• Sonuç bulunamadı

2.3. İkinci Dünya Savaşı’nda İran’ın Almanya İle Yakınlaşma Siyaseti

2.3.1. İran’da Alman Beşinci Kol Faaliyetleri

İran’ın tarafsızlık siyasetinin korunmasının kolay bir konu olmadığı noktası açıkça görülmektedir. Bununla beraber Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne saldırmasına kadar bu siyaset bir tür ince ve hassas denge yoluyla devam etti. Sovyetler Birliği İran’ın tarafsızlığına muhalif değildi ve Almanya ise aktif şekilde bu siyaseti destekleme çabasındaydı. Ama İngiltere bu siyasete güven duymuyordu. Onlar Alman unsurlarının İran’da varlık göstermesinden çekiniyorlardı. İngiltere’nin bu konudaki kaygısı, savaşın başlamasıyla birlikte İngiltere’nin sultası altında olan Hindistan ve Irak mukimi Almanların dikkate değer sayıda İran’a geldikleri zaman arttı. İran, fiilen Alman vatandaşlarının ikamet edebilecekleri tarafsız bir ülkeydi. İngilizler Birinci Dünya savaşı sırasında olduğu gibi Alman unsurların İngiltere için sorun çıkaracaklarından korkuyorlardı.268 Çünkü Almanlar almak istedikleri devletleri önce

etkili bir propagandayla içerden hazır hale getiriyorlardı.269

O sıralar, üç bin iki yüz Alman uzmanı, İran'a yerleşmiş ve faaliyet halindedirler. Çoğunun mesleği gerçekten de mühendislik, mimarlık ve bilim alanıydı. Ancak İran ile iş birliği yapan Almanların bir kısmı da Nazi ajanından başka bir şey değildi. Alman beşinci kolunun270 Hindistan ve Ortadoğu yolu üzerine yerleştiklerini,

yeryüzünün bilinen en zengin petrol yataklarının bulunduğu bir bölgede özgürce gidip gelmelerine izin verildiğini bilmek İngiliz hükümet yetkililerini rahatsız ediyordu. Yine de, Almanya Sovyetler Birliği'ne saldırana kadar İngiltere bu durumu değiştiremedi. İngilizlerin her yeni çıkışında Şah daha kararlı görünüyor, ordu daha düşman bir tutum takınıyor, Abadan'daki ve Anglo-İranian'ın öbür petrol merkezlerindeki polisler daha hassas ve soğuk davranıyorlardı.271

İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar “beşinci kol”a çok büyük ehemmiyet veriyorlardı ve savaş süresince bu koldan dikkate şayan şekilde faydalandılar. Almanlar muhtelif ülkelerde “beşinci kol”u oluşturmak için çeşitli yöntem ve siyasetlerden

268 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 420-421. 269 Oral Sander, a.g.e., s. 158.

270Beşinci Kol: Beşinci kol terimi ilk defa İspanya’da kullanıldı. Beşinci kol tabiri, General Franko

tarafından 1936-1939İspanya İç Savaşında Madrid'e karşı dört koldan saldırdıkları sırada beşinci kol görevindeki Madrid içerisinde bulunan Generalin istihbarat yetkilileri şehirde bir ayaklanma çıkarmış ve Madrid'in düşmesine yardımcı olmuşlardır. Bu kolun faaliyetleri İlkçağlardan beri süregelmektedir. Casusluk, sabotaj, propaganda ve beşinci kol gaye ve hedef olarak birbirinin aynısıdır. İkinci Dünya harbinde çok büyük roller oynamış ve çok önemli bir unsur olduğu anlaşılmıştır. Nazi Almanya’sının, Birinci dünya harbinden esaslı dersler aldığı ve bu bakımdan çok mükemmel bir şekilde hazırlandığı görülmektedir. Beşinci kolda, otel garsonundan, bakan’a kadar her meslek erbabından insanlar mevcuttur. Bkz: Selahattin Ertürk, İkinci Dünya Savaşında Yer Altında Savaş, Berikan Yay. Ankara 2001, s. 8-17.

faydalandılar. Örneğin Avusturya’da bu ülkenin Almanya’ya ilhakını kabul eden kişileri kullanarak “beşinci kol”u kurdular ve Avusturya’nın işgalinden önce bu ülkenin Şansölyesi Engelbert Dollfuss öldürüldü.

