• Sonuç bulunamadı

1. İfrad hacc›nda, hacdan önce umre yap›lmaz. K›ran ve te-mettu hacc›nda yap›l›r.

2. İfrad hacc›nda sadece hacca; temettu hacc›nda sadece um-reye, k›ran hacc›nda ise hem umreye hem hacca niyet edilir.

3. İfrad ve k›ran hacc›nda ihrama girdikten sonra kurban

bay-ﻰّ ' ﻨِﻣ ُﻪْﻠﱠﺒَﻘَﺗ َو

' ƒ ُهْﺮ ِّﺴَﻴَﻓ ﱠﺞَ ْﳊا ُﺪﻳ ' رُا ﻰّ

' ﻧِا ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا

ram›n›n ilk günü belirli Menasik yap›ld›ktan sonra ihramdan ç›-k›l›r. Temettu hacc›nda ise umre yapt›ktan sonra ihramdan ç›k›-l›r. Terviye günü (8 Zilhiccenin) yeniden hac için ihrama girilir ve bayram›n ilk günü belirli Menasik yap›ld›ktan sonra ihramdan ç›k›l›r.

4. İfrad hacc›nda Mekke’ye ilk gelişte kudûm tavaf› yap›l›r.

K›ran hacc›nda önce umre tavaf› ve sa’yi, peşinde kudûm tavaf›

yap›l›r. Temettu hacc›nda ise umre tavaf› ve sa’yi yap›l›r. Ku-dûm tavaf› yap›lmaz.

5. İfrad hacc›nda şükür kurban› kesmek vacip değildir. Te-mettu ve k›ran hacc›nda vaciptir.

6. İfrad hacc›n› herkes yapabilir. K›ran ve temettu hacc›n› ise sadece afakiler yapabilir.

V. HACDA KADINLAR

İlgili bölümlerde anlat›lm›ş olmakla birlikte önemine binaen hacda kad›nlar ile ilgili hususlar›n burada özetlenmesi yararl› gö-rülmüştür.

Hac ve umre ibadetinde kad›nlar ile erkekler aras›nda biri yü-kümlülük diğeri uygulama olmak üzere iki konuda farkl›l›k var-d›r.

1. Yükümlülük Bak›mdan Farklar

Erkeklerden farkl› olarak kad›nlara hacc›n farz, umrenin sün-net veya Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre farz olabilmesi için şu iki şart›n da bulunmas› gerekir.

a) Can, mal ve namus güvenliğinin sağlanm›ş olmas›.

b) Eşi ölmüş veya boşanm›ş kad›nlar›n iddet süresini dol-durmuş olmalar›.388

388 Bu iki maddenin izâh› için giriş bölümüne bak›n›z s…..

2. Uygulamadaki Farklar

Hacc›n uygulamas›nda erkekler ile kad›nlar aras›nda baz›

farklar vard›r. Bu farklar› şöyle s›ralayabiliriz.

a) İhram Yasaklar›ndaki Farklar.

Kad›nlar ihraml› iken mutat giysilerini ve ayakkab›lar›n› giy-meye devam ederler, başlar›n› örterler, ancak yüzlerini aç›k tu-tarlar.

b) Telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-› şerîfe getirirken ve dua yaparken seslerini yükseltmezler.

c) Tavafta ›zt›bâ‘ ve remel, sa‘yde ise hervele yapmazlar.

d) İhramdan ç›kmak için saçlar›n› t›raş etmezler, sadece saç-lar›n›n uçlar›ndan bir parmak ucu kadar keserler.

e) Adet ve loğusa halindeki kad›nlar, tavaf›n d›ş›nda, hacc›n bütün menâsikini yapabilirler. Bu hallerinde iken farz olan ziya-ret tavaf›n› bayram›n ilk üç gününden sonra yapmalar› veya ve-dâ tavaf›n› terk etmeleri sebebiyle her hangi bir ceza gerekmez.

f) İfrad hacc› için ihrama girdikten sonra âdet gören kad›nlar, kudûm tavaf› yapmazlar. Temizlenmeden Arafat’a ç›kmak duru-munda kal›rlarsa Arafat’a ç›karlar, Müzdelife vakfesini ve şey-tan taşlama görevini yaparlar, Ziyaret tavaf›n› temizlendikten sonra yaparlar.

g) Temettu‘ hacc› için ihrama girdikten sonra âdet gören ka-d›nlar, Arafat’a ç›kmadan önce temizlenmezlerse umre ihram›n›

iptal ederler ve Arafat’a ç›karken hac için ihrama girerler. Bu şe-kilde hareket eden kad›nlar ifrad hacc› yapm›ş olurlar; şükür kur-ban› kesmeleri gerekmez. Hacdan sonra iptal ettikleri umreyi ka-zâ ederler ve bu sebeple ceza kurban› keserler.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac için ihrama girmekle umre ihram› bozulmaz. Bu şekilde hareket eden kad›n-lar, umre ihram›n› hac ihram› ile birleştirmiş say›ld›klar›ndan k›-ran hacc› yapm›ş olurlar ve k›k›-ran hedyi kesmeleri gerekir.

h) K›ran hacc› için ihrama girdikten sonra âdet gören kad›n-lar, umre yapmadan önce Arafat’a ç›kmak durumunda kal›rlarsa, umre niyetleri bozulmuş say›ld›ğ›ndan ifrad hacc› yapm›ş olur-lar. Bu durumdaki kad›nlar›n şükür kurban› kesmesi gerekmez.

