• Sonuç bulunamadı

4. Kıraâtleri Değerlendirmede Başvurduğu Kaynaklar

4.8. Ebû Ali el-Farisî

Ebû Ali el-Farisî (ö. 377/987), Basra mektebine mensup olan nahiv âlimlerinden biridir. Babasının İranlı, annesinin ise Arap asıllı olduğu

247 Tûsî, et-Tibyân, XI, 10 – 11. 248 İnsan – 24.

249 Tûsî, et-Tibyân, XI, 54. 250 İbn Haleveyh, El-Hücce, s. 203.

kaydedilmektedir.251 Bu özelliği, Şiî düşünceye mensup olan Tûsî’yi etkilemiş

olmalıdır.

Ebû Ali’nin, kıraât ilmini İbn Mücahid’den öğrendiği ve ondan rivayet ettiği kıraâtin Ebû Amr kıraâti olduğu nakledilmektedir.252 Hanefi mezhebine mensup olan

Ebû Ali, fıkıh ile nahiv arasında kıyas metodunu kullanarak, meselelere tartışma üslubuyla yaklaşmıştır.253 Ebû Ali’nin bu özelliğini Tûsî’nin kıraâtlerin tevcihinde

kullandığını görmekteyiz. Genellikle nahvî konuları aklî bir şekilde ele alma noktasında Tûsî’de Ebû Ali’ye muvafakat etmiş ve görüşlerini Ebû Ali kanalıyla destekleme yoluna gitmiştir.

Ebû Ali’den iktibasta bulunduğu örnekler aşağıda geldiği şekildedir:

ْاوُلَأْسا َو َ الل نِم

ِهِلْضَف

“Allah’ın lütfunu isteyin” (Nisâ – 32)

İbn Kesîr ve Kisaî, Kur’an’ın tamamında “اولسو” şeklinde hemzesiz okurken, geri kalan kıraât imamları hemzeyle okumuştur. Ancak “ اوُقَفنَأ اَم اوُلَأْسَيْل َو ”254 kavlinin

hemzeyle okunması hususunda ihtilaf edilmemiştir. Ebû Ali’ye göre iki vecihte yani hemzeyi terk etmekte hemzeli okumakta iyidir.255

Tûsî’nin Ebû Ali’den nakletmiş olduğu bu bilgi, “El-Hücce fî İleli’l-Kıraâti’s-

Seb” adlı eserde benzer şekilde yer almaktadır: “Hemzeli ve hemzesiz okumak iyidir.

“ اوُقَفنَأ اَم اوُلَأْسَيْل َو”256 kavlinde hemzeli okunsa güzel olur.”257

ُذ ِخ تَي َو اَم ُقِفنُي تاَبُرُق َدنِع ِ الل ِتا َوَلَص َو ِلوُس رلا

“Harcayacaklarını Allah katında yakınlığa ve peygamberin dualarını almaya vesile

sayarlar” (Tevbe – 99)

251 Özbalıkçı, Mehmet Reşit, “Ebû Ali El-Farisî” DİA, İstanbul 1994, X, 89. 252 Özbalıkçı, Mehmet Reşit, agm, X, 89.

253 Özbalıkçı, Mehmet Reşit, agm, X, 89. 254 Mümtehine – 60/10.

255 Tûsî, et-Tibyân, III, 78 – 79. 256 Mümtehine – 60/10.

257 Ebû Ali el-Fârisî, Ebû Alî Hasen b. Ahmed b. Abdilgaffâr (377/987), El-Hücce fî İleli’l-Kıraâti’s-

Seb’, (thk: Adil Ahmed Abdü’l-Mevcûd, Ali Muhammed Muavviz, Ahmed İsa Hasan el-Ma’saravî),

Nafi’den Verş ve İsmail “ ةَب ْرُق ” lafzını “râ”nın zammesiyle okumuşlardır. “Râ”nın zammesi ise, makabline tabidir. Bu konuda Ebû Ali, “râ”nın kendinden öncesine tabi olmasının caiz olmadığını, ancak kelimenin sonundaki vakıf durumunda caiz olduğunu, çünkü bu durumda zammenin asıl olduğunu belirtir. Bu “ لُسر”, “ لْسر”, “ بُنط”, “ بْنط” kelimeleri gibidir. Cemi’ olması durumunda “râ”nın zammesinden başkası caiz değildir. Çünkü aslî hareke cemi’ye döndürülmelidir.258

