• Sonuç bulunamadı

B. MİNYATÜR SANATI

B.2. Osmanlı Dönemi Minyatür Sanatı

2.2. İkinci Avlu ve Kubbealtı

İkinci avlu Bâbüsselâm ile Bâbüssaâde arasında kalan alandır. Burası divân toplantılarının yapıldığı yer olduğundan "Divân Meydanı" ya da Adalet Kasrı'ndan dolayı "Adalet Meydanı" adı ile de anılırdı. Osmanlı ve dünya siyâsetinin belirlenmesine sebep olan kararların alındığı Dîvân-ı hümâyûn toplantılarının yer aldığı Kubbealtı binası da bu avluda bulunmaktadır.

Topkapı Sarayı'nda bulunan ve halen var olan "Kubbealtı" adı ile anılan mekan Dîvân-ı hümâyûnun asıl toplantı yeridir. Burası Kanûnî zamanında vezîr-i a'zam olan Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.89 Kubbealtı ve Dîvân-ı hümâyûn binası üç kubbeden müteşekkildir.

Hünernâme'nin ilk cildinden alınan minyatür çift sayfaya işlenmiştir. (Bkz: Resim

13) Geniş bir alanı tasvir eden minyatürü öncelikle genel manada inceleyelim. Seyyid Lokman'ın yazdığı Hünernâme'de bulunan bu tasvir Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusunu betimler. Minyatür, Seyyid Lokman'ın bu avluyu, sakinlerini, avludaki etkinlikleri ve törenleri anlattığı kısımda bulunmaktadır.90

Minyatürde de görüldüğü üzere avlunun dört bir tarafı revaklarla çevrilidir. Tasvirin alt girişinde Bâbüssaâde adı ile bilinen "Frenk" tarzdaki kapı bulunur. Avlunun içi servi ve çeşitli ağaçlarla süslenmiştir. Sol kısımda Kubbealtı'nda Dîvân-ı hümâyûn toplantısı gerçekleşmektedir. Toplantı hali, Kubbealtı’nın diğer bölümleri ve kafes kısmı tüm ayrıntıları ile tasvir edilmeye çalışılmıştır.

Dîvân-ı hümâyûn toplantılarının gerçekleştiği kısım birinci kubbenin altıdır. Altın işlemeli kubbenin ortasında bir avize olan salonun etrafında kerevet91 bulunmaktaydı. Devlet erkânı bu sedirde oturur ve davaları görürlerdi. Erkânın sedirdeki oturma yerleri ise kanunlar ile belirlenmişti. Vezîr-i a'zamın oturduğu sedir, padişahın Dîvân-ı hümâyûn müzakerelerini dinlediği Kasr-ı Adl denilen pencerenin atındaydı.92

89

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 8.

90

Serpil Bağcı, Filiz Çağman, Günsel Renda, Zeren Tanındı, Osmanlı Resim Sanatı, s. 140.

91

Kerevet: Tahtadan yapılmış, üzerine minder ve şilte konarak oturulan veya yatılan yüksek sedir.

92

35

Resim 13: Topkapı Sarayı İkinci Avlu ve Dîvân-ı Hümâyûn, Hünernâme I, [TSMK, H.1523] vr. 18b-19a.

36 Dîvân-ı hümâyûn salonunu görebilecek şekilde kafesli bir mahfil olan Kasr-ı Adl'den padişahlar divân müzakerelerini dinlemekteydi. Padişahın istediği zaman divân toplantılarını takip edeceği odanın kafesli penceresi bu salona bakmaktaydı. Bu kısma Kasr-ı Adl denilmekteydi. Kasr-ı Adl, Dîvân-ı hümâyûn toplantılarının yapıldığı Kubbealtı’na penceresi bulunan, girişi harem-i hümâyûndan olan mekandı. Enderûn halkı buraya "Adil Köşkü" derdi ve Kubbealtı’na bakan penceresi demir parmaklıklı, siyah perdeli idi.93 Padişahlar divân toplantılarına katılmayı terk ettiklerinden itibaren , buradan kendini göstermeden bazı zamanlarda divân toplantılarını dinlerdi. Bu ihtimali bilen divân heyeti müzakere esnasında padişahın otoritesini hisseder, lakayt tavırlar sergileyemezdi.94 Kubbealtı'ndaki kafesli pencere tasviri dönem minyatürlerine de yansımıştır. Şehnâme-i Selim Han minyatürünün detayında Kasr-ı Adl bir balkon gibi betimlenmiş, kafesli bölme pencere hizasının aşağısında tasvir edilmiştir. Bir nevi balkon korkuluklarını andırmaktadır. (Bkz: Resim 14)95

93

İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı kitabında, D’Ohsson kendi döneminde Kasr-ı Adl penceresinin altın yaldız parmaklıklı olduğunu ve bu pencerenin etrafının adaleti anlatan ayetlerle bezendiğini ve pencerenin her iki yanında padişahın altın yaldızlı tuğrasının bulunduğu ifadesini aktarır.

a.g.e., s. 36-37.

94

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, s. 37.

95

Bu minyatür çalışmamız sırasında Topkapı Sarayı Müzesi El Yazmaları Koleksiyonunda görülemediğinden Metin And'ın kitabından alınmıştır. Bkz: Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları 1: Minyatür, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014, s. 73. (Söz konusu kitapta minyatürlü sayfanın yeri için; TSM, A3593 yazmaktadır. Oysa eserin kayıtlı olduğu yer TSMK, A.3595'dir.)