Fakat hacdan sonra bozulan umreyi kazâ ederler ve bozduklar›

için bir ceza kurban› keserler.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre, umre tavaf›n›

yapmadan Arafat’a ç›kmakla umre bozulmuş say›lmaz. Yapt›k-lar› hac yine k›ran hacc› olur ve hedy kurban› kesmeleri gerekir.

ALTINCI BÖLÜM

UMRE

Sözlükte; ziyaret etmek, uzun ömürlü olmak, evi mamur et-mek, bir yerde ikâmet etet-mek, korumak, mal› çok olmak ve Al-lah’a kulluk etmek anlamlar›ndaki “a-m-r” kökünden türeyen

“umre”; bir hac terimi olarak belirli bir zamana bağl› olmaks›-z›n ihrama girip tavaf ve sa‘y yapt›ktan sonra t›raş olup ihram-dan ç›karak yap›lan bir ibadettir.

Hac ibadetinden fark›, bir zamanla s›n›rl› olmamas›, Arafat ve Müzdelife vakfesi ile kurban kesme ve şeytan taşlama görev-lerinin bulunmamas›d›r. Bu bak›mdan hacca, “hacc-› ekber” (bü-yük hac), umreye de “hacc-› asgar” (küçük hac) denir.

I. UMRENİN HÜKMÜ

Müslüman›n ömründe bir defa umre yapmas› Hanefî ve Mâ-likî389mezheplerine göre müekked sünnet, Şâfiî390ve Hanbelî391 mezhebine göre ise farzd›r.

Hanefî bilginlerden umrenin, vitir namaz›, kurban ve f›t›r sa-dakas› gibi vacip olduğu görüşünde olanlar da vard›r.392

Umrenin hükmü konusundaki ihtilaf;

“Hacc› ve umreyi Allah için tamamlay›n…”393anlam›ndaki

ِ ِ َةَﺮْﻤُﻌْﻟاَو ﱠﺞَ ْﳊا اﻮﱡﻤِﺗَا َو

389 İbn Rüşd, I, 395.

390 Şirbînî, II, 206.

391 Muğnî, V, 6.

392 Kâsânî, II, 226.

393 Bakara, 2/196.

âyete getirilen farkl› yorumlar ile bu konuda farkl› rivayetlerin bulunmas›ndan kaynaklanmaktad›r.

Âyet-i kerîme, farz olsun nafile olsun hac ve umre ibadetine başlan›nca bu görevin yar›m b›rak›lmay›p tamamlanmas› gerek-tiğini ifade ettiği gibi

“Orucu akşama kadar tamamlay›n”394 anlam›ndaki âyette olduğu gibi “hac görevini yerine getirin” (ekîmû) anlam›n› da ifade eder.395

İmam Şâfiî ve İmam Ahmed b. Hanbel, bu âyeti hac ve um-re göum-revini yerine getirin şeklinde bir emir olarak anlam›şlar, umrenin farz olduğu içtihad›nda bulunmuşlard›r.396Ayr›ca şu ri-vayetleri de görüşlerine delil olarak alm›şlard›r:397

Hz. Aişe,

-”Ey Allah’›n Elçisi! Kad›nlar›n cihat yapmas› gerekli midir”

diye sormuş, Hz. Peygamber (a.s.),

-Evet (onlara) içinde savaş bulunmayan cihat (yani) hac ve umredir gereklidir” buyurmuştur.398

 َLَﻋ ْﻞَﻫ ِ ا َلﻮ ُﺳَرﺎـَﻳ ُﺖْﻠُﻗ ْﺖَﻟﺎـَﻗ ﺎَﻬْﻨَﻋ ُ ا َﻰ ِﺿَر َﺔ َﺸِﺋﺎـَﻋ ْﻦَﻋ

 ﱡﺞــَ ْﳊا ِﻪــﻴ

' ﻓ َلﺎــَﺘِﻗ َﻻ Vدﺎــَﻬِﺟ ﱠﻦــِﻬْﻴَﻠَﻋ ْﻢـــَﻌَﻧ َلﺎــَﻗ Vدﺎــَﻬِﺟ ِءﺎــ َﺴِّﻨﻟا

ُةَﺮْﻤُﻌْﻟاَو

ِﻞْﻴﱠﻠﻟا َƒِا َمﺎَﻴ ِّﺼﻟا اﻮﱡﻤِﺗَا

394 Bakara, 2/187.

395 Kurtubî, I, 365. Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, II, 2/206-211. Dâru’l-fikr,

Bey-rut, 1988.