İran’da ise faşizm propagandası özel bir forma sahipti. 1932-1933 yılları ve sonrasında faşizm propagandası, ırk teorisini savunma ve dünyayı kurtarmaya çalışan bir kahraman sıfatıyla Hitler’i öne çıkarma İran’da taban buldu. Abdurrahman Seyf-i Azad’ın yönetimindeki dönemin “İran Bastan” adlı gazetesi, Adolf Hitleri İran vatandaşlarına şöyle tanıtmıştı:272 “Dünya’nın en ünlü büyük adamlarından biri Adolf

Hitler, bu Ari ırklı adam, Yahudilerin dünya milliyeti, nasyonalizm, özellikle Arya ırkına karşı planını yok etmiştir. Günah ve vahşet perdesi altında Sosyalizm, dünyanın birliği, padişahların gücünü ortadan kaldırma, Komünizm gibi tuhaf isimlerle öne sürdükleri fikir ve düşünceler hicap perdesini yırtmış ve yeni umut olmuştur.” Aynı gazete “biz neden üstünüz” başlıklı yazıda şöyle diyordu; “Arya üstünlük alameti (kırık haç) her yerde Aryai ve saygındır. İster İsfahan’ın Şahi Mescidi’nin seramiklerinde ve Tahran’ın Dervaze-i Dovlet’in (Devlet Kapısı) sütunlarında yer alsın isterse Almanya’nın bayrağında yer alsın veya Hitlerin kolunu süslesin.”273

Almanların son yıllarda İran ile daha fazla münasebet kurması ve bu ülkede bazı işlerle meşgul olmalarının bir nedeni vardı. Buna göre; hiçbir ülkenin rekabet edemediği özel kolaylıklar ve uygun fiyatlarla kalkınma ve endüstriyel programları için zaruri olan ürün, makine ve inşaat araçlarını İran’a satmakta ve İran’ın ürünlerini ise en iyi fiyata satın almaktadır. Bu muameleleri birebir esasınca ve herhangi bir döviz ödemeye ihtiyaç olmaksızın yapmaktadır. Bu tür işlerin gerçekleşmesi için bir dizi Alman ticari temsilcinin, sanayi tesislerinin, mühendislerin ve mimarların varlığı gerekliydi.274

Ayrıca Alman teknik uzmanlar İran’ın devlet sisteminde, kamu ve özel sanayi kuruluşlarında çalışıyorlardı.275İran’da Alman beşinci kolunu; teknik uzman, müşavir ve

tüccar unvanlarıyla İran’a gelen bazı seçkin ve faal Alman vatandaşlarına ek olarak, İranlı taraftarları teşkil ediyordu.276

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Alman unsurların sızmasıyla mücadele konusunda Tahran Büyükelçisi Seymour’dan, Almanya ve Sovyetler Birliği ittifakının İran’a yönelttiği tehlikeleri anımsatmasını istedi. Ayıca İran Hükümeti’ne, nasyonal sosyalizm

272N. Cami, a.g.e., s. 69. 273N. Cami, a.g.e., s. 70. 274Huşeng Ameri, a.g.e., s. 284. 275 Ali Asker Şemim, a.g.e.,s. 20. 276N. Cami, a.g.e., s. 72.

ve komünizm rejimlerinin uğursuz ittifakı hatırlatılarak, bundan sonra Sovyet ve Alman unsurların uygulama aşamasına geçeceklerini, böylece İran ve İngiltere’nin tehlikeye maruz kalacağının gündeme getirilmesini istedi.277 İngiltere, İran’ın Almanya’ya

yakınlaşmasından endişe duyuyor ve Şah yönetimini kendi safına çekmek için çabalıyordu.

İngilizler için asıl tehlike İran’da ikamet eden Almanların varlığında saklıydı ki, çok fazla sayıda hassas noktalarda konuşlanmış ve her türlü hazırlığa sahiptiler. İran’da ikamet eden Almanların sayısı istihbarat kaynaklarına göre değişiyordu. İran’ın resmi rakamlarına göre yaklaşık 690 kişiydiler. İngilizler, Almanların sayısını kadın ve çocuklarla birlikte toplam 2500 ila 3000 olarak tahmin ediyorlardı. Ruslar ise 5000 ila 7000 Almanya vatandaşının İran’da bulunduğunu iddia ediyordu. Ancak bu rakam Rusların propaganda amacına yönelikti.278 Ne İran devleti siyasi mülahazalar sebebiyle

Almanların İran’daki sayısını arttırma eğilimindeydi ne de Alman yetkililer hayati askeri ihtiyaçlar nedeniyle daha fazla Almanya vatandaşını göndermeye hazırdılar. Hal böyleyken İngiltere ve Sovyetler Birliği temsilcileri içerde ve dışarıda sahip oldukları propaganda araçları ile zihinleri bulandırmak için İran’daki Almanların sayısını birkaç bin kişiye ulaştırıyorlardı279 ve hepsinin Müttefiklere karşı çalıştıklarını söyleyerek ajanlıkla suçluyorlardı.

Ancak Almanların sayısından daha önemli olan asıl konu, Almanların taşıma, demiryolu, teknik okullar gibi sektörlerde ve yeni kurulmuş radyo idaresi ve diğer bazı idarelerde çalışma ve konuşlanmalarıydı. Muhtelif raporlardan anlaşıldığı üzere Almanların İran’daki teşkilatı da Nazilerin örgütlenme ve geleneksel ilkelerine göre, İran’ın tamamında, bütün önemli Alman işletmelerinde, çeşitli şube ve unsurlardan teşkil olunmuştur. Böylece Almanya’nın bölgeye saldırısı durumunda Almanlar “beşinci kol” gücü şeklinde harekete geçebilirlerdi. Almanya Büyükelçiliği bir propaganda merkezi olarak “Alman Evi’nden” istifade ile Alman vatandaşların İran örgütlenmesinde aktif bir role sahipti.280 Dolayısıyla Müttefiklerin ajanlık suçlamaları

temelsiz değidi. Şunu da söylemek gerekir ki Almanya’nın Sovyetlere saldırmasından önce bile Almanya ve Sovyetler Birliği’nin İran ve İngiltere çıkarlarının aleyhine uzlaşmasından kaygılanan İngilizler, Almanya’nın beşinci kol’u hakkında İran’ı ikaz

277 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 421 278 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 421-422. 279 Huşeng Ameri, a.g.e.,s. 285. 280 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 422.

etmişti. Ama daha önce ifade edildiği üzere İran, İngiltere’nin darbe ve Alman beşinci kolunun İran’daki tehlikesi hakkındaki ikaz ve uyarılarını dikkate almadı. Almanya’nın Sovyet topraklarına saldırmasından sonra İngiltere İran yönetimine yönelik ikaz ve uyarılarını yineledi. 281

Almanya ve Sovyetler Birliği arasında savaşın başlamasından sonra İngiltere ve Sovyetler Birliği devletlerinin siyasi temsilcileri İran’da ikamet eden Alman vatandaşları hakkındaki kaygılarına dair bazı açıklama ve beyanlarda bulunmaya devam ettiler. Her türlü kaygıyı gidermek amacıyla onlara kanıt ve delillerle ikna edici ve güven verici cevaplar veriliyordu. Ayrıca Almanlar dışında İngiltere, Hindistan, Irak ve Sovyet Cumhuriyetlerinden nispeten çok sayılabilecek bir kesimin de İran’da olduğu ve İran Hükümeti’nin ayrım yapmaksızın yasal ve disiplin düzenlemelerini hepsinin hakkında uyguladığı söyleniyordu.282İran, suçlamalara yönelik savunmasını yapıyordu

ama Müttefiklerin duyduğu kaygıyı tam anlamıyla gideremiyordu. Bu sorunun büyüyerek İran’ı bir Müttefik düşmanı görüntüsüne sürüklediğini engelleyemiyordu. Esasen tarafsız bir ülke olarak kalması çok zor yürüyordu.

İngilizleri her şeyden daha fazla kaygılandıran mesele Almanların İran’da İngiltere’nin çıkarlarını büyük tehlikeye sokacak bir darbeye teşebbüs etmeleriydi. Söz konusu darbe, Avrupa da uygulanan benzer örneklerine göre tertip edilebilirdi. Bu tür bir darbe, farklı şekilde hayata geçirilebilirdi, ama İngiltere’ye karşı düşmanca içeriğinden kuşku duyulmuyordu. İngilizlere göre, Alman propagandasının hissedilen hedeflerinden biri, Şah’ın diktatörlük rejimi ile İngiliz Hükümeti’ni bir görmesiydi ve öyle görülmektedir ki Şah rejimini yıkmayı amaçlıyordu.

İran Hükümeti, Almanların bu potansiyel tehlikesinden, özellikle İngiltere çıkarlarının ağırlık merkezi, yani petrol şirketi teşkilatını tehdit eden tehlikeden gafil değildi. Bu nedenle hükümet, Alman unsurların muhtemel sabotaj ve bozgunculuk tehlikesini önlemek amacıyla 1940 yılının başlarında emniyet müdürlüğüne Huzistan’da bulunan bütün Almanya vatandaşlarının Tahran’a gönderilmesi talimatını verdi.283

Bununla birlikte önleyici bir girişim olarak İran’ın baştanbaşa demiryolu operasyonunda çalışan Avusturyalılar, demiryolunun kuzey kısmına intikal ettirildiler. Emniyet müdürlüğü bütün yabancıları gözetim altına aldı ve gidiş gelişleri sınırlandırıldı. Ancak İngilizlerin kaygıları azalmadı, zira İran emniyet güçleri etkili ve işlevsel bir Nazi

281İrec Zovki, a.g.e., s. 25. 282Huşeng Ameri, a.g.e.,s. 284. 283 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 422.

örgütünün kurulmasını engelleyecek güce sahip değildi. Bu yüzden 1940 yılı boyunca ve 1941 yılının başlarında İngiltere siyasi temsilcileri Tahran’da defalarca İranlı makamların dikkatini Alman “beşinci kol”un faaliyetlerine çekmiş ve Tahran’da bulunan Alman vatandaşlarının sayısının azaltılmasını talep etmişlerdir. İranlı makamlar ise her defasında İngilizleri emniyet müdürlüğünün Almanya vatandaşlarının davranışları üzerindeki tam denetimi hakkında ikna etmiş ve hatta İngilizlerin bu kadar kaygılanmasının yersiz olduğunu söylemişlerdi.284İran Müttefik kaygılarını azaltmak

için çabalıyordu. Ancak özellikle İngilizler memnun edilememişti.

Alman “beşinci kol”u, İran’ın bütün ekonomik, endüstriyel, askeri ve idari alanlarında faaliyet halindeydi. Ayrıca Almanların plan ve teşebbüslerinin gizli olması nedeniyle İran halkı için açık bir tehdit olarak görülmüyordu. Ancak İngilizler, Almanların demiryolundan haberleşmeye, askeri sanayiye, üniversite ve kültüre kadar, İran’ın hassas ve hayati kurum ve kuruşlarına sızmış uzman, teknisyen, eğitim görevlisi ile faaliyet gösterdikleri konusunda tamamen bilgi sahibiydiler. İngiltere’nin İran’daki Almanların sayısını azaltma konusunda İran’a yönelik baskıları da artıyordu.285 Yarı

resmi İtilaat gazetesi İngilizlere cevap olarak şöyle yazıyordu:

“İran, endüstriyel yaşamında teknik eleman ve uzmanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç iki yoldan karşılanmaktadır. Biri tahsil için Avrupa’ya öğrenci gönderilmesidir. İkinci yol ise yabancı teknik elemanlardan yararlanmadır ki devlet bunların sayısını azaltıp, yerlerine İranlı uzmanları geçirmeye özen göstermektedir. Petrol ve demiryolu şirketi, gibi sanayi işletmelerindeki yabancı uyrukluların çoğunluğu şöyledir; 2590 İngiliz uyruklu, 390 Sovyetler Birliği uyruklu, 690 Alman, 310 İtalyan, 180 Çekoslovakyalı, 70 İsviçre vatandaşı, 260 Yunan ve 140 Yugoslav. Söz konusu uzmanlar ülkenin sanayi endüstriyel ihtiyaçları çerçevesinde farklı alanlarda çalışmaktadırlar.”286

18 Temmuz 1941’de Sovyetler Birliği ve İngiltere, İran Hükümeti’ne benzer notalar teslim ettiler. Bu notalarda Alman uzmanların İran’daki faaliyetleri hakkında kaygılarını dile getirmiş ve Almanların ülkeden ihracını talep etmişlerdi. İki devlete göre bu uzmanlar, Almanya’nın “beşinci kol”unu teşkil ve müttefiklerin çıkarlarını tehlikeye sokuyor ve iletişim kurmalarında büyük bir engel olarak görülüyorlardı. Ancak İran Hükümeti Müttefiklerin önerisini reddetti. Cevap olarak Alman uzmanların

284 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 422-423. 285 Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 432..

varlığının İran sanayisine hizmet için zaruri olduğunu, kısa sürede bunlara alternatif bulamayacağını, sayılarının da çok fazla olmadığını ve İran devletinin bu şahısları denetim ve kontrol altında tutuğunu iletti.287 Müttefikler İran’dan, Almanlar ile

bağlarını kesmelerini bekliyordu. Ancak İran, egemen bir ülke olarak, eşit devletler statüsünde davranıyor. Yani İngiltere ve Sovyet Rusya’nın kontrolüne girmiyordu. Oysa İngiltere ve Sovyet Rusya İran’ın Almanya ile yakınlaşmasına tahammülleri yoktu.

Savaşın başlamasından sonra genel olarak İran iç siyasetinde fazla değişiklik meydana gelmedi. İran yönetimi, İran’da ikamet etmekte olan bütün yabancıları sıkı bir kontrol altında tutuyordu. Bu kontrol Almanları da kapsıyordu. Ancak Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne saldırmasıyla durum değişti. Zira savaş İran sınırlarına yaklaşıyordu. İran ile yakından ilgilenen İngiltere, İran’da çalışan Almaların ve Nazi askeri unsurların “beşinci kol” oluşturma girişiminde bulundukları ve Alman kuvvetlerin İran’a saldırısı için yol açma ve bütün ülkeyi kendi kontrollerine almak için İran’ın hava üslerini ve stratejik noktalarını kendi tasarrufları altına alma niyetinde oldukları görüşündeydi.288 Alman uzmanların İran’daki varlığı, aynı zamanda İngiltere

ve Sovyetler Birliği arasında kurulacak iletişimin önünde büyük bir engel olarak görülüyordu.

“Beşinci kol”un faaliyetleri Almanya elçiliğinden idare edilmekteydi. Bunlardan iki kişi Mayer ve Gamotha Yıldırım Ordusunun mensuplarıdırlar ve Shnkers şirketinde önemli işlerde çalışmaktadırlar. Propaganda faaliyetleri genellikle uzun zamandır İran’da yaşayan arkeolog Aylres tarafından idare edilmektedir. Yakındoğu’da Alman propagandif faaliyetlerini yazan ve tasarlayanlardan biri de bu kişidir. Almanlar hassas stratejik noktalarda, radyo istasyonunda, demiryolunda ve diğer umumi hizmetlerde yer almakta ve Shnkers ve Furustal şirketleri gibi ticari örgütlerin temsilcileri olarak İran’ın bütününe dağılmışlardır. Bu nedenle İran’ın tüm önemli nokta ve servislerinde Alman casusları mevcuttu. Örgütlerinin merkezi Tahran’da Kahve Ev (Brown House) adında bir Alman kulübüydü. Bu kulüp daha önce askeri atış ve eğitimlerin yapıldığı bir merkezdi. Bu örgütün faal, kabiliyetli ve disiplinli olduğu söylenmektedir ve her bir üyesi görevleri için (sabotaj veya İran’a saldırı durumunda Alman kuvvetlerine yardımcı olacak) iyi eğitilmiş kişilerdir.

