• Sonuç bulunamadı

İdari İşlemlere Bağlılık

2.3 Çevre Ceza Hukukunun İdare Hukukuna Bağlılığı Sorunu

2.3.3 İdare Hukukuna Bağlılığın Türleri

2.3.3.3 İdari İşlemlere Bağlılık

İdari işlemlere bağlılık, çevre suçlarının düzenlenmesinde idari işlemlerin rolünü ifade eder814. Çevre ceza hukuku, idari bir makamın verdiği karara-işleme bağlı hale gelmektedir815. Somut olarak bir tehlikeye veya zarara neden olmasa dahi çevre normlarının ihlali halinde

809 Yokuş-Sevük, Gürültü, s.373. Ancak yazar bu bağlılık türünün olumlu veya olumsuz herhangi bir

değerlendirmesini yapmamıştır. Fakat aynı husus öğretide Atladı tarafından kanunilik ilkesine aykırılık oluşturacağından bahisle eleştirilmektedir. Atladı, s.19-20. Suç tipini inceleyen Gezgin-Kayan ise bu soruna ilişkin herhangi bir tespitte bulunmamıştır. Rahşan Bengi Gezgin Kayan, Gürültüye Neden Olma/Gürültü Kirliliği, CHD, Y. 3, S.7, Ağustos, 2008, s.111-120, (Gezgin Kayan, Gürültü), s.115.

810Yokuş-Sevük, “kanundaki diğer koşulların varlığı halinde” demek suretiyle yönetmelikte düzenlenen

yükümlülüklere aykırılığın tek başına suça vücut vermeyeceği değerlendirmesinde bulunmuştur. Yokuş-Sevük, Gürültü, s.374.

811 Gürültüye ilişkin ÇK m. 14’te kabahat düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme de yönetmeliğe atıf yapmaktadır. Madde 14:(Değişik: 26/4/2006 – 5491/11 md.) Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.

812 Benzer şekilde düzenleme eleştirisi için bkz. Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.99-100. 813 Aygörmez-Uğurlubay, s.475.

814

Rengier, Besonderer Teil II, s.436.

ceza normları uygulanmaktadır. Ancak fiilin hangi aşamada cezalandırılacağı ise idare organının kararlarına ve belirleyeceği standartlara bırakılmaktadır816

. Bu bağlılık türünün en büyük sorunu, idari işlemin çevre ceza hukukunda ne derece fonksiyon icra edeceği noktasında karşımıza çıkmaktadır. Kanunilik ilkesi ışığında düşünüldüğü zaman, idari bir işlem, suç tipinin oluşması bakımından yeterli görüldüğü sürece, maddi ceza hukuku açısından sorun teşkil edebilecektir817

. Zira burada çevre ceza hukuku idari makamların kararlarına bağlı kılınmaktadır. Böyle bir durumda hakim, idari makamların hukuka uygunluk değerlendirmesiyle karşı karşıya kalacaktır818

.İdari işlem idare hukuku normları karşısında geçerli değilse, bu durumun ceza hukuku bakımından da bir geçerliliği olmayacaktır819

. İdari kararlara bağlılıkta fiilin cezalandırılabilirliğinin idari kararlara göre değişmesi veya belirlenmesi, idareye geniş bir takdir yetkisi vermesi nedeniyle eleştirilmektedir. Bu takdir yetkisinin sonucu salt idari kararlara aykırılık cezalandırılabilecektir. Fakat çevre açısından somut bir tehlikenin veya zararın ortaya çıkmaması halinde cezalandırma yoluna gidilmemelidir. İşte bu noktada idareye takdir yetkisi verilmesi, idarenin soyut tehlike şeklinde gerçekleşen hareketlerin cezalandırma kapsamına sokabileceği gibi genel bir ceza normu koymak suretiyle çevreyi kirletici her türlü faaliyeti suç kapsamına alabilmesine yol açar. Takdir yetkisinin bu şekilde kullanılması, kanunilik ilkesine aykırılık teşkil eder820

. Kapsamlı ve etkili bir koruma sağlamak için de olsa böyle bir yolun tercih edilmesi ceza hukukunun güvence fonksiyonunu ihlal eder821

.

İdare kararlarını verirken gerçek kişiler aracılığıyla hareket ettiğinden çeşitli sakatlık halleri ortaya çıkabilir. İdari işlemlerde hukuka aykırılık halleri olarak da ifade edebileceğimiz bu haller, işlemi tesis eden kişinin iradesinde meydana gelen fesattan kaynaklı olabileceği gibi, işlemin unsurlarındaki eksikliklerden de kaynaklanabilir822

.İdare hukukunda işlemin hukuka aykırılığının yaptırımı iki şekilde karşımıza çıkar. İlk olarak, işlem hukuken yok kabul edilebilir. Yokluk, bir idari işlemin kurucu unsurundaki aykırılığın derhal fark edilebildiği ve işlemin niteliğini değiştirecek şekilde ağır, açık olduğu durumları ifade eder823

. Diğer hallerde ise idari işlem hukuka aykırıdır ve mahkemece iptal edilmesi veya idare tarafından geri alınması gereklidir.

816

Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.90.

817 Rengier, Besonderer Teil II, s.436. 818 Ünver/Nuhoğlu, s.60.

819 Rengier, Besonderer Teil II, s.436. 820

Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.90-91; Turgut, Çevre Hukuku, s.620.

821 Ries, s.7.

822 Burcu Erdinç, İdari İşlem Kuramında Yokluk, Ankara Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Ankara, 2013, s.70.

823

Celal Erkut, İptal Davasının Konusunu Oluşturma Bakımından İdari İşlemin Kimliği, Danıştay Yayınları No:51, Ankara, 1990, s.150.

İdare hukukunda bir işlem mahkemece iptal edilene kadar veya idare tarafından geri alınana kadar uygulanmaya devam edilir824

. Bu durum, idari kararların hukuka uygunluk karinesinden yararlanması şeklinde açıklanmaktadır. Gerekçe olarak da idari kararın bir yasal dayanağının olması ve hukuka uygun bulunması belirtilmektedir825

. Dolayısıyla idare hukuku bakımından hukuka aykırı olmasına rağmen, uygulanmaya devam edilen bir karar veya işlem nedeniyle, bu işlemden yararlanan ya da bu işlemi uygulayan kişi açısından ceza hukuku sorumluğuna gidilmesi sorunu ortaya çıkacaktır.

İdari eylemin şekli olarak hukuka uygunluğunun gerekliliği meselesi de ceza sorumluluğu bakımından tartışmalıdır. Öncelikle şuna işaret etmek gerekir ki, sadece idari işlemler bakımından getirilen bazı şekli şartların eksikliği cezai yaptırım ile tehdit etmek için yeterli değildir, gerçekten de belirli bazı şekli hatalar idari işlemin yok sayılmasına sebep olabilir ve fakat aynı zamanda, baskın görüşe göre, cezai yaptırım ile tehdit edilmemiş de olabilir. Diğer taraftan hala bir soru varlığını sürdürmektedir: Sırf şekli bir hukuka aykırılık var diye “yokluk” ile malul olma sınırına ulaşmamış bir idari eylemden dolayı ceza verilebilecek midir826?

İdare hukukunda “yokluk” ile malul olan bir işlem hukuk düzeninde yoktur ve hiç doğmamış kabul edilir. Bu işlemler hiçbir yükümlülük doğurmayacağı gibi hiçbir hak ve yetki de doğurmazlar. Yani bu işlemler hukuki bir sonuç ve etki doğurmamaktadırlar827

.Alman Hukukunda bu sorun GGm.20/3’te düzenlenen “idarenin kanunlara uygun hareket etmesi gerektiği” temel anayasal ilkesi gerekçe gösterilerek reddedilmektedir. İdare, eylem veişlemleri açısından yasada yer alan şeklî şartlara uymaz ise Anayasa’nın yukarıda ifade edilen temel ilkesine aykırı eylemde bulunulmuş olur. Ancak ceza hukuku anlamında cezalandırma genel olarak şüphelidir. Zira şekli bir hukuka aykırı eylemin cezalandırılması Alman Anayasası m.2/1’de düzenlenmiş bulunan, genel serbest hareket etme özgürlüğüne zarar verebilir. Bu düzenleme vatandaşları, idarenin hukuka aykırı eylemlerinden zarar görme ve dezavantajlı konuma düşme tehlikesine karşı da korur828. Sırf şekli olarak hukuka aykırı olan ve fakat şekli olarak hukuka uygun olması halinde başka türlü karar verilemeyecek olan, yani şekli aykırılığın olmadığı hallerde de aynı sonucun çıkacağı durumlarda cezai sorumluluğun doğmayacağı ileri sürülmektedir829. Ancak bu düşünce, Alman İdari Usul

824 Şeref Gözübüyük/ Turgut Tan, İdare Hukuku, Cilt 1, Genel Esaslar, 3. Bs., Turhan Kitabevi, Ankara, 2004,

s.473; Erdinç, s.68.

825

Gözübüyük/Tan, s.473.

826 Eerke Pannenborg, Bürgergehorsam oder Freiheitsrecht?, Bachelor+Master Publishing, Hamburg, 2012, s.42. 827 Yazar idare hukukunda yokluk kuramına yer verilemeyeceğini belirtmektedir. Bu konudaki tartışmalar ve

değerlendirmeler için bkz. Erkut, s.151 vd.

828

Pannenborg, s.42.

Kanunu (Verwaltungsverfahrensgesetz) m.46’da yer alan sırf şekli eksiklik nedeniyle bir işlemin yok hükmünde kabul edilemeyeceğine ilişkin düzenlemeye dayanmaktadır.

Kanaatimizce bu hususun çözümünde, idari işlemin hukuka aykırı olarak verilmesinde bu işlemden yararlanan kişinin etkisinin olup olmamasına göre farklı yaklaşım sergilemek gerekmektedir. İznin alınmasında bir hukuka aykırılık varsa veya iznin kötüye kullanılması söz konusu ise, bu durumda izin almış olsa bile, failin cezai sorumluluğu gündeme gelecektir830. Çevrenin korunmasında ceza hukukunun son çare olarak uygulanıyor olması, bu çözümü zorunlu kılmaktadır831

. Fakat idari işlemin hukuka aykırı olarak verilmesinde,failin bir etkisi yoksa failin cezai sorumluluğuna gidilmemelidir. Örneğin, yapı ruhsatı almak için rüşvet veren fail, normal şartlar altında ruhsat verilmeyecek bir yere ruhsat almışsa, idari işlemin hukuka uygunluğu karinesinden yararlanmamalıdır832

. Bu halde işlem geçersiz kabul edilmeli ve fail gerçekleştirdiği eylem suça vücut vermesi halinde, bu eyleminden dolayı sorumlu tutulmalıdır833.Ancak ilgili idare tarafından ruhsat verilmemesi gereken yerde failin etkisi olmaksızın ruhsat vermiş ve fail, bu ruhsata dayanarak bina inşat etmiş veya ettirmiş olursa, failin ceza sorumluluğu doğmayacaktır.

Çevreye karşı suçlar bahsinde düzenlenen suçlara baktığımız zaman Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçunda, atık veya artıkların izinsiz olarak ülkeye sokulması suç olarak düzenlenmiştir. Atık veya artıkların ülkeye sokulması izinli olarak gerçekleştirildiği durumlarda fail cezalandırılmayacaktır834. Burada iznin suç tipinde açıkça düzenlenmiş olması ve suç teşkil eden eylemin “izinsiz” olarak gerçekleştirilmesi arandığından, iznin alınmış olması suç tipini ortadan kaldırmaktadır. Benzer şekilde İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu açısından da idare tarafından verilen ruhsatın olmaması veya bu ruhsata aykırı bina yapılması fiili, suçun oluşması bakımından gerekli olduğundan, suç tipi idari bir karara yani ruhsatın alınmış olup olmamasına bağlıdır835

. Ruhsatın alınması da yine izinle ilgili ifade ettiğimiz aynı gerekçelerle tipikliği kaldırmaktadır.

2.4 İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunda Yürütme Organının Tasarrufları ve