396 Muğnî, V, 13. İbn Rüşd, I, 395.

397 Şirbînî, II, 206-207.

398 İbn Mâce, Menasik, 8, II, 968. Şirbînî, II, 206-207.

“Umre küçük hacd›r”,399

Sahabeden Ebû Rezîn el-Ukeylî,

- “Ey Allah’›n Elçisi! Babam ihtiyar bir insand›r. Ne hac ve umre ne de yolculuk yapmaya gücü yeter. (Ne yapmas› gerekir)”

diye sormuş, Hz. Peygamber (a.s.) da,

-”Baban›n yerine sen hac ve umre görevi yap” buyurmuş-tur.400

Umrenin farz olmad›ğ› görüşünde olanlar ise;

“…Gücü yetenlerin haccetmesi Allah’›n insanlar üzerin-de bir hakk›d›r”401 anlam›ndaki âyette ve İslâm’›n beş temel esas›n› beyan eden hadis-i şerifte402umrenin geçmemiş olmas›n›

umrenin farz olmad›ğ›na delil getirmişlerdir. Şu hadisleri de gö-rüşlerine delil olarak zikretmişlerdir.

Vعﱠﻮَﻄَﺗ ُةَﺮْﻤُﻌْﻟاَو Vدﺎَﻬِﺟ ﱡﺞَ ْﳊَا

ًﻼﻴ ' ﺒ َﺳ ِﻪْﻴَﻟِا َعﺎَﻄَﺘ ْﺳا ِﻦَﻣ ِﺖْﻴَﺒْﻟا ﱡﺞِﺣ ِسﺎﱠﻨﻟا َLَﻋ ِ ِ َو

 Vﺦـْﻴ َd ﻰـِﺑَا ﱠنِا ِ ا َلﻮـ ُﺳَر ﺎـَﻳ َلﺎـَﻗ ُﻪــﱠﻧَا ِّﻰـِﻠْﻴَﻘُﻌْﻟا ِﻦـﻳِزَر ﻰـِﺑَا ْﻦـَﻋ

ْﻦَﻋ ْﺞـُﺠْﺣا َلﺎَﻗ َﻦـْﻌﱠﻈﻟا َﻻَو َةَﺮـْﻤُﻌْﻟاَو ﱠﺞَ ْﳊا ُﻊـﻴ

' ﻄَﺘ ْﺴَﻳ َﻻ Vxـ ' ﺒَﻛ

 ْﺮِﻤَﺘْﻋاَو َﻚﻴ ' ﺑَا

ى َﺮْﻐ ﱡﺼﻟا ُﺔﱠﺠَ ْﳊا َﻰِﻫ ُةَﺮْﻤُﻌْﻟَا

399 Muğnî, V, 14.

400 Ebû Dâvûd, Menâsik, 26. II, 402. İbn Mace, Menasik, 10, II, 970.

401 Al-i İmrân, 3/ 97.

402 Müslim, Îmân, 1. 5. I, 37, 40. bk. Buhârî, Îman, 37. I, 8.

“Hac, farz, umre nafile bir ibadettir”403

Cabir ibn Abdullah’›n bildirdiğine göre bir sahâbî Peygambe-rimize,

- “Ey Allah’›n Elçisi! Umre farz m›d›r diye sormuş, Hz. Pey-gamber (a.s.) da

- “Hay›r, umre yapman senin için daha hay›rl›d›r” buyur-muştur.404

Umrenin farz olduğu içtihad›nda bulunanlar›n görüşlerine de-lil olarak zikrettikleri hadiste geçen “umreye küçük hac” denil-mesini “sevab›n› beyan içindir” şeklinde aç›klam›şlard›r.405

Abdullah ibn Ömer’in bildirdiğine göre Peygamberimiz (a.s.) dört defa umre yapm›ş,406umre yap›lmas›n› teşvik etmiş ve;

“Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi aras›nda işlenen

ُﻪَﻟ َﺲْﻴَﻟ ُروُ ْـَﻤـْﻟا ﱡﺞَ ْﳊاَو ﺎــَﻤُﻬـَﻨـْﻴـَﺑ ﺎَﻣ ُﺮـِّﻔَﻜـُﺗ ِةَﺮْﻤُﻌْﻟا َƒِا ُةَﺮـْﻤُﻌْﻟَا

ُﺔـﱠﻨـَ ْﳉا ﱠﻻِا Vءاَﺰَﺟ

 َﻚَﻟ V ْx َﺧ َﺮِﻤَﺘْﻌَﺗ ْنَا َو َﻻ لَﺎَﻗ Vﺐِﺟاَو َﻰِﻫَا ُةَﺮْﻤُﻌْﻟَا ِ ا َلﻮ ُﺳَر ﺎَﻳ

403 İbn Mâce, Menâsik, 8, II, 968. Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Kâsânî, II, 226.Taberî, II, 2/212. Muğnî, V, 13.

