• Sonuç bulunamadı

 Tarih okuryazarlığının en önemli alt boyutlarından biri tarihsel dile hâkim olmaktır. Eğer tarihin dili bilinmiyorsa ne kadar değerli kaynak ve kanıtlara ulaşılırsa ulaşılsın bunlardan, bir sorunun çözümünde ya da bir tarihi olaya ilişkin yorum getirmede yararlanılamayacaktır. Konuyla ilgili olarak Achugar ve Carpenter (2012) tarafından yapılan “Developing Disciplinary Literacy in a Multilingual History Classroom” adlı eylem araştırması desenindeki deneysel araştırmanın katılımcı grubunu 13 ile 16 yaş arası ortaokul öğrencileri oluşturmaktadır. Tarihsel konularla ilgili kompozisyon yazma, farklı türdeki tarihsel kaynakları orijinal dillerinden okuma etkinliklerinden oluşan araştırma süreci, öğrencilerin tarihsel kavramları ve terimleri anlayarak geçmişin dillinden (tarihsel dil) uzak kalmamalarını ve bu dili öğrenmelerini amaçlamaktadır. Araştırma sonunda öğrencilerin tarihsel dili büyük oranda öğrendikleri ve yazmış oldukları kompozisyonlarda tarihsel kavramları kullanarak düşüncelerini dile getirdikleri görülmüştür. Araştırma sonunda tarihsel roman ve hikâye tarzındaki edebi ürünlerden yararlanarak ders işlemenin de öğrencilerin tarihsel dil gelişimlerine katkı sağlayacağı önerisinde bulunulmaktadır.

 Tarihi olaylarla ilgili üretilen sanat eserlerine (temsilî resim, tarihi roman, tarih filmi, tarih belgeseli) ilgi duymak, tarih okuryazarı olmanın gereklerinden biridir. Konuyla ilgili olarak Güngör (2011) tarafından “İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretiminde Temsilî Resim Kullanımıyla Tarihsel Düşünme Becerilerinin Geliştirilmesi” adında yapılan doktora tez çalışması da bu kapsamda değerlendirilebilir. Sosyal bilgiler dersinde temsili resim kullanımının, öğrencilerdeki tarihsel düşünme becerilerini ne düzeyde etkilediğini tespit etmeyi amaçlayan eylem araştırması desenindeki çalışma sonuçları, temsilî resmin kullanımıyla tarihsel düşünme becerilerinin geliştirilebileceğini göstermiştir. Temsilî resim kullanımının, öğrencilerin üzerinde çalışma yapılan konuyu öğrenmelerinde, derse ilgi ve katılımlarının artmasında ve yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesinde olumlu bir etkiye sahip olduğu da tespit edilmiştir.

 Öztürk (2011) tarafından “Tarih Öğretmeni Eğitiminde Tarihsel Romanların Kullanımı: Bir Eylem Araştırması” adlı eylem araştırması deseninde gerçekleştirilen çalışmanın en temel amacı, tarihi roman okumanın öğrencilerin okuma becerilerini ne yönde etkilediğini tespit etmektir. Çalışma grubunu tarih öğretmenliği bölümü öğretmen adaylarının oluşturduğu çalışmadan ulaşılan sonuçlara göre, katılımcıların büyük çoğunluğunun tarihi roman okuyarak tarihsel olaylara, kitaplara ve okumaya olan ilgilerinin arttığı, daha akıcı okuyabildikleri tespit edilmiştir. Bunun yanında öğrencilerin en sıkıldıkları aşamanın ise romanın özetini çıkarma aşamasının olduğu belirlenmiştir. Çok az sayıdaki katılımcı ise kendilerine zorla tarihi roman okutulduğu için kitaplara ve kitap okumaya ilişkin olumsuz tutum geliştirdiklerini belirtmişlerdir.

