• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.2.3. Operasyonel Risk

2.2.3.3. İleri Ölçüm Yaklaşımları

Sermaye gereksiniminin ölçülmesinde bankaların kendi içsel ölçüm modellerini kullanmalarına olanak veren ve denetim otoritesinin belirlediği nitel ve nicel koşullara dayalı olarak kullanılan ileri ölçüm yaklaşımları, diğer yaklaşımlara göre çok daha yüksek risk duyarlılığına sahiptir262.

İleri ölçüm yaklaşımları kapsamında bankalara, sermaye gereksiniminin hesaplanmasında kendi içsel kayıp verilerini kullanabilme olanağı sunulmaktadır. Hesaplama çerçevesinde, standart yaklaşımda da kullanılan 8 iş kolunun her biri için toplam 7 ayrı kayıp türü belirlenmiştir. Söz konusu kayıp türleri şunlardan oluşmaktadır263:

 Banka içi hile ve dolandırıcılık,  Banka dışı hile ve dolandırıcılık,

 İstihdam uygulamaları ve işyeri güvenliği,  Müşteri, ürün ve işyeri uygulamaları,  Banka mallarına zarar,

 İşlerin durması ve sistem hataları,  İşleme, teslimat ve süreç yönetimi.

261 ‘International Convergence Of Capital Measurement And Capital Standarts’, s.139. Bu

konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz, Dilek Leblebici Teker, ‘Bankacılıkta Operasyonel Risk ve Sermaye Yeterliliği’, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü & Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu Geleneksel Finans Sempozyumu, 2004, s.66.

262 Allen, Boudoukh, Saunders; a.g.e., s.225.

263 ‘Working Paper On The Regulatory Treatment Of Operational Risk’, Basel Committee On

Bankanın karşı karşıya olduğu operasyonel risk, bu veriler doğrultusunda 8 ayrı işkolu ve bunların her biri için geçerli 7 kayıp türü olmak üzere toplam 56 alanda gözlemlenmekte; her bir işkolu/kayıp türü bileşeni için ayrı ayrı olmak üzere, aşağıdaki formül yoluyla beklenen kayıp(EL) tutarları bulunmaktadır264.

LGE PE EI

EL= × ×

EL = Beklenen kayıp,

EI = Operasyonel riskin boyutunu yansıtan gösterge, PE = Zararın gerçekleşme olasılığı,

LGE = Olayın gerçekleşmesi durumunda karşı karşıya kalınacak kayıp tutarı.

Söz konusu değişkenleri bankalar kendi içsel kayıp verilerinden yola çıkarak hesaplamaktadırlar. Belirlenen EL tutarları belli bir gama çarpanı(γ)* ile ağırlıklandırılarak her bir iş kolu/kayıp türü sınıfı için sermaye gereksinimi bulunmakta; elde edilen tutarların toplamı alındığında ise, operasyonel riske dönük toplam sermaye gereksinimi rakamına ulaşılmaktadır265. Aşağıdaki formül, anlatılan hesaplama sürecinin tümünü yansıtmaktadır266:

[

(i, j)*EI(i, j)*PE(i,j)*LGE(i,j)

]

j i

K =∑ ∑ γ (i: iş kolu; j: kayıp türü)

Gelişmiş yaklaşımlar kapsamında, büyük boyutlu ve karmaşık yapılı bankalar için içsel ölçüm yaklaşımına ek olarak ‘zarar dağılımı’ ve ‘puan kartı’ yaklaşımları önerilmektedir.

264 Dilek Leblebici Teker, ‘Bankacılıkta Operasyonel Risk ve Sermaye Yeterliliği’, Marmara

Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü & Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu Geleneksel Finans Sempozyumu, 2004, ss.67-68.

* Gama çarpanı, beklenen kaybın(EL) sermaye gereksinimi tutarına dönüşümünü sağlayan ve

denetçiler tarafından her bir ‘işkolu/kayıp türü’ için belirlenen sabit bir katsayıdır.

265 ‘Operational Risk’, BCBS, ss.8-9. 266 Leblebici Teker, a.g.e., s.68.

2.2.3.3.1. Zarar Dağılımı Yaklaşımı

Zarar dağılımı yaklaşımında, bankalar her bir iş kolu/kayıp türü bileşeni için belirli bir dönem boyunca gerçekleşebilecek operasyonel risk dağılımlarını tahmin etmektedirler. Sermaye gereksinimi ise, her bir iş kolu/kayıp türü için hesaplanan VaR tutarlarının toplamı alınarak bulunmaktadır. Bu yaklaşımın içsel ölçüm yönteminden temel farkı, herhangi bir çarpım katsayısına gerek duyulmamasıdır. İçsel ölçüm yönteminde kayıp dağılımına ilişkin tek bir değişken hesaplanmakta, beklenen ve beklenmeyen kayıplar arasındaki ilişkinin sabit olduğu varsayılmaktadır. Yani beklenen kaybın düzeyi ve bunu oluşturan bileşenlerin yoğunluğunun değişmesi göz önünde bulundurulmamaktadır. Zarar dağılımı yaklaşımı ise kayıp dağılımını, beklenen kayıpların ve onun bileşenlerinin farklı durumlarına göre oluşturmaktadır267.

