• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM İHÂLE TEORİSİ

4.4 İhâle Türlerinin Karşılaştırması:

İhâle teorisine rehberlik eden ana meseleler, iktisadî kurumlar olarak farklı ihâle türlerinin performansının bir mukayesesini ihtiva etmektedir. Bunlar, iki sahada değerlendirilmektedir ve birinin veya diğerinin uygunluğu şartlara ve çevreye (context) bağlıdır. Satıcının zaviyesinden, farklı ihâle türlerini mukayese etmede tabiî bir ölçü, gelir veya kazanç getirecek olan tahminî satış fiyatıdır.

168 Krishna, a.g.e., s.2–3.

169 McAfee, - McMillan, a.g.m., s.702.

170 Klemperer, a.g.m., s.229. Paul Klemprer burada, William Vickrey’in 1961 yılında The Journal of Finance’ta yayınlanan meşhur çalışması, “Counterspeculation, Auctions, and Competitive Sealed Tenders”e atıf yaparak değerlendirmesini yapmaktadır.

171 Krishna, a.g.e., s.2-3.

Bununla birlikte, bir bütün olarak toplumun zaviyesinden, nesnenin ihâle sonunda (ex post), ona en çok kıymet verenin elinde kalmasıyla neticelenmesi mânâsına gelen müessiriyet daha mühim olabilmektedir. Bu, özellikle ihâle kamu mülkiyetindeki bir varlığın, özel sektöre satışıyla ilgili olduğunda geçerlidir. Bu sebeple satıcı, bu durumda devlet, bazı diğer müessir olmayan türlerden, daha yüksek gelir ortaya çıksa bile, nesnenin müessir olarak tahsis edilmesini sağlayan bir türü seçmek isteyebilecektir.

Bunların dışında, eğer ticaretten doğan gerçekleşmemiş kazançlar varsa, ihâleyi kazanan kişi, daha yüksek bir kıymet atfeden herhangi bir kişiye nesneyi ikinci kez veya tekrar satabilmektedir. Bununla birlikte bu tez pek çok sebepten dolayı şüphelidir.

Birincisi, ihâle sonrası (post-auction) işlemler, özellikle özelleştirme şartları ve çevresinde, tipik olarak küçük sayıda ajanları kapsamaktadır ve bu sebeple ikinci kez veya tekrar satış fiyatı husûsu, bir parça pazarlıkla neticelenecektir. Böylesi pazarlıkların, tipik olarak eksik enformasyon şartlarında yapıldıklarından dolayı, müessir bir hâsılayla neticelenmesi pek mümkün değildir.

İkincisi, ikinci kez satış önemli işlem maliyetleri ihtiva etmektedir. Bu yüzden bu satış, yapılması gerektiğinde bile vukû bulmayabilecektir. Burada, ikinci kez veya tekrar satışın, çok daha düzenli olarak müessiriyete yol açıp açmayacağı sorulabilir. Kısaca söylersek, işlem maliyetlerinin ve pazarlık süreçlerinin olmadığı en iyi hâlde bile, cevap hayırdır. İkinci kez veya tekrar satış, müessiriyeti garanti etmez, bu sebeple müessiriyeti gerçekleştirmeyi sağlamakla meşgul bir politikacının ihâle usûlünü dikkatli bir şekilde seçmiş olması için, her şey yolunda gitmelidir.

Elbette, gelir ve müessiriyet, ihâle türünün seçilmesine rehberlik etmesi gereken yegâne kriterler değildirler. Umumî değerlemenin olduğu ihâle türünde, ihâlenin kuralları şeffaf olduğu için, basitlik avantajına sahiptir ve bu önemli bir pratik husûs olabilmektedir. Bir başka önemli faktör, teklif sahipleri arasındaki gizli anlaşmaya

yönelik güç olabilmektedir. İhâle türleri, böylesi gizli anlaşmalar husûsundaki hassasiyetlerinde (suspectibility) ise farklılık arz etmektedirler.172

