• Sonuç bulunamadı

2. Kıraâtlerin Tevcihî / Temellendirilmesi

2.1. Usûl Yönünden Kıraâtleri Ele Alması

2.1.4. İhtilas – İşmam ile Kıraât

İşmam, harfin sükunetini zayıflatmaksızın nefes alacak kadar bir aralık bırakarak dudakları ileri geri götürmektir. Vakıfta mazmum ve merfu’ durumunda olur.451 İhtilas

ise, harfin harekesini hafif bir ses ile okumaktır.452

447Ebû Amr, Verş “ ِهط” şeklinde “tâ” fethalı “hâ”yı imaleyle okumuştur. “Tâ”nın fetha olması isti’la

sıfatına sahip olmasından dolayıdır. Hamze, Kisaî, Ebû Bekr, Halef “ ِهِط” şeklinde “tâ” ve “hâ”nın kesrasıyla okurken, Nafi’, İbn Âmir, İbn Kesîr, Hafs “ َهَط” şeklinde “tâ” ve “hâ”nın fethasıyla okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 416; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 143; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 429; Dânî, et-Teysîr, s. 122; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 450; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 319; Palûvî,

Zübde, s. 89; Dimyâtî, İthaf, II, 164.

448 Tûsî, et-Tibyân, VII, 123.

449Ebû Amr, Hamze, Asım mezkûr lafzı “yâ”nın fethiyle, “sâd”ın iskanı, sâkin olarak okurken, gerisi

“yâ”nın zammesi, “sâd”ın fethası ve “lâm”ın şeddesiyle okumuştur. Hamze ve Kisaî “lâm”ı imaleyle okurken, gerisi fethayla okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 677; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 241; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 621; Mekkî, el-Keşf, II, 367; Dânî, et-Teysîr, s. 179; İbnü’l- Bâziş, el-

İknâ', s. 482; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 755 – 756; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 399; Palûvî, Zübde,

s. 143; Dimyâtî, İthaf, II, 528.

450 Tûsî, et-Tibyân, X, 240.

451 Atiyye Kâbil Nasr, Ğâyetü’l-Mürîd, s. 179. 452 Temel, Nihat, age, s. 72.

نَم َو ِعِطُي َ الل ُهَلوُس َر َو َشْخَي َو َ الل ِهْق تَي َو

“Kim, Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten

sakınırlarsa…” (Nûr – 52)

Tûsî’nin aktarımına göre, Ebû Bekr ve Ebû Amr “ ِهْق تَي َو ” lafzındaki “qâf” harfini sâkin olarak okumuştur. Çünkü “hâ” fiil ile birleşti ve kelimenin ağırlığından dolayı iskân ile hafifletildi. İbn Kesîr, İbn Âmir, Hamze, Kisaî ve Verş “ يهقتيو ” şeklinde meksûr “qâf” harfine yakınlığından dolayı “hâ”nın kesrasıyla okumuştur. “Hâ” dan sonra da “yâ” getirdi.453

Kâlûn’dan harekeyi ihtilâs ile okuduğu rivayet edilir. Bu Nahivcilere göre daha iyidir. Çünkü “ هيق تي ” lafzının aslı, harekenin ihtilâsıyladır. Cezmden dolayı “yâ” düşünce, harekenin ihtilâsı kaldı. Hafs’ın “qâf”ın iskânı ve “hâ”nın kesrasıyla okuduğu rivayet edilir. Çünkü o, “qâf”ın kesra ve iskânını mekruh görmüştür. Bunun dışında “Qâf”ın iskânı ve “hâ”nın sâkin okunması caizdir. İki sâkinin yan yana gelmesi durumunda “hâ” kesra olur.454

اًمِ يَق َرِذنُيِ ل اًسْأَب اًديِدَش نِم ُهْنُد ل

“Müstakim olarak indirdik ki, tarafından sadır olan şiddetli azap ile kâfirleri korkutasın”

(Kehf – 2)

Tûsî’nin nakline göre, Ebû Bekr “ ُهْنُد ل ” lafzını “dâl”in iskânı ve zammeyi işmam ile “hâ” ve “nûn”un kesresiyle okudu ve “yâ” ile birleştirerek vasletti. İbn Kesîr dışında geri kalan, “dâl”in zammesi, “nûn”un sükûnu ve “vâv” dışında “hâ”nın zammesiyle okudu. İbn Kesîr ise, “hâ”yı “vâv” ile vaslederek okudu.455 Müellifin

453Hulvanî rivayetiyle Nafi’ “ ِهِقتَيو” şeklinde ihtilasla okurken, Ebû Amr ve Ebû Bekr “ ْهِق تَيو” şeklinde

“qâf”ı kesrayla ve “hâ”yı sâkin okumuştur. Hafs, Kalûn, Yakûb “ ِهْق تَي َو “şeklinde “qâf”ın iskanı ve “ha”nın kesrasıyla okurken, geri kalan “يِهِق تَي َو” şeklinde “hâ”nın kesra ve “qâf”ı meksur okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 357 – 358; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 503 – 504; Palûvî, Zübde, s. 100; Dimyâtî, İthaf, II, 226.