Zarar dağılımı yaklaşımını kullanacak olan bankaların aşğıdaki aşamaları yerine getirmesi gerekmektedir268:

 Modellemede kullanılacak içsel ve dışsal verilerin toplanması,

 Risk türlerinin belirlenmesi ve her bir risk türünün olasılık ve yoğunluk düzeylerinin belirlenmesi,

 Kayıp dağılımlarının hesaplanması,

 Sonuçlara dayanarak sermayenin hesaplanması.

2.2.3.3.2. Puan Kartı Yaklaşımı

Puan kartı yaklaşımında bankalar, operasyonel risk sermayesinin başlangıç tutarını işkolu düzeyinde belirlemekte ve bu tutarları, çeşitli iş kollarının risk yapısını belirlemeye yarayan puan kartlarına dayalı olarak değiştirmektedirler. Puan kartı yaklaşımı, risk kontrol ortamındaki operasyonel risk kayıplarının sıklığını ve

267 ‘Working Paper On The Regulatory Treatment Of Operational Risk’, BCBS, s.34. 268 Bolgün, Akçay; a.g.e., s.629.

yoğunluğunu azaltmaya dönük gelişmeleri ortaya koyarak, geleceğe ilişkin bir bakış açısı sunmayı hedeflemektedir269.

Puan kartı yaklaşımı, operasyonel risklerin daha iyi tanımlanıp anlaşılmasını ve risk kültürünün kurumun bütününe yayılıp desteklenmesini sağlamaktadır. Yaklaşım ayrıca, risklerin yönetilmesi konusunda yöneticilere yol gösterici sonuçlar üreterek, yüksek riskli olayların öngörülmesine ve denetim eksikliklerinin saptanmasına olanak sağlamaktadır. Ancak puan kartlarının iş kolu yöneticileri tarafından dolduruluyor olması, uygulamada öznelliğe neden olabilecek bir etmendir270.

Aşağıdaki şekil, operasyonel riske ilişkin buraya kadar anlatılan yaklaşımları sermaye gereksinimi ve karmaşıklık niteliklerine göre göstermektedir.

Şekil:2.2. Operasyonel Risk Ölçüm Yaklaşımları

Kaynak: Dimitris N. Chorafas, Operational Risk Control With Basel II, Heinemann,

2004, s.141.

269 ‘Working Paper On The Regulatory Treatment Of Operational Risk’, ss.34-35. 270 Bolgün, Akçay; a.g.e., ss.634-635.

Yüksek

Düşük SERMAYE DAĞITIMI

Temel Gösterge Yaklaşımı

StandartYaklaşım

İleri Ölçüm Yaklaşımları

Zarar Dağılımı Yaklaşımı

Puan Kartı Yaklaşımı

Düşük Yüksek

III. BÖLÜM

SERMAYE GEREKSİNİMİNİN SAPTANMASINDA RİSK ÖLÇÜM YAKLAŞIMLARININ ETKİNLİĞİNE DÖNÜK BİR UYGULAMA

Türk bankacılık sektörü, düzenleyici ve denetleyici kurumlarla yakın bir işbirliği içinde Basel-II Uzlaşısı’na dönük hazırlıklarını hızla sürdürmektedir. Bilindiği gibi Basel Uzlaşıları’na yönelik en önemli eleştirilerden biri de, sermaye yeterliliği hesaplamasına ilişkin ölçütlerin gelişmiş ülke bankacılık sektörlerine göre hazırlanmış olmasıdır. Bu eleştiriden ve Komitenin düzenleyici otoritelere sağladığı esneklik olanaklarından hareketle Türkiye’nin, risk ölçüm yaklaşımlarının kendi makroekonomik koşullarındaki etkinliğini saptayarak gerekli ek önlemleri almasında büyük yarar vardır. Çalışmanın bu bölümünde, Uzlaşı’nın sağladığı uygulama esneklikleri çerçevesinde sermaye gereksinimi hesaplamaları yapılmakta ve Türk bankacılık sektörü açısından bazı çıkarımlarda bulunulmaktadır.

3.1. TÜRK BANKACILIĞINDA RİSK ÖLÇÜMÜNE İLİŞKİN ETKİNLİK SORUNU

Yeni Uzlaşı çerçevesinde, sermaye gereksinimi hesaplamasında tüm bankacılık risklerinin göz önüne alınması, risk yönetimi açısından kuşkusuz oldukça önemli bir gelişmedir. Ancak risk yönetiminin başarısında belirleyici olan yalnızca hesaplamaların kapsamı değil, aynı zamanda etkinlik düzeyidir. Aşağıda bu konu ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.