 Metin (2011) tarafından yapılan “Tarih Eğitimi ve Dil: Tarihçilerin, Tarih Ders Kitabı Yazarlarının, Tarih Öğretmenlerinin ve Öğrencilerin Tarihsel Dil Kullanımı” adlı çalışmada eğitim ortamındaki çeşitli öğelerin tarihsel dil kullanım düzeyleri incelenmiştir. Araştırmadan ulaşılan sonuçlara göre öğrencilerin maddi gelir durumları ile tarihsel kullanma düzeyleri; öğretmenlerinde mesleki kıdemleri ile tarihsel dil kullanımları arasında paralel bir ilişki tespit edilmiştir. Bunun yanında tarih ders kitaplarında kullanılan tarihsel dilin farklı liselerde öğrenim gören öğrenciler açısından farklılaşmadığı ve öğrencilerin tarihsel dil kullanımlarında anlamsal çağrışım ve fonetik çağrışımlar sonucu yanlış algılamalarda bulundukları tespit edilmiştir.

 “Sosyal Bilgiler Öğretiminde Tarihi Romanların Kullanımının Öğrencilerin Akademik Başarısı Üzerine Etkisi” adlı yüksek lisans tezinde Çiftçi (2011), tarih romanların öğrencilerin akademik başarılarına etkisini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Deneysel modelde yapılandırılan çalışma sonuçlarına göre tarihi romanların, öğrencilerin sosyal bilgiler dersi akademik başarılarına olumlu etki yapan bir öğretim materyali olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.

 Paras ve diğerleri (2010) tarafından gerçekleştirilen “The Use of Primary Sources in High School History Classrooms” adlı deneysel çalışmada lise sosyal bilgiler dersinde birinci elden kaynak kullanmanın öğrencilerde meydana

getirdiği etki incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre birinci elden kaynak kullanmanın öğrencilerdeki tarihsel empati becerisini geliştirmenin yanı sıra yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerinin gelişimini de desteklediği belirlenmiştir. Bununla birlikte öğrencilerin birincil elden kaynakları kullanarak daha detaylı sorular sordukları ve tarihe bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşım gösterdikleri sonucuna varılmıştır.

 Maposa ve Wasserman (2009) tarafından yapılan “Conceptualising Historical Literacy- A Review of the Literature” adlı teorik çalışmanın amacı, dünya genelinde tarih okuryazarlığı üzerine yapılmış çalışmaları taramaktır. Çalışmada öncelikle okuryazarlık kavramına değinilerek günümüzdeki okuryazarlık kavramının okuma-yazmanın dışında farklı alanlarda yetkinlikler gerektiren bir kavram olduğu belirtilmiş ve bu alanlardan biri olarak da tarih okuryazarlığı gösterilmiştir. Çalışmanın devamında 1978 yılında İlk defa tarih okuryazarlığı kavramını kullanan Hirsch’İn tanımından başlayarak günümüze kadar gelen süreçte tarih okuryazarlığı kavramına yüklenen farklı anlamlar olduğu tespitinde bulunulmuştur. Bu süreçte Rüsen, Lee ve Seixas’ın tarih bilinci ile tarih okuryazarlığı kavramlarını özdeşleştirdiği; Wineburg’un tarih okuryazarlığı bağlamında tarihsel metodolojiye vurgu yaptığı; ilerleyen dönemlerde tarihsel, politik ve sosyal problemleri de tarih okuryazarlığı kapsamında değerlendiren tarih eğitimcilerinin olduğu ifade edilmektedir.

 Keçe (2009) tarafından gerçekleştirilen “İlköğretim Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Tarih Okuryazarlığı Durumlarının Belirlenmesi” adlı yüksek lisans tez çalışması, nitel araştırma yöntemlerine göre hareket edilen betimsel bir alan araştırmasıdır. Çalışmada, ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin tarih okuryazarlığı durumları çeşitli değişkenler açısından belirlenmeye çalışılmıştır. Ulaşılan sonuçlara göre, öğrencilerin tarih okuryazarlığı düzeylerinin genel olarak orta derecede olduğu belirlenmekle birlikte özel okul öğrencilerinin devlet okulu öğrencilerine nispeten daha üst düzey tarih okuryazarı oldukları saptanmıştır. Bununla birlikte öğrencilerin ders kitabının dışında tarihi konularda roman, hikâye vs. tarzında edebi ürünleri okumadıkları da tespit edilmiştir.