İhâle türlerinin müessiriyetini mukayese edebileceğimiz bir diğer özellik, fiyat teklifini hazırlama mâliyetidir. Karmaşık ve enformasyon toplamak için büyük karşılıklar gerektiren ihâleler, muhtemel fiyat teklifi hazırlama mâliyetlerini arttırmaktadır. Teklif sahibinin optimal fiyat teklifi verme stratejisinin, râkiplerinin nasıl fiyat teklifi verdiklerine bağlı olmadığı İngiliz usûlü ihâle sistemi, enformasyon toplama ve fiyat teklifi hazırlama mâliyetlerini azaltmaktadır. İngiliz usûlü ihâle, popülaritesini açıklamaya yardım eden çeşitli niteliklere sahiptir. O, Hollanda ve kapalı zarf usûlü ihâlelerden ortalama olarak daha fazla iştirâkçinin katılımını sağlar, çok daha geniş ortamlarda müessir neticelere yol açar ve az önce söylediğimiz gibi enformasyon toplama ve fiyat teklifi hazırlama mâliyetlerini azaltır. Bununla birlikte İngiliz usûlü ihâleler birtakım dezavantajlara da sahiptir. İlk olarak açık şifahi olarak fiyat teklifi verme usûlü ihâleler masraflı olabilecek tarzda, teklif sahiplerinin aktüel katılımını gerektirir. Kapalı zarf usûlü ihâle teklif sahiplerinin aktüel katılımını gerektirmediği için, İngiliz usûlü ihâle yerine kapalı zarf usûlü ihâle ikâme edilerek, bu dezavantajın üstesinden gelinebileceği düşünülebilir. Bununla birlikte, mezat tellalı ikinci fiyat usûlü ihâlede fiyat teklifi verme sürecini açtığında ve teklif sahiplerinin ne kadar ödeme yapmaya gönüllü olduklarını öğrendiğinde, onu fiyatı yukarı sevk etmek için sunî bir fiyat teklifi koymaktan ne alıkoyacaktır? Bu manipülasyonun çok kolay bir şekilde tesiri altında kalma, ikinci fiyat usûlü ihâlelerin gözde olmamasının ana sebebidir. İlginç bir şekilde mezat tellalının kapalı zarfların açılmasından sonra sunî ekstra fiyat teklifi koymasının serbest olduğu ikinci fiyat usûlü ihâle, hemen hemen birinci fiyat usûlü ihâleye eşdeğerdir, çünkü bu ihâlede de en yüksek fiyat teklifini veren teklif sahibi kazanmakta ve ödeme fiyatını yaklaşık olarak kendi fiyat teklifi seviyesine çıkarmaktadır.

172 Krishna, a.g.e., s.5–6.

İngiliz usûlü ihâlelerin ikinci bir dezavantajı, onların bir şebekenin çok kolay bir şekilde tesiri altında kalmasıdır. Bir şebeke, hâsılayı bünyesinde barındırdığı teklif sahipleri arasında bölüşecek şekilde, satın aldıkları nesnenin kendi aralarında tekrar ihâlesini yapmak husûsunda mutabık olan bir teklifçi grubudur. Şebeke bu müşahede edilemeyen niyetini ihâleyi aldıktan sonra uygulamaya koymakta, böylece ihâleyi yapan komisyon veya ihâleyi yapan makam veya mercî rehin almaya konu olmaktadır.

Şebekeyi temsil eden bir üye, başka teklif sahipleriyle rekabette, şebekenin öteki üyeleri kendilerini fiyat teklifi vermekten sakınırlarken, ancak şebekenin rezervasyon fiyatına (üyelerin ödemek için gönüllü oldukları en yüksek fiyata) kadar fiyat teklifi verir. Bir İngiliz usûlü ihâlede, şebekenin herhangi bir üyesi kendisinin pazarlığı kazanması için başarılı bir şekilde şebeke anlaşmasını ihlâl edemez. Eğer bir şebeke üyesi saldırgan bir şekilde kendi lehine bir anonim ortak fiyat teklifine sahip olsaydı, şebeke temsilcisi şebekenin rezervasyon fiyatına kadar fiyat teklifi vermeye devam edecek ve satış fiyatı tam olarak şebeke kurulmamış olsaydı ortaya çıkacak kadar yüksek bir fiyat olacaktı.

Şebekeler, şebeke anlaşmasını terk eden sadece bir kişinin, kabûl edilen fiyattan hafifçe daha yüksek bir fiyat teklifiyle önemli bir kazanç elde edebildiği birinci fiyattan ihâlede, mukayeseli olarak daha az müessirdir. Bu gözlem, teklif sahiplerinin birbirlerini çok iyi tanıdıkları durumda olduğu gibi, şebeke tehditleri büyük olduğunda mezat tellalı tarafından kapalı zarf usûlü ihâlenin seçilmesini tasdik etmektedir. 173