• Sonuç bulunamadı

İdare Hukukuna Bağlılığın Gerekliliği

2.3 Çevre Ceza Hukukunun İdare Hukukuna Bağlılığı Sorunu

2.3.2 İdare Hukukuna Bağlılığın Gerekliliği

Çevreye karşı suçların düzenleniş şekline bakıldığı zaman ilgili kanunda belirtilen usullere uymama, izinsiz olarak veya verilen izinya da ruhsata aykırı olarak bir eylemin gerçekleştirilmesi, suçun maddi unsuru olarak aranmaktadır. Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçunundüzenlendiği TCK m.181/1 de “İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak(…)”, m.181/2’de “Atık veya artıkları izinsiz olarak(…)”, Gürültü Kirliliğine Neden Olma Suçunun düzenlendiği m.183’te “İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak (…)”, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun düzenlendiği m. 184/1’de “Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak(…)” demek suretiyle çevreye karşı işlenen suçlarda idare hukuku boyutunun olduğu vurgulanmaktadır.

Görüldüğü üzere idare tarafından verilen iznin neticesinde gerçekleştirilen faaliyetlerin sonucunda, çevreye karşı bir zarar veya çevrede kirlenme olmuşsa, bu durumda idarenin vermiş olduğu izin nedeniyle çevreyi kirletenin veya idarenin sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir759. Bu noktada idarenin söz konusu yetkilendirmeyi yapma meşruiyetinin araştırılması gerekmektedir. Buna göre, idare kendisine daha önceden verilmiş meşru bir yetkiye sahip ise vermiş olduğu izin, ceza hukukunda hukuka aykırılığı kaldıracağı belirtilmektedir760. Bu görüşe göre, hakim, böyle bir olay ile karşılaştığı zaman sadece izni veren makamın izin verme yetkisinin olup olmadığını ve verilen iznin sınırının aşılıp aşılmadığını inceleyecektir761

. Bu düşüncenin dayanağını ise idarenin verdiği iznin, izni alana bir hak sağladığını ve hakkın kullanılmasının da hukuka aykırılığı kaldıran bir hukuka uygunluk nedeni olduğu savı oluşturmaktadır762. Ancak bu düşünce, idarenin verdiği iznin bireylere bir hak tanımadığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Bir başka eleştiri ise, verilen iznin hukuk düzeniyle çatıştığı durumlarda hakkın kullanılmasından bahsedilemeyeceği gibi, verilen iznin geçersiz olduğu ve hakimin bunu dikkate almaması gerektiği yönündedir763. Benzer bir şekilde çevre üzerinde olumsuz etki yapan birçok davranışın cezai tatbikatın dışında kalacağı, idari yetkilendirmelerin politik etkiye açık olunması nedeniyle, Anayasa ile güvence altına alınan çevrenin korunması amacından sapılacağı ve bu durumun hukuk devleti ve hakkaniyet açısından olumsuzluk teşkil edeceğinden bahisle de eleştirilmektedir764

.

759

Suç tiplerinin düzenlenmesinde bağımsız suç tipi tanımlaması yerine idare hukuku kurallarına atıf yapılması çevre ceza hukukunu, yerel idari makamlara ve bunların işlemlerine bağımlı hale getirmektedir. Ünver/Nuhoğlu, s.56.

760 Nükhet Yılmaz-Turgut, Çevre Politikası ve Hukuku, İmaj Yayınevi, Ankara, 2009, s.313. 761

Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre, s.16.

762 Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre, s.17; Ruhsat veya iznin alınmış olması halinde bir hukuk kuralının izin

verdiği bir eylemin başka bir hukuk kuralıyla yasaklanamayacağını, hukuk düzeninin kendisi içerisinde çelişmeyeceği görüşü ileri sürülmüştür. Yılmaz-Turgut, s.313.

763

Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre, s.17.

İdarenin verdiği izne dayalı faaliyetin çevreye karşı suçlardan birisine vücut vermesine ilişkin olarak ikinci bir görüş ise, failin eyleminin herhangi bir idari eyleme dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın, çevreye karşı suçları oluşturduğu takdirde cezalandırılması gerektiğini kabul etmektedir765

. Bu görüşe göre, bazı ülkelerde (Almanya-Fransa gibi) verilen iznin varlığı hukuk sistemi açısından bir çelişki olarak kabul edilmemiş ve fakat hakkın kötüye kullanılması şeklinde değerlendirilmek suretiyle failin sorumluluğu yolu tercih edilmiştir766

.

Yukarıda verilen görüşlere bakıldığı zaman, idare tarafından usulüne uygun olarak verilen bir izne dayalı gerçekleştirilen eylemde, verilen iznin her bir suç bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Aşağıda imar kirliliğine neden olma suçunun maddi unsurlarının incelenmesi bahsinde de değinileceği üzere idare tarafından verilen izin (yapı ruhsatı) fiili hukuka uygun hale getirmemektedir767. Fiilin tipe uygunluğunu kaldırmaktadır. İmar kirliliğine neden olma suçu bakımından ruhsat alınmış olması, hukuka aykırılığı değil tipikliği kaldırmaktadır. Dolayısıyla idare tarafından verilen iznin doğrudan hukuka uygunluk nedeni olarak değerlendirilmesi tarafımızca isabetli bulunmamaktadır768. Benzer şekilde, TCK m. 181/2 de düzenlenen atık veya artıkların izinsiz olarak ülkeye sokulması eyleminde idarece verilecek izin, fiilin tipikliğini kaldıracaktır. Ancak idare tarafından verilen iznin tipikliği kaldırmadığı durumlar bakımından ise, hukuk birliği gereği bir hukuk disiplini tarafından verilen iznin diğer hukuk disiplini bakımından yaptırım altına alınması isabetli değildir. Bireylerin hukuki güvenliğinin de gereği olan bu olasılıkta fail hukuka uygunluk nedeninden yaralanacaktır769. Bu hukuka uygunluk nedeni ise yukarıdaki ilk görüş çerçevesinde değerlendirilen hakkın kullanılması olarak ortaya çıkacaktır.

İdare hukukuna bağlılığın istisnasını, idari kararın verilişinde hukuka aykırılığın rol aldığı durumlar oluşturur. Bu durumda, failin sorumluluğuna gidilebilecektir770. Örneğin, almaması gereken bir yapı ruhsatını idareyi aldatmak, yanıltmak suretiyle veya rüşvet vermek suretiyle alan kişinin, söz konusu işlemi geçersiz kabul edilecek ve gerçekleştirdiği eylem

765 Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre, s.18; Ancak bu konuda Reindl, idare tarafından verilmiş bir izin genelgeye

veya diğer normlara aykırı olsa bile idare hukukuna bağlılığın koşulları gerçekleşmeyeceğinden suçun oluşmayacağını belirtmektedir. Reindl, s.2.

766 Yılmaz-Turgut, s.313. 767 Yılmaz-Turgut, s.314.

768Yılmaz-Turgut ise söz konusu iznin veya yetkