• Sonuç bulunamadı

3.2. Bulgular ve Yorumlar

3.2.2. Kad ın Odaklı Habercilik Yapan İnternet Sitelerinde Toplumsal Cinsiyet

3.2.2.5. Örgütlenmiş Kadınlık

Dünya kadınları, eğitim düzeyleri, geleneksel yaşam biçimleri, değer yargıları, yasalardaki ayrımcı hükümlerden kaynaklanan engeller nedeniyle, yüzyıllar boyunca, içinde yer aldıkları siyasal sistemlerle yeterince bağ kuramadan yaşamışlardır (Çakır, 1996:19). Ancak özellikle 20. yüzyılda seçme-seçilme konusunda yasalarda yapılan

44 Uçan Süpürge şöyle diyor: “Bu proje, kadınlara atfedilen kalıplaşmış meslekler konusunda yerleşik

algının kırılmasına yardımcı olmak istiyor. Çocukların geleceğe hazırlanırken, özellikle meslek planlamalarında ufuklarının açılmasını sağlamak gerekiyor. Meslek konusunda kalıplaşmış örnekler değil çocukların kendilerine rol modeli olacak başka mesleklerin de ayrımına varmalarıyla özellikle kız çocukların meslek seçimi konusunda tutumlarının değişmesi için önemli bir adım” (4 Bilim Kadının Öyküsü Canlandırma Film Oldu/28.01.2014/Uçan Süpürge).

düzenlemeler, kadının siyasal katılımında değişiklikler yaratmıştır (Gökçimen, 2008:8). Bu değişiklikler ile birlikte kadınlar örgütlenmeye başlamıştır. Kadın örgütlenmesinin öncüleri genellikle erkekler tarafından kontrol edilen hiyerarşik yapılara kuşkuyla yaklaşan, işyerinde cinsel şiddet, taciz, ayrımcı istihdam politikaları gibi sorunları çözmek için alternatif özerk örgütler kurmaya inanan kadınlardan oluşmaktadır. Kadın örgütlenmeleri (sendikaları), genel sendikal hareket içinde işçi kadınların hakları ve istihdam koşulları konusundaki farkındalığın yükseltilmesinde, bireysel ve kolektif kazanımlar elde edilmesinde, geleneksel sendikal hareketin kültürünün dönüştürülmesinde önemli rollere sahip olmuşlardır. Ayrıca örgütsüz ve işyerinde zayıf bir konuma sahip olan kadınların kendi güçlerine inanmaları ve güvenmelerine katkı sağlamışlardır (Urhan, 2009:101). Böylece geçmişte olduğu gibi bugün de kadın hareketinin çıkış noktasının özgürlük ve eşitlik hareketi olduğunu söylemek mümkündür (Çakır, 1996:18).

İncelenen dönemde Bianet’te ve Uçan Süpürge’de çeşitli konulardaki kadın direnişi ele alınırken, Bianet’in daha çok kadının sosyal yaşama katılımı teması altında örgütlenmeyi içeren haberlere yer verdiği, Uçan Süpürge’nin ise sosyal olaylara duyarlı bir kadın birliğini temsilen haberlerini kategorize ettiği görülmektedir.

Bianet’teki “Kadınlar 6. Ekmek ve Gül Şenliğinde Buluşuyor” (25.05.2014) başlıklı haber, makro açıdan incelendiğinde haber bağlam ve ardalan bilgilerinin verilmediği, bir televizyon kanalının her sezon bitiminde gerçekleştirdiği “ekmek ve gül şenliği” isimli etkinlikle, diğer sezonu açmaya hazırlanışı konu edilmektedir. Haber spotunda geçen “bol dayanışmalı” ifadesinde kadınların ironik bir söylemle (van Dijk, 2003:96) dayanışmaya davet edildiği görülmektedir. Haber metni içinde haber girişinde etkinliğin kapsamından bahsedilmektedir. Bu kapsamda kadın mücadelesinin devamlı olmasına da işaret edilirken, “dayanışma etkinliği” ifadesi kullanılmaktadır.

Kadına hitaben etkinliği gerçekleştiren yetkililerinin sözlerinde ise, “acı, neşe, bıkmışlık, direnç” sözleri bir sezonu kapsayan süreci tanımlamak için kullanılmaktadır. Kadın gözünden kadınların değerlendirdiği söylemlerde “Hadi

bırak elindekileri bir kenara. Evin işi, çocuğun derdi, patronun söylediği bir kenara dursun” ifadeleriyle, “kadınların sürekli olarak ev işleri ve sorumluluğu taşıdığı, çocuğun sorumluluğunu tek başına üstlendiği, iş yerinde işverenin sözlerinden dolayı incinen bir rolden sıyrılması gerektiği” mesajı kadına verilmekte, kadın güçlü ve dayanışma içerisinde olmaya davet edilmektedir. Haber görseli incelendiğinde ise haberde iki görselin kullanıldığı görülmekte, ilk görselde kollarını dal yaparak birbirine sarılan kadın figürü görülürken, figürün siluetinden kadın figürü olduğu anlaşılmaktadır. Diğer görselde ise TV videosunun şenlikten görüntülerine yer verilmektedir.

Bianet’teki “Kadın Örgütleri’nden Kıbrıs Öğretmenler Sendikası’na Uyarı” (19.06.2014) başlıklı haberin başlığında ise dolaylı bir anlatıma başvurulduğu görülmekte “kadın örgütlerinden uyarı” ifadesinde aslında kadın örgütü içindeki kadınlardan bahsedilmekte, fakat kadın örgütünün görüşü gibi yansıtılmaktadır. Bağlam ve ardalan bilgilerinin de verildiği haberde, söylem kadın örgütleri üzerinden hareket edilerek oluşturulsa da asıl konu kadınların öğretmenler sendikasına yaptığı ikazdır. Haberin içeriğine detaylı bir şekilde yer verilmezken, haberin ardalanında erkek şiddetine karşı tavır alma ve eşine şiddet uygulayan sendika başkanı hakkında soruşturma başlatma durumu nedeniyle böyle bir tepki gösterildiği ifade edilmektedir. Şiddet konusuna vurgu yapılan haber, mikro yapıda incelendiğinde “disiplin”, “örgütlenme”, “soruşturma”, “şiddet” kelimelerinin tekrar edildiği, devamında ise “mücadele” kelimesinin ön plana çıktığı görülmektedir. Haber içeriğinde tırnak içinde doğrudan anlatım ifadelerine yer verilirken, bu ifadeler, sayısal verilerle ve alanında uzman kişilerin görüşleriyle desteklenmektedir. Daha önce de aynı çalışmaların yapıldığını ancak dönüş alınmadığı ironik bir şekilde (van Dijk, 2003:96) haberde “hiçbir gelişme olmamıştı” yüklemiyle vurgulamaktadır. Kadınların birliğe çağrıldığı haberde, “erkek şiddeti” için “dava” metaforu kullanılarak, konu ile ilgilenen ve mücadeleyi sürdüren kadınlar için “takipçi” ifadesi kullanılmaktadır. Kadınların sıkça birliğe çağrıldığı ve bu sürecin bir mücadele olduğu yönündeki söylemlerde kadınların yalnız olmadığının altı çizilmektedir. Kadınların mücadele alanlarının da sıralandığı haber metninde kadınların mücadele ettikleri konular “taciz”, “tecavüz”, “fiziksel şiddet” ve “sözel

şiddet” olarak belirtilmiştir. Haber metni incelendiğinde “parçası olmak”, “kayıtsız kalmak”, “tarafsız olmak”, “intikal etmek”, “iddia etmek” gibi ifadelerle desteklenen söylemlere rastlanmıştır. Haber görseli olarak söz konusu sendikanın ambleminin kullanıldığı görülmektedir.