 Levesque (2008) “Historical Literacy in 21st Century Ontario: an quasi- experimental research using the Virtual Historian” adında uygulamalı bir çalışma gerçekleştirmiştir. Aslında bir tarih okuryazarlığı projesi olan çalışmanın amacı bilgi iletişim teknolojilerini kullanarak öğrencilerin tarih okuryazarlığı düzeylerini geliştirmektir. Araştırmaya Ontario’dan yüz yedi onuncu sınıf öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak gözlemin kullanıldığı bu araştırmanın en çarpıcı sonucu; öğrencilerin bilgi iletişim teknolojilerinden (internet) yeteri kadar yararlanmadığı, dolayısıyla tarih okuryazarlığı düzeylerinin istenilen ölçüde yüksek olmadığıdır. Öğrencilerin bilgi iletişim teknolojilerinden yeteri kadar yararlanmaları halinde tarih okuryazarlığı durumlarının ilerleyeceği öngörüsünde bulunulmaktadır (http://www.ccl-cca.ca/pdfs/fundedresearch/Levesque-FinalReport.pdf).

 Keskin (2008) tarafından yapılan “Romanlarla Tarih Eğitimi ve Öğretimi” adındaki çalışmada, tarihi romanların sosyal bilgiler derslerinde kullanılabilecek etkili bir ders materyali olup olmadığı tartışılmaktadır. Betimsel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırma sonucunda ulaşılan verilere göre; tarihi romanların öğrencilere farklı bakış açıları kazandırdıkları, empati becerisinin gelişmesine, tarihi bilgilerin öğrenilmesinde ders kitaplarına nazaran tercih edilen kaynaklar oldukları tespit edilmiştir.

 Goldberg, Schwarz, Porat (2008) tarafından gerçekleştirilen “Living and dormant collective memories as contexts of history learning” adlı araştırma kapsamında 40 12. sınıf öğrencisiyle görüşme yapılmıştır. Çalışmada öğrencilerin tarihsel sorunlara farkındalık ve duyarlılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma sonucuna göre öğrencilerin İsrail’in bulunduğu coğrafyadan kaynaklanan politik sorunların ve toplumdaki farklı kültürlerden gelen insanların yaşadıkları kültür çatışmasının farkında oldukları ve söz konusu problemlere yönelik çözüm önerileri sundukları ifade edilmiştir. Araştırmacılara göre öğrencilerin tarihsel farkındalıklarının yüksek olması, onların tarihsel bilince sahip ve tarih okuryazarı bireyler olduklarını göstermektedir. Ancak tarih okuryazarlığının, yalnızca tarihsel sorunlara ilişkin farkındalık düzeyi ile açıklanmasının güç ve kompleks bir kavram olduğu unutulmamalıdır.

 “Sosyal Bilgiler Öğretimi Kapsamında İlköğretim Öğrencilerinde Nedensellik Kavramının Gelişimi” adlı doktora tez çalışmasında Tay (2007), tarih okuryazarlığının alt boyutlarından biri olan neden-sonuç ilişkisi kurma becerisini ele almıştır. Çalışma, ilköğretim öğrencilerinde nedensellik kavramının gelişiminin ne düzeyde olduğunu belirlemeyi amaçlayan betimsel bir alan araştırmasıdır. Öğrencilerin sınıf düzeyleri ve sosyo-ekonomik koşulları yükseldikçe olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurma becerilerinin de geliştiği sonucuna varılan araştırmada, cinsiyet değişkeni açısından anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bununla birlikte sonuç bulma becerisi açısından kız öğrencilerin erkeklere nispeten daha üstün oldukları saptanmıştır.

 Akkuş (2007) tarafından gerçekleştirilen “Tarih Öğretiminde Edebî Ürünlerin Kullanımının Öğrenci Başarısına Etkisi” adlı doktora tez çalışmasında, sosyal bilgiler dersinde edebi ürünleri kullanarak öğrenci başarısını geliştirmek amaçlanmıştır. Deneysel modele uygun olarak tasarlanan araştırma sonuçlarından, sosyal bilgiler dersinde edebi ürünleri kullanmanın öğrenci başarısını yükselttiği anlaşılmaktadır.

