• Sonuç bulunamadı

İktisadi Devlet Teşekkülleri

2. SENATO FAALİYETLERİ

2.1. İÇ POLİTİKADAKİ GÖRÜŞLERİ

2.1.1. EKONOMİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ

2.1.1.10. İktisadi Devlet Teşekkülleri

Türkiye’de iktisadi devlet teşekküllerinin geçmişinin eski olmasına karşılık gelişmesi ve yaygınlaşıp bir sistem haline gelmesi yenidir. Cumhuriyet döneminin bir ürünü olarak düşünülebilir. Cumhuriyet devrinde iktisadi devlet teşekkülleri çeşitli faaliyet alanlarında ve farklı zamanlarda kurulmuştur. 22 Nisan 1924 tarihinde bazı demiryolları hatlarının satın alınmasına izin verilmesi iktisadi devlet teşekküllerinin ilk adımı sayılabilir. 1925 yılında eski tekel idaresinin satın alınarak “ Tütün İdare-i Muvakkatesi” kurulması iktisadi devlet teşekkülleri için bir başlangıçtır. Bu alanda çok önemli bir adımda 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası’nın kurulmasıdır. 1925 yılında barut ve patlayıcı maddeler tekelinin kurulması, 1926 yılında ispirto ve alkollü içkiler tekelinin kurulması iktisadi devlet teşekküllerini kuvvetlendirmiştir. 1927 yılında çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu’na rağmen iktisadi kalkınmanın özel teşebbüs eliyle yürütülememesi 1932 yılında iktisadi devlet teşekküllerinin bir düzen olarak yaratılması

100C.S.T.D., C. 41, 18 Haziran 1967, T. 6, B. 72, s. 124-126.

101 İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, s. 642.

devrini getirmiştir. İktisadi devlet teşekkülleri devamlı bir kalkınma aracı değil, kalkınmayı başarıcı özel teşebbüsün gelişmesine kadar, onun da gelişmesini sağlayıcı, geçici teşkilatlanma niteliğinde olarak tasarlanmıştır. 1933 yılında Sümerbank’ın sanayi alanında, 1935 yılında Etibank’ın Enerji ve Madencilik alanında iki devlet holding olarak kurulması ile iktisadi devlet teşekkülleri sistemi ortaya çıkmıştır. 1950-1960 yılları arasında iktisadi devlet teşekküllerinin sayısı artmıştır.102

Ülkemizde uygulanan karma ekonomi kuralları içinde özel ve kamu kesimi ayrı olarak işlemektedir. Devlet hükümranlık vasıflarının dışında karma ekonomik sistemin temelini teşkil eder özel ve kamu kuruluşları ticari esaslar çerçevesinde görev yapar.103

İktisadi devlet teşekküllerin yurt ekonomisinin yapısında özel bir yeri bulunmaktadır. Büyük yatırımları gerektiren ya da kârlılık ve verimlilik yönünden özel sektöre ilgi çekici görülmeyen bazı alanlarda iktisadi devlet teşekküllerinin yalnız çalışmak zorunluluğu bulunmaktadır. Ayrıca bu teşebbüslerin özel sektörle birlikte bulundukları alanda da yol gösterici bir çalışma programı izledikleri, özel sektör problemlerinin iktisadi devlet teşekküllerinde yetişmiş yönetici ya da uzmanlar tarafından çözüldüğü bilinmektedir.104

Ülkemizde milli güvenliğin korunmasını sağlamaya yönelik siyasal; yurttaşların refah düzeylerini sosyal adalet ilkeleri içinde yükseltmeye ve topluma belli kalite, fiyat ve miktarda mal ve hizmet sunmaya yönelik sosyal; sermaye, işgücü veya kâr yetmezliği nedenleriyle müteşebbislerin kurmaya niyetlenmediği kuruluşları oluşturmaya yönelik ekonomik nedenlerle iktisadi devlet teşekküllerinin kurulduğunu söyleyebiliriz.105