Bianet’te yer alan bir başka haberde de (Soma İçin Kadın Dayanışması/19.05.2014) başlıkta “kadın dayanışması” ifadesi ile kadınları birliğe davet eden bir söyleme yer verildiği görülmektedir. Haberin bağlam ve ardalanına yer verilmeyen metinde haberin konusu 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde maden ocağında meydana gelen felaketin mağduru işçilerin eşleri için yapılan etkinliktir. Okura daha çok haber içeriği ile ilgili bilgi verilmektedir. Haber spotunda sayısal verilerle desteklenen (van Dijk, 2003:100) ifadeler görülürken (“yedi ilde sokağa çıkan kadınlar”) mağdur eşler için “Somalı kadınlar” ifadesi kullanılmakta, “Somalı kadınlar yalnız değildir” ifadesiyle, kadınlara destek içeren bir söylem görülmektedir. Örtülü bir söylemde kadınların yalnız kaldığı vurgulanmaktadır. Makro açıdan incelenen haber metninde kelime seçiminde somalı kadınlarla dayanışmak” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. Maden kazası için de “maden cinayeti” ifadesi kullanılmıştır. Haberin gerçekleştiği yer ve zaman haber metninde verilirken, haber aktörlerinin sözleri (van Dijk, 2003:79) tırnak içinde tek bir kişinin ağzındanmış gibi verilmektedir.

Felakette ölen erkekler için “yüzlerce kardeşimiz” ifadesi kullanılırken, geriye kalan eşler için ise “kömür tozlarının arasında yaşamını devam ettirmeye çalışan, geleceğe ilişkin hiçbir güvenceleri olmayan kadınlar” ifadesi tercih edilmiştir.

Haber metninde kadınları tanımlayan ifadelere sıkça yer verildiği görülürken, kadınlar için “yaşamları ipotek altına alınmış yüzlerce aile ve yüzlerce ailenin ev işçileri”, “yaşam emekçisi kadınlar” ifadeleri kullanılmaktadır. Daha önce çeşitli felaketler sonucunda mağdur olan kadınların örnek gösterildiği metinde, bu tarz faciaların kadınlarda uyandırdığı etkinin yeni olmadığı “toprakların yabancı olmadığı bir seda olarak yankılanıyor” ifadesinde geçen “yabancı olmamak” ifadesiyle desteklenmektedir. Metnin sonunda yer alan “Soma için kız kardeşlik köprüsü kuruyoruz” ifadesinde de yine kadın dayanışmasına dikkat çekilmektedir. Mikro

açıdan incelenen haber metninde, aktif yapılı cümleler (“yaptı”, “sürdü”, “başladı”) ve pasif yapılı cümle yapılarına da (“verildi”, “isteniyor”) yer verilirken, kutuplaşma

içeren (van Dijk, 2003:102) biz-onlar ifadelerini yansıtan yüklemlere de

rastlanmaktadır (“kuruyoruz”, “birleştiriyoruz”). Haber görselinde ise eylem için toplanan kadınlara yer verilmekte, işçilerin kafalarındaki baret tepki olarak kadınların başlarında görülmektedir. Yerde ise kadınların mücadelesi ile özdeşleşen mor pankartlar görülmektedir.

Uçan Süpürge’de kadın örgütlenmesini içeren haberlerde sosyal olayların yanı sıra kadının günlük hayatında yaşadığı zorluklarla mücadele etme misyonuyla bir araya gelen bir kadın örgütlenişi görülmektedir.

Uçan Süpürge’de “Engelli Kadınlar Örgütleniyor” başlığıyla yer alan haberin, makro yapıda incelenen haber başlığında kadınların birliğe çağrıldığı bir ifadeye rastlanırken, söz konusu topluluk için “örgütlenme” ifadesi kullanılmaktadır. Makro açıdan incelenen haber spotunda haber konusu ile ilgili bilgi okura verilirken, projenin amacı “Engelli Kadınların Hak Temeli Mücadele Adımları” projesi başlığıyla açıklanmaktadır. Kadınların hak arayışına dikkat çekilen haber spotunda, mücadele alanının engelli kadınlarla sınırlı tutulduğu görülürken makro bir yapıda incelenen haber metni içinde yer alan haber aktörü de, haber metnini destekleyen bir yapıda haber aktörü olarak (van Dijk, 2003:9) görme engelli bir avukatın ifadeleriyle okura sunulmakta, metnin içeriği aktör tarafından desteklenmekte ve uzman görüşü olarak haberde verilmektedir. Engelli kadınlara yönelik ayrımcılığa dikkat çekilirken, ironik bir anlatımla konunun toplumsal cinsiyet konusu ile de ilgili de olduğu ifade edilmekte, dolaylı bir mesajla toplumsal cinsiyet konusunun erkek ve kadın ilişkisi ile sınırlandırıldığı, konunun aslında engelli kadınlara içkin sorunlar değil de genel anlamda kadına içkin sorunlar çerçevesinde düşünülmesi gerektiğinin altı çizilmektedir. Metnin devam eden kısımlarında kadına yönelik şiddetin konuşulup bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla hareket ettiklerini belirten engelli kadınlar, kadının uğradığı haksızlıkların çoğu zaman konunun engelli kadınlarla sınırlandırılan

