• Sonuç bulunamadı

İradi (Rızai) Devir

İKİNCİ BÖLÜM ALACAĞIN DEVRİ

D) ALACAĞIN DEVRİNİN ÇEŞİTLERİ

III) İradi (Rızai) Devir

Devredenle devralan arasında yapılan devir sözleşmesi uyarınca; alacağı, doğrudan doğruya devralana geçiren temlik türüne “iradi veya rızai devir” denir301. Gerçek ve teknik anlamda alacağın devri, daha öncede açıklandığı üzere, iradi devirdir302.

Borçlar Kanunu’nun 162’den 172’ye kadar düzenlenmiş bulunan maddeleri ile esas itibariyle sözleşme ile yapılan iradi devir hüküm altına alınmıştır. Kanun’un 162. maddesine göre; “kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir”.

Alacağın iradi devrinden kasıt; alacağı devredecek olan eski alacaklı ile devralacak olan üçüncü şahıs arasında, serbest iradeleriyle açıkladıkları icap ve kabul ile bir devir sözleşmesi yapılmış olmasıdır. Burada, kanuni veya kazaî devrin aksine, alacaklıyı devre zorlayan bir durum bulunmamaktadır303.

Bir diğer anlatımla; iradi devir, Kanun ile öngörülen şartlara uygun şekilde yapılan devir beyanının devralacak tarafça da kabulü üzerine tamamlanmış olur. Açıkça anlaşıldığı üzere; bir hukuki işlem mahiyetinde bulunması sebebiyle iradi devirde mutlaka devralanın kabulüne ihtiyaç vardır304.

300

TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1080; EREN, 2003, sf. 1179; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 501; TUHR, a.g.e., sf. 872

301

EREN, 2003, sf. 1180; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 497; DAYINLARLI, 2000, sf. 109; ÖNEN, a.g.e., sf. 91

302

EREN, 2003, sf. 1180; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1076; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 544; ÖNEN, a.g.e., sf. 89; KOCAMAN, a.g.e., sf. 6, 8

303

FEYZİOĞLU, 1969, sf. 497; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 545; TUHR, a.g.e., sf. 826; OLGAÇ, 1976, sf. 913 vd.; ÖNEN, a.g.e., sf. 89

304

Madde hükmünden anlaşıldığı üzere; alacağın iradi olarak devredilebilmesi için alacağın devrine dair kanuni ve sözleşmesel engel bulunmaması gerekmektedir. Aynı şekilde, işin niteliğinin de devre engel teşkil etmiyor olması gerekmektedir. Bu olumsuz şartlara da uygun olması koşulu ile alacaklının, borçlunun rızası yani onay ya da kabulü bulunmaksızın, alacağını üçüncü şahıslara devretmesi mümkündür305. Hatta borçlunun alacağın devrinden haberdar dahi olması gerekmemektedir306.

Alacağın iradi devri, ivazlı veya ivazsız, yani devralana temliğe karşılık olmak üzere bir borç yüklüyor oluşuna göre ikiye ayrılabilir.

a. İvazlı Devir

Devreden ile devralanın, devre esas olan sözleşmede devir karşılığı olmak üzere bir bedel üzerinde ya da bizatihi devrin sebebinin bir karşılık üzerine olması hususunda anlaşmaları durumunda ivazlı devir söz konusu olmaktadır307. Yani devrin belli bir karşılık bedel üzerine yapılması durumunda ivazlı devir söz konusu olmaktadır.

Her hukuki işlem gibi; ivazlı devirde de taraflar açısından, işlemi yapma sebepleri (amaçları) vardır308. Bu sebebi; bir borcun ifası (ifa amacıyla ya da ifa yerine temlik), tahsil, teminat vs. amaçlar oluşturabilir. Alacağın tahsil edilmesi için veya teminat amacıyla devredilmesi durumunda “inançlı devir” söz konusu olur. Yani inançlı devirlerde amaç; devredilen alacağın tahsil edilmesi veya bir borca teminat teşkil etmesi olmaktadır. İnançlı devirlerde de alacak devralana geçmektedir;

305

EREN, 2003, sf. 1192; DAYINLARLI, 2000, sf. 97; KARAHASAN, 2003, sf. 1448; UYGUR, 2003 d, sf. 4424; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1106; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 526; TUHR, a.g.e., sf. 826;

