• Sonuç bulunamadı

VII. MİNA’DA YAPILAN GÖREVLER

2. İkinci Tehallül

Şâfiî mezhebine göre ilk tahallül; cemerata taş atmak, t›raş olmak veya farz tavaftan herhangi ikisini yapmakla gerçekle-şir.264

Eğer daha önce hacc›n sa’yi yap›lmam›ş ve tavaftan sonra ya-p›lacak ise “tahallül”, tavaf ile birlikte sa’yi de yapmakla gerçek-leşir. Bu “tehallül”den sonra nikah k›yma, fâhiş mübâşeret265 ve cinsel ilişki d›ş›nda bütün ihram yasaklar› sona erer.

Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ihraml› kişi, bayram›n birinci günü Akabe cemresini taşlad›ktan sonra başka bir şey yapmadan ilk tahallül gerçekleşmiş ve ihramdan ç›km›ş olur.266

2. İkinci Tehallül

Cinsel ilişki dahil olmak üzere ihram yasaklar›n›n tamam›yla

ٍء ْﻰ َd ﱡﻞُﻛَو ُبﺎَﻴِّﺜﻟاَو ُﺐﻴ ّﻄﻟا ُﻢُﻜـَﻟ ﱠﻞَﺣ ْﺪَﻘَﻓ ْﻢُﺘْﻘَﻠَﺣَو ْﻢُﺘـْﻴَﻣَر اَذِا '

ُءﺎ َﺴِّﻨﻟا ﱠﻻِا

262 Ahmed b. Hanbel, VI, 143 263 Abdülğani el-Mekk, s.254-255.

264 Şirbinî, II, 272-273; Kinânî, III,1183; Zuhaylî; III,2289-2290; Kinânî, III;1183.

265 Fâh›ş mübâşeret; eşlerin ç›plak bedenle birbirlerine sar›lmalar› demektir.

266 Şirbinî, III, 1183-1186.

ortadan kalkmas› demektir. İkinci tehallül, ziyaret tavaf›n›n da yap›lmas›yla gerçekleşir.

T›raş olmay› tavaftan sonraya b›rakm›ş olan kişi, tavaftan sonra t›raş olunca, birinci ve ikinci tehallülü birlikte gerçekleş-tirmiş olur.

***

Şâfii, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre sa’y, hacc›n rüknü olduğundan, eğer Arafat vakfesinden önce yap›lmam›ş ise, ikinci tehallülün gerçekleşmesi için ziyaret tavaf›n›n ard›n-dan sa’yin de yap›lmas› gerekir.

İkinci tehallülün gerçekleşebilmesi için; Akabe cemresini taşlama, kurban kesme, t›raş olma, ziyaret tavaf› ve sa’yin mut-laka yap›lm›ş olmas› gerekir. Bunlardan biri eksik olsa ikinci te-hallül gerçekleşmez.

İKİNCİ BÖLÜM

İHSAR VE FEVAT I. İHSAR

Sözlükte engellemek ve al›koymak anlam›na gelen “ihsar”, bir hac terimi olarak, hac veya umre için ihrama giren kimsenin, her hangi bir sebeple, ihram›n gereğini -umre için tavaf›, hac için Arafat vakfesini ve ziyaret tavaf›n›- yerine getirmesinin engel-lenmesi demektir. Engellenen bu kimseye “muhsar” denir.

1. İhsara Sebep Olan Engeller

İhsara sebep olan engeller; düşman, hastal›k, paras›z kalmak, hapse at›lmak, ayağ› k›r›lmak ve yurt d›ş›na ç›k›lmas›na izin ve-rilmemesi gibi sebeplerdir.267

***

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre, “ihsar” sadece düşman engellemesi ile268Mâlikî mezhebine göre ise düşman engelleme-si, haks›z yere hapsedilmek, terör ve anarşi ç›kmas› ile gerçekle-şir.269

Bu konudaki görüş ayr›l›ğ›n›n sebebi,

َﻦــِﻣ َ َ”ــْﻴَﺘ ْﺳا ﺎــَﻤَﻓ ْﻢــُﺗْ ِžــْﺣُا ْنِﺎــَﻓ ِ ِ َةَﺮــْﻤُﻌْﻟاَو ﱠﺞــَ ْﳊا اﻮــﱡﻤِﺗَاَو

ُﻪﱠﻠِ َZ ُى ْﺪَ ْ9ا َﻎُﻠْﺒَﻳ ﻰّ'ﺘَﺣ ْﻢُﻜ َﺳُؤُر اﻮُﻘِﻠْ َﲢ َﻻَو ِى ْﺪَ ْ9ا

267 Kâsânî, II, 175.

268 Şirbînî, II, 313; İbnü Kudâme, IV, 606.

