• Sonuç bulunamadı

Taşra yönetimi Osmanlı Devleti’nin klasik döneminde idari-adli ve idari-askeri yapı içerisinde işlemekteydi. İdari-askeri yapının en küçük birimini dirlik oluşturmaktadır (Akdağ, 1999:60). Diğer bir deyişle taşra yönetim örgütlenmesinin en büyük birimi eyâlet olup, eyâletler sancak denilen alt birimlere, sancaklar kazâlara, kazâlar ise karyelere (köy) ayrılmışlardır (Boztepe, 2013:2). Tanzimat sürecine kadar Osmanlı ülke yönetiminin esas birimini sancak oluşturmuştur. Başlangıçta devletin fetih politikasına uygun olarak sancağın askeri yönü daha üstün tutulurken daha sonraki dönemlerde idari-askeri yönleri de aynı derecede önem kazanmıştır (Sarıbey, 2006:16). Sancakların Osmanlı idari teşkilâtında en önemli alt idari birim olarak kabul edilmesinin nedeni ise reâyanın toprak tasarrufunu belirlemek ve vergi gelirlerinin

tespit etmek gibi sebeplerle yapılan yazımlarda sancak biriminin baz olarak alınmasıdır. Bu durumda sancaklar coğrafi ve tarihi şartların neticesinde ortaya çıkmış idari birimlerdir ve idari ve hukuki yönden birbirinden tamamen ayrılmaları da mümkün değildir (Ürekli, 2013:276).

Osmanlı ülke yönetiminde birkaç sancağın birleştirilmesi ile eyâletlerin oluşturulur. Eyâlet belirlendikten sonra sancaklardan birisi eyâlet merkezi olarak tespit edilir ve buraya “Paşa Sancağı” denir (Çadırcı, 1984: 89-90). Daha önce bahsettiğimiz birimlerin hepsinin başında padişahın otoritesini temsil eden “bey” ünvanlı bir yönetici bulunmaktadır. Bunlardan eyâletin başındakine beylerbeyi (mîr-i mîran), sancağın başındakine sancakbeyi (mîrlivâ), tımar nahiyesinin başındakine subaşı ve dirliğin başındakine “sahib-i raiyyet14” denmektedir. Adli-idari yapıyı oluşturan kazâ ise aynı topraklar üzerinde kurulmuş, ticari ve kültürel üstünlüğü sağlayarak çevresinin merkezi olmuş bir kasaba ve çevresindeki köylerden oluşmaktadır (Akdağ, 1999:60). Köylerde ise tımarlı sipahiler15 bulunmaktadır. Osmanlı taşra teşkilâtının idari hiyerarşisi, sultanın otoritesinin beylerbeyinden sancakbeyine oradan da subaşına ve tımarlı sipahilere geçmesi şeklindedir (Boztepe, 2013:2).

Osmanlılar, Karamanoğullarından aldıkları Konya topraklarına zamanla kendi teşkilâtlarını uygulama imkanı bulmuştur. Zirai ve askeri amaçları doğrultusunda bölgede yeni idari düzenlemeler yapmıştır (Erdoğru, 1993: 37). Böylece Konya, Osmanlı idari yapısındaki yerini 1466’dan itibaren Karaman Eyâleti’nin merkezi olarak almıştır (Akandere, 1999: 170). XV. Yüzyılın ikinci yarısında kesin olarak Osmanlı idaresine girmiş olan Konya Bölgesi önce şehzade sancağı daha sonra da beylerbeyilik diğer bir deyişle eyâlet olmuştur. Karaman Beylerbeyliği, Osmanlı’nın Karamanoğullarını hâkimiyet alanlarına almalarından hemen sonra kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin taşra teşkilâtında Karaman Beylerbeyliği’nin, kuruluş zamanıyla

14Sahib-i raiyyet: Dirliğin tasarrufunu elinde bulunduran kişiye verilen addır. Bkz. H.İnalcık,”Tımar”,

İslam Ansiklopedisi, Türk Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, 2013.C.41, s.170