287Ali Rıza Emini, a.g.e., s. 286-287. 288İrec Zovki, a.g.e., s. 29-30.

Amerika Birleşik Devletleri özel elçisi Dreyfus’a göre; ismi anılan Mayer Alman SS örgütünün güvenilir bir üyesi ve İran’da Alman casuslarının liderliğini üstlenmiş yetenekli biriydi. Mayer, Alman ticaret ve sigorta şirketlerinin temsilcisi olarak İran’ın bütün idareleri, bakanlıkları ve ülkenin hassas ve yaşamsal noktalarına girip çıkıyordu.289

Irak’ta Raşid Ali el-Geylani ayaklanması çıktığı zaman Almanlar, İngiliz güçleriyle çatışma halinde olan Reşit Ali’ye yardım ulaştırmaya çalıştılar.290 3 Haziran

1941 tarihinde bu ayaklanma İngiliz kuvvetleri tarafından tamamen bastırıldı. Sonra birçok Alman ve Iraklı destekçileri, ayrıca Raşit Ali el-Geylani’nin kendisi İran’a kaçtılar. Tahran’a ulaşır ulaşmaz Almanya ve İtalya’nın Tahran büyükelçilikleri ile temas kurdular. Aynı ay içerisinde, yani Almanya’nın Sovyetler Birliğine saldırmasıyla bir kısım Alman vatandaşı Sovyetler Birliği’nden İran’a kaçtı. Böylece Sovyetler Birliği’ne, Basra Körfezi ve İran üzerinden aktarmalı yardım ulaştırma hattı tehlikeye düştü.291 İngilizler Ortadoğudaki çıkarlarının ve petrol bölgeleri üzerindeki

hâkimiyetlerinin zarar görmesinden endişe ediyorlardı. Olabilecek senaryoları gözden geçiriyorlardı. İngilizler, Almanlar tarafından geliştirilebilecek entrikalar ile, İran’ın işbirliği yapmasından korkuyorlardı. İngilizler, Almanların sabotaj eylemleri ya da petrol imtiyazını lağvedecek Tahran’da Alman taraftarı bir hükümet ile, İngiltere’yi Abadan petrolünden mahrum bırakacakları varsayımıyla hareket ettiler. Zira Şah’ı devirmek yönündeki her girişim halk tarafından desteklenebilirdi.

Alman “Beşinci Kol”unun İran’daki varlığının tehlikesi hakkında uyarılarının bir sonuca ulaşmadığını gören İngiltere, Tahran özel elçisi aracılığı ile İran’a baskı uyguladı. İşte bu sebeple 4 Haziran 1941’de İngiltere, İran yönetiminden Alman unsurların İran’daki gizli faaliyetlerini durdurmasını istedi.292 İran devlet adamları,

İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin uyarı ve notalarını dikkate almamış ve dünyaya hâkim siyasi ve askeri krizi doğru okuyamama sebebiyle yerinde ve gerekli girişimlerde bulunamamışlardı. İngilizler, Sovyetler Birliği’ne yardım ulaştırmak için İran’ın ulaşım yolları ve araçlarından, liman ve havaalanlarından istifade etmeyi düşündüğünden İran devleti’nin tam ve etkin işbirliğine ihtiyaç duymaktaydılar.

289N. Cami, a.g.e, s. 72-73.

2907 Mayıs 1941’de Alman Dışişleri Bakanı Hitlere yeni Irak hükümetine gönderilmek üzere 600 ton

mühimmat ve silah hazırlandığını ve Suriye üzerinden Irak’a gönderileceğini rapor etti. Bkz: Huşeng Ameri, Rıza Şah ve Thevvülat-ı İran-ı Muassır, Naşr. Ferdosi, Stockholm 1393, s. 257.

