• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1.2. Türk Bankacılık Sektörünün Yapısal Sorunları

2.1.2.4. Finansal Tabloların Güvenilirlik Düzeyi

Türk bankacılık sektörünün sorunlarının çözümlemesine dönük olarak yalnızca bankalarca yayınlanan veriler kullanılarak yapılan çalışmaların yeterince güvenilir olmayacağı düşünülmektedir. TMSF’ye devredilen bankaların devir öncesi ve sonrası bilançolarının kamuoyunca da bilinen durumu bunun en önemli göstergesidir. Fona devredilmeden önce kredi portföyleri sorunsuz görünen bankaların, devir sonrası yapılan düzeltmeler sonucu aslında çok büyük zararlarla karşı karşıya oldukları, kredi portföylerinin aslında bazı yapay işlemlerle olumlu hale getirildiği, dolayısıyla önceki finansal tablolarının güvenilirlikten oldukça uzak olduğu ortaya çıkmıştır144.

Söz konusu kredi portföyleri BDDK tarafından limit aşımı, gruba ait kıyı ötesi(off-shore) bankalara yapılan depolardan grup şirketlerine kullandırılan krediler, paravan şirketlere aktarılan krediler ve gerçek kişilere açılan usulsüz krediler başlıkları altında ele alınmıştır145. Dolayısıyla sorun bir bütün olarak sadece kötü yönetimi değil, bunun yanında kötü niyetli yönetimi(suistimal) de kapsayan daha geniş boyutlu bir yapıya sahiptir.

Konunun daha somut bir biçimde ve belgeye dayalı olarak anlatılabilmesi bakımından burada, BDDK’nın 2002 yılında kamuoyuna sunduğu ‘Pamukbank Bilgilendirme Raporu’ndaki bilanço bulgularına değinmekte yarar vardır. Anılan banka, gerçekte çok büyük boyutlara ulaşmış olan kredi risklerini gizlemek amacıyla tahsili gecikmiş ve şüpheli hale gelmiş kredileri ilgili hesaplarda değil, yine krediler hesabında izlemiştir. Grup şirketlerine aktarılan kredilerin vadesi bankaca sürekli yenilenmiş, bunlara ilişkin faiz tahakkuku ve tahsilatı yapılmamış, bunun yerine sadece faiz reeskontu yapılmış, kur farkı ve reeskontları da tek düzen hesap planına aykırı olarak krediler ve diğer aktifler içindeki alt hesaplarda izlenmiştir. Banka dönem sonlarında bu kredilere ilişkin zararı giderecek ve bir miktar da kâr oluşturacak şekilde reeskont uygulayarak, gerçekte önemli ölçülerde zarar edildiği ve

144 Günal, a.g.e., s.17.

145 Sudi Apak, ‘Türk Bankacılık Sisteminde Risk Kaynakları ve Yönetimi’, Balıkesir Üniversitesi

bu zararlar sürekli büyüdüğü halde, finansal tablolarını kârlı göstermeye devam etmiştir146.

Bankaların kredi portföylerinin sorunlu hale gelmesine ve dolayısıyla varlık kalitesinin bozulmasına yol açan usulsüz işlemler aşağıdaki biçimde özetlenebilir147:

 Sorunlu hale gelen kredilere karşılık ayrılmaması, tersine bunlara ilişkin faiz tahakkukunun devam ettirilmesi,

 Aslında faal olmayan ya da çok sınırlı faaliyeti olan paravan şirketlere (daha sonra bunlar yoluyla grup şirketlerine aktarılmak üzere) kredi açılması,

 Kıyı ötesi(off-shore) bankalar yoluyla yine grup şirketlerine kredi aktarılması,

 İki ayrı bankanın, grup şirketlerine yönelik kredi sınırlamalarından kaçınmak üzere karşılıklı olarak (back to back) birbirlerinin grup şirketlerine kredi açmaları.