İktisadi devlet teşekkülleri 12.03.1964 tarihinde kabul edilen 440 sayılı kanunla kurulmuştur. Kanunun birinci maddesine göre: İktisadi devlet teşekkülleri sermayelerinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte devlete ve iktisadi devlet teşekküllerine ait olup iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan teşebbüslerdir.106 440 sayılı kanunun 2. Maddesinde kanunun amacı şu şekilde belirtilmiştir. İktisadi devlet teşekkülleri ile müesseseleri ve iştiraklerin ulusal

102 Selahattin Özmen, a.g.e., s. 128-129.

103 Tevfik Altınok, Kamu İktisadi Teşekkülleri Sorunları ve Çözüm Yolları, Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1982, s. 8-9.

104 Selahattin Özmen, a.g.e., s. 138.

105 Tevfik Altınok, a.g.e., s. 7.

106 Mecdeddin Akın, Gerekçeli Açıklamalı İktisadi Devlet Teşekkülleri Mevzuatı, Mars Matbaası, Ankara, 1966, s. 5.

ekonomimize faydalı olabilmesi için özerk bir tarzda, karma ekonominin kurallarına ve ekonomik gereklere uygun olarak yönetimlerini, kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak, sermaye birikime yardım etmek suretiyle daha fazla yatırım kaynağı yaratmalarını ve bu amaca ulaşmak için denetlenmelerini sağlamaktır.107 Teşekküller tüzel kişiliğe sahip ve faaliyetlerinde özerktirler.108

Senatör Çetin, iktisadi devlet teşekküllerinin sadece iktisadi kalkınma için değil memleketin kaderi için de önemli bir konu olduğunu söylemiştir. Ülkemizde istenilen seviyeye gelinememesinin sebebini planlı, programlı hareket edilmemesi olarak görmüştür. İktisadi Devlet Teşekkülleri Kanun Tasarısı’nın devletçi ya da sosyalist olamayacağını belirtmiştir. Devletin özel teşebbüse gerektiğinde ekonomiyi devredeceği hakkında bazı maddelerin olduğunu fakat bunlarda da netlik olmadığını söylemiştir.

İnönü Hükümeti’nin109 sahip olduğu iktisat görüşüne uygun tasarı hazırlayamadığını, tasarının sağlam bir zemini ve hududu olmadığını, ne devlet teşebbüsüne ne de serbest teşebbüse imkân vermediğini ifade etmiştir. İktisadi devlet teşekküllerinin memur zihniyetiyle idare edildiğini, verimli çalışmanın göz önüne alınmadığını, arkasını hazineye dayayarak israf yolunu tuttuğunu söylemiştir. Tasarıda ülke kaynaklarını faaliyete geçirmek için gayret gösterilmediğini, iktisadi devlet teşekküllerinin tanziminden ziyade bazı siyasi grupların menfaatine neticeler almak ister gibi insanı şüpheye düşüren bir karanlık noktalar olduğunu ileri sürmüştür. Tasarıda neden halkı kalkınmaya iştirak ettirecek unsurların olmadığını sormuştur. Türkiye’nin halkı kalkınmaya, iktisadi teşebbüslere katabileceğini, yeni uyanmaya başlayan kütlelerin ticaret ruhunun bir öndere ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Devletin bu önderliği kâr haline geçmiş müesseseleri kalkındırmaya, halkın iştirakini sağlayacak kolaylıklar gösterebileceği konusuna değinmiştir. Böylece hem sosyal adaletin sağlanacağını hem de sermayenin geniş kütlelere yayılmasının temin edilebileceğini söylemiştir. İsteyen işçilerin fabrikalara ortak yapılabileceğini buradan artan sermaye ile devletin yeni yatırım sahaları yapabileceğini açıklamıştır. Tasarının halkı devletle birlikte iktisadi sahalarda faaliyete sevk edecek şekilde revizyona tabi tutulduğu takdirde, idaresine çalışanlarla birlikte hissedar olan halkın iştirak edildiği müddetçe kârlılık ve verimlilik

107Mecdeddin Akın, a.g.e., s. 14.

