• Sonuç bulunamadı

İnternetin Ekonomi Politiği ve Toplumsal Cinsiyet İlişkileri

2.3. İnternet ve Toplumsal Cinsiyet İlişkileri

2.3.2. Yeni Bir Egemenlik Biçi mi Olarak İnternet ve Toplumsal Cinsiyet

2.3.2.2. İnternetin Ekonomi Politiği ve Toplumsal Cinsiyet İlişkileri

Ekonomi politik yaklaşım, ekonomik örgütlenme ve politik, toplumsal, kültürel yaşam arasındaki etkileşimle ilgilenirken, kurumsal ve teknolojik engellerin piyasayı nasıl şekillendirdiği, bu engelleri kontrol eden şirket ve hükümetler, ekonomi ve uluslararası ticari ilişkilerin dinamikleri, gelişme ve az gelişme kavramları, ülkeler arasında enformasyon üretme, dağıtma ve paylaşma konusundaki eşitsizlikler, uluslararası tekeller gibi, iletişim kurumlarının toplumsal düzeyi diye tanımlanabilecek çözümleme birimlerine başvurmaktadır (Başaran, 2010:89). Özellikle tekelleşme ve ticarileşme ekseninde yürütülen tartışmalarda, ağların ekonomi politiğine ilişkin sahiplik yapısı ve kontrolü bağlamında gerek uluslararası, gerekse ulusal bir tekelleşme ortamından (Timisi, 2003:214-237) söz edilmektedir.

İletişime ekonomi politik yaklaşımlar, kamusal politikaları, bu politikaların oluşturulma süreçlerini, aktörlerini, uygulanma araçlarını, yasalar, düzenlemeler, kurumlar gibi bir dizi olguyu, verimlilik konusunun ötesine geçerek bütüncül, tarihsel ve adalet, eşitlik ve kamu yararı gibi temel değerler çerçevesinde incelemekte, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin yayılması ile telekomünikasyon politikaları arasındaki etkileşimi değerlendirmek için önemli bir çerçeve sunmaktadır (Başaran, 2010:127).

Öte yandan küreselleşmenin ekonomik tabanını oluşturan postfordist üretim ilişkileriyle birlikte aşırı boyutlara ulaşan üretim, aşırı bir tüketimi de zorunlu kılarken, bu aşırı tüketimin gerçekleşebilmesi için belli ilkeleri içeren bir mekanizmanın varlığını zorunlu hale getirdiği, küreselleşmiş ekonominin sürekli

kendini yeniden var kılabilmesi için gerekli olan tüketim olgusunu, tüketim kültürünü ve dolayısıyla onun zihinsel örüntülerini beslemekte olduğu, tüketim kültürünün temel işlevinin küresel ekonomiye ve onun akışına hizmet etmekte olduğu göz önünde bulundurulduğunda (Güzel, 2007:182-183) günümüzde, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin de üretimsel süreçlerde kurucu bir rol üstlenir hale geldiği, ekonominin enformatikleştiği, üretici akışlar ve şebekelerin öneminin giderek arttığı yeni koşullar endüstriyel üretimin çehresini değiştirdiği, enformasyonel ekonominin çoğu hizmetinin, aslında sürekli enformasyon ve bilgi alışverişi üzerine kurulu olduğu görülmektedir (Taş, 2007:322).

Tüm eleştirilere rağmen yeni iletişim ve enformasyon teknolojilerinin içinde geliştirildikleri toplumsal yapının ekonomi politiği çerçevesinde incelenmesi gerektiği tezini savunan eleştirel ekonomi politik yaklaşıma dayanan bu analizlerin sonucunda, bilgisayar teknolojilerinin ve internetin, küresel kapitalizmin egemen iktidar ilişkileri çerçevesinde geliştirildiği ve dünya sisteminin egemen üretim ve bağımlılık ilişkilerinin üretiminde ve yeniden üretiminde önemli bir rolü ve işlevi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır (Yaylagül, 2013:214).