269 Keşnâvî, Ebu Bekir b. Hasan, Eshelü’l-Medârik Şerhu İrşâdi’s-Salik fî F›khi İmami’l-Eimmeti Mâlik, I, 317. Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, birinci bask›, Beyrut, 1995.

“Hacc› ve umreyi Allah için tamamlay›n. Eğer engellen-miş olursan›z, art›k size kolay gelen kurban› gönderin. Bu kurban yerine ulaş›ncaya kadar başlar›n›z› t›raş etmeyin”270 anlam›ndaki âyetin farkl› şekillerde yorumlanm›ş olmas›ndan kaynaklanmaktad›r.

Hanefîler ayette geçen;

“Engellenirseniz” ifadesinin mutlak oluşundan hareketle düş-man dahil her türlü engelin ihsar sebebi olacağ›n› söylemişlerdir.

Şâfiî ve Hanbelîler ise, ayetin, Hudeybiye bar›ş›nda, müş-riklerin Hz. Peygember’i umre yapmaktan engellemesi üzerine indiğini, dolay›s› ile ayetteki “eğer engellenirseniz” ifadesini

“eğer düşman taraf›ndan engellenirseniz” şeklinde anlamak ge-rektiğini söylemişlerdir.271

2. İhsar›n Sonuçlar›

İhramdan ç›kmak isteyen muhsar,

Eğer harem bölgesinde ise niyet eder ve ihsar kurban› kese-rek ihramdan ç›kar.

Eğer Harem bölgesi d›ş›nda ise, Harem bölgesinde kesil-mek üzere bir kurbanl›k hayvan› -yahut ücretini- gönderir. Bu kurban, kesilince ihramdan ç›km›ş olur. Ayr›ca saçlar›n t›raş edilmesi veya k›salt›lmas› gerekmez. Kurban yerine ulaş›p kesil-meden ihram yasaklar›ndan hiç biri işlenmez, işlenirse dem ge-rekir.

İhsar kurban›n›n harem bölgesi d›ş›nda kesilmesi caiz değil-dir. Çünkü ayetteki

ُﻪﱠﻠِ َZ ُى ْﺪَ ْ9ا َﻎُﻠْﺒَﻳ ﻰّ'ﺘَﺣ

ْﻢُﺗْ ِžْﺣُا ْنِاَو

270 Bakara, 2/196.

271 Şirbînî, II, 315.

“Kurban yerine var›ncaya kadar baş›n›z t›raş etmeyin”

ifadesi bunu gerektirmektedir.

“Muhsar”, eğer sadece umre veya ifrad hacc› için ihrama gir-mişse bir adet, k›rân hacc› için ihrama girgir-mişse iki adet “ihsar hedyi” kestirir.272

Hac veya umre için ihrama giren kimse, muhsar durumuna düşer, sonra Arafat’ta vakfe yapma imkân› bulursa ihsar du-rumu sona ermiş olur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.),

“Hac Arafat’t›r. Kim Müzdelife gecesinde güneşin doğmas›n-dan önce Arafat’a gelirse hacca yetişmiştir” buyurmuştur.273

Bu kimse hacc›n diğer menâsikini usulüne göre yapar.

İhsar sebebiyle ihramdan ç›kan kimse, farz olsun, vacip olsun veya nafile olsun, tamamlayamad›ğ› hac veya umresini daha sonra kaza eder.274

İhsar sebebi ile ihramdan ç›kan kimse eğer ifrad hacc›na ni-yet etmiş ise, bir umre ve bir hac kaza eder. K›ran hacc›na nini-yet etmiş ise, iki umre bir hac kaza eder. Yaln›zca umreye niyet et-miş ise bir umre kaza eder.275

***

Şâfiî mezhebine göre;

İhsar kurban›n›n Harem bölgesinde kesilmesi şart değildir.

Bu kurban, ihsar›n vuku bulduğu yerde kesilebilir.276Çünkü Hz.

 َكَرْدَا ْﺪَﻘَﻓ ِﺮـْﺠَﻔْﻟا ِعﻮـُﻠُﻃ َﻞـْﺒَﻗ ٍﻊـْ َš َﺔـَﻠْﻴَﻟ َءﺎـَﺟ ْﻦـَﻣ ُﺔـَﻓَﺮـَﻋ ﱡﺞـَ ْﳊَا

 ﱠﺞَ ْﳊا

272 Kâsânî, II, 179.

273 Tirmizi, Hac, 57; III, 236.

274 Kâsânî, II, 182.

275 Mevsîlî, I, 169..

276 Şirbînî, II, 315.