108 Mecdeddin Akın, a.g.e., s. 16.

109TBMM Albümü 1920-2010, C.2, s. VIII.

sağlayacağını, devlete de fertlerin yapamayacağı bazı ana sanayi mevzularının kalacağını belirtmiştir.110

Çetin, Devlet Yatırım Bankası’nın111 kuruluşu ve faaliyete geçmesi için gerekli tedbirlerin alınması, sermaye piyasası teşekkülü için teşvik edici tedbirler alınması gerektiği üzerinde durmuştur. Türkiye’nin bünyesi icabı toplum sermayesine müsait bir ortam içinde olduğunu savunmuştur. Zarar eden iktisadi devlet teşekküllerinin piyasada pahalılığa yol açtığı görüşündedir. Zenginliğin halka yayılması için hisse senetlerinin dondurulabileceğini, böylece halka yayılan anonim bir sermayenin oluşturulması üzerinde durmuştur. İnönü Hükümeti’nden niçin bu noktaya gitmediğini izah etmesini istemiştir. Halkın piyasaya çıkmamış, hareket haline gelmemiş iktisadi gücünün hareket haline getirilmesini, devlet imkânları ve dış yardımlarla memleketin kalkınamayacağı fikrini savunmuştur.112

Demokrasilerde idarenin iktisadi ve mali faaliyetlerin kontrolünü parlamento yapmazsa milletin haklarını korumaya imkân kalmayacağını ifade etmiştir. İktisadi devlet teşebbüslerini kontrol eden yüksek komisyonun kârın ve zararın sebebini, verimi artıracak temennileri öne sürmesi gerektiğini fakat bunların konuşulmadığına değinmiştir. Çelik ve kumaş sanayisinde durumumuzun ne olduğunu sormuştur. Her iktisadi devlet teşekkülünün etüdünü yapmasını yüksek meclise bilgi vermesini mesuliyeti üzerlerine almaları gerektiğini belirtmiştir.113

Çetin, ülkenin büyük bir inşaat faaliyeti içinde olduğunu, çimento ve demirin yeterli gelmediğini, metalürji fabrikalarından bunların karşılanabileceğini savunmuştur.

Anadolu’da sanayinin kurulmasının teşvik edilmesini, kolaylıklar gösterilmesi gerektiği görüşündedir. Ona göre şikâyet ve ihtiyaçları dinlenmek şartıyla kalkınmak için çırpınan Türk Milletine devlet olarak öncülük yapılması, kolaylık gösterilmesi gerekmektedir.

Hükümetten ricasının halkın bulunduğu ortamın teşvik edilmesi, halkın şikâyetlerinin giderilmesi, daha ilgili, daha teşvikkâr, daha anlayışlı davranılması olduğunu belirtmiştir. Anadolu’nun geri kalmış köylerine refah ve serveti götürmeye mecbur olunduğunu, bunun çarelerinin de halk ile beraber aranması gerektiğini savunmuştur.

Emlaki ve toprağı olan halka hitap edecek bir finansman kaynağı ve kredi mevzu

110C.S.T.D, C. 15, 15 Ekim 1963, T. 2, B. 121, s. 334-336.

111 12.03.1964 tarih ve 441 sayılı kanunla kurulmuştur. Bankanın görevi; İktisadi devlet teşekküllerinin yatırımları için gerekli kredileri sağlamak, gerektiğinde bu amaçla garanti vermektir. ( Selahattin Özmen, a.g.e., s. 315. )

112C.S.T.D., C. 13, 19 Ağustos 1963, T. 2, B. 98, s. 805-806.

113C.S.T.D., C. 28, 8 Haziran 1965, T. 4, B. 93, s. 444-446.

üzerinde durulmasını istemiştir. Gerçek bir kalkınma için, bölgeler arası dengeli kalkınma için kredi ve finansman usullerini değiştirmek milli bünye ve imkânlara uydurmak zorunda olunduğu söylemiştir.114

İktisadi Devlet Teşekkülleri İle Müesseseleri ve İştirakleri Hakkındaki Kanun Tasarısı kabul edilmiştir. 21 Mart 1964 tarihli resmi gazetede 11662 sayı ile yayınlamıştır.115