404 Taberî, II, 2/212.Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Ahmed, III, 316.

405 Kâsânî, II, 226. Mergînânî, I, 182-183. Nesefî, Ebû’l-Berekât Abdullah b.

Ahmed b Mahmûd, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, I, 280. (Mec-mûatün mine’t-Tefâsîr), İstanbul, bask› yer yok. El-Beydâvî, Ebû Saîd Abdullah b. Omer, Envâdu’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, I, 280. (Mec-mûatün mine’t-Tefâsîr), İstanbul, bask› yer yok. El-Hâzin, Alâüddîn Ali b. Muhammed b. İbrahîm, Lübâbü’t-Te’vîl fî Meânî’t-Tenzîl, I, 281.

(Mecmûatün mine’t-Tefâsîr), İstanbul, bask› yer yok. Sahabe ve tabiinden umreye farz ve sünnet diyenler olmuştur. Taberî taraflar›n görüşlerini ve delillerini beyan ettikten sonra umrenin farz değil sünnet olduğu görüşünün daha isabetli olduğunu söylemiştir. Taberî, II, 2/208-212.

406 Tirmizî, Hac, 93. III, 275.

günahlar için kefârettir. Allah kat›nda makbul hacc›n karş›l›ğ›

ise ancak cennettir”407buyurmuştur.

II. UMRENİN SÜNNET (YAHUT VACİP VEYA FARZ) OLMASININ ŞARTLARI

Bir insana umrenin sünnet, (yahut vacip veya farz) olabilme-si için müslüman, ak›ll›, buluğa ermiş, özgür, ekonomik gücü ye-terli ve sağl›kl› olmas›, yol güvenliği bulunmas› ve kad›n›n can, mal ve namus güvenliğinin sağlanm›ş olmas› gerekir.408

III. UMRENİN ZAMANI

Hacc›n ancak hac aylar›nda yap›labilmesine karş›l›k umre için belirlenmiş her hangi bir zaman yoktur. Arefe ve bayram günleri (teşrik tekbirlerinin getirildiği 5 gün) d›ş›nda her zaman umre yap›labilir.

Arefe günü sabah›ndan bayram›n 4. günü güneş bat›ncaya ka-darki süre içinde umre yapmak tahrîmen mekruhtur. Çünkü bu günler hac menâsikinin yap›ld›ğ› günlerdir.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac için niyetli olmayanlar; teşrîk günleri dahil y›l›n her gününde umre yapabi-lirler.

Mâlikî mezhebine göre hac için niyetli bulunanlar, bayram›n 4. günü güneş bat›ncaya kadar, Şâfiî mezhebine göre ise vedâ ta-vaf› d›ş›nda hacc›n bütün menâsiki tamamlanmad›kça umre ya-pamazlar.409

Umrenin Ramazan ay›nda yap›lmas› daha faziletlidir. Pey-gamberimiz (a.s.),

407 Tirmizî, Hac, 90. III, 272.

408 Muğnî, V, 13.

409 Mergînânî, I, 182. Kâsânî, II, 227.

“Ramazan ay›nda yap›lan umre, hacca denktir” buyurmuş-tur.410

IV. UMRENİN FARZLARI (ŞARTI VE RÜKNÜ) Umrenin iki farz› vard›r; ihrama girmek ve Kâ’be’yi tavaf et-mek. İhrama girmek şart›, Kâ’be’yi tavaf etmek ise rüknüdür.

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ihrama girmek, Kâ’be’yi tavaf etmek, sa’y yapmak ve t›raş olup ihramdan ç›kmak umre-nin rüknüdür.

Mâlikî mezhebine göre, ihrama girmek, Kâ’be’yi tavaf et-mek ve sa’y yapmak rükün, t›raş olmak ise vaciptir.

Âfâkîler mîkât s›n›rlar›ndan, H›ll bölgesinde ikamet edenler, bulunduklar› yerden, Harem bölgesinde ikamet edenler “H›ll”

bölgesine ç›karak mesela Ci’râne ve Ten’îm gibi Harem bölgesi d›ş›ndaki bir yerde ihrama girerler.

Hac bahsinde anlat›lan ihram›n farz, vacip ve sünnetleri ile ihrama girme yerleri aynen umre için de geçerlidir.411

V. UMRENİN VACİPLERİ

Umrenin iki vacibi vard›r. Safa ile Merve aras›nda sa’y yapmak ve saçlar› t›raş ettirmek veya k›saltmak.

