• Sonuç bulunamadı

İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİNDE (YETKİ GENİŞLİĞİ

A) ESKİ TÜRKLERDE DEVLET TEŞKİLATI

II. İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİNDE (YETKİ GENİŞLİĞİ

Yedinci yüzyıldan itibaren İslam dini ve medeniyeti içerisine girmeye120 başlayan Türkler121, yeni devletlerini de içine girdikleri medeniyetin şartlarına uygun bir şekilde kurdular122. Özde Türklüklerini koruyarak, İslami yönetim anlayışını benimseyip artık Türkçe isim ve unvanların yanında İslami sembol ve isimlere de yer vererek bu medeniyetle olan bağlantılarını sosyal hayatlarına yansıtmışlardır123. Kısaca söylemek gerekirse Türkler, engin tecrübeleri sayesinde Türk ve İslam geleneklerini birleştirerek, yeni bir idâre anlayışı ve devlet tipi geliştirmişlerdir124. Bu dönemin ilk siyasi teşekkülünü Karahanlılar Devleti125 oluşturuyordu. Her bakımından Türk olma özelliklerine sahip bu devlet, daha sonra islamiyetin kabulü ile devlet yönetiminde zamanla İslami geleneklere de yer vermeye başlayarak, Türk-İslam devletine doğru bir köprü vazifesi gördüler. Karahanlılar ile

120

Türklerin Müslüman olmalarıyla ilgili olarak bkz. AVCIOĞLU, Doğan, Türklerin Tarihi, C. 5, İstanbul 1982; AYDIN, Erdoğan, Nasıl Müslüman Olduk?, İstanbul 2006; İNAN, Abdülkadir, Eski Türk Dini

Tarihi, Ankara 1976; SARI, Volkan, Türklerin İslamiyeti Kabulünün Sosyolojik Analizi,

Kahramanmaraş 2005, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

121 Türk tarihinin hiç bilinmeyen yanlarından biri olan Türklerin Müslümanlaşması; Türk, İslam ve dünya tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmesine karşın, hala genel çerçevede ele alınmaktadır. Bu hususta siyasi tarih sınırlarının dışına çıkılmaması ve yalnızca makro planda bazı genel kabullerle yetinilmesi, Türk sosyal bilimciliği açısından büyük bir boşluk olarak dikkatleri çekmektedir. Bu sebeple Türklerin İslam dinini kabulü, iyi biliniyor sanılmasına rağmen, aslında iyi ve doğru bilinmeyen birçok yanı bünyasinde barındırmaktadır. (OCAK, Ahmet Yaşar, Türkler, Türkiye ve İslam, İstanbul 1999. s.26.) M.S 700'lerden başlayarak birçok savaştan sonra çok uzun bir zaman zarfında gerçekleşmiştir. Türklerin devletle ilişkilerinde dolayısıyla devlet teşkilatının tanziminde nirengi noktası olan Müslümanlık, birçok Türk geleneğini etkileyip değiştirmiştir. (KAZANCI, Metin, “Türklerde Devletle ilişkiler Üzerine Bazı Notlar”, İletişim Araştırmaları Dergisi, C.3, S.4, s.23-24.)

122

KOCA, Salim, “İlk Müslüman Türk Devletlerinde Teşkilat”, Türkler, C.5 Ankara 2002, s.147. Geniş bilgi için bkz. TOGAN, Velidi Zeki, Umumi Türk Tarihine Giriş, C.1, İstanbul 1946, s. 54-94; ULUÇAY, Çağatay, İlk Müslüman Türk Devletleri, İstanbul 1977.

123

KOCA, agm., s. 147. 124 KOCA, agm., s. 147. 125

Karahanlıların İslamiyeti kabulü ile Türk tarihinin gidişini değiştirmiş ve dönüm noktası olmuştur. Karahanlılar, İslamlığı kabul etmekle Türkler artık İslam kültürünün içine girmiş oldular. (ULUÇAY, age., s. 1)

başlayan bu süreç Gazneliler126 ile devam edip, Selçuklular127 ile olgunluk safhasına ulaşmıştır128.