Birçok olgu gibi teknolojiyle tanımlanan kültür konusu da beraberinde yeni oluşum alanlarını ve yeni sömürü alanlarını getirmekte ve bu alanlardan biri de yine internet olarak karşımıza çıkmaktadır. Önceliklerini değer aktarımı şeklinde belirleyen birçok kitle iletişimi aracı gibi internet de, siyasal, sosyal, ekonomik birçok sömürü alanı ile birlikte, bunlardan daha ağır yürüyen, fakat daha kalıcı etkiye sahip bir yol olan kültür sömürgeciliğini de tercih etmekte, bunu gerçekleştirirken de toplumları eğitebilecek ve değiştirebilecek birçok unsurdan yararlanmaktadır (İşçi, 1995:136-137).

Kültür ve teknoloji kavramları modern dünyada, küresel kapitalizmin ve günlük hayatın giderek önem kazanan parçaları kabul edilirken, ekonomi ve yönetim gibi önemli yaşam alanlarına nüfus ettiği, kendi çevrelerini ve alt kültürlerini de oluşturduğu ifade edilmektedir. Kültürün internet tarafından sürekli işgal edilen bilindik formlarında, eğlence, eğitim, oyun ve iletişim kaynağı olan dünyayla bağlantı sağlayan bilgisayarın evin temel eşyalarından biri haline geldiği, süregelen

değişimin büyüklüğünü anlamak için, “eğitlence” 4 toplumundaki bilgi ve kültür endüstrilerini de bu bağlamda birleştirmeleri dikkat çekmektedir. Bugüne kadar medya gösterisinin yayılması ve teknolojik olarak gelişmesi, internet ve sanal gerçekliğin doğurabileceği büyüyen endişeleri de yeniden canlandırmıştır (Kellner, 2013:39-47).

Kitlelerin kendileri üretmedikleri ve kitle üretim endüstrisinin ürettikleri standartlaşmış ürünleri tükettikleri ve bu ürünlere bağıntılı olan bilişlerin de yeniden üretildiği bir kitle kültürünün varlığına işaret eden Erdoğan ve ark. (2006:1) da bu kültürün varlığının sorumlusunu zevkler peşinde koşan kitlelerden ziyade, değersiz olan, bencil, vurdumduymaz bir şekilde diğer insanları sadece sömürecek ve kullanacak bir kaynak gibi görmeyi üreten endüstriyel yapıdaki karar veren güçler şeklinde ifade etmektedirler. Bunun yanı sıra popüler malların, popüler ilişkilerin üretildiği bu üretimin çeşitli aşamalarına çeşitli nedenlerle katılan kitleler de üretilmektedir. Aksi takdirde, popüler yapılmak istenenler asla popüler olamamakta, popüler kültür hem endüstriyel ürünleri (popüler mal ve hizmetleri) üretmeyi, hem de bu kültürü tüketme peşinde koşan insanları (popüler bilişleri) üretmeyi amaçlamaktadır (Erdoğan ve ark., 2006:2). Bu popüler sistemler toplumlar ya da sosyokültürel sistemler ile birleşerek toplumsal yaşamın yeniden üretilmesinde bir etki mekanizmasına sahiptir. Üretim sürecinde değişen yaşam tanımları, sistem yapılarına bağımlılık içinde değişirken, neyin toplumsal yaşam olduğu, neyin “kültürel” olarak gereksinimlerin bağlayıcı yorumlanışı için bağlantı sistemini oluşturan dünya imgelerinin terimleriyle tanımlandığı konunun tartışılan yönünü oluşturmaktadır (Habermas, 2011:540).

İnternet, belirli değerlerin oluşturulmasına ve bu değerlerin satılmasına olanak tanırken, bu noktada siber uzam üzerinde oluşturulan tüketim içerikli, eğlence ve modaya ilişkin çeşitli kültürel metinlerin kapitalist pazar ekonomisi ve neo-liberal ideolojinin ürettiği erkeklik, kadınlık ya da gençlik hakkındaki başat durum tanımları ve başat değerlerle uyumlu bir yaşam tarzını devreye sokmaktadır. İnternet üzerinde

4 Eğitlence, terimi modern toplumların kuruluşundaki eğitim ve eğlence sektörlerinin birlikteliği,

eğitim teknolojilerinin ve multimedyanın eğlencenin biçimini değiştirme yollarına ve eğlencenin, internetten politikaya hayatın her alanını şekillendiren formlarına işaret etmektedir (Kellner, 2013:39).

yaratılmış bu kategorik alanlarda, kullanıcılara, kadın, erkek veya genç olarak seslenilmektedir. Bu çağrılara bir şekilde cevap verenler ya da ona göre davrananlar, seçilmiş ve kurgulanmış kimlikler ve kültürel formlar dolayımında siber uzamda da inşa edilmektedir (Güzel, 2007:187).