İhram yasaklar›na uymayan veya bir vacibi terk eden kimse-ye dem gerekir.

Umre için ihraml› iken cinsel ilişkide bulunmak, tavaf yap-mamak veya Şavtlar›n çoğunu yapyap-mamak umrenin bat›l olmas›-na sebep olur. Bu kimsenin ceza kurban› kesmesi (dem) ve um-resini yeniden yapmas› gerekir.

ًﺔ ﱠﺠَﺣ ُلِﺪْﻌَﺗ َنﺎ َﻀَﻣَر

' ) Vةَﺮْﻤُﻋ

410 Tirmizî, Hac, 90. III, 276.

411 Geniş bilgi için birinci bölümde yer alan ihram bahsine bak›n›z.

İmam Şâfiî’ye göre bu kimsenin bedene kesmesi ve umresi-ni yeumresi-niden yapmas› gerekir.

Umrenin tavaf›ndan sonra, sa’yden önce veya tavaf ve sa’y-den sonra t›raş olmadan önce cinsel ilişkide bulunan kimsenin umresi bat›l olmaz, ancak dem gerekir.412

VI. UMRENİN SÜNNETLERİ

Umrenin ihram, tavaf ve sa’y ile ilgili sünnetleri, hacc›n sün-netleriyle ayn›d›r.

VII. UMRENİN YAPILIŞI

a) Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk alt› ve ka-s›k k›llar›n› giderir, saç sakal t›raş› olur, b›y›klar›n› düzeltir, t›r-naklar›n› keser ve boy abdesti al›r, boy abdesti alma imkân› yok-sa abdest al›r, vücuduna güzel koku sürünür.

Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkab›lar›n› ç›kar›r-lar. İzâr ve ridâ ad› verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler.

Ridân›n uçlar›n› birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur.

Ayaklar›na arkas› ve üzeri aç›k terlik giyerler.

Bele kemer bağlamada, s›rta çanta almada ve şemsiye kullan-mada bir sak›nca yoktur.

Kad›nlar elbise ve ayakkab›lar›n› giymeye devam ederler, başlar›n› açmazlar, yüzlerini de örtmezler.

b) İhram›n sünneti niyeti ile iki rekat ihram namaz› k›larlar.

Namaz›n birinci rekat›nda Fatiha suresinden sonra “kâfirûn” su-resini, ikinci rekat›nda ise yine Fatiha suresinden sonra “ihlâs”

suresini okurlar.

412 Kâsânî, II, 228.

Umre yapmak isteyen kimse âfâkî ise mîkât s›n›rlar›n› geç-meden, H›ll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Ha-rem bölgesinde bulunuyorsa H›ll bölgesinde mesela Ten’im’e giderek ihrama girer.

İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Ni-yet, umre yapacağ›n›n kalben belirlenmesi demektir. Niyetin,

“Allah’›m! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaşt›r ve onu kabul buyur” diyerek diliyle ifade edilmesi müstehapt›r.

Niyet ettikten sonra,

“Buyur Allah’›m buyur! Buyur, senin hiçbir ortağ›n yoktur.

Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranl›k sa-na mahsustur. Senin ortağ›n yoktur ”413 diyerek telbiye getirir.

Böylece ihrama girmiş ve ihram yasaklar› başlam›ş olur.

Mekke’ye var›ncaya kadar vas›talara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karş›t›ğ›nda, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, ge-ce ve gündüz, vas›tada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazlar›n arka-s›ndan her f›rsatta telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-› şerife yüksek sesle414söyleyerek yolculuğuna devam eder.

Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlîl ve salavât-› şerife okumak müstehapt›r.

c) Mekke’ye yaklaş›p Harem bölgesine girince

 َﺪـْﻤَ ْﳊا ﱠنِا َﻚـْﻴـﱠﺒـَﻟ َﻚـَﻟ َﻚـﻳ

' َ„ َﻻ َﻚـْﻴـﱠﺒـَﻟ َﻚـْﻴـﱠﺒـَﻟ ﱠﻢــُﻬ'ّﻠﻟَا َﻚـْﻴـﱠﺒـَﻟ

 َﻚَﻟ َﻚﻳ

' َ„ َﻻ َﻚْﻠُﻤـْﻟاَو َﻚَﻟ َﺔَﻤْﻌِّﻨﻟاَو

ﻰّ ' ﻨِﻣ ﺎَﻬْﻠﱠﺒـَﻘـَﺗ َو ﻰ

' ﻟ ﺎ َﻫْﺮ ِّﺴَﻴَﻓ َةَﺮْﻤُﻌْﻟا ُﺪﻳ ' رُا ﻰّ

' ﻧِا ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا

413 Ebû Dâvûd, Menâsik, 27; II, 404. İbn Mace, Menasik, 15. II, 974.

414 İbn Mace, Menasik, 16. II, 975.