Tûsî’nin, kıraâtin tevcihinde Ebû Ali’yi kaynak göstererek yer vermiş olduğu bu görüşün ilgili kısmı “El-Hücce”de şu şekilde geçmektedir: “ ةَب ْرُق ” lafzının makablinin harekesine ittibaen harekelenmesi gerekmez. Çünkü bu vakıf durumunda veya zaruret halinde olur. Bu iki durum dışında harekeyi öncesine hamletmek caiz değildir. “ ةَب ْرُق” lafzında hareke aslî olarak bilinir, tıpkı “نُذا”, “بْنط”, “بُتكلا”, “لُسرkelimelerinde olduğu gibidir. “ ةَبُرُق” cemi’ olduğunda aslî harekesi zamme olur ve bu durumda tahfîf vâki olur.”259

Tûsî’nin kıraâtlerin tevcihinde Ebû Ali’nin görüşünü kaynak olarak kullanmasının örnekleri tefsirinde sıklıkla yer almaktadır. 260 O, kimi zaman Ebû

Ali’yi kaynak göstererek tercihte bulunurken, kimi zamanda sadece dil açısından Ebû Ali’nin görüşlerine yer vermekle iktifa edip, herhangi bir tercihte bulunmamıştır.

258 Tûsî, et-Tibyân, V, 179.

259 Ebû Ali, El-Hücce, III, 144 – 146.

260 Krş: Tûsî, et-Tibyân, IV, 228; Ebû Ali, El-Hücce, III, 361;Tûsî, et-Tibyân, VI, 297; Ebû Ali, El-

Hücce, III, 387;Tûsî, et-Tibyân, VI, 309; Ebû Ali, El-Hücce, III, 397;Tûsî, et-Tibyân, IV, 185; Ebû Ali, El-Hücce, III, 346 – 347;Tûsî, et-Tibyân, IV, 209; Ebû Ali, El-Hücce, III, 354 – 355; Tûsî, et-

Tibyân, III, 39; Ebû Ali, El-Hücce, II, 350 – 351; Tûsî, et-Tibyân, VI, 15; Ebû Ali, El-Hücce, III, 284;

İKİNCİ BÖLÜM

EBÛ CA’FER ET-TÛSÎ’YE GÖRE KIRAÂT İLMİ VE TEFSİRİNDE KIRAÂTLERİ İŞLEYİŞ TARZI

Tûsî’nin, tefsirinde geniş ölçüde kıraâtleri zikretmesi, onun kıraât ilmine verdiği önemi göstermektedir. Bundan dolayı Kur’an’ın başından sonuna kadar ayetlerde yer alan kıraât ihtilaflarına yer vermiş ve yeri geldikçe kıraât ihtilaflarının tevcihini yapmıştır. Her müfessir gibi, Tûsî’de kıraâtleri belirlediği yönteme göre tetkik ederek, Şiî tefsirlerinde yeni bir usûlün gelişmesini sağlamıştır. Tûsî’nin kıraâtleri aktarmada takip ettiği yöntem şu şekildedir:

Tefsirini yapacağı ayetin ilk olarak kıraât ihtilaflarını okuyanlarına (imam ve ravilere) nispet ederek verir. Kıraâtleri incelediği her ayette, bu hususa dikkat etmiş ve kıraât imamlarının isimlerini açıkça zikretmiştir. O bunu yaparken, “Kûfe, Medine, Hicaz kıraât imamları” gibi kıraât imamlarının bulunduğu şehir ve bölge isimlerine yer vermiştir. Aynı bölgede bulunup, farklı okuyanları da istisnâ edatını kullanarak “Asım hariç Kûfeli kıraât imamları okudu” şeklinde belirtmiştir. Aşere imamları arasında herhangi bir üstünlükten söz etmeyerek, söz konusu imamlar içerisinde tek kalan kişinin kıraâtini kabul ettiği de olmuştur. Onun kıraâtte üstün olarak kabul ettiği tek isim Hz. Ali’dir. Ancak Hz. Ali’ye atfederek tercih ettiği kıraât vecihlerinin örnekleri son derece azdır.

Ayetler arası münasebete önem veren Tûsî, kıraâtleri, ayetlerin siyak ve sibakına uygunluğu açısından inceler ve mana cihetiyle en uyumlu olan kıraâti tercih etmektedir.

