• Sonuç bulunamadı

3.2. Bulgular ve Yorumlar

3.2.2. Kad ın Odaklı Habercilik Yapan İnternet Sitelerinde Toplumsal Cinsiyet

3.2.2.1. Ekonomik Yaşamda Kadın

Cinsiyet kültürü, bireye ve toplumsal ilişkilere yönelik geniş bir çerçevede, bir toplumda kadına ve erkeğe yönelik tanımlamaları, bunlara ilişkin imajı, davranış kalıpları, cinsiyete dair kimlikler, cinslerin birbirlerine karşı olan ilişki biçimleri, tutumları, evlenme adetleri, aile tipleri, güzellik anlayışları ve giyim kuşamlarını da içine alan çok geniş bir alanı ifade etmektedir (Türköne, 1995: 14). Değerler ile ifade edilen ve açıklanan cinsiyet kültürü kavramına, insanların hayatlarını sürdürürken kayıtsız kalmasının söz konusu olmadığı görülürken, cinsiyete yönelik toplumun ve kültürün ileri sürdüğü tutumlar ve değerlerin, insanlar üzerinde denetleyici, sınırlandırıcı ve rehberlik edici pek çok işlevi yerine getirdiği de görülmektedir. Toplum insanlardan bu rolleri yerine getirmesini beklemektedir (Ersoy, 2009:215).

Bu rollerde genellikle, kadın, ev içi alanda, erkek ise iş hayatında konumlandırılırken, kadının iş hayatına katılımı için aile, toplumsal davranış örüntüleri, eğitiminin kalite ve düzeyi ile genel ekonomik koşulları gibi dış koşullar ve bireyin girişimcilik ruhu ve sahip olduğu girişimcilik yeteneği gibi iç koşullar sıralanmaktadır. Bu koşullar, kadının iş hayatına katılımını olumlu ya da olumsuz etkilemektedir (Soysal, 2010:87). Bu etkilerle birlikte, her kültür, kendi içinde kadın ve erkeğin davranışlarını tayin eden cinsiyete yönelik belirli statü ve rollere sahiptir.

Hangi alanda olursa olsun statü ve roller toplum içerisinde ayırıcı özelliklere işaret etmektedir (Dönmezer, 1982:165).

Toplumsal yaşamda cinsiyetçi politikaların en belirgin gözlemlenebildiği alanlardan biri olan çalışma yaşamına ilişkin tartışma alanları da kadın odaklı habercilikte görünür kılınmaya çalışılan konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bianet ve Uçan Süpürge’de toplumsal cinsiyet düzleminde ele alınan konulardan birinin kadının iş yaşamındaki konumunun sorgulanması olduğu görülmektedir. Haber içeriklerinde ağırlıklı olarak, kadınların iş hayatında yaşadıkları sıkıntılar ve adaletsiz ücretlendirme politikalı görünür kılınmaya çalışılmaktadır. Bu tema altında ele alınan haberlerden geneli temsil edebilecek nitelikteki haber içeriklerine odaklanıldığında Uçan Süpürge’de “Kadın Esnaf Olmak II” başlıklı (26.03.2014) haber, çalışma yaşamında kadınların karşı karşıya kaldığı sorunları görünür kılmada oldukça dikkat çekmektedir.

Haber metninde yer alan aktörler (van Dijk, 2003:79) iş hayatında yer alan kadınlardır. Haberde ardalan ve bağlam bilgileri verilmiş, haber başlığında cümle yarım bırakılarak, örtülü bir şekilde kadın esnaf olmanın zorlukları okura ima edilmiştir. van Dijk’ın haber söylem stratejilerinden biri olarak konumlandırdığı örtülü ifadeler bu anlamda başlıkta dikkat çekmektedir. Haber spotunda ise sayısal verilerle desteklenen kanıtsallık (van Dijk, 2003:87) ifadelerine rastlanmaktadır (“Türkiye’de 1 milyon 181 bin erkek işverene karşılık 97 bin kadın işveren var”).

Haberde çalışma yaşamı içinde kadınların yaşadığı sıkıntılar çalışma yaşamının içinde yer alan kadın anlatıları ile desteklenmektedir. Farklı sektörlerde yer alan kadınlarla yapılan görüşmelerde mesleklerdeki cinsiyetçi ayrımlar, kadına uygun olmadığı düşünülen bazı mesleklerde, kadınların, erkeklerden gelecek olan tacizlere karşı, mesleklerinde “erkek gibi olmak” zorunda kaldıkları yönündeki anlatılar haberde görünür kılınmaya çalışılmaktadır. Kadınların birçok alanda görünür olabilmek için erkek gibi olmak zorunda bırakıldıklarına ilişkin metaforik anlatım biçimleri aslında kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları oldukça açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kadınların meslek hayatında yaşadıkları zorulukların kadın anlatıları çerçevesinde ele alındığı haberde işveren ve işçi olma ayrımı, iş çıkış saatinin kadın işçi olarak yapılan anlaşma doğrultusunda devam etmemesi, işverenin kadın işçiden fazla mesai isteme, görev tanımının dışına çıkma gibi konularndaki sıkıntıların altı çizilmektedir. Kuaförlük mesleği ile uğraşan bir kadının anlatısında, kadın kültürü ve kadın dili yaratmanın pratiklerine ilişkin bir söylem alanı dikkat çekmektedir. Bazı meslek gruplarının kadınların yaşamı için önemi “kadınların hayatlarına dâhil olmak” ifadesi ile verilirken, örneğin kuaförlük mesleği içinde yer alan kadının anlatılarında kadınlar açısından bu mekânların başka işlevlerinin de olduğu aktarılmaya çalışılmaktadır. Kadınların gündelik yaşamın sıkıntılarından kurtulmak ve kafasını rahatlatmak için bu mekânların önemli bir işlevi olduğu görülmektedir.

