• Sonuç bulunamadı

Dinlemenin bir dil becerisi olmasının yanında insanların birbirleriyle olan iletişimlerinde önemli bir görevi yerine getirdiği bir gerçektir. İletişim sürecinin sağlıklı olarak gerçekleşebilmesi, dinleme etkinliğinin sağlıklı yapılmasına bağlıdır. Bu anlamda iletişim kavramı üzerinde durmak gerekir.

İletişim, bir kişinin ya da kişiler kümesinin başka bir kişiye veya kişiler kümesine düşünce içeriğini aktarması (Kayaapl, 2002:13); “bilgi, düşünce, beceri ve duyguların, sözcük, resim, grafik, vb. semboller kullanılarak iletilmesi” (Mısırlı:2003:1); “sayesinde dünyayı anlamlı kıldığımız ve bu anlamı başkalarıyla paylaştığımız insanî bir süreç” (Masterson, Beebe ve Watson, 1983 akt. Mutlu, 1998:168); çeşitli amaçlara varmak için sözcüklerin ve diğer simgelerin (belli yüz ifadeleri, vücut hareketleri, fiziksel görünüm,vb.) kullanılmasıdır (Sayers vd., 1993:9). İletişim, nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alışverişi (Cihangir, 2004:4) olarak tanımlanabilir.

Doğan ve Doğan (1997:52), iletişimin bilinçli veya bilinçdışı olabileceğini vurgulamış ve iletişimi ”insanlar veya grupların birbirlerini etkilemek için ortaya koydukları her türlü bilinçli veya bilinçdışı davranış türü” olarak tanımlamıştır. İletişimde dinleme ve konuşmanın ne kadar önemli olduğu Ailes (1987)’in tanımında vurgulanmaktadır: İletişim, dinleme, analiz etme ve konuşma olmak üzere üç aşamada ele alınan bir süreçtir (akt. Cihangir, 2004:8). Daha kapsamlı bir tanımla iletişim, mesaj, gönderici ve mesajı alan olmak üzere, üç önemli unsuru olan ve bilgi, deneyim, duygu, görüntü veya sesin iletilmesi ve işlenmesi sürecidir (Tutar vd., 2003:7).

İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları gerekir (Cüceloğlu, 2000:12). Bu, bireysel ve toplumsal bir zorunluluktur. İletişimin temel amacı da bu zorunluluğu yerine getirmektir.

İletişimin amacı en dar anlamda “bilginin taşınmasıdır. Ancak iletişimin birden çok amacı vardır. Bu amaçlar şöyle sıralanabilir (Doğan ve Doğan, 1997:52-53):

1. İletişimin amacı bilginin taşınmasıdır.

2. İletişim aracılığıyla insanlar duygularını, düşüncelerini, isteklerini karşısındakilere aktarır.

3. Sağlıklı iletişim toplumsal güveni sağlar.

4. İnsan toplumsal rol ve sorumluluklarını iletişim yoluyla yerine getirir. 5. İletişim insanın kendisini ve başkalarını tanımasına yardım eder. 6. İletişim alıcıda bir etki ve davranış değişikliği yaratmayı amaçlar.

İletişim üzerine yapılan çalışmalar, iletişimin üç temel özelliğinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bunlarda birincisi, iletişim etkinliğinin insanları gerektirmesidir. İletişim ancak insanların birbirlerini anlama ihtiyaçları sayesinde kurulabilir. İkinci olarak iletişim, paylaşmayı gerekli kılar. Üçüncü temel özellik ise iletişimin sembolik olmasıdır. Semboller; jestler, mimikler, harfler, rakamlar ve sözcüklerdir (Tutar vd., 2003:9). Reardon (1987) da iletişimin özelliklerini şöyle sıralamaktadır:

1. İletişim sembollerin kullanılmasını gerektirmektedir. Kelimeler ve beden hareketleri, kişinin duygu ve düşüncelerini ifade eden birer semboldür. İnsanlar, iletişim kurarken aynı sembolleri farklı anlamlarda kullanabilmektedir.

2. İnsanlar farklı amaçlarla iletişim kurmaktadır. İletişim sürecinde herkes için geçerli olan tek bir amaç bulunmamaktadır.

3. İletişim sürecinde kişilerin ifade ettikleri her zaman söylemek istedikleri gibi yorumlanmamaktadır.

4. İletişim genellikle karşılıklıdır. Taraflardan birinin ilgisiz davranması ya da tepkisiz kalması iletişimin sonlanmasına neden olmaktadır.

5. İletişim her zaman başarıyla sonuçlanmamaktadır (Cihangir, 2004:5-6).

İletişim bir süreçtir ve süreci meydana getiren ögeler bulunmaktadır. İletişim en basit düzeyde bile, üç ögeye dayanır. İletiyi gönderen, iletiyi alıp açımlayan ve bu ikisi arasında iletinin gönderilmesinde kullanılacak bir iletişim kodlaması, bir ileti. İletiyi gönderene kaynak, alana hedef, iletişimde gönderilen bildirime de ileti adı verilmektedir (Oskay, 2001:10). İletişim diğer ögeleri ise, kanal, dönüt, ortamdır.