Peygamber Hudeybiye bar›ş› gününde ihsar kurban›n› bulundu-ğu yerde kesmiştir.277 Yap›lmakta olan hac ister k›ran hacc› ol-sun, ister ifrad hacc› olol-sun, ihsar halinde bir tek kurban kesilir.

İhsar sebebi ile yar›da kalan hac veya umrelerden sadece farz ve vacip olanlar›n kaza edilmesi gerekir, nafile hac ve umrenin kaza edilmesi gerekmez. İfrat ve k›ran ihram›na niyet ettikten sonra muhsar olanlar yaln›zca birer hac kaza ederler.

T›raş olmad›kça ihramdan ç›k›lmaz. Henüz ihsar hedyi kesil-meden ihramdan ç›k›l›r veya ihram yasaklar› işlenirse dem gere-kir.278

3. İhrama Girerken Şart Koşmak

Bir kimse, ihrama girdikten sonra düşman engeli, hastal›k, paras›n› yitirip çaresiz kalmak gibi sebeplerden dolay› hac iba-detine/yolculuğuna devam edememesi halinde, kurban kesmek-sizin ihramdan ç›kmay› şart koşabilir mi?

***

Hanefî ve Mâlikî mezheplerine göre ihrama girerken böyle bir şart koşmak caiz değildir. İhraml› iken hacca devam etmeye imkân bulamayan kimse ihsar hükümlerine tabidir.279

Hanbelî mezhebine göre böyle bir şart koşulabilir. Bir kimse ihrama girerken “Eğer bir engel beni hac veya umremi tamamla-maktan al›koyarsa ihramdan ç›kacağ›m yer, engellendiğim yer-dir” diye şart koşarsa bu şart geçerlidir. Dolay›s›yla bu kimse muhsar olmas› halinde ihsar hedyi kesmeksizin t›raş olarak ih-ramdan ç›kabilir. Yar›da b›rakt›ğ› hac veya umreyi kaza etmesi de gerekmez.280

Bu görüşün dayanağ› Hz. Aişe’nin rivayet ettiği şu hadistir:

277 Şirbînî, II, 314.

278 Nevevî, el-Mecmu’, VIII, 296.

279 İbnü Hümâm, II, 178.

280 Makdisi, eş-Şerhu’l-Kebîr, IV, 607.

“Resülullah (s.a.v.) Dubâ’a binti’z-Zübeyr’in yan›na girdi ve ona,

-“Herhalde sen Hac yapmay› istiyorsun?” dedi. Dubâ’a, -“Vallahi, hastay›m. (Hac yolculuğuna ç›karsam yar›da b›-rakmak zorunda kalabilirim)” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resülullah ona,

“Hacca niyet et ve şart koş. (İhrama girerken) ‘Ey Allah›m!

İhramdan ç›kacağ›m yer, beni devam etmekten al›koyduğun yer-dir’ de” buyurdu.281

***

Şâfiî mezhebine göre; sadece hastal›k sebebi ile muhsar olun-mas› halinde kurban kesmeden ihramdan ç›kmak şart koşulabi-lir. Düşman engellemesi ve benzeri diğer sebeplerle muhsar olan kimsenin şart koşmas› geçerli değildir. Çünkü konu ile ilgili ha-diste sadece hastal›k engeli söz konusu edilmektedir.282

II. FEVÂT

Sözlükte yetişememek anlaml›na gelen “fevat”; bir hac teri-mi olarak, hac yapmak üzere ihrama girteri-miş olan bir kimsenin her hangi bir sebeple Arafat vakfesine yetişememesi demektir. Buna göre kurban bayram›n›n birinci günü fecr-i sad›ktan önce bir an olsun Arafat’ta bulunamayan kimse hacca yetişememiş olur.

ِ ْxَﺑﱡﺰـﻟا ِﺖْﻨِﺑ َﺔـَﻋﺎَﺒ ُﺿ 'Lـَﻋ ِ ا ُلﻮـ ُﺳَر َﻞ َﺧَد ْﺖـَﻟﺎَﻗ َﺔـ َﺸِﺋﺎَﻋ ْﻦـَﻋ

ًﺔَﻌِﺟَو ﱠﻻِا ﻰ

' ﻧ ُﺪِﺟَا َﻻ ِ اَو ْﺖَﻟﺎـَﻗ ﱠﺞَ ْﳊا ِتْدَرَا ِﻚﱠﻠَﻌَﻟ ﺎَﻬَﻟ َلﺎـَﻘَﻓ

ﻰ ' ﻨَﺘ ْﺴَﺒَﺣ ُﺚْﻴَﺣ ﻰِّﻠِ َZ ﱠﻢُﻬ'ّﻠﻟَا ' ƒﻮُﻗ ﻰ

' ﻃِ َŸ ْdاَو ﻰِّﺠُﺣ ﺎَ َ9 َلﺎَﻘَﻓ

281 Buhârî, Nikah, 15, VI, 122-123.

282 Şîrâzî, II, 821. Şirbîn, II, 319.