 Şimşek (2006a) tarafından gerçekleştirilen “İlköğretim Öğrencilerinde Tarihsel Zaman Kavramının Gelişimi ve Öğretimi” adlı öğrencilerin tarihsel zaman kavramını gelişiminin ne düzeyde olduğunu belirlemeye ilişkin doktora tez çalışması, bir durum tespiti yapmayı amaçlamaktadır. Araştırmadan ulaşılan sonuçlara göre, öğrencilerin değişim kavramını örneklendirerek ifade etme ve değişim algısını işe koşmada başarıları çok yüksekken, süreklilik kavramını örneklendirmede yetersiz kaldıkları görülmüştür. Bunun yanında çocukların tarihsel zaman kavramını kazanmalarında, yaşa bağlı gelişen zihinsel olgunluk yanında, cinsiyetin, okudukları okulun, ders kitaplarının kullanılan öğretim stratejisinin, yöntem ve teknikler ile öğretim materyallerinin de etkili olduğu belirlenmiştir.

 “Fostering Historical Thinking with Digitized Primary Sources” isimli Tally ve Goldenberg (2005) tarafından yapılan çalışma, ortaokul ve lise öğrencilerinin tarih okuryazarlığı düzeylerini geliştirmek amacıyla web tabanlı bir deneysel

araştırma sürecini içermektedir. Bu deneysel süreçte temel amaç öğrencilere birinci elden kaynakları sunup onların bu kaynakları sorgulama becerilerinin gelişimi ve bir yönüyle de tarihsel olaylar bilgisi üzerinde web tabanlı uygulamanın etkisini tespit etmektir. Süreçte öğrenciler, online olarak sanal müze ziyaretleri yapmış, internet erişimine açık arşiv belgelerini incelemiş ve tarihsel olaylar hakkında bilgi veren çeşitli web sayfalarını ziyaret etmişlerdir. Araştırma sonucuna göre tarih konularının web tabanlı yaklaşımla incelenmesi öğrencilerin tarih okuryazarlık düzeylerine olumlu yönde etkisi olduğu gözlenmiştir.

 Lee (2005) “Historical Literacy: Theory and Research” adlı çalışmasında, neden tarih öğretildiği ve tarih öğretiminin önemi paralelinde tarihsel okuryazarlık kavramını teorik olarak açıklamaya çalışmıştır. Ayrıca yaşları dokuz, on iki ve on üç arasındaki üç yaş grubundan otuz öğrenci ile tarihsel okuryazarlık kavramı üzerine görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bu aşamada katılımcılara “Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile İkinci Dünya Savaşı arasında neler yaşandı?” gibi hatırlama düzeyinde soruların yanında “Britanya’nın geçmişte ve şimdi yaptığı savaşlar ile izlediği politikalar hakkında neler düşünüyorsunuz?” biçiminde öğrencilerin düşünme gücünü ve olaylara hangi açıdan yaklaştıklarını belirleme amacıyla sorular da yöneltmiştir. Araştırma sonucunda Lee, öğrencilerin tarihsel olayları hatırlama düzeylerinin yok denecek kadar az olduğunu ve olayları değerlendirme aşamasında ise resmi bir bütün olarak göremediklerini, genel olarak katılımcıların geçmişte yapılan iyi ya da kötü her durumda İngilizleri haklı çıkartmaya yönelik gerekçeler öne sürdüklerini belirtmiştir.

 Ortaokul ve lise öğrencileri üzerine ABD’de yapılan “Historical Literacy Rates In the United States” isimli araştırmada popüler tarihi ürünlerin (hikâye, masal, destan, tarihi roman vb.) ne düzeyde okunduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucuna göre sınıf düzeyi yükseldikçe öğrencilerin tarihsel bilgiye ulaşmalarında ve geçmiş hakkında bir fikir sahibi olmalarında önemli bir veri kaynağı olan edebi metinlere karşı daha fazla ilgi duydukları ve okudukları tespit edilmiştir. Bu açıdan 5. sınıftaki öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları

doğrultusunda edebi ürünlerin yazılması böylelikle onların da bu okuyucu kitlesi

içine karışması önerisinde bulunulmaktadır

(http://www.ddooggss.net/8Fmedia/a/HomeLiteracy_USHistory.pdf).

 Taylor ve Young (2003) tarafından “Making History: A Guide for the Teaching and Learning of History in Australian Schools” adlı çalışma, tarih okuryazarlığı üzerine yazılmış teorik çalışmaların en kapsamlısı konumundadır. Tarih okuryazarlığı kavramı üzerine kendilerinden önceki araştırmacıların ürünlerinden yola çıkarak bir sentez yapan tarih eğitimcileri, aslında gerçek anlamda tarih okuryazarlığı kavramının kurucuları olarak görülmektedirler. Ayrıca Taylor ve Young’un tarih okuryazarlığına olan yaklaşımları ve tarih okuryazarı olabilmek için belirlemiş oldukları 12 alt boyut Avustralya tarih eğitiminin standartları olarak kabul edilmiş ve tarih öğretimi programlarında yerini almıştır.