Erkek esnafların ve erkeklerin çalışan kadınlara olan yaklaşımının da ele alındığı anlatılarda esnaflıkta erkek ağırlığının olduğu, kadınların esnaflığı yapamayacağına dair erkek inanışının belirgin olduğu, kadınların kendilerini işlerinde kabul ettirmeye çalıştıkları bir sorun alanı olarak işaretlenmektedir. Kadın anlatılarında bu durum “kendimizi kabullendirdik” ve “kadının fendi erkeği yendi” gibi ifadelerle ortaya konulmaktadır.

Bianet’te ise ekonomik özgürlüğün kadın için neden önemli olduğunu görünür kılmaya çalışan “Kadınlar Takas Pazarı’na” başlıklı (10.06.2014) haberde ise, Sosyalist Feminist Kolektif’in dördüncüsünü düzenlediği bir etkinlik kadınlara tanıtılırken kadınların ekonomik şartlarına dikkat çekilmektedir. Haber ardalanı ve bağlam bilgilerinin verildiği haber girişinde haber ardalanı ve bağlamının sayısal verilerle desteklendiği görülmektedir. Makro çözümlemede başlık dikkate alındığında “Kadınlar Haydi Takas Pazarı’na” ifadeleri kadınların geneli için davet niteliği taşımaktadır. Mikro açıdan haber metni dikkate alındığında yüklemlerde etkinliğin gerekliliğini ve kadınlar tarafından yönetilebilirliğini vurgulamak için “gereklilik”, “kuracaklar”, “istiyoruz”, “yaratıyor” gibi yüklemler ile “sadece kadınlara açık olan takas pazarı” bir yandan da “kadın kültürü”nün üretim alanlarından biri olarak işaretlenmektedir. Mikro açıdan incelenen haber metninde kadınların toplumsal olarak yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için “kader, öfke, acı”

ifadeleri kullanılmakta, çözüm olarak da “mücadele”, “coşku”, “birlikte güçlenme” ifadeleri ile kadınlar birliğe davet edilmektedir. Burada kullanılan “kader” kelimesi ile kadınların kendi kaderini belirleyemeyen kısmına, “öfke ve acı” ile de kadınların uğradığı haksızlıklara karşı bir vurgu belirginleşirken, “birlikte güçlenme” ile kadınların yalnız kalışlarına ve ancak bir kadının diğer kadına destek olabileceğine atıfta bulunulmaktadır. Haberde geçen “bize unutturulan dayanışma ve paylaşma gibi içimizi ısıtan ve güçlü hissettiren duyguları yaşama fırsatı” ifadesinde geçen “unutturulan” kelimesinde, kadınların erkekler tarafından geri plana atılışı ironik bir söylemle (van Dijk, 2003:96) eleştirilmektedir. “Ayıplara pabuç bırakmadan” deyimiyle de örtülü olarak, kadınlara karşı muameleye kadınların duyarsız kalmaması konusunda kadınlara çağrıda bulunulmaktadır. Bugün kadınların her ne kadar erkeklere göre işgücüne katılımı ve girişimcilik faaliyetleri konusunda istenen seviyeye gelmediği/getirilemediği bir gerçek olsa da, kadınların her geçen gün ekonomik hayatta daha etkin hale gelmeye başladığı ise bilinen bir gerçektir. Ancak bunun için kadınların ekonomik potansiyelleri olduğu kadar sosyal potansiyellerinin de harekete geçirilmesi ve bu gücü kendilerinde görmeleri gerçeğinin unutulmaması gerekmektedir. Bu gücün etkinliğini gösterebilmesi için ise, kadın girişimcilerin karşılaştıkları engelleri, çalışma koşullarını, yönetim biçimlerini, işlerini kurma ve geliştirme stratejilerini, gelecek yönelimlerini ve örgütsel, çevresel fırsatları değerlendirme potansiyellerini ortaya koyan kapsamlı araştırmalara (Soysal, 2010:85-86) ihtiyaç duyulmaktadır.

Yapılan çalışmalar kadınların, erken yaşlardan itibaren cinsiyet, düşünce ve davranış kalıpları açısından ev işlerine yönelik beceriler kazanmaya teşvik edildiğini ortaya koymaktadır. Bu becerilerin kazanılması ev işlerinin uzantısı olan istihdam alanlarında kadın işgücünün yoğunlaşmasına neden olurken, kadınların, erken yaşlardan itibaren edindikleri bu becerilere dayalı olarak ev işleriyle bağlantılı işlerde çalışmakta/çalıştırılmakta olduğu da gözlemlenmektedir. Kadınların ev içi işlerin uzantısı olan işlerde çalışmaları, ekonomik katkılarının her zaman geçici olarak algılanmasına yol açmaktadır (Ataklı Yavuz, 2016:84).

Sonuç olarak kadın, bugün birçok alanda olduğu gibi ekonomik yaşama katılım noktasında da cinsiyet ayrımı engeline takılmaktadır. Erkeklerin çoğunlukta olduğu mesleklerde kadınların varlığı zor kabullenilirken, kadınlardan erkek gibi olmaları/davranmaları beklenmektedir. Birçok alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da cinsiyetçi politikalar kadının çalışma yaşamının içinde yer alma mücadelesini zayıflatmaktadır.