“Allah’›m! Buras› senin haremindir, emin k›ld›ğ›n yerdir. Be-ni cehenneme girmekten koru. Kullar›n› dirilttiğin gün beBe-ni aza-b›ndan güvende k›l, beni dostlar›ndan ve itaatkâr olanlardan ey-le” diye dua eder.

Mekke’ye abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müste-hapt›r.

Mekke’de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra müm-künse boy abdesti, mümkün değilse abdest al›r, yaya veya vas›-ta ile Mescid-i Harem’e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve sa-lavat-› şerife getirir. Tevazu ve sayg› ile

“Allah’›m! Rahmet kap›lar›n› bana aç ve beni kovulmuş şey-tandan koru” diye dua ederek Mescid-i Harem’e girer.

Beytullah’› görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu du-ay› okur.

ا َﺬـ 'ﻫ ﱠﻢــُﻬ'ّﻠﻟَا ُ َـْﻛَا ُ اَو ُ ا ﱠﻻِا َﻪــ'ﻟِا َﻻَو ِ ِ ُﺪــْﻤَ ْﳊاَو ِ ا َنﺎـَgْﺒ ُﺳ

ﺎــًﻔﻳ

' ْ‘ـــَﺗَو ﺎـــًﻤﻴﻈْﻌَﺗ ُهْدِﺰـــَﻓ ُﻪـــَﺘـْﻣﱠﺮـــَﻛَو ُﻪــَﺘْﻓﱠ َ„َو ُﻪـــَﺘْﻤﱠﻈَﻋ َﻚــُﺘـْﻴـَﺑ

ﺎـَﻨﱠﺑَر ﺎـَﻨِّﻴَgَﻓ ُم َﻼـ ﱠﺴﻟا َﻚــْﻨِﻣ َو ُم َﻼـ ﱠﺴﻟا َﺖـْﻧَا ﱠﻢــُﻬ'ّﻠﻟَا .ﺎــًﻤﻳ ' ﺮـْﻜـَﺗَو

 َﺖْﻴَﻟﺎَﻌَﺗَو َﺖـْﻛَرﺎَﺒـَﺗ ِم َﻼ ﱠﺴﻟا َراَد َكَراَد َﺔـﱠﻨـَ ْﳉا ﺎَﻨْﻠ ِﺧْدَا َو ِم َﻼـ ﱠﺴﻟﺎِﺑ

ِماَﺮْﻛ ِْﻻاَو ِل َﻼَ ْﳉا اَذ ﺎَﻳ

ِﻢﻴ ﺟﱠﺮﻟا ِنﺎَﻄْﻴ ﱠﺸﻟا َﻦِﻣ ﻰ '

' ﻧ ْﺬ ِﻋَاَو َﻚِﺘـَﻤْﺣَر َباَﻮـْﺑَا

' ƒ ْﺢَﺘْﻓا ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا

 َﻚَﺑاَﺬَﻋ ﻰ

' ّﻨِﻣ'اَو ِرﺎﱠﻨﻟا َLـَﻋ ﻰ

' ﻨْﻣِّﺮَgَﻓ َﻚُﻨْﻣَاَو َﻚـُﻣَﺮَﺣ اَﺬ'ﻫ ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا

 َﻚِﺘَﻋﺎَﻃ ِﻞْﻫَاَو َﻚِﺋﺎَﻴِﻟْوَا ْﻦِﻣ ﻰ

' ﻨْﻠَﻌْﺟاَو َكَدﺎَﺒِﻋ ُﺚَﻌْﺒَﺗ َمْﻮَﻳ

“Allah’› noksan s›fatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Al-lah’a mahsustur, Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür.

Allah’›m! Bu senin Evindir. Onu Sen yüceltin,Sen şereflendirdin, Sen değerli yapt›n.Onun yüceliğini, şerefini ve değerini art›r. Ya Rabbi! Onun değerini art›ran, onu şereflendiren, ona sayg› gös-teren kimsenin şerefini, sayg›nl›ğ›n›, heybetini, yüceliğini ve iyi-liğini art›r. Allah’›m! Sen selams›n ve selamet ancak sendendir.

Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah’›m! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün”

Bildiği başka dualar› da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.415

d) Hacer-i Esved hizas›na gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizas›na kadar kald›r›p

diyerek Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd getirir.

Kalabal›k değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Es-ved’i öper,416 kalabal›k ise Hacer-i Esved-i öpmez. İstilam, sün-net, insanlar› itip kakmak ve eziyet vermek günaht›r. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.

e) Umre tavaf› yapmaya niyet eder. Niyetini,

“Allah’›m! Senin için umre tavaf›n› yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaşt›r ve kabul eyle” diyerek yapmas› müstehapt›r.

ﻰـّ ' ﻨِﻣ ﺎــَﻬْﻠﱠﺒـَﻘـَﺗ َو

' ƒ ﺎـ َﻫْﺮــ ِّﺴَﻴـَﻓ ِ ةَﺮـْﻤُﻌْﻟا َفاَﻮــَﻃ ُﺪــﻳ ' رُا ﻰـّ

' ﻧِا ﱠﻢــُﻬ'ّﻠﻟَا

 'ƒﺎَﻌَﺗ ِ ِ ٍطاَﻮ ْdَا َﺔَﻌْﺒ َﺳ

 ُ َْﻛَا ُ َا ِ ا ِﻢ ْﺳﺎِﺑ

415Abdülğanî el-Mekkî, s. 510. Mevsîlî, I, 203.

416 İbn Mace, Menasik, 27. II, 981-982.

Tavaf›n›, Kâ’be’yi soluna al›p “Hatîm”in d›ş›ndan dolanarak yapar. Her şavtta Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved’i uzaktan

diyerek istilâmda bulunur. Hacer-i Esved’i istilâm, sünnet, Rükn-i Yemânî’yi istilâm ise müstehapt›r. Rükn-i Yemânî öpül-mez, diğer köşeler istilâm edilmez.

Tavaf s›ras›nda mesnun dualar› veya bildiği dualar› okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’ân okur.

Tavaf›n ilk dört şavt› farz; tavaf’› cünüp, adetli ve nifâs ha-linde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavaf› Kâ’be’yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i Esved hi-zas›ndan başlamak, tavaf› Hatîm’in d›ş›ndan dolanarak yapmak, gücü yetenin tavaf› yürüyerek yapmas› ve şavt› yediye tamamla-mak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.

Tavaf’ta “›zt›bâ‘“ ve ilk üç şavtta “remel” yapar.417

Tavaf yedi şavta tamamlad›ktan sonra “Mültezem”de ve Ha-tîm’de dua eder. Mümkünse Makam-› İbrahim’in arkas›nda de-ğilse uygun bir yerde iki rekat “tavaf namaz›” k›lar, bu namaz›

k›lmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved’i istilâm eder.

f) Umrenin sa’yini yapmak üzere Safa’ya gider. Yönünü Kâ’be’ye döner, tekbir, tehlil, tahmîd ve salat-ü selam getirir, dua eder. Sa’y yapmaya niyet eder. Niyetini,

“Allah’›m! Senin r›zan için Safa ile Merve aras›nda yedi şavt

 ٍطاَﻮ ْdَا َﺔَﻌْﺒ َﺳ ِةَوْﺮَْﳌاَو ﺎَﻔ ﱠﺼﻟا َ ْGـَﺑ ﺎَﻣ ﻰ'ﻌ ْﺳَا ْنَا ُﺪﻳ ' رُا ﻰـّ

' ﻧِا ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا

 'ƒﺎَﻌَﺗ ِ ِ ِةَﺮْﻤُﻌْﻟا َﻰْﻌ َﺳ

 ُ َْﻛَا ُ َا ِ ا ِﻢ ْﺳﺎِﺑ

417 İbn Mace, Menasik, 29-30. II, 983-984.

olarak umrenin sa’yini yapmaya niyet ediyorum” diyerek yap-mas› müstehapt›r.

Sa’yini yedi şavt olarak Safa’da başlay›p Merve’de bitirir.

Sa’y yaparken mesnun dualar› veya bildiği dualar› okur ve ses-sizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’ân okur. İki yeşil ›ş›k ara-s›nda “hervele” yapar. Sa’yi tamamlay›nca Merve’de dua eder.

Umre’nin sa’yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.

g) Berberde veya evde veya otelde saç t›raş› olur veya saçla-r›n› k›salt›r, böylece ihramdan ç›kar ve bu şekilde umre ibadeti-ni yapm›ş olur.

h) Kad›nlar, “remel” ve “hervele” yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan ç›kmak için saç-lar›n›n ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kad›nlar adetli iken tavaf yapmazlar.418

418 Kâsânî, II, 143-149.

YEDİNCİ BÖLÜM

MEDİNE-İ MÜNEVVERE’Yİ VE

HZ. PEYGAMBER’İN KABRİNİ ZİYARET I. MEDİNE-i MÜNEVVERE

Medine, Suudi Arabistan’›n Hicaz bölgesinde, Mekke’nin yaklaş›k 450 km. kuzeyinde ve K›z›ldeniz k›y›s›ndan iki yüz km.

kadar içeride yer alan bir şehirdir. İslâm’dan önceki ad› “Yesrib”

iken, Hicretten sonra Hz. Peygamber taraf›ndan “el-Medine” di-ye adland›r›lm›şt›r.419Zamanla, “Peygamber’in Şehri” anlam›na,

“Medinetü’n-Nebi” ve “Allah Resulü’nün nuru ile ayd›nlanm›ş şehir” anlam›na “el-Medinetü’l-Münevvere” diye de an›lmaya başlam›şt›r.

Medine, Hz. Peygamber’in hicret yurdudur. Mekkeli müşrik-lerin bask› ve eziyetleri sonucu Allah’›n Resulü buraya s›ğ›nm›ş, peygamberlik hayat›n›n son on y›ll›k k›sm›n› burada geçirmiş, Kur’an’›n büyük bir k›sm› bu topraklarda inmiştir. Yine, ilk lâm devleti Resülullah’›n öncülüğünde Medine’de kurulmuş, İs-lâm’›n nuru dünyaya buradan yay›lm›şt›r. Allah’›n Resülü son nefesini burada vermiş, yine burada toprağa verilmiştir.

Her müslüman, o büyük peygamberin yaşad›ğ›, İslâm’› tebliğ ettiği yerleri görmek, onun soluduğu havay› solumak arzusunu içinde taş›r. İşte bu sebeple, daha ilk dönemlerden itibaren müs-lümanlar, Hz. Peygamber’in mescidinin, kabrinin, Uhud şehitli-ğinin ve Baki mezarl›ğ›n›n bulunduğu ve İslâm tarihinin bir çok önemli olay›n›n gerçekleştiği Medine-i Münevvere’yi ziyaret

419 Ahmed, IV, 285.

206

ede gelmişler, bu ziyareti gerçekleştirmek için adeta f›rsat kolla-m›şlard›r. Özellikle Medine’ye uzak ülke ve beldelerde oturanlar aç›s›ndan, hac yolculuğu, Resülüllah’›n mescidini ve kabrini zi-yaret için iyi bir f›rsatt›r.

II. MESCİD-İ NEBEVİ’NİN FAZİLETİ

Hz. Peygamber (s.a.v.) in Medine’ye hicretinden hemen son-ra ashab›yla birlikte inşa ettiği ve Mescid-i Nebevî yahut Mes-cid-i Resül diye an›lan Medine Mescidi, MesMes-cid-i Haram ve Mescid-i Aksa’dan sonra yer yüzündeki en faziletli mescittir.

Resülüllah’›n kabr-i şerifi de Mescid’in doğu yönünde bulunan hücrede yer almaktad›r. Mescid’in genişletilmesi sebebi ile gü-nümüzde bu hücre mescidin içinde kalm›şt›r. Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in kabirleri de ayn› yerdedir.

Resülüllah Efendimiz,

“Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim şu mecidim (Mes-cid-i Nebi)’den başka hiç bir mescid için (namaz k›lmak, ibadet etmek maksadi ile) yolculuk yapmak uygun olmaz”420 anlam›nda-ki hadisi şerifi ile, Mecscid-i Nebi’yi ziyaretin ve orada ibadet etmenin faziletini ifade buyurmuştur. Yine,

“Benim şu mescidimde k›l›nan bir vakit namaz, Mescid-i

Ha-َﻦـِﻣ ُهاَﻮـ ِﺳ ﺎــَﻤﻴ

' ﻓ ٍة َﻼـ َﺻ َﻒـْﻟَا ُلِﺪـْﻌَﺗ اَﺬــ'ﻫ ى

' ﺪـ ِﺠ ْﺴَﻣ

' ) Vة َﻼـ َﺻ

ُماَﺮَ ْﳊا ُﺪِﺠ ْﺴَﻤـْﻟا ﱠﻻِا ِﺪِﺟﺎ َﺴَْﳌا

 ُﺪِﺠ ْﺴَْﳌاَو ُماَﺮـَ ْﳊا ُﺪِﺠ ْﺴَْﳌا َﺪـِﺟﺎـ َﺴَﻣ ِﺔَﺛ َﻼـَﺜِﻟ ﱠﻻِا ُلﺎَﺣِّﺮـﻟا ﱡﺪـ َﺸُﺗ َﻻ

 ا َﺬ 'ﻫ ىِﺪِﺠ ْﺴَﻣَو ﻰ 'ﺼْﻗَ ْﻷا

420 Buhârî, Savm, 67; II, 250.

ram d›ş›ndaki diğer mescitlerde k›l›nacak bin vakit namaza denktir”421 anlam›ndaki hadisi ile de bu mescid-i şerifin fazileti-ni dile getirmiştir.

III. PEYGAMBERİMİZİN KABRİNİ ZİYARETİN HÜKMÜ Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek menduptur. Şu

III. PEYGAMBERİMİZİN KABRİNİ ZİYARETİN HÜKMÜ Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek menduptur. Şu