1. Fevât›n Sonuçlar›

Hac için ihrama giren bir kimsenin Arafat’ta vakfeye yetişe-memesi halinde aşağ›daki sonuçlar ortaya ç›kar:

a) İfrad hacc› için ihrama giren kimse, fevât durumunda, umre yaparak ihramdan ç›kar. Çünkü, ihrama giren kimse ancak hac veya umre yapt›ktan sonra ihramdan ç›kabilir. Bu sebeple, hacc› kaç›ran kimsenin t›raş olup ihramdan ç›kabilmesi için um-re yapmas› geum-rekir. Yap›lan bu umum-re, ihsarl› kimselerin kestikle-ri “hedy” mesabesindedir. Bu sebeple hacca yetişemeyen kimse-nin ayr›ca kurban kesmesi gerekmez. Ancak daha sonraki y›llar-da hacc› kaza etmesi gerekir.283

***

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre, ifrad hacc› için ihrama giren ve Arafat vakfesine yetişemeyen kimse t›raş olup ihramdan ç›kar. Hacc›n› daha sonra kaza eder ve kaç›rd›ğ› hac-dan dolay› da fevât kurban keser.284

b) K›ran hacc›na niyet eden ancak umre yapamayan ve Ara-fat vakfesine yetişemeyen kimse önce umre yapar, t›raş olmadan fevt ettiği hac için tavaf ve sa’y yapar, sonra t›raş olup ihramdan ç›kar. Böylece k›ran hedyi kesmekten kurtulmuş olur.

K›ran hacc›na niyet edip umresini yapan ancak Arafat vakfe-sini kaç›ran kimse, fevt ettiği hac için tavaf ve sa’y yapar, t›raş olup ihramdan ç›kar. Böylece K›ran hacc› kurban› kendisinden düşer.

Her iki durumda hacc›n› daha sonraki y›llarda kaza etmesi gerekir.

c) Temettü hacc›na niyet eden kimse umresini yap›p ihram-dan ç›km›ş daha sonra hac için ihrama girmiş ancak Arafat vak-fesini kaç›rm›ş ise bir umre yap›p ihramdan ç›kar. Temettu

hed-283 Kâsânî, II, 220.

284 Şîrâzî, II,811

yi kesmez. Çünkü bir hac mevsiminde umre ve hacc› yapama-m›şt›r. Bu kimsenin veda tavaf› yapmas› da gerekmez. Daha son-raki y›llarda hacc›n› kaza eder.285

285 Kâsânî, II, 220-221.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BEDEL HACCI

Sözlükte, karş›l›k ve yerine geçen anlamlar›na gelen “bedel”

bir hac terimi olarak, hac ibadetini bizzat kendisi yapamayan kimsenin vekaleten bir başkas›na yapt›rmas›na denir.

İbadetler; a) namaz ve oruç gibi beden ile yap›lanlar, b) ze-kat, kurban ve f›t›r sadakas› gibi mal ile yap›lanlar, c) hac gibi hem mal, hem de beden ile yap›lanlar olmak üzere üç ana gruba ayr›l›r.

Yap›lan bir ibadetin sevab› sağ ya da ölü bir kimseye bağ›ş-lanabilir, o kimse bundan yararlan›r. Bu noktada, bir kimsenin bizzat yerine getirmekle yükümlü olduğu ibadetleri vekalet yolu ile başkas›na yapt›r›p yapt›ramayacağ› sorusu akla gelmektedir.

Bu konudaki temel prensipleri şöyle s›ralamak mümkündür:

Bedenle yap›lan ibadetlerde vekalet geçerli olmay›p, ibadetin bizzat mükellefin kendisi taraf›ndan yerine getirilmesi gerekir.

Mesela, mükellef ne kadar hasta olursa olsun, onun yerine baş-kas› namaz k›lamaz. Bizzat mükellef, kendisine tan›nan ruhsat-lar çerçevesinde namaz›n› k›ruhsat-lar. Oruç da böyledir.

Mal ile yap›lan ibadetlerde ise vekalet geçerlidir. Mesela bir kimse, zekat olarak hesaplay›p ay›rd›ğ› meblağ›, ikinci bir kişi arac›l›ğ› ile fakirlere ulaşt›rabilir, mal›n›n zekat›n› hesaplay›p fa-kirlere vermek üzere başkas›n› vekil tayin edebilir.