REİSOĞLU, a.g.e., sf. 396; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 549; KARAHASAN, 2003, sf. 1448; ÖNEN,

a.g.e., sf. 89 306

EREN, 2003, sf. 1176; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1106; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 527; TUHR, a.g.e., sf. 826; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 396; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 549; KARAHASAN, 2003, sf. 1448

307

DAYINLARLI, 2000, sf. 109; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 552; UYGUR, 2003 d, sf. 4437;

KARAHASAN, 2003, sf. 1448

308

DAYINLARLI, 2000, sf. 81; EREN, 2003, sf. 1181; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 32;

KARAHASAN, 2003, sf. 1447; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 495; TUHR, a.g.e., sf. 828; REİSOĞLU,

ancak burada, devralan taraflar arasında bulunan inanç anlaşmasına uygun hareket etmekle yükümlüdür309.

İnançlı alacağın devrine örnek olarak kredi işlemlerinde devir gösterilebilir. Burada kredi veren (banka), verdiği krediye karşılık teminat ister. Bu teminat, kredinin borçlu tarafından ödenmemesi durumunda kredi borcunun, veren tarafından teminattan karşılanmasına yöneliktir. İşte bu gibi durumlarda teminat olarak, kredi alanın yeter miktarda alacağını kredi verene devretmesi söz konusu olabilmektedir. Bu, inançlı devirdir. Burada, alacak devralana geçirilir. Kredi borçlusunun kredi borcunu ödemesi durumunda, inanç anlaşması gereği alacak veya eğer tahsil edilmiş ise elde edilen edim, tekrar kredi borçlusuna iade edilecektir. Ancak kredi borcu ödenmezse, kredi veren, kendisine devredilen bu alacakları tahsil ederek alacağına kavuşur310.

b. İvazsız Devir

BK. md. 169 f. 3 hükmü ivazsız olarak da alacağın devrinin mümkün olabildiğini göstermektedir. Madde; “temlik meccanen (parasız olarak, bedelsiz) vaki olmuş ise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini dahi zâmın olmaz” hükmünü getirmektedir.

İvazsız devir, bir alacağı devralan üçüncü şahsın, söz konusu devre karşılık olarak hiçbir bedel ödemediği devir türüdür. Burada yapılan devrin BK. md. 234311 anlamında bağışlama niteliğinde olduğu açıktır312. Bu sebeple; ivazsız devir BK. md. 237 f. 1 hükmüne tabidir. İşbu maddeye göre; “elden bağışlama, bağışlayanın bir şeyi bağışlanana teslim etmesiyle vücut bulur”. Anlaşıldığı üzere bağışlama ile teslim

309

DAYINLARLI, 2000, sf. 87; EREN, 2003, sf. 1182; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 543 vd.;

KARAHASAN, 2003, sf. 1447; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 1985, sf. 320; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 394; FRANKO, a.g.e., sf. 179; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 495; ÖZDEMİR,

a.g.e., sf. 695 vd.; ENGİN, 2002., sf. 13; ÖNEN, a.g.e., sf. 90 310

ÖZDEMİR, a.g.e., sf. 697 vd.; ENGİN, 2002., sf. 12 311

BK. md 234 f. 1: “Bağışlama, hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder”.

312

REİSOĞLU, a.g.e., sf. 402; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 553; OLGAÇ, 1976, sf. 926; FRANKO,

a.g.e., sf. 194; UYGUR, Turgut, Borçlar Kanunu Sorumluluk ve Tazminat Hukuku (Açıklamalı- İçtihatlı), C. 5, Ankara, 2003 e, sf. 5601

dışında bir şekil şartı getirilmemektedir. Ancak bu durum, alacağın devrine ilişkin şekil şartlarını ortadan kaldırmamaktadır. Sonuç olarak; ivazsız devrin alacağın devrine ilişkin şekil şartlarına uygun olarak yapılması gerekmektedir. Bu durumda; ivazsız devirde, devreden devralanla alacağın devrine ilişkin bir anlaşma yapar ve aynı anda da alacağı intikal ettirir313.

E) ALACAĞIN DEVRİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