 “Öğretilebilir ve Bilişsel Bir Beceri Olarak Tarihi Empati” adlı doktora tez çalışmasında Karabağ’ın (2003) amacı, tarihsel empatinin öğretilebilir ve bilişsel bir beceri olduğunu ispatlamaktır. Tarihsel empati alanında ülkemizde yapılan ilk çalışma olması nedeniyle kavramsal çerçevenin oluşturulmasında zengin kaynak çeşitliliği sağlanmıştır. Deneysel modelde geliştirilen araştırma sonuçlarına göre, kız öğrencilerin erkek öğrencilere nispeten tarihi empati yapmaya daha yatkın oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca dersin çeşitli tekniklerin kullanılarak işlendiği deney grubu öğrencilerinin kontrol grubu öğrencilerine göre daha iyi hatırladıkları, analiz ve sentez yapabildikleri, eleştirel ve yaratıcı düşünebildikleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla araştırma sonucunda ulaşılan bulgulara göre tarihsel empatinin öğretilebilir ve bilişsel bir beceri olduğu kanıtlanmıştır.

 Lindquist (2002) “Why and How I Teach with Historical Fiction, the Reading Teacher” adlı çalışmasıyla sosyal bilgiler dersinde kullanılan tarihi romanların öğrencilerde tarih okuryazarlığının hangi boyutlarını geliştirdiğini belirlemek amacıyla deneysel modelde bir araştırma gerçekleştirmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; sosyal bilgiler dersinde tarihi romanlardan yararlanmanın

öğrencilerin tarihsel dili daha iyi anlamalarını sağladığı ve problem çözme becerilerini de geliştirdiği tespit edilmiştir. Ayrıca sosyal bilgiler ders kitaplarına yardımcı bir ders materyali olarak yararlanılan tarihi romanları sayesinde öğrencilerin hazırladıkları kompozisyon çalışmalarına bakarak tarihsel olaylar arasında daha rahat neden-sonuç ilişkisi kurabildikleri tespit edilmiştir. Bunun yanında tarihi romanların, tarihsel olayları tarihsel dille anlatarak anlatımın zenginleşmesine katkı sağladığı sonucuna varılmıştır.

 Öztürk (2002) tarafından gerçekleştirilen “Tarih Öğretiminde Tarihi Romanların Kullanılması” adlı yüksek lisans tezi ilköğretim 6. sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilen deneysel bir araştırmadır. Araştırmanın amacı, sosyal bilgiler dersinde kullanılan tarihi romanların öğrenciler üzerinde bir etkisinin olup olmadığını test etmektir. Araştırmadan ulaşılan sonuçlara göre, tarihi romana dayalı tarih öğretimi yönteminin ilköğretim 6. sınıf sosyal bilgiler dersi tarih konularında, bilgi, kavrama düzeyi ile toplam öğrenci erişilerinde daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

 Ata (2000) tarafından gerçekleştirilen “Tarih Öğretiminde bir Araç Olarak Tarihi Romanlar” adlı teorik çalışma, ülkemizde tarihi roman ve eğitim alanlarının kesişme noktalarının ele alındığı ve tarihi romanların eğitim ortamlarında en etkili şekilde kullanılması için dikkat edilmesi gereken hususların altını çizildiği ilk araştırmalardan biridir. Özellikle sosyal bilgiler dersinde tarihi romanlardan niçin yararlanılması gerektiğinin pedagojik açıdan da ayrıntılarıyla açıklanmaya çalışıldığı çalışma sonuçlarına göre, ülkemizde tarihi roman türünde eserlerin sayıca arttırılması (günümüzde artan bir ilgi ve tarihi romanlarda çeşitlilik söz konudur) gerektiği üzerinde durulmuş ve eğitimde yararlanılan tarihi romanların öğrenciler için birçok açıdan faydasının olduğu belirtilmiştir.