Hem beden, hem mal ile yap›lan bir ibadet olan hacda ise, bizzat mükellef taraf›ndan yap›lmas›na engel meşru bir mazeret bulunmas› halinde vekalet geçerlidir. Mazeret bulunmad›ğ› tak-tirde ise hacc›n vekalet yolu ile yap›lmas› geçerli değildir.

Vekalet konusunda farz, vacip ve nafile hac aras›nda fark

yoktur.286 Yani bir kimse şartlar oluştuğu taktirde farz olan hac için vekil tayin edebileceği gibi, vacip veya nafile hac için de ve-kil tayin edebilir.

I. BEDEL HACCININ MEŞRUİYYETİNİN DELİLLERİ Başkas› ad›na hac yapman›n meşru oluşu şu hadislere dayan-maktad›r:

“Has’am kabilesinden bir kad›n Veda Hacc› y›l›nda Resulul-lah’›n yan›na gelerek; “Ey AlResulul-lah’›n Resulü; AlResulul-lah’›n hac ibade-tini kullar›na farz k›lan emri babama binek üzerinde duramaya-cak derecede yaşl› iken ulaşt›. Babam›n yerine ben hac yapsam, olur mu?” diye sordu; Resülullah “Evet” diye cevap verdi.287

İbni Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir:

ُ ا ﱠL َﺻ ِّﻰِﺒﱠﻨﻟا َƒِا ْﺖَﺋﺎَﺟ َﺔَﻨْﻴَﻬُﺟ ْﻦِﻣ ًةَأَﺮْﻣا ﱠنَا ٍسﺎﱠﺒَﻋ ِﻦـْﺑا ِﻦَﻋ

 ْﺖـَﺗﺎــَﻣ ﻰــّ'ﺘَﺣ ﱠﺞــُ َﲢ ْنَا ْتَرَﺬــَﻧ َﻰـِّﻣُا ﱠنِا ْﺖــَﻟﺎــَﻘَﻓ َﻢــﱠﻠ َﺳَو ِﻪــْﻴَﻠَﻋ

 ِﻚِّﻣُا 'Lَﻋ َنﺎـَﻛْﻮَﻟ َﺖـْﻳَأَرَا ﺎَﻬْﻨَﻋ ﻰـّ

' ﺠ ُﺣ ْﻢَﻌَﻧ َلﺎـَﻗ ?ﺎَﻬْﻨَﻋ ﱠﺞـُﺣَﺎَﻓَا

ِءﺎَﻓَﻮْﻟﺎِﺑ ﱡﻖَﺣَا َ ا ﱠنِﺎَﻓ َ ا اﻮ ُﻀْﻗُا ?ُﻪَﺘَﻴ ِﺿﺎَﻗ ِﺖْﻨُﻛَا Vﻦْﻳَد

ِ ا َلﻮ ُﺳَر ﺎَﻳ ْﺖَﻟﺎَﻗ ِعاَدَﻮـْﻟا ِﺔﱠﺠَﺣ َمﺎَﻋ َﻢَﻌْﺜ َﺧ ْﻦـِﻣ Vةَأَﺮْﻣِا ْﺖَﺋﺎَﺟ

اًxـ

' ﺒَﻛ ﺎـًﺨْﻴ َd ﻰـ

' ﺑَا ْﺖـَﻛَرْدَا ِ ّﺞـَ ْﳊا ِ) ِهِدﺎـَﺒِﻋ 'Lـَﻋ ِ ا َﺔـ َﻀﻳ ' ﺮـَﻓ ﱠنِا

 ﱠﺞُﺣَا ﱠنَا ُﻪـْﻨَﻋ ﻰ 'ﻀْﻘُﻳ ْﻞَﻬَﻓ ِﺔَﻠِﺣاﱠﺮـﻟا َLَﻋ َىِﻮَﺘ ْﺴَﻳ ْنَا ُﻊﻴ ' ﻄَﺘ ْﺴَﻳ َﻻ

.ْﻢَﻌَﻧ َلﺎَﻗ ُﻪـْﻨَﻋ

286 İbn Hümam, III, 134. Şîrâzî, II, 764.

287 Buhârî, Hac, 1; II, 140. Müslim, Hac, 71.bk. Müslim, Hac, 408. II, 974.

“Cüheyne kabilesinden bir kad›n Resulullah’a gelerek şöyle dedi:

-Annem hac yapmay› adad› fakat hac yapamadan öldü. Onun yerine ben hac yapay›m m›? Resülullah (s.a.v.) şöyle cevap ver-di.

