• Sonuç bulunamadı

Borçlunun Takas Hakkı

İKİNCİ BÖLÜM ALACAĞIN DEVRİ

D) ALACAĞIN DEVRİNİN ÇEŞİTLERİ

IX) Devralan İle Borçlu Arasındaki Hukuki İlişk

2. Borçlunun Takas Hakkı

Yasakoyucu, alacağın devri yolu ile borçlunun takas hakkının kullanılmasının önlenebilmesini engellemek istemiştir. Bu amaçla; BK. md. 167 f. 2 hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre; borçlu, devredene karşı olan alacağını, devre konu alacakla takas edebilir. Görüldüğü üzere; burada borçlu devredilen alacak ile devredene karşı sahip olduğu alacağını takas etmektedir. Yani, borçlunun devralandan bir alacağı olmasa bile takası ileri sürebilmesine izin verilmiştir453.

Bu takasın yapılabilmesi madde içeriğinden anlaşılan bazı şartlara bağlıdır. Buna göre öncelikle, borçlunun, alacağı devredenden bir alacağı olmalıdır. Bu alacağın, alacağın devredildiğini borçlunun öğrendiği tarihte mevcut olması gereklidir. Son olarak; bu alacağın, devredilen alacaktan daha önce muaccel hale gelmesi lazımdır454.

450

DAYINLARLI, 2000, sf. 288 451

EREN, 2003, sf. 1194; DAYINLARLI, 2000, sf. 199; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 531 452

EREN, 2003, sf. 1194; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1111 453

TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1115; TUHR, a.g.e., sf. 867; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 401; OLGAÇ, 1976, sf. 950; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 551; KARAHASAN, 2003, sf. 1466; FRANKO, a.g.e., sf. 197; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 1985, sf. 337

454

DAYINLARLI, 2000, sf. 186; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1115; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 533;

TUHR, a.g.e., sf. 868; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 401; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 551; KARAHASAN,

2003, sf. 1466; OLGAÇ, 1976, sf. 950; FRANKO, a.g.e., sf. 197; TEKİNAY/AKMAN/

İşte söz konusu şartların oluşması halinde, borçlu, bu alacağını devredilen alacak ile takas edebilir. Borçlunun alacağının ise vadeye bağlanmış olması bir önem arz etmemektedir. Burada, borçlu, devralandan bir alacağı olmamasına rağmen devredilen alacakla takas imkânına sahiptir. Bu itibarla, BK. md. 118 ile düzenlenen takas için öngörülen, karşılıklı alacaklı olma ilkesine de bir istisna getirilmiş olmaktadır455.

BK. md. 167 ile getirilen hüküm, emredici hüküm değildir. Bu sebeple; borçlu, her zaman devredenle bir anlaşma yapmak suretiyle devralana karşı takas ileri sürme hakkından vazgeçebilir456.

Def’iler açısından olduğu gibi takas bakımından da, borçlunun devralana karşı sahip olduğu alacağı ile devre konu alacağı takas etmesi mümkündür457.

c. Borçlunun Ödemeden Kaçınması ve Tevdi Suretiyle Borçtan Kurtulması

Bazı durumlarda devredilen alacağın aidiyeti, yani hak sahibinin kim olduğu uyuşmazlık konusu olabilir. Böyle durumlarda, borçlu açısından bir problem ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de borçlu, aidiyeti çekişmeli olan alacağı kime ifa edeceği konusunda zorlanmaktadır. Çünkü daha önce de belirtildiği gibi; normal olarak, borçlunun edimini alacaklıya karşı ifa etmesi gerekmektedir. Aksi halde, borçlunun alacaklı dışında bir üçüncü şahsa karşı edimini ifa etmesi durumunda, borçlu borcundan kurtulamayacaktır. Alacağın aidiyetinin çekişmeli olması durumunda ise, borçlu gerçek hak sahibinin kim olduğunu bilemeyecek veya gerçek hak sahibinin kim olduğu konusunda yanılabilecektir. İşte böylelikle yanlış şahsa ödemede bulunabilecek olan borçlunun ise ifaya rağmen borçtan kurtulamaması söz konusu olabilecektir.