Özellikle devlet idâresi noktasında yukarıda da belirtildiği üzere olgunluk safhasına Selçuklular ile ulaşılması hasebiyle, ilk Müslüman Türk devletlerinin idâri yapısına bakarken asli referansımız Selçuklu Devrinin idâri yapısı olacaktır. Bu devrin askeri, mali ve idâri yapısını kurulmasına esas teşkil eden ve gösterdiği ve uygulattığı yapı hala model olarak gösterilen Nizâmü'l-Mülk ve eseri Siyasetnâmeye de çalışmamız açısından büyük öneme sahiptir. Bu bölümde çalışmanın öncelikleri

126

İlk Türk- İslam devletleri içerisinde önemli bir yere sahip olan Gazneliler, iki asrı geçen hâkimiyet dönemlerinde bu topraklar yanında, özellikle de Kuzey Hindistan’da büyük bir güç olarak varlıklarını kuvvetle hissettirmişlerdir. Bu bölgelerde İslam’ın yayılması için çabalar sarf etmişlerdir. Onların bu gayretleri, ileride bu bölgede Müslüman Türk varlığının silinmez izlerinin kalmasına yardımcı olması yanında, önemli yoğunlukta yerli toplulukların da İslam’la tanışmaları sonucunu doğurmuştur. (YAZICI, Nesimi, İlk Türk-İslam Devletleri Tarihi, Ankara 2002 s.177)

127

İslam Dininin Türkler arasında bu denli yayılması hiç şüphesiz Selçuklular dönemidir. Selçuklu İmparatorluğu, Türklerin kurmuş olduğu yüze yakın siyasi teşekkül arasında yer alan dört büyük imparatorluktan (Hun, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı) üçüncüsüdür. Aynı zamanda da ilk ikisinin Müslüman Türkler tarafından kurulmadığı düşünülürse, Türklerin İslam dinini kabullerinden sonra kurdukları iki büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun temelleri Horasan’da yani tamamıyla İslamlaşmış bir muhitte atılmıştır. Bu nedenle de, onda eski Türk Toplumu değerleri ile İslami değerlerin uyumlu bir kaynaşmasına şahit oluruz. Şüphesiz Büyük Selçuklu Devleti, Türk Tarihinin akışına yeni bir yön vermiş ve İslam Dininin akideleri ile donatarak süslediği Türklüğe, yeni ve köklü bir hamle kabiliyeti kazandırmıştır. Bu nedenledir ki, bütün Türk toplulukları ve siyasi teşekküllerinde, hatta günümüzde bile Selçuklu Damgasının tesirleri hissedilmektedir. (YAZICI, age., s.205; KÖYMEN, Mehmet Altay, Büyük Selçuklu İmparatorluğu

Tarihi, Kuruluş Devri, C.1, Ankara 1993.)

128

KOCA, agm., s. 147. Bununla birlikte Türklerin İslam Dünyasına hakim olmalarıyla birlikte, İslam devlet anlayışı ve hukukunda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. O da şu idi: Selçuklu sultanı Tuğrul Bey’in 1055 yılında Bağdat’a girmesiyle Abbasi halifesinin temsil ettiği dini otoritenin yanında bir de siyasi otorite oluştu. Halife burada askeri ve siyasi yetkilerini Tuğrul Bey’e devretti. Böylece İslam Kamu Hukukunda bir değişiklik meydana geliyor ve iki otorite birden kurulmuş oluyor. (TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve

Türk-İslam Medeniyeti, İstanbul 2003, 8. Bası, s.307. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. TURAN, Osman, Selçuklular ve İslamiyet. İstanbul 1993.) İslamiyet’i kabul eden Türkler, bu dine yalnızca asker olarak

hizmet etmiş değillerdir. Müslüman Türkler siyasi, idârî ve ilmi alanlarda da önemli başarılara imza atmışlardır. Nitekim önceleri Arapların, sonra İranlıların ve İslamiyet’i din olarak benimsemiş bütün milletlerin, kaynağını İslam’dan alarak geliştirdikleri İslam kültür ve medeniyetinde, Türklerin de büyük ölçüde katkıları bulunmaktadır.( YAZICI, age., s.68.)

dikkate alınarak merkezi idâre ve taşra idâresine kısaca değinilip taşra idâresinde görevli ve yetki genişliği uygulamasına benzer şekilde görev yapan idârecilerden bahsedilecektir.