Sorunlu kredilerin yanında, sermaye yeterliliğini etkileyen ancak bankalar tarafından yine yapay bilanço işlemleriyle gizlenmekte olan bir başka önemli olumsuzluk da döviz pozisyon açıklarıdır. Yasadaki tüm sınırlamalara karşın bankalar, örneğin 2000 yılı Eylül ayında bilanço içi pozisyon açıklarını %200 düzeyine kadar çıkarabilmişlerdir. Bu açık bankalar tarafından bilanço dışında(nazım hesaplar altında) izlenen vadeli döviz alım işlemleriyle giderilmiş gibi gösterilmiştir. Ancak daha sonra bu sözleşmelerin önemli kısmının grup şirketleriyle fiktif(yapay) olarak yapılmakta olduğu ve gerçekte döviz yükümlülüklerinin çok az bir kısmına karşılık geldiği anlaşılmıştır148. Söz konusu uygulamaların gerçekliği, 2002 yılında BDDK tarafından Pamukbank’la ilgili olarak yayınlanan raporda da çarpıcı bir biçimde belirtilmektedir.

146 Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ‘Pamukbank Bilgilendirme Raporu’,

(http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/bddk/PAMUKBANK.doc, 06.12.2005)

147 Tevfik Altınok, ‘Son Beş Yılda Tarihe Malolan Bankalar TMSF’ye Devir Noktasına Nasıl Geldiler’, (www.finanskulup.org.tr/html/makale/tevfik_altinok.html, 06.12.2005)

Taşınan risklerin yapay bilanço işlemleriyle gizlenmesi sonucu, örneğin 1992-2000 arası dönemde, bilanço verilerinden yola çıkarak hesaplanan sermaye yeterliliği standart oranları∗ incelendiğinde (TMSF bünyesindeki bankalar dışında) sektörün önemli bir sermaye yetersizliği sorunu yaşamadığı, tersine, birçok bankada oranların alt sınır olarak kabul edilen %8’in oldukça üzerinde olduğu gözlemlenmektedir. Oysa yaşanan bankacılık krizleri, sektörün aslında sermayesine oranla çok daha yüksek riskler taşıdığını, bir başka deyişle sermayesinin taşıdığı riskleri karşılamaktan uzak olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu dönemdeki sermaye yeterliliği oranı verilerine göre Pamukbank’ın sermayesi taşıdığı kredi riskine oranla sürekli olarak alt sınırın üzerinde gerçekleşmiş, 1992 yılında %8.6 olan bu oran artmaya devam ederek 1997 yılında %9.8, 1999 yılında 14.1 ve 2000 yılında %17.1 düzeyine ulaşmıştır149. Ancak TMSF’ye devir sonrası yayınlanan BDDK raporu, o dönemde banka tarafından taşınan kredi risklerinin gerçek boyutunun sürekli arttığını ve buna bağlı olarak sermaye yeterliliğinin düştüğünü, bankanın ise bu sağlıksız yapıyı yapay bilanço işlemleriyle gizlediğini ortaya koymuştur. Anılan tabloda(EK-2) TMSF bünyesindeki bankaların devir öncesi ve sonrası sermaye yeterlik rakamları karşılaştırıldığında, arada, Pamukbank örneğini doğrular nitelikte farklılıkların olduğu görülmektedir.

Uluslararası kabul görmüş temel bankacılık ilke ve düzenlemeleri ile muhasebe standartlarına uyulmasındaki gecikmeler, mali tabloların bağımsız denetiminde yaşanan sorunlar ve denetim-raporlama sisteminin etkin olmaması gibi nedenlerle finansal tablolarda güvenirliğin sağlanamaması, sektörü oldukça olumsuz etkileyen bir unsurdur150. İlgili verilerin sorunları tüm açıklığıyla yansıtan bir niteliğe sahip olmaması, mevcut ve olası sorunların çözümüne yönelik kamusal önlemleri boşa çıkararak taşınan gerçek riskleri karşılayacak sermaye yeterliliğinin sağlanmasını engellemektedir.

(Sermaye Tabanı/Risk Ağırlıklı Varlıklar, Gayrinakdi Krediler ve Yükümlülükler), söz konusu

verileri içeren tablonun tamamı Ek-2’de sunulmuştur.

149 Veriler yukarıda anılan ‘Pamukbank Bilgilendirme Raporu’ndan alınmıştır.

150 Nurgül Chambers, Kriz Dönemi ve Sonrasında Bankaların Finansal Yapısının Analizi, Avcıol