatı ve Genel Yapısı

Ahilik teşkilatı Ahilik sistemi ilk olarak 13.yüzyıl’da Selçuklu devletinin yıkılışı ile Anadolu’ya göç eden halkla birlikte başlamıştır. O dönem de göç eden tüccar ve sanatkârlar Anadolu’da bulunan Bizanslı sanatkârlar ile rekabet etmek için kaliteli ürünler üretirken tüketicinin talebi kadar ürün üretmeyi tercih etmişlerdir. Temelinde üretim ve ticaret yer alan işleyiş ahlak ve sanatı da kendi çeperinde toplamıştır. Ahilik teşkilatı faaliyetlerini yaparken toplumsal farklılıkları birleştiren bir politika izlemiştir. Ahlaki yapıyı gözeten Ahilik teşkilatı bu sayede Dünya’da ilk kez ahlaki değerleri kurumsallaştırmıştır (Karagül, 2012: 2).

Anadolu’ya göç eden Türkler Ahilik ile birlikte hedefledikleri amaç kendi sanat ve ticaretlerini yeni yaşama adapte etmek ve çalışma disiplinini oluşturma gayretidir. İlk olarak tüccar ve sanatkârları tek bir çatı altında toplayıp onlara kendi meslekleriyle ilgili, askeri ve ahlaki eğitimler verilmiştir. Ahilik teşkilatı şehirleşme sürecinde kolay adaptasyon sağlamıştır. Ahilik teşkilatı sınıfsal bir ayrım gözetmeksizin yani sadece tüccar, sanatkârları değil toplumun başka meslek mensuplarını da kendi bünyesine kabul ediyordu. Teşkilatın sınıfsal ayrım yapmaksızın her

kesimden insanı teşkilata kabul etmesi toplumun Ahilik kültürünü benimsemelerini sağlamış, bununla birlikte toplumsal değerleri ve refah seviyesini artırmıştır(Durak, Yücel, 2010:153).

Ahilik üreticiyi önemsemiş ve bu kesimi destekleyip ön plana çıkarmıştır. Ahiliğin üretici odaklı politikası ticaret ile ekonomide büyümeler olmasına, organize işleyişleri ise şehirlerin düzenlenmesini sağlamış, tüccar ve sanatkârların yardımlaşmayı ve imeceyi önemsemeleri doğal olarak toplumda dengeyi sağlamış ve korumuştur. Temelinde dini inanç yatan ve ortak kültürde ki toplum bireylerini kaynaştırmıştır. Bu sayede ortaya barışçıl ve ahlak unsuru yüksek bir toplum meydana gelmiştir (Demirpolat, Akça, 2004: 366).

Kapitalizm ve Genel İşleyişi

Kapitalizm sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaç üretme üzerine kurulu bir işleyiştir. İşçi işveren gibi sınıfsal ayrımın ortaya çıktığı bu sistemde sermaye sahipleri üretim araçlarını denetim altına almış ve üretimi gerçekleştiren işçilerde belirli bir emek iş gücünü ortaya koyarak karşılığında belirli bir ücret almaktaydı. Kısacası sermayedarların tekelleşmeye gitmesi sonucu toplumsal tabakalaşma meydana gelmesi sonucu kapitalizmi doğurmuştur (Alptekin, 2015, 232).

19.yy tarihinden itibaren piyasaların ticari mallarla gerçekleştirdiği işlemler sonucu dünya üzerinde hızla yayılma sağladı. Beraberinde alınanlar kararlar, önlemler devreye sokuldu ve piyasanın emek, toprak ve parayla alakalı etkileri kurumlarla entegrasyonu sağlanıyordu. Hammadde piyasaları, dünya sermaye piyasaları ve dünya döviz piyasalarının kurulması piyasanın ivme kazanmasına olanak sağlarken, ekonominin tehlikeli etkilerine karşı koyabilmek için köklü bir oluşum ortaya çıktı (Buğra, Ayşe.(2014).Büyük Dönüşüm. İstanbul: İletişim Yayınevi).

Sermaye odaklı gelişip büyüyen kapitalizm insanı, doğayı önemsemez. Her zaman kendi faydasını gözetleyen bu sistem günümüze gelmeyi başarmış, bütün sistemleri ekarte etmiş ve her zaman daha çoğunu isteme dürtüsü oluşturmuştur. Ahlaki unsurları önemsemeyen kapitalizm dar gelirli insanların ihtiyaçları konusunda dahi çok geniş bir ihtiyaç durumu varmış hissi meydana getirmiştir. Emek iş gücünü ortaya koyarak alınan ücret sermayedarların kasasına geri dönmektedir. Kapitalizmin ilk tohumlarının ortaya atıldığı dönemden bugüne kadar kısır döngü bu şekilde devam etmiştir

Ahilik ve Kapitalizm İlişkisi

Ahilik ve kapitalizm din ile ekonomi ilişkisinin birleşimi sonucu ortaya çıkmıştır. İki işleyiş benzer amaçlar gütmekle birlikte birbirinden ayrıldığı noktalar vardır. Ahilik toplumsal fayda üzerine kurulmuştur. Ahlaki duygular her zaman üstte bulundurulmuş ve işleyişin içinde yer alabilmek belirli kurallara uyum sağlama zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Yaşamak için yeterli olarak kabul görülen miktarın dışına çıkılmamış ve her zaman öz ama kaliteli üretim hedeflenmiştir.

[174]