Şekil 1. Temel İletişim Süreci

Her türlü iletişimde, süreci başlatan bir kaynak vardır. Kaynak, birey, bir grup ya da kurum veya kuruluş olabilir. Kaynak, bir düşünceyi ya da bir düşünce ile ilgili davranışı, herhangi bir anlam yükleyerek alıcıya göndermek istediği zaman önce kelimeler, rakamlar, hareketler ya da diğer sembolleri kullanarak bunları mesaj hâline getirir (Mısırlı, 2003:2). Yani kodlar. İletişimde en önemli sorumluluk, kaynak yani göndericiye aittir. Çünkü iletişim sürecini başlatan ve mesajı kodlayarak gönderen odur (Tutar vd., 2003:12-13).

İletişim sürecinde mesaj, kaynak ve alıcı için aynı anlamı taşıyan, sembollerle ifade edilen, duygu, düşünce ve tutumlardır. Yani alıcının, bilişsel, duyuşsal ya da psikomotor davranışlarında değişiklik yapmak amacıyla düzenlenen işaretler örüntüsüdür. Mesaj kaynaktan hedefe yazıyla, sözle veya işaretlerle gidebilir. Mesaj alıcıya ait ne kadar çok duyu organına ulaşırsa, iletişim o derece başarılı olur. Bununla birlikte mesaj gönderilirken alıcının yaşı, eğitim düzeyi, sosyal konumu, içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurulursa iletişimin daha başarılı olması sağlanmış olur (Mısırlı, 2003:2; Doğan ve Doğan, 1997:55; Ergin ve Birol, 2000:55).

Kaynak (gönderici) ile hedef (alıcı) arasında yer alan, iletinin gönderildiği ve alındığı çeşitli yol, yöntem, teknikler kanal olarak adlandırılmaktadır. Kanal, mesajın alıcıya sunuluş biçimidir. Her mesaj, bir kanal aracılığıyla alıcıya ulaştırılır (Doğan ve Doğan, 1997:56; Mısırlı, 2003:2). Kanal, ışık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon kabloları ve sinir sistemi gibi mesajı taşıyan araçlardır. Etkili ve verimli bir iletişim için kullanılan kanal, mesaja uygun olmalıdır. Mesajın bozulmadan iletilmesi, uygun bir kanalla mümkün olur. Tutar ve arkadaşları (2003) kanal uygunluğunu şu örnekle somutlaştırmaktadır: “Mükemmel bir karayolu, otomobil için önemlidir; ancak bir tren açısından hiçbir anlam ifade etmez.” (Tutar vd., 2003:19).

İletişim sürecinde alıcı, kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulanan birey ya da gruplardır (Mısırlı, 2003:2). İletişim sürecinin diğer ucunda yer alan alıcı kişi, bir dinleyici konumundadır. Bu rol zaman zaman değişikliklere uğradığı hâlde, mesaj akışında alıcı kişinin tutumu, iletişimin akışını belirleyen önemli bir etkendir (Altıntaş ve Çamur, 2005:16).

İletişim süreci, bir mesajın bir kişi tarafından kodlanarak gönderilmesini, bu mesajın ikinci kişi tarafından alınmasını ve kodun doğru olarak çözülmesini gerektirir. Bu, ortaya çıkan her türlü etkileşimde sürekli ve iki yollu bir süreçtir (Moore, 2001:125). Bu anlamda alıcıdan kaynağa gönderilen tüm tepkilere dönüt (geribildirim) adı verilir (Mısırlı, 2003:4).

Dinleyenin gönderilen bilgiyi çözmesi ve karşı mesaj göndermesi genellikle sözsüz olarak gerçekleşir. Dinleyenler sürekli olarak anlayıp anlamadıklarını, onaylayıp onaylamadıkları, hoşlanıp hoşlanmadıkları, ilgi duyup duymadıkları, dikkat edip etmedikleri konularında sözsüz mesajlar gönderirler. Bu mesajlar konuşan tarafından alındığında, orijinal mesajın açıklanmasında veya geliştirilmesinde kullanılmalıdır. Duyarlı öğretmenler geribildirim tepkisini, yeniden izah ederek, başka örnekler kullanarak veya talimatların şeklini değiştirerek verirler (Moore, 2001:125).

İletişim sürecinin gerçekleştiği yer ve zamanın özellikleri ortam olarak adlandırılır. Samimi veya resmi bir ortam, soğuk veya sıcak bir yer veya hava iletişim ortamının örneğini teşkil eder (Doğan ve Doğan, 1997:56).

İletişimi olumsuz yönde etkileyen, onu bozan bazı etkenler vardır. Bu etkenler gürültü olarak nitelendirilir. İletişim sürecinde bilgi kaynağından çıkan mesaj ile alıcı tarafından alınan mesaj, birbirini tutmayabilir. Bu farkı yaratan faktöre “gürültü” adı verilmektedir (Dökmen, 2001:322). Dökmen (2001), gürültü türlerini şöyle sıralamaktadır:

Fiziki Gürültü: Kanalda sesin ulaşmasında meydana gelen gürültüdür.

Nöro-Fizyolojik Gürültü: Kaynakta ya da alıcıdaki konuşma, görme veya işitme bozuklukları.

Psikolojik Gürültü: Kaynakta ya da alıcıda yer alan psikolojik engeller. Alıcının mesajı seçici algılaması ya da hedefin amaçlandığından farklı yorumlanması psikolojik gürültüdür.