455

DAYINLARLI, 2000, sf. 186; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1115; TUHR, a.g.e., sf. 867; FRANKO, a.g.e., sf. 197; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 401; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 551; KARAHASAN, 2003, sf. 1466; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 1985, sf. 337

456

EREN, 2003, sf. 1194; DAYINLARLI, 2000, sf. 199 457

Borçlu açısından zarara sebep olabilecek bu durumun engellenmesi amacıyla BK. md. 166 f. 1 hükmü getirilmiştir. Buna göre; alacağın aidiyeti hususunda bir uyuşmazlık olması halinde, borçlu alacağı mahkemeye tevdi ederek borcundan kurtulma hakkına sahiptir. Alacağın aidiyeti hakkındaki çekişmenin yargılamaya taşınmış olup olmamasının ise bir önemi yoktur458. Yani, çekişmeli hakkı tevdi eden borçlu, borcundan kurtulur.

Uyuşmazlığın mahkemeye taşınmış, yani yargılamaya başlanmış olması ise bir başka açıdan önem arz eder. BK. md. 166 f. 3 hükmü uyarınca uyuşmazlık yargılama aşamasında ise, artık davanın taraflarından her biri de alacağın tevdiini isteyebilir. Bu halde borçlu, borcu tevdi etmek suretiyle ve ancak bu şekilde borçtan kurtulabilir459.

Borçlunun asıl alacağı ve var ise faiziyle birlikte olmak üzere tevdii, temerrüde düşmesini önler ve borçluyu borçtan kurtarır460. Tevdi, ödemenin yapılması gereken (ifa yerinde) yerde ifa edilmelidir461.

Borçlu açısından, borçtan kurtulmasını sağlayan madde ile alacağın aidiyeti hususunda bir çekişme olduğunu bilen borçluya bir de sorumluluk yüklenmiştir. Buna göre; “borçlu, alacağın münazaalı olduğunu bildiği halde tediyede bulunursa, tehlike ve hasarı kendisine ait olur”. Yani çekişmenin varlığı ifadan önce borçlu tarafından bilinmesine rağmen, çekişmeli taraflardan birisine ödemede bulunan borçlu, tehlike ve hasardan da sorumlu olur462. Bu durumda; ödemenin yapıldığı tarafın dava sonucu hak sahibi olduğunun ortaya çıkması durumunda borçlu, yapmış olduğu ile ödeme ile borçtan kurtulmuş olur.

458

DAYINLARLI, 2000, sf. 265; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1110; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 529;

REİSOĞLU, a.g.e., sf. 400; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 550; FRANKO, a.g.e., sf. 191; ÖNEN, a.g.e.,

sf. 96; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 1985, sf. 336; UYGUR, 2003 d, sf. 4426 459

DAYINLARLI, 2000, sf. 282; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1110; FEYZİOĞLU, 1969, sf. 529;

TUHR, a.g.e., sf. 863; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 400; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 550; FRANKO, a.g.e.,

sf. 191; ÖNEN, a.g.e., sf. 97; UYGUR, 2003 d, sf. 4426 460

DAYINLARLI, 2000, sf. 283; TUNÇOMAĞ, 1976, sf. 1110; TUHR, a.g.e., sf. 862 vd.;

OLGAÇ, 1976, sf. 943; UYGUR, 2003 d, sf. 4426

461

DAYINLARLI, 2000, sf. 283; FRANKO, a.g.e., sf. 191; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/

ALTOP, 1985, sf. 342

462

FEYZİOĞLU, 1969, sf. 528; TUHR, a.g.e., sf. 862; REİSOĞLU, a.g.e., sf. 400; KILIÇOĞLU, a.g.e., sf. 550; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 1985, sf. 336; ÖNEN, a.g.e., sf. 97

Ancak borçlunun ödemeyi yaptığı tarafın değil de; diğer tarafın hak sahibi olduğuna mahkemece hükmedilmesi durumunda; borçlu, BK. md. 166 f. 2 hükmü uyarınca yapmış olduğu ödemeye rağmen borcundan kurtulamaz. Bu durumda, gerçek hak sahibi alacaklı borçludan borcu kendisine ifa etmesini isteyebilir ki; bu halde borçlu ikinci kez devredilen alacağı gerçek hak sahibine ödemek zorunda kalır463.

H) ALACAĞIN DEVRİNE İLİŞKİN OLARAK SAKLI TUTULAN