bir mücadeleyi kapsamasını “kadın olduklarını” unutuyorlar sözleriyle

“sıkıntı”, “sorun” ifadeleri kullanılırken, metinde kullanılan “proje”, “farkındalık”, “güç”, “mücadele” ifadeleriyle de kadınlar birliğe davet edilmektedir. Haber görselinde engelli kadın derneğinin amblemi kullanılırken, amblemde kadın hareketinde ön plana çıkan mor renk görülmektedir.

“Feministler Toplu Taşımada Tacize Son Kampanyası Başlattı” (Uçan Süpürge/18.04.2014) başlıklı haberin bağlam ve ardalan bilgilerinde kadınların duyduğu rahatsızlıktan bahsedilmekte, erkeklerin toplu taşımada kapladıkları yer retoriksel bir benzetme unsuru olarak (van Dijk, 2003:98) erkekler tarafından günlük hayatta kadınlara ayırdıkları yer ve müsaade alanlarına benzetilmektedir. Metinde erkeklerin toplu taşımada rahat bir şekilde oturma nedenleri de buna bağlı olarak, kadının ev hayatında, iş hayatında, mutfakta, balkonda yaşadığı sınırlama ve çalışan kadının erkek tarafından kabullenilmeyişi süreciyle ilişkilendirilmektedir. Burada geçen “normalleştirilemez” ifadesiyle durum eleştirilmekte, normalleştirilmemeli mesajı kadınlara verilmektedir. Öncelikli olarak yönetim alanındaki erkeklerin, kadınlara iş yaşamına müsaade etmedikleri görüşü ironik bir söylemle (van Dijk, 2003:96) eleştirilmektedir. Sosyal medyanın da konuyu yönlendirmede etkili olduğu mesajı okura verilirken, söz konusu toplu taşıma araçlarında kadınlara yer vermeyen erkekleri anlatan durum için “taciz”, bu durumla başbaşa kalan kadınlar için de “mağdur” ifadesi kullanılmaktadır. Haber görselinde ise kadın ve erkeğin yüzlerinin görünmediği, erkeğin bacaklarını açarak oturduğu kadının da kenara sıkıştığı bir toplu taşıma içi görüntüsü verilmiştir.

Sonuç olarak bugün kadın sivil toplum örgütlerinin eğitim stratejileri, kimlik oluşturma ile kadınların koşullarının düzeltilmesi için baskı yapma seçenekleri arasında itinalı ama yine de kurulması zor bir dengede sürdürülmekte, bu stratejilerle zorlu bir ikilemle baş etmek zorunda kalan kadın, önceden belirlenmiş toplumsal cinsiyeti dönüştürücü müfredatı takip etmek ya da daha ılımlı ve acil yerel ihtiyaçlara yani temel ihtiyaçlarına odaklanmak zorunda kalmaktadır. Kadın STÖ’leri, yerel, ulusal ve bölgesel olarak kadınların ihtiyaç duyduğu bilgiyi sağlamayı amaçlayan, kısa dönemli eğitimlere ağırlık vermektedir ve okul sistemi ya da toplum genel olarak kadınlara eğitim sağlama konusunu ihmal etmektedir. Bu tip eğitimler okul

sisteminin dışında gerçekleştirildiğinden öğrenme ve öğretme gibi belirli bir niyet taşımalarına rağmen yaygın eğitim olarak bilinmektedir (Stromquist, 2010:101-102).