454 Tûsî, et-Tibyân, VII, 346. 455 Ebû Bekr “ي

ِهنْدَل نم” şeklinde “dâl”in iskanıyla, zammeyi işmam ile “nûn” ve “ha”yı de kesra

okumuştur. Geri kalan, “dâl”i zamme, “nûn”u iskanla “hâ”yı zamme okumuştur. İbn Mücahid,

Kitabü’s-Seb’a, s. 388; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 130; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 412; Mekkî, el-Keşf,

II, 54; Dânî, et-Teysîr, s. 116; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 421; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 412; İbnü’l- Cezerî, en-Neşr, II, 310; Palûvî, Zübde, s. 84; Dimyâtî, İthaf, II, 130.

açıklamasına göre, “ ندل ” lafzı gayr-i mütemekkin bir isimdir. “ دنع ” manasındadır.

“Hüküm ve hikmet sahibi, herşeyden haberdar olan Allah tarafından”456 kavlide böyledir. “Hâ”nın sâkin harften sonra gelmesi caiz değildir. Ancak “ هنم ” gibi zamme olma durumu hariçtir. Bunun aslı “ وهل” “ وهنم ” şeklindedir. Bu İbn Kesîr’in kavli gibidir. Diğerleri, ihtisardan dolayı “vâv”ı hazfetti. Ebû Bekr “dâl”i sükûn ve işmamla okudu. İki sâkinin yan yana gelmesinden dolayı “dâl” sâkin olunca -“nûn” ve “dâl”- bu durumda “nûn” iki sâkinin yan yana gelmesinden dolayı kesra olur. Meksûr harf ile karşılaştığı için “hâ” da kesra olur. Müellife göre iki sâkinin yan yana gelmesinden dolayı “nûn” fetha olursa da caizdir.457

اَم َنوُرُظنَي لاِإ ًةَحْيَص ًةَد ِحا َو ْمُهُذُخْأَت ْمُه َو َنوُم ِ ص ِخَي

“Onlar, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.”

(Yâsin – 49)

Tûsî’nin belirttiğine göre, İbn Kesîr ve Ebû Amr “ نوم صَخَي ” şeklinde “h͇â”nın fethası, “sâd”ın şeddesi ile okumuştur. Ancak Ebû Amr “h͇â”nın harekesini ihtilasla okudu. Nafi’ “yâ”nın fethası, “h͇ â”yı sâkin, “sâd”ı şedde ve iki sâkinin arasını cem ederek okudu. İbn Âmir, Asım ve Kisaî “yâ”nın fethası, “h͇â”nın kesrası ve “sâd”ın şeddesiyle okudular. Hamze ise, “yâ”nın fethası, “h͇â”yı sâkin ve “sâd”ı da sâkin olarak okudu.458 Bu kıraâtin manası; Onlar, ikinci dirilişi defetmek için kendi aralarında çekişiyorlar, şeklindedir. Müellifin açıklamasına göre, önce geçen ilk iki kıraât, “onlar çekişip duruken” manasındadır. Sâkin kılındıktan sonra “yâ” harfi “sâd” harfine idğam edildi. “h͇â”yı sâkin okuyanlara göre kelimenin aslı sâkindir. Fetha okuyanlar ise, “yâ”nın harekesini “h͇â”ya naklettiler. Kesra okuyanlar da “sâd”ın kesra harekesine ittiba ederek bu şekilde okumuşlardır. Kurrâdan “h͇â”nın kesra harekesine ittibaen

456 Hûd – 11/1.

457 Tûsî, et-Tibyân, VII, 5.

458 Nafi’, “ نومِ ص ْخَي “şeklinde “â”nın sükunu ve “sâd”ı şeddeli okurken, İbn Kesîr, Ebû Amr, Verş

“نوم ِ صَخَي” şeklinde “h͇â”nın fethasıyla okumuştur. İbn Âmir, Asım, Kisaî “وم ِ ص ِخَي” şeklinde “h͇â” kesrayla okumuşlardır. Hamze “نوم ِصْخَي” şeklinde “h͇â”nın sükunu ve “sâd”ı tahfifle okumuştur. İbn Mücahid,

Kitabü’s-Seb’a, s. 541; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 196; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 513; Mekkî, el-Keşf,

II, 217; Dânî, et-Teysîr, s. 149; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 600; Palûvî, Zübde, s. 115; Dimyâtî,

“yâ”yı kesra okuyanlar var. Bu “ يدهي ” kelimesinin denilmesi gibidir. Bu da Ebû Bekr’den gelmektedir.459