Resim 14: Kasr-ı Adl Detayı I, Şehnâme-i Selim Han, [TSMK, A.3595] vr. 11a'dan detay.

37

Hünernâme II minyatüründe kafesli pencere gibi detaylar çizilmemiştir. (Bkz:

Resim 15) Padişah Kasr-ı Adl'den Dîvân-ı hümâyûn toplantısını açık bir şekilde izlerken betimlenmiştir. Hünernâme'nin birinci cildinden aldığımız minyatür detayında ise Kanûnî Sultan Süleyman'ı tıpkı kaynaklarda geçtiği şekilde resmedilen kafesli bir pencereden toplantıyı seyreder vaziyette görmekteyiz. (Bkz: Resim 16) Bu tip detaylar, nakkaşlar arasındaki tasvir çeşitliliğinin bir yansımasıdır. Bu farklara rağmen her üç örnekte de Kasr-ı Adl'in yeri, vezîr-i a'zamın oturduğu yerin üst hizasına konumlandırılmıştır.

Resim 15: Kasr-ı Adl Detayı II, Hünernâme II, [TSMK, H.1524] vr. 237b'den detay.

38

Resim 16: Kasr-ı Adl Detayı III, Hünernâme I,

[TSMK, H.1523] vr. 19a'dan detay.

Kubbealtı'nın divânhâne kısmı bu şekilde olup, bu mekanın bir kısmında da vezîr-i a'zamın dvezîr-ivvezîr-it odası bulunmaktaydı.96

Kubbealtı’nın ikinci kubbesi altında ise Dîvân-ı hümâyûn hacegânı, maliye kalemlerinin halifeleri, kâtip ve şâkirdler bulunmaktaydı. Dîvân-ı hümâyûn toplantıları sırasında hazır bulunan ve kayıtları tutan bu divân üyeleri, birinci kubbede defterdarların oturduğu kısmın arkasına isabet eden ikinci kubbenin altında dururlardı. Mübahat Kütükoğlu makalesinde, Hünernâme'deki Kubbealtı’nı tasvir eden minyatür üzerinden ikinci kubbedeki görevlilerin tespitini yapmıştır. (Bkz: Resim 17) Sırası ile Anadolu kadıaskeri hizasından başlar ve yanındakinin başmuhasebeci, onun yanında sırasıyla

96

39 Anadolu muhasebecisi, mukabeleci, büyük kale tezkirecisi, mevkufatcı olduğunu söyler. İkinci sırada ise yani defterdarın arkasında maliye tezkirecisi, başmukata'acı, mevkufatcının karşısında ise ruznâmecilerin bulunduğunu yazmaktadır.97

Bir de Kubbealtı’nda, ikinci ve üçüncü kubbe arasında reisülküttâb ve kâtiplerinin daireleri bulunmaktaydı.98 İki kubbe arasında oluşturulmuş bu bölmeye "reisülküttâb tahtası" denmekte ve reisülküttâba bağlı Dîvân-ı hümâyûn kâtipleri orada oturmakta idi.99 Kaynaklarda "Reis tahtası" ya da "reisülküttâb tahtası" adı ile anılan yer Süleymannâme ve Hünernâme'den verdiğimiz minyatür detay örneklerinde de görülmektedir.100

Hünernâme'den alınan Minyatür detayında101 (Bkz: Resim 17), Kubbealtı’nın kapısının hemen sol yanında bulunan, birinci kubbe ile ikinci kubbe arasında, kapı önünde resmedilmiş ve çerçeve içine alınan bölüm bulunur. Bu kısımda altı kâtip bulunmaktadır. Bir kısmının elinde kağıtlar gözükmektedir. Bu alanın kaynaklarda geçen "reisülküttâb tahtası" olduğu düşünülür.102

97

Mübahat Kütükoğlu, a.g.m., s. 51.

98

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 19.

99

Recep Ahıshalı, a.g.m., s. 386.

100

Mübahat Kütükoğlu, a.g.m., s. 52.

101

Minyatürün tamamı için bkz: Resim 13.

102

Mübahat S., Kütükoğlu, a.g.m., s.52.

Resim 17: İkinci Kubbe ve Reisülküttâb Tahtası, Hünernâme I, [TSMK, H.1523] vr.19a'dan detay.

40

Süleymannâme'den aldığımız minyatür detayında103 (Bkz: Resim 18),

defterdarların alt kısmına tekabül eden, Kubbealtı kapısının sağ tarafında bulunan reisülküttâb tahtasında dört kâtip görülmektedir.

Resim 18: İkinci Kubbe Ve Reisülküttâb Tahtası Detayı, Süleymannâme, [TSMK, H.1517] vr. 37b.

103

41 İkinci kubbeye bitişik olan üçüncü kubbenin altı ise maliye defterhânesiydi. Defterhâne Dîvân-ı hümâyûn toplantılarının muntazam devam ettiği zamanlarda kâtipler burada çalışırlardı. Muamele görmüş evraklar için defterhânenin altında ayrı bir oda bulunmaktaydı. Dîvân-ı hümâyûnda tutulan tüm kayıtlar, defterler burada eyalet adlarıyla sıralanmış sandıkların içerisinde muhâfaza edilirdi. Divân günlerinde defterhâne, maliye defterhânesi ve hazine padişahın vezîr-i a'zamdaki mührüyle, defterdarın da nezareti eşliğinde açılır ve mühürlenirdi.104

Benzer Belgeler