15Sipahi: Osmanlı askerlik teşkilâtında tımar adıyla belli bir yerin öşür ve rüsumunu alan ve buna

mukabil sefer sırasında atlı ve silahlı adamlarıyla beraber sefere iştirak eden bir sınıf süvari askerine denirdi. Bkz. Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III, İstanbul, 1983, s.230-235

ilgili olarak; milâdi 1466–67, 1474, 1481, 1517, 1468–1512 tarihleri verilmektedir. Fatih döneminde 1466 yılında Şehzade Mustafa Konya valiliğine atandı. 1476’da yapılan Karaman eyâleti evkaf ve emlak tahririne göre Karaman eyâletinin kazâları Konya, Larende, Seydişehir ve Bozkır, Beyşehir, Ilgın, Akşehir, Niğde, Şücaeddin ve Anduğu, Ürgüp, Ereğli, Aksaray ve Koçhisar; nahiyeleri ise Karahisar ve Develi idi (Gül vd., 2003:184).

İlerleyen dönemlerde yapılan düzenlemeler neticesinde Karaman Beylerbeyliği adı altında; Konya, Kayseri, Niğde, Aksaray, İçel, Kırşehir, Bozok, Akşehir, Maraş ve Beyşehir şehirleri birleştirilmiş ancak eyâlet teşkilâtı 1512 yılında tamamlanabilmiştir. Bu doğrultuda Karaman Beylerbeyliğinin kuruluş aşamasının 1466 yılında başladığını ve 1512 yılında da tamamlandığı söylemek yanlış olmayacaktır. Böylece Osmanlı idari teşkilâtında Rumeli, Anadolu ve Rum vilayetlerinden sonra kurulmuş dördüncü ana birim olarak karşımıza Karaman Eyâleti çıkmaktadır (Erdoğru, 1993: 37). Diğer taraftan bu yüzyılda yapılan fetihler nedeniyle Beylerbeyilerin sayıları artmıştır. Ancak coğrafi mekan olarak Karaman Eyâleti devletin siyasi hareketlilik göstermeyen bir bölgesinde yer aldığı için bu dönemlerde idari taksimat bakımından bu bölgede çok fazla değişiklik yaşanmamıştır (Kılıç, 1997:53).

II. Bayezid devrinde Konya, Karaman eyâletinin bir kazâsı olarak belirtilmiştir. Yavuz Sultan Selim zamanında bu özelliğini koruyan Konya 1513 yılında Karaman eyâletinin 25 kazâsından biridir.

Tablo-2.2.: 1513 Yılında Karaman Eyâletinin Kazâları

Konya Kayseri İshaklı

Ermenek Karıtaş Larende/ Karaman

Aksaray Belviran Çemenli

Eskil Niğde Koçhisar

Ereğli Gülnar Ilgın

Ortaköy Aladağ Karahisar

Akşehir Seydişehir Ürgüp

Zengicek

Kaynak: M. Gül, A. Bayram, Ve O. Hakkoymaz, Selçuklu’dan Günümüze Konya’nın Sosyo-Politik

Yapısı, 2003

XVI. yüzyılda Konya, Karaman eyâletinin Paşa sancağı ve merkezidir. Diğer bir deyişle doğrudan doğruya beylerbeyinin yönetimi altında bulunmaktadır (Ergenç,2012:75).

Şekil-2.1:1530 Tarihinde Konya Livası

Kanuni’nin ilk yıllarında Konya sancağı; Sahra, Hatunsaray, Saiteli/Kadınhanı, Sudrihemi/Sille, Larende, Kaş, Gaferiyat, Belviran, Aladağ, Ereğli, Kelsime, Tond, Değişme, Bağbad, Karacadağ, Aköyük, İnemescidi, Mendos adlı tımar nahiyelerinden oluşmaktadır (Ceran, 2000:162). Bu nahiyelerdeki köylerin büyük bir kısmı sipahilere ve diğer dirlik sahiplerine tımar olarak verilmiştir. O döenmde Konya sancağı, 660.074 akçe hasılata ve 132 cebelü16 tımar sipahisine sahip bir asker-idari birimdir (Ergenç, 2012:75). Beylerbeyi, yönetim alanında bulunan her nahiyeye subaşı tayin ederek dirlik ve düzeni sağlamaktadır.