Tûsî’nin kıraâtlerin tercih ve tevcihinde kabul ettiği diğer kriter de Arap dilidir. O, dil açısından mensubu bulunduğu Basra ekolünün etkisiyle kıraât vecihlerini çoğunlukla Basra dil ekolüne mensup dil âlimlerini kaynak göstererek tevcih etmiştir. Kıraâtleri lügat, sarf ve nahiv gibi dil açısından tahlil ederken, kimi zaman uzun açıklamalara başvurmuş kimi zaman da tek kelimelik açıklamalarla yetinmiştir. Tûsî, dil açısından bir tercihte bulunacağında bunu genellikle dil âlimlerinin görüşlerini

zikrederek yapmıştır. Kaynak gösterdiği dil âlimi hangi kıraâti seçmişse Tûsî’de ayeti, tercih edilen kıraâte göre anlamlandırmıştır.

Kıraât vecihlerini lügat, sarf ve nahiv yönünden ele alan Tûsî, kıraâtlerin varsa muhtelif manalarına da işaret etmiş ve kısaca izah etmiştir. Söz konusu kelimeler hakkında bilgi verirken, çoğu zaman sahabenin ve dil âlimlerinin görüşlerini kaynak olarak zikretmiştir. Yeri geldikçe, kelimenin geçtiği başka ayetlerden ve Arap şiirlerinden deliller getirerek kıraâtlerin manaları üzerinde tahlilde bulunmuştur.

Kıraâtleri Arap lehçesi açısından da inceleyen Tûsî, o okuyuşun hangi lehçeye mensup olduğu bilgisine yer verirken, nadiren Kureyş lehçesi lehinde tercihte bulunmuş, çoğu zaman da “iki kıraâtin aynı anlama gelen farklı söyleyişler” olduğunu belirterek, tercihi okuyucuya bırakmıştır.

Tûsî, Arap dili açısından kırâatleri incelemesinin yanı sıra usûl/fonetik bakımdan da kıraâtleri ele almaktadır. Konunun örnekleri az olsa da yeri geldikçe değinmeye çalışmıştır.

Kıraât tercihlerinde dikkate aldığı diğer kriter, mushaf imlâsıdır. Tûsî, mushaf imlâsına oldukça önem vermektedir. Medine, Mekke, Şâm mushafları açısından kıraâtleri tahlil ederken bazen mushaf imlâsına uymadığı gerekçesiyle bir kıraâti zayıf bulmuş, bazen de her iki kıraâti mushaf imlâsına uygun bulup tercihi okuyucuya bırakmıştır.

O, ayrıca sahabenin (r. anhüm) özel mushaflarında bulunan kıraât vecihlerine de yer vererek, İbn Abbas, Übeyy b. Ka’b ve Ali (r.anhum) gibi mushaf sahiplerine de işaret etmiş ve mushaflarını kaynak olarak kullanmıştır.

Tûsî’nin kıraât vecihlerinde tercihte bulunmadığı, sadece kıraâtlerin tahliliyle yetindiği örnekler çoktur. Bazen, “iki kırâatte sahihtir, makbuldür”, “iki kırâatte dilde mevcut olan kullanımdır” gibi çeşitli ibarelerle, iki kırâati de makbul görüp, tercihi açıkça okuyucuya bırakırken, bazen de sadece ayetteki kıraât vecihlerini vermekle yetinmiş, herhangi bir görüş belirtmemiştir.

Kıraât vecihlerinde, aynı olan lafız ve terkiplerden biri hakkında gerek görülmediği müddetçe tekrar etmemiş, “daha önce zikretmiştik” ibaresiyle ilk malumatın geçtiği yere müracaat edilmesini istemiştir.

İtikadî ve amelî konularda mezhebî düşüncesine uygun kıraâtleri tercih edip, uzun açıklamalarla kıraâtleri tevil etmiştir.

Şâz kıraâtten bahsederken, genelde kıraâti okuyucusuna nispet ederek kıraâtin şâz olduğunu açıkça zikretmiştir.

Tûsî’nin söz konusu ettiğimiz bu kıraât yaklaşımlarını müstakil başlıklar altında örneklerle birlikte izah edelim.

1. Kıraâtleri Belirlemede Kullandığı İfadeler