-Evet, onun yerine hac yap. Annenin borcu olsayd› onu öde-mez miydin? Allah’a olan borçlar›n›z› da ödeyin. Çünkü Allah’a olan borç ödemede önceliklidir.”288

II. BEDEL GÖNDERMEYİ CAİZ KILAN ŞARTLAR 1. Hac ibadeti ile yükümlü olan bir kimse; üzerine hac farz ol-duğu y›l bu görevi yerine getirmez, daha sonra hac yapmas›na engel bir durum ortaya ç›kar ve bu engelin ömrünün sonuna ka-dar devam edeceği bilinirse yerine bedel gönderir. Bu kimsenin bedel göndermesi ittifakla farzd›r. Sağl›ğ›nda bedel gönderme-miş ise, ölümünden sonra yerine bedel gönderilmesini vasiyet et-mesi gerekir. Vasiyet etmezse günahkar olur.289 Böyle bir vasi-yette bulunmam›ş ise mirasç›lar› onun ad›nda vekaleten hac ya-pabilir veya vekil gönderebilirler.

2. Hacc›n farz olmas› için gerekli şartlar› taş›d›ğ› halde sağl›k ve yaşl›l›k nedeniyle bizzat hac yapamayacak durumda olan kimselere hacc›n farz olup olmad›ğ› konusunda ihtilaf edilmiştir:

a) Görme özürlü kimse hakk›nda Ebû Hanîfe’den iki rivayet vard›r. Meşhur olan rivayete göre ekonomik gücü olsa ve kendi-sine refakat edecek biri bulunsa bile a’ma kimseye hac farz de-ğildir. Bu kimsenin bedel göndermesi de gerekmez.290

İmam Muhammed ile Ebû Yusuf’un tercih ettikleri görüşe göre bu a’ma kimsenin ekonomik gücü ve kendisine refakat

ede-288 Buhârî, el-Eymân ve’n-Nüzûr, 30, VII, 232.

289 Kâsânî, II, 221.

290 Abdülğanî el-Mekkî, s. 56.

cek biri varsa hac yapmas› farz olur. Diğer mezheplerin görüşle-ri de bu istikamettedir.291

b) Hanefî ve Mâlikî mezheplerine göre bir kimsenin hac ile yükümlü olabilmesi için diğer şartlar›n yan›nda bedenen sağl›k-l› olmas› da gerekir. Dolay›s›yla felçli, kötürüm ve tedavi imkâ-n› olmayan hastalar ile çok yaşl› kimselere hac farz olmaz.292

***

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ekonomik imkân› bulu-nan ve diğer şartlar› da taş›yan ancak çok yaşl› olmas› veya felç-li ve kötürüm olma gibi bedensel bir engefelç-li ve tedavisi imkâns›z bir hastal›ğ› bulunmas› sebebiyle bizzat hacc› yapamayacak du-rumda olan kimselerin yerlerine bedel göndermeleri gerekir.293 Bu kimselerin bedenen hac yapmaya güçleri yetmiyorsa da mad-dî yönden yetmektedir. Bu görüşün delili yukar›da zikredilen ha-dislerdir.

Hanbelî mezhebine göre; hacca bedel gönderen kimse daha sonra bizzat gitme imkân›n› elde etse bile yeniden hac yapmas›

gerekmez. Çünkü mükellef, vekalet yolu ile de olsa farz olan hacc› yerine getirmiştir.294

III. BEDEL İÇİN VASİYETTE BULUNMANIN HÜKMÜ Bir kimse kendisine haccetmek farz olduğu y›l, hacca git-mek üzere yola ç›kar da hacc› tamamlamadan ölüm yatağ›na dü-şerse, ölmeden önce vasiyette bulunmas› farz değildir.295 Fakat, kendisine hac farz olduğu y›l hac yapmay›p sonraki y›llarda memleketinde veya yolculuğunda ölen kimsenin, ad›na hac ya-p›lmas›n› vasiyet etmesi farz olur.296

291 İbn Hümâm, II, 421. Semerkandî, II, 383. Kâsânî, II; 121. Şirbînî, II, 218.

292 İbn Hümâm, II, 421. Semerkandî, II, 383. Kâsânî, II; 121. Şirbînî, II, 218.

293 Şirbînî, II, 219. İbn Kudâme, IV, 351. İbn Rüşd, I, 391.

294 İbn Kudame, IV, 353.

295 İbnü Hümâm, II, 222.

296 İbnü Hümâm, II, 222.

Vekaleten hac için vasiyet konusunda genel vasiyet prensip-leri uygulan›r.