Konya sancağının kazâ sayısı yıllara göre değişiklik göstermektedir. XVII. yüzyılda sayıları 12 iken 1723 yılında 14’e yükselmiştir. Bu dönemde Konya sancağına bağlı kazâlar; Konya (merkez kazâ), İnsuyu, Bayburd, Turgud, Karışözü, Gaferiyyad, Belviran, Aladağ, Pirlügande, Larende, Devle me’a Karış, Eskiil, Ereğli ve Kadınhanı iken nahiyeler ise Sahra, Hatunsaray ve Sudirhemi’dir (Küçükdağ, 1989:105-106).

16Tımar sahiplerinin yıllık gelirlerinin kendi geçimleri için ayırdıkları 3.000 akçesine "Kılıç Hakkı" adı

verilmektedir. Gelirlerinin geriye kalan her 3.000 akçesi için 1 adet atlı asker yetiştirmek ve gerektiğinde bunlarla birlikte savaşa katılmak zorundaydılar. Bu askere "Cebelü" adı verilirdi. Bkz. F.Emecen, “Cebelü”, İslam Ansiklopedisi. T.D.V. Yayınları. C.7, s.189,İstanbul,1993

Şekil-2.2: 1675-1676 Yıllarında Karaman Beylerbeyiliği

Kaynak: M.Gülcan, 1989, Konya’da İçtimai ve İktisadi Hayat (1675-1676)

XVIII. yüzyıla gelindiğinde Karaman Eyâleti’ne bağlı yedi sancak bulunmaktadır. Bu sancaklara bağlı kazâlar ise şunlardır (Cevger, 2012:6):

 Konya sancağına bağlı kazâlar; Konya, Aladağ, Bayburd, Belviran, Ereğli, Eski-il, İnsuyu, Hadim, Gâferyad, Larende, Kureyş, Turgut, Ladik ve Kureyşözü.

 Kayseri Sancağı’na bağlı kazâlar; Kayseri, İncesu, Develi, Yahyalı, Karahisar.  Niğde Sancağı’na bağlı kazâlar; Niğde, Bor, Ürgüp, Çamardı, Şücaeddin,

Anduğı, Nevşehir ve Arapsun.

 Akşehir Sancağı’na bağlı kazâlar; Akşehir, İshaklı, Ilgun ve Doğanhisar.  Kırşehir Sancağı’na bağlı kazâlar; Kırşehir, Hacı Bektaş me’a Mucur, Denek-

Keskin, Günyüzü, Konur, Süleymanlu.

 Beyşehir Sancağı’na bağlı kazâlar; Beyşehir, Seydişehir, Bozkır, Göçü, Kaşaklı ve Kır-eli.

Konya kazâsı XVIII. yüzyılın ilk yarısı ile XIX. yüzyılın ilk yarısı arasında Karaman eyâletinin 7 sancağından birisidir. Konya şehri hem bir sancak merkezi hem de kazâ merkezi olarak idari-askeri ve idari-adli yapı içerisindeki yerini almıştır.

Tablo-2.3.: Karaman Eyâletinin Yıllara Göre Sancakları

1520 1530 1568 1578 1584 1609 1631-32 1653 1701 1831 1836 Tanzimat

sonrası

Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya Konya

Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Akşehir Hamid Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri Beyşehri İçil Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Aksaray Nevşehir

Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde Niğde

Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye Kayseriye İçil Teke İçil İçil Kırşehri Kırşehri Kırşehri Kırşehri Kırşehri Kırşehri Kırşehri Kırşehri Hamid

Larende Larende Alaiye Teke

Kaynak: B. Ürekli, Konya Tarihi, Konya Ansiklopedisi, 2013; M. Tuş, Sosyal ve Ekonomik Açıdan

Konya, 2001

Karaman Eyâleti’nin idari taksimatı XIX. yüzyılda değişikliğe uğramıştır. XIX. yüzyılın başlarında eyâlete bağlı olan sancaklardan Kayseri Sancağı Bozok Eyâleti’ne; Kırşehir, Aksaray ve Nevşehir Niğde Sancağı’na bağlanırken, daha önceleri Kıbrıs Eyâleti’ne bağlı olan Antalya ve Mersin bölgeleri Karaman Eyâleti’ne dahil edilmiştir. XIX. yüzyılın başlarında Karaman Eyâleti’nin coğrafi olarak sınırları güney ve batı istikametinde genişlerken kuzey ve doğu sınırlarında daralma olmuştur (Cevger, 2012:6).