291İrec Zovki, a.g.e., s. 31.

Churchill, 7 Temmuz 1941 de Stalin'e yolladığı mesajında, bir Rus askeri heyetini kabul etmek istediklerini bildirdi. Daha sonra bir İngiliz askeri heyeti de Moskovaya gitti.293 11 Temmuz günü İngiltere yönetimi, İran Hükümeti Alman vatandaşlarını ihraç etmekten kaçındığı takdirde bu ülkeye karşı ortak bir askeri operasyon planının Sovyetler Birliği ile araştırılıp, olgunlaştırılmasını istedi. Bununla birlikte İngiltere, İran’a askeri müdahale için Sovyetler Birliği ile işbirliğinin İran’ın toprak bütünlüğü açısından ve işin sonunda ise İngiltere’nin İran ve Hindistan’daki çıkarları için vahim sonuçlara neden olabileceğinden korkuyordu. Bu nedenle Londra’da Dışişleri Bakanı Eden ve Sovyetler Birliği elçisi arasında İran aleyhine ortak askeri operasyon hakkında imzalanacak anlaşmada, İran’ın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün Sovyetler Birliği tarafından garanti edilmesi isteniyordu.294 İngiltere’nin

İran’a yönelik siyaseti İran’ın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması ve her türlü yabancı nüfuzunun bu ülkede önlenmesi temeline dayanmaktaydı.

28 Temmuz’da Sovyet yönetimi İran’a karşı askeri operasyon için hazırlığını, İngiltere yönetimine iletti.295 Sovyetler Birliği, savaş maddeleri ve mühimmatın transit

şekilde İran topraklarından geçmesi izni için İran üzerindeki baskısını arttırıyordu. İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden ve Sovyetler Birliği’nin İngiltere büyükelçisi Maisky’nin görüşmesinde296 İran’a iletilmesi gereken nota hakkında bir anlaşma

imzalandı. Maisky bu görüşme sırasında Sovyetler Birliği’nin İran’a karşı askeri operasyona başlamak için hazır olduğunu Eden’e bildirdi ve Sovyet kuvvetlerinin İngiliz kuvvetlerinin katılımı olmaksızın herhangi bir teşebbüste bulunmayacağını ekledi. 12 Ağustos’ta İran Hükümeti’ne tehdit içerikli, sertlik bakımından benzersiz297

bir nota iletilmiş ve askeri operasyon tehdidi etkili olmuştu. İran Almanları ihraç ettiği takdirde, İngiliz kuvvetler tarafından Sovyetler Birliği’ne yardım ulaştırmak için İran’ın ulaşım yollarını ve demiryolu tesislerini kullanma konusunun araştırılması kararlaştırılmıştı. Silahlı kuvvetler kuvvet komutanları komitesi, İran’a baskı uygulama siyasetinin Moskova ve Londra’dan eş zamanlı ve birlikte uygulanması gerektiği kararı

293 Kamuran Gürün, Dış İlişkiler Ve Türk Politikası (1939 dan Günümüze Kadar), A.Ü. Siyasal Bilgiler

Fakültesi Yay. Ankara 1983, s. 85.

294İrec Zovki, a.g.e., s. 34. 295İrec Zovki, a.g.e., s. 35. 296Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 429. 297Ali Asğar Zerger, a.g.e., s. 438.

aldı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı iki ülke arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlama görevini üstlendi.298

Bu sıralarda İran Dışişleri Bakanı Vekili, İngiltere elçisi Sir Reader Bullard ile görüşüp, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin asıl niyetini araştırmakla görevlendirildiği sırada299 Sovyetler Birliği ve İngiltere’nin notası eş zamanlı olarak 16 Ağustos günü

İran başbakanına teslim edildi. İngiltere Hükümetinin notasında şöyle yazıyordu;300

“İngiltere devleti İran’ın tarafsızlık siyasetine saygı duymanın yanı sıra hiçbir şekilde