İnternette çoğu zaman erkeğin arzu nesnesi olarak konumlandırılan kadın, pornografik içerikli web siteleri ya da kadını sadece tüketici olarak konumlandıran kadınlara yönelik web sitelerinde, ana akım medya içeriğini benimseyen sitelerde, sağlık, yaşam, çocuk bakımı ve yetiştirmesi, evlilik, yemek-sofra, spor, güzellik ve beden bakımı, moda, mekân tasarımı, kültür ve sanat konularında sunulan enformaysonlar temelinde (Binark ve Gencel Bek, 2007:195) görünür kılınmaktadır.

Bu görünürlükte ise erkekler için fiziksel görünümüne dikkat etmesi ve önem vermesi gereken, bu doğrultuda tüketmeyi alışkanlık edinmiş, modayı yakından takip eden, sürekli olarak güzellik ve diyet gibi konularla meşgul olan başat cinsiyet rejiminin değerleri ve kurallarıyla uyumlu bir kimliklenmeye çağrılan bir kadın profili çizilmektedir. Kadına uygun görülen rolleri ve cinsiyetçi erkek egemen kültürel değerleri yeniden üretmekle kalmayan bu süreç, aynı zamanda kadına dair cinsiyetçi olmayan, eşitlikçi anlam ve kimlik inşalarını da engellemektedir (Güzel, 2007:198). Çünkü tüketim kültüründe yer alan özneler tüketim tarzları üzerinde düşünmeden tüketim buyruk ve pratiklerini bir proje olarak yaşam tarzı haline getirmekte, bu bağlamda da giyisi, bedensel görünüş ve gündelik pratiklerini gerçekleştirip, beğenilerini diğerlerine teşhir etme gereği duymaktadırlar. Böylece tüketim kültüründe birey, seçtiği ürünler, giyisiler ve bedensel görünümü ile bir yaşam tarzı oluşturmaktadır. Maddi ve sembolik nesneler vasıtasıyla kimliğini tanımlayan birey, tüketim ideolojisi tarafından da bireyselliği ve farklılığını seçtiği ürünler aracılığıyla sağlayacağına dair söylemlere maruz kalmaktadır (Kula, 2013:991-996). Bu söylemlerde hem erkek hem de kadın bedeni ticarileştirilmekte, görünürleştirilmekte reklam ve tüketim malzemesi haline getirilmektedir (Demez, 2012:516).

Sonuç olarak insanların artan şekilde teknolojiye daha fazla bağımlı olması ve her konuyu sanal kültür ortamında yaşaması, bireylerin kimliklerini, dahası tüketim

tercihlerini (ya da tüketici olarak davranışlarını) değişime uğratırken, küresel anlamda meydana gelen bu hızlı değişim, yeni pazar ortamlarını ve tüketim biçimlerini oluşturmuştur (Nar, 2015:942). Bu oluşumun odak noktası olan tüketim toplumunda ve kapitalist tüketim kültüründe biyolojik bir beden anlayışından farklı olarak, simgesel üretilmiş bir “sosyal beden” anlayışının varlığı söz konusudur. Bu anlayışta, bedenden beklenen bedenin anlamlı bir ifade sunması değil, yüksek düzeyde bir görünürlük içinde etkinlikte bulunmasıdır. Bu beden için gerekli görülen tüm yapay güzellik ölçütlerinin ve estetik değerlerin sebest piyasa ekonomisinin isteklerine göre belirlenmesi anlamına da gelmektedir (Köse, 2011: 83).

2.3.2.3. İnternetin Neden Olduğu Yeni Kontrol/Denetim Sistemleri ve