Ölen kişi, kendi ad›na hac yap›lmas›n› vasiyet etmiş ise, va-rislerin, terekenin üçte birinden harcamak sureti ile onun ad›na hac yapt›rmalar› gerekir.297 Şayet “Mal›m›n üçte birinin tamam›

ile benim için hac yapt›r›n” diye vasiyet eder ve bu para ile bir-den fazla hac yapt›r›labilirse birbir-den fazla hac yapt›r›l›r. Bu du-rumda bütün haclar›n ayn› y›l içinde yapt›r›lmas› daha faziletli-dir.298

***

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre; farz hacc› eda etmeden ölen kimsenin ad›na hac yap›lmas› konusunda vasiyet şart› aran-maz. Ölenin vasiyeti bulunmasa bile, t›pk› borçlar›n›n miras›n-dan ödendiği gibi, genel vasiyet kurallar› dikkate al›nmamiras›n-dan, hacca vekil gönderme masraflar› da mal›n›n tamam›ndan harca-narak hac görevi yapt›r›l›r.299Çünkü hac yapmak, Allah’›n insan-lar üzerindeki bir hakk›d›r. Bu hakk›n yerine getirilmesi gerekir.

Şu hadis, bu görüşün delilidir.300 Bir sahâbî,

- “Ey Allah’›n Elçisi! Babam hac yapmadan öldü. Onun yeri-ne hac yapay›m m›?” diye sordu. Hz.Peygamber (a.s.),

 ْﻮَﻟ َﺖْﻳَاَرَا َلﺎَﻗ ُﻪـْﻨَﻋ ﱡﺞـُﺣَﺎَﻓَا ﱠﺞُ َp َْBَو َتﺎَﻣ ﻰـ

' ﺑَا ﱠنِا ِ ا َلﻮ ُﺳَر ﺎَﻳ

 ﱡﻖ َﺣَا ِ ا ُﻦـْﻳ َﺪـَﻓ ْﻢـَﻌَﻧ َلﺎَﻗ ُﻪـَﻴ ِﺿﺎـَﻗ َﺖـْﻨُﻛَا Vﻦْﻳَد َﻚـﻴ

' ﺑَا 'Lـَﻋ َنﺎـَﻛ

ِءﺎَﻓَﻮْﻟﺎِﺑ

297 Kâsânî, II, 222.

298 Kâsânî, II, 223.

299 Şîrâzî, II, 637. İbn Kudame, IV, 375.

300 Şirbînî, II, 219.

- “Baban›n borcu olsayd›, onu öder miydin?” dedi. Sahâbî, -”Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz.Peygamber (a.s.),

- “Allah’a olan borç ödenmeye daha lay›kt›r” buyurdu.301 Bir kimse ölen anne ve babas›n›n yerine vekaleten hac yapar-sa anne babas›n›n üzerinde hac borcu varyapar-sa yerine getirilmiş, yoksa hac sevab› kazanm›ş olur. Peygamberimiz (a.s.),

“Kim annesinin veya babas›n›n yerine hac yaparsa onlar›n hacc›n› yerine getirmiş olur” buyurmuştur.302

IV. BEDEL YOLU İLE HAC YAPMANIN ŞARTLARI Bedel yoluyla hac yapma konusunda gözetilmesi gereken bir tak›m şartlar vard›r. Bunlar› şöyle s›ralayabiliriz:

1.Vekil olarak hacca gönderilecek kimsenin müslüman ve ak›ll› olmas›.

Müslüman olmayan›n kendi ad›na yapacağ› hac geçersiz ola-cağ› için vekalet yolu ile yapaola-cağ› hac da geçersiz olur. Mümey-yiz olmayan, yani iyiyi kötüden ay›ramayan çocuklar›n hac için vekalet yapmalar› caiz değildir.

Vekilin daha önce kendi ad›na farz olan hacc› yerine getirmiş olmas› şart değildir. Çünkü yukar›daki hadiste de geçtiği üzere Hz. Peygamber (a.s.) Has’am’l› kad›na, kendi ad›na hac yap›p yapmad›ğ›n› sormadan, babas› ad›na hac yapabileceğini söyle-miştir. Eğer, vekilin hac yapm›ş olmas› şart olsayd›, Resülullah o kad›na bunu sorard›.303

***

ُﻪـَﺘﱠﺠَﺣ ُﻪْﻨَﻋ ﻰ َﻀَﻗ ْﺪَﻘَﻓ ِﻪِّﻣُا ْوَا ِﻪﻴ

' ﺑَا ْﻦَﻋ ﱠﺞَﺣ ْﻦَﻣ

301 Nesâî, Hac, 11, V, 118.

302 Dârekutnî, Hac, II. 259-260. İbn Kudâme, IV, 378. bk. Nesâî, Menâsik, 8, V, 116.

303 Mevsilî, el-İhtiyâr, I, 171.

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre bedel olarak hac yapa-cak kimsenin, kendi ad›na farz olan hacc› yapm›ş olmas› gerekir.