 Tarih okuryazarlığı kavramının anlaşılması üzerine önemli katkıları olan Rüsen (1993) “The Development of Narrative Competence in Historical Learning” adlı teorik çalışmasında, tarih okuryazarlığı bağlamında formal bir dille anlatılan tarihsel olayların çok fazla anlaşılmayacağı düşüncesinden hareketle olayların

yeterince hikâyeleştirilerek, sadeleştirilerek sunulması gerektiği üzerinde durmaktadır. Tarihsel olayların hikâyeci bir dille ele alınması sayesinde öğrencide anlatı yeteneğinin geliştiğine vurgu yapan Rüsen, tarih okuryazarlığı yeteri düzeyde olan bir öğrencinin okulda tarih eğitimi aracılığıyla edindiği bilgi ve becerileri günlük yaşamın sorunlarını çözmede işe koşacağı bir de diyagram hazırlamıştır. Bu diyagramın merkezinde günlük yaşam aktiviteleri çevresinde ise tarihsel metot, tarihsel içerik bilgisi yer almaktadır. Başka bir anlatımla öğrencinin tarihsel metodu kullanarak edindiği tarihsel bilginin, günlük yaşamda işe yarar bir görev üstlenmesi gerektiğini belirtmektedir.

 Tarih okuryazarlığı kavramının günümüzdeki şekline ulaşmasında yadsınamaz katkıların olan tarih eğitimcilerin biri olan Stearns (1991) tarafından yapılan “The Challenge of Historical Literacy” adlı teorik çalışmada tarih eğitimin ezberlenen bir ders mahiyetinden kurtularak sorgulanan, yorumlanan ve değerlendirilen bir ders olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu anlamda tarih okuryazarlığı kavramının tarih eğitiminde yeni arayışlara ilişkin bir mücadele verdiği belirtilmektedir. İfade ettiği bu becerilerin öğrenciler tarafından kazanılmasının, onları birer tarih okuryazarı yapacağını iddia etmektedir. Bu açıdan tarih okuryazarlığı becerisi kazandırılmadan verilen tarih öğretiminin “görme engelli” bir tarih eğitim/öğretimi olacağı belirtilmektedir. Ayrıca söz konusu kavrama ilişkin alanda yapılan çalışmaların arttırılması gerekliliğini vurgulamaktadır.

 Gagnon (1989) editörlüğünde meydana getirilen “Historical Literacy; the Case for History in American Education” adlı kitap tarih okuryazarlığı kavramı üzerine yazılmış ilk ciddi eser durumundadır. Kitapta “Niçin tarih öğretiyoruz?” sorusundan yola çıkılarak etkili tarih eğitimi için gerekli olan tarih okuryazarlığının çeşitli boyutları derinlemesine ele alınmıştır. Eleştirel, sorgulayıcı ve yorumlayıcı tarih eğitiminin vazgeçilmez bir gereksinim olarak görüldüğü eserde, öğrencinin tarih eğitimi sürencinde aktif olmasının önemi vurgulanmaktadır.

Sonuç olarak tarih okuryazarlığı üzerine yapılan çalışmalar geçmişten günümüze incelendiğinde farklı zamanlarda söz konusu kavramın alt boyutlarına ilişkin çeşitli araştırmaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu araştırmaların büyük çoğunluğunun yurt dışında yapıldığı görülmekle birlikte yurt içinde ise sınırlı sayıda çalışmanın olduğu tespit edilmiştir. Çeşitli tarih eğitimcileri tarafından kavrama yüklenen anlamlardan yola çıkarak genel bir değerlendirme yapıldığında tarih okuryazarlığının tarih bilinci, tarihsel farkındalık ve tarihsel duyarlılık kavramlarıyla sıkı bir ilişki içinde olduğu ve kapsamlı bir yapıyı ifade ettiği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde tarih öğretiminde bir ders materyali olarak kullanılan tarihi romanlara yönelik çeşitli araştırmaların olduğu tespit edilmekle birlikte tarihi romanlardan sınıf içinde hangi öğretim tekniğine göre yararlanıldığına ilişkin bir araştırmaya rastlanılmamıştır. Bu açıdan etkili bir tarih eğitimi için tarih okuryazarlığının gerektirdiği bilgi, beceri ve değerler ile sınıf içi tarihi roman kullanım teknikleri üzerine kurgulanmış tarihi romanların ilişkilendirildiği deneysel bir çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

III. BÖLÜM