• Sonuç bulunamadı

1. Ebû Cafer et-Tûsî’nin Kıraât Tercihlerindeki İstidlâlleri

1.2. Ayetlerden İstidlâl

Kıraât imamları kıraâtlerini delillendirmek için benzer ayetlerden şâhid getirerek, bu okuyuşlarını te’yid etmeye çalışmışlardır. Tûsî’de kıraât vecihlerini okuyanlarına nispet ederek isimlerini zikrettikten sonra, kıraât imamlarının kırâatlerine delil olarak işaret ettiği benzer ayetler varsa onlara da yer vermiştir. Bu durumda kimi zaman tercihte bulunurken, kimi zaman da bir tercihte bulunmayıp kıraâtlerin anlam yönünden birbirlerine benzediklerini belirterek tercihi okuyucuya bırakmıştır. Konuyla ilgili örnekleri arz etmeye çalışalım:

اَي اَهُّيَأ َنيِذ لا ْاوُنَمآ ْاوُنِمآ ِ للاِب ِهِلوُس َر َو ِباَتِكْلا َو يِذ لا َل زَن ىَلَع ِهِلوُس َر ِباَتِكْلا َو َيِذ لا َل َزنَأ نِم ُلْبَق

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine ve Peygamberine indirdiği kitaba ve daha

önce indirdiği kitaba iman edin.” (Nisa – 136)

Tûsî’nin aktarımına göre, ayette yer alan “ َل زَنيِذ لا ِباَتِكْلا َو ” kavlini İbn Kesîr, Ebû Amr, Ebû Bekr’den Kisaî “nûn” harfinin zammesiyle, hemzeyle ve “ zây” ın kesrasıyla “ َل َزْنايِذ لا ِباَتِكْلا َو ” şeklinde okurken, diğer kıraât imamları ikisini de fetha ile “Allah indirdi” şeklinde okumuştur.640 Müellifin açıklamasına göre, ikisini de fetha ile okuyanlar; “ َرْكِ ذلا اَنْل زَن ُنْحَن ا نِإ ” “Zikr’i biz indirdik ”641 ve “ َرْكِ ذلا َكْيَلِإ اَنْل َزنَأ َو ” “Sana

bu Zikr’i indirdik ” 642 ayetlerine hamlederken, her ikisini de zamme ile okuyanlar; “

ْمِهْيَلِإ َل ِ زُن اَم ِسا نلِل َنِ يَبُتِل ” “İnsanlara kendilerine indirilen şeyi beyan edesin.” 643 ve “

َنوُمَلْعَي ُه نَأ

ل زَنُم نِ م َكِ ب ر

ِ قَحْلاِب ” “Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler O

(Kur’an’ın), Rabbinden indirilmiş bir (kitap) olduğunu bilirler.” 644 ayetlerine

hamlederek delil göstermişlerdir. 645

ْذِإ ُمُكيِ شَغُي َساَعُّنلا ًةَنَمَأ

ُهْنِ م

“Allah kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor.”

(Enfal – 11)

Tûsî’nin nakline göre, İbn Kesîr, Ebû Amr “ مكاشغي ” şeklinde “yâ”nın fethası “ğayn”nın sükûnu ve “elif”i şeddesiz olarak okurken, Medineli kıraât âlimleri “yâ”nın zammesi “ğayn”nın sükûnu, “şîn” kesralı, sâkin ve kesralı, “elif”siz olarak okumuştur. Mezkûr kavilde yer alan başka bir vechin kıraât bilgilerini veren müellif, İbn Kesîr, Ebû Amr hariç hepsinin “ َساَعُّنلا ” kelimesini nasbı ile okuduğunu İbn Kesîr ve Ebû Amr’ın ise ref okuduğunu bildirmektedir.646 “yâ”nın fethasıyla okuyanların delili

640İbn Kesîr, Ebû Amr, İbn Âmir “ َل ِ زُن” şeklinde “nûn”un zammesi, “zây”ın kesrasıyla okumuştur. İkinci

kısmı da “ َل ِزْنُا”şeklinde elifin zammesi ve “zây”ın kesrasıyla meçhûl olarak okumuştur. İbn Mücahid,

Kitabü’s-Seb’a, s. 239; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 64; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 310; Mekkî, el-Keşf, I,

400; Dânî, et-Teysîr, s. 81; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 393; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 216; İbnü’l- Cezerî, en-Neşr, II, 253; Palûvî, Zübde, s. 49; Dimyâtî, İthaf, I, 493.

641 Hicr –15/ 9. 642 Nahl – 16/44. 643 Nahl – 16/44. 644 En’am – 6/114.

645 Tûsî, et-Tibyân, III, 224.

646 Ebû Amr, İbn Kesîr “مكاشغي ْذإ” şeklinde elifle okuyup, “ ُساعُنلا” lafzını da ref’ ile okumuştur. İbn Âmir,

Allah’ın şu kavline benzemektedir: “ ىَشْغَي اًساَعُّن ًةَنَمَأ ” “Emniyet, sükûnet veren uyku

sarıp kaplıyor.” 647 fiil “ َساَعُّنلا ” ve “ ًةَنَمَأ ” kelimelerine dayanmaktadır. “Yâ”yı

zammeli, “şîn” ı şeddeli veya sâkin (bürüdü / büründürdü) olarak okumanın manası birdir ve iki ayrı söyleyiştir. Allah buyurmuştur ki, “ َنوُر ِصْبُي َلا ْمُهَف ْمُهاَنْيَشْغَأَف” “ Onları

perdeledik, artık görmezler.” 648 “ ى شَغ اَم اَها شَغَف ” “Onlara örttüğü azap örtüsünü

örtmüştür.” 649ْمُهُهوُج ُو ْتَيِشْغُأ اَم نَأَك ” “ Sanki yüzleri örtülmüştür.” 650 Müelife göre, bu

ikisinin delili “ ءاَم ءاَم سلا نِ م مُكْيَلَع ُل ِ زَنُي َو ” ayetinin devamındaki fiile benzemektedir. 651 َوُه يِذ لا ْمُكُرِ يَسُي يِف ِ رَبْلا ِرْحَبْلا َو

“Sizi karada ve denizde yürüten O’dur.” (Yunus – 22)

Tûsî’nin belirttiğine göre, İbn Âmir ve Ebû Cafer “ مكرشني ” şeklinde “nûn” ve neşr’den “şîn” ile okurken, geriye kalan kıraât imamları “yâ” ve “sin” ile tesyir’den “yâ” nın şeddesiyle okumuşlardır.652 Ebû Ali’ye göre; İbn Âmir’in “ مكرشني ” şeklinde

okumasının delili Allah’ın şu kavline benzemektedir: “ ءاَسِن َو ا ًريِثَك ًلااَج ِر اَمُهْنِم ثَب َو ” “İkisinden birçok erkek ve kadın yayan (meydana getiren)…” 653 Yaymak, türetmek

neşr’den farklıdır. Geri kalan imamların delili ise, “ ِض ْرَلْا يِف ْاوُريِس ْلُق ” “ De ki,

yeryüzünde gezin, dolaşın...” 654 ve “ اَهِبِكاَنَم يِف اوُشْماَف ” “Yerin omuzlarında yürüyün.” 655 ayetleridir. Müellife göre, iki kıraâtte birbirine yakın manadadır. 656

ile okumuştur. Medineliler “مكيِشْغُي ” şeklinde “yâ”nın zammesi ve “ğayn”ın sükunuyla “ َساعُنلا” lafzını ْذإ

da nasb ile okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 304; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 94; İbn Galbûn,

et-Tezkire, s. 352; Mekkî, el-Keşf, I, 489; Dânî, et-Teysîr, s. 95; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 405; Ebû

Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 308 – 309; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 276; Palûvî, Zübde, s. 63; Dimyâtî,

İthaf, I, 596. 647 Al-i İmran – 3/154. 648 Yasin – 36/9. 649 Necm – 53/54. 650 Yunus – 10/27. 651 Tûsî, et-Tibyân, V, 17.

652 İbn Âmir “مكرشني” şeklinde “nûn” ve “şîn” ile okurken, gerisi, “ رييستلا “den “yâ” ve “sîn” ile

okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 325; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 363; Mekkî, el-Keşf, I, 516; Dânî, et-Teysîr, s. 99; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 408; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 329; İbnü’l-Cezerî,

en-Neşr, II, 282; Palûvî, Zübde, s. 67 – 68; Dimyâtî, İthaf, II, 26.

653 Nisa – 4/1. 654 Enam – 6/11. 655 Mülk – 67/15.

ى تَح اَذِإ ُهَك َرْدَأ ُق َرَغْلا َلاَق ُتنَمآ ُه نَأ لا َهِلِإ لاِإ يِذ لا ْتَنَمآ ِهِب وُنَب َليِئا َرْسِإ

“Boğulmak üzereyken İsrailoğullarının iman ettiğinden başka hiçbir ilah olmadığına

inandım, dedi.” (Yunus – 90)

Tûsî’nin nakline göre, ayette yer alan “ ُه نَأ ُتنَمآ ” kavlini Âsım hariç Kûfeli kıraât imamları “elif” harfinin kesrasıyla okurken, geri kalanlar “elif”in fethasıyla okumuştur.657 Ebû Ali’ye göre; Hemzenin fethasıyla okunur. Çünkü bu fiil harf-i cerr ile ayrılır. Bu durum tıpkı “ ِبْيَغْلاِب َنوُنِمْؤُي ” “Onlar gaybe inanırlar.”658 ve “ ِتْب ِجْلاِب َنوُنِمْؤُي”

“Puta inanıyorlar…” 659 ayetlerinde olduğu gibidir. Harf hazfedilip, fiil

vasledildiğinde “ نأ ” nasb durumunda olur veya genel kaidenin hilafına kesra okunur. Elif”i kesra okuyanların, muzmar kavle hamletmeleri “İnandım ve dedim ki, şüphesiz…” demeleri gibidir. Kavlin ızmarının benzer örnekleri çoktur ve bu daha güzeldir. Çünkü “ يِذ لا لاِإ َهِلِإلا ُه نَأ ” kavli iman manasındadır. Rummâni’ye göre; “نأ” kesra okuyanlar “ ْتَنَمآ ” bedel kılarken, fetha okuyanlar “ ْتَنَمآ ” amel ederek okumuşlardır. 660 ِ ِلل َو ُبْيَغ ِتا َواَم سلا ِض ْرَلْا َو ِهْيَلِإ َو ُعَج ْرُي ُرْمَلْا ُهُّلُك

“Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür.”

(Hûd -123)

Tûsî’nin nakline göre, ayette yer alan “ ُعَج ْرُي ” fiilini Nafi’ ve Hafs “yâ”nın zammesi ve “cîm”in fethasıyla okumuştur. Medineli imamlar, İbn Âmir, Hafs ve Yakûb bu ayette ve Neml sûresinde “yâ” ile okumuşlardır. Geri kalan kıraât imamları ise “tâ” ile okumuştur.661 Müellifin açıklamasına göre, “yâ”nın zammesiyle okuyanlar

657 Hamze, Halef ve Kisaî hemzenin kesrasıyla okurken, gerisi fethayla okumuştur. İbn Mücahid,

Kitabü’s-Seb’a, s. 330; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 103; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 367; Mekkî, el-Keşf,

I, 522; Dânî, et-Teysîr, s. 100; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 408; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 336; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 287; Dimyâtî, İthaf, II, 40.

658 Bakara- 2/3. 659 Nisa – 4/51.

660 Tûsî, et-Tibyân, V, 292.

661 Nafi’ ve Hafs “yâ”nın zammesi ve “cîm”in fethasıyla okurken, gerisi “yâ”nın fethası ve “cîm”in

kesrasıyla okumuştur. İbn Mücahid, Kitabü’s-Seb’a, s. 353; İbn Haleveyh, el-Hücce, s. 108 – 109; İbn Galbûn, et-Tezkire, s. 375; Mekkî, el-Keşf, I, 538; Dânî, et-Teysîr, s. 103; İbnü’l- Bâziş, el-İknâ', s. 410; Ebû Zür’a, Hüccetü’l-Kıraât, s. 353; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 209; Palûvî, Zübde, s. 72; Dimyâtî,

“ ِ قَحْلا ُمُهَلا ْوَم ِ الل ىَلِإ ْاوُّدُر مُث ” “Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah’a döndürülürler” 662

kavlini delil göstermişlerdir. Onların işleri Allah’a döner manasındadır. “Yâ” yi fetha okuyanlar ise, “ ِ ِلل ذِئَم ْوَي ُرْمَ ْلْا َو ” “O gün buyruk yalnız Allah’ındır” 663 kavlini delil

göstermiştir. Müellife göre, bu iki kıraât birbirine yakın anlamlıdır. “Tâ” ile okuyanlar “ َنوُلَمْعَت ” buradaki hitabı Peygambere (s.a.s) ve ümmetine hasretmiştir. Bu daha kapsamlıdır. “Yâ” ile okuyanlar ise, kâfirlerden bahseden önceki ayetlere hamletmişlerdir. 664