Farz olan hacc› yapmayan bir kimse bedel olarak hacca gidecek olursa yapt›ğ› hac kendi ad›na geçerli olur.304Delilleri şu hadis-tir:

İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (a.s.), bir adam›n, “Şübrime ad›na lebbeyk” diyerek telbiye getirdiğini işitti ve,

- Şübrime kim?” diye sordu. Adam,

- “Kardeşimdir (veya yak›n›md›r)” dedi. Hz. Peygamber, - “Kendi ad›na hac yapt›n m›?” diye sordu. Adam, - “Hay›r” deyince, Hz. Peygamber (a.s.),

- “Önce kendi ad›na hac yap, sonra Şübrime ad›na” buyur-du.305

2. Vekilin, müvekkil ad›na hac yapmaya niyet etmesi Bütün ibadetler niyet ile geçerlilik kazan›r. Vekil gönderenin niyet emesi şart olduğuna göre, onun ad›na hac yapan vekilin de yine onun ad›na niyet etmesi şartt›r. Vekil, “Beni hacca gönde-ren falanca kişi için ihrama girdim” yahut “Hacca niyet ettim”

diye niyet eder. Niyeti dili ile söylemeyip sadece kalbinden ge-çirmesi de kafi gelir. Kendisi için hac yapt›ğ› kimsenin ad›n›

 ًﻼ ُﺟَر َﻊـِﻤ َﺳ َﻢـﱠﻠ َﺳَو ِﻪـْﻴَﻠَﻋ ُ ا ﱠLـ َﺻ ﱠﻰـِﺒﱠﻨﻟا ﱠنَا ٍسﺎـﱠﺒَﻋ ِﻦـْﺑا ِﻦـَﻋ

 '

ƒ Vﺐﻳ ' ﺮَﻗ ْوَا

' ƒ Vخَا َلﺎَﻗ ُﺔَﻣُ ْ ُd ْﻦَﻣ َلﺎَﻗ َﺔَﻣُ ْ ُd ْﻦَﻋ َﻚْﻴﱠﺒَﻟ ُلﻮُﻘَﻳ

ﱠﻢُﺛ َﻚـ ِﺴْﻔَﻧ ْﻦـَﻋ ﱠﺞـُﺣ َلﺎـَﻗ َﻻ َلﺎَﻗ َﻚـ ِﺴْﻔَﻧ ْﻦـَﻋ َﺖـْﺠَﺠَﺣ َلﺎـَﻗ

َﺔَﻣُ ْ ُd ْﻦَﻋ ﱠﺞُﺣ

304 Şîrâzî, II, 676-677. İbn Kudame, IV,355.

305 Ebu Davud, Menasik, 26, II, 403.

unutsa ve “Beni hacca gönderen şah›s için” diye niyet etse niye-ti yine geçerli olur.

Vekil, gönderen ad›na değil de kendi ad›na niyet etse, yahut birden fazla kişiye vekil olup onlar ad›na ayr› ayr› niyet etse, kendisi için hac yapm›ş olur. Ald›ğ› paralar› gönderene, yahut onun varislerine iade etmesi gerekir.

3. Sağ olan müvekkilin vekile hac yapmas›n› bizzat söyle-mesi

Böyle bir istek olmadan bir kimse ad›na başkas› taraf›ndan yap›lan hac, o kimseden hac farizas›n› düşürmez.

4. Müvekkile hacc›n önceden farz olmuş olmas›

Kendisine hac henüz farz olmam›ş bir kimse ad›na bir başka-s› vekaleten hac yapsa bu hac nafile olur. Daha sonra ad›na hac yap›lan kimseye hac farz olursa, yeniden hac yapmas› gerekir.

5. Vekil için ücret şart koşulmuş olmamas›

İbadetler Allah r›zas› için yap›l›r, ücret karş›l›ğ›nda yap›lan ibadetler geçersizdir. Mesela bizzat hac yapmaktan aciz olan bir mükellefe, “Benim ad›ma hac yapman için seni şu kadar ücret karş›l›ğ›nda vekil k›ld›m diyerek hacca gönderse” bu hac geçer-siz olur.306Ancak, şart koşulmuş olmamak kayd›yla gönderen ve-kile teberruda bulunabilir.

6. Vekilin masraflar›n›n tamam› yahut da çoğu müvekki-lin mal›ndan karş›lanmas›

Kendi paras› ile başkas› ad›na hac yapan kimse kendi ad›na hac yapm›ş olur. Fakat mirasç›lar bu hükmün d›ş›ndad›rlar.

Bir kimsenin mirasç›s› kendi paras› ile onun ad›na hac

Bir kimsenin mirasç›s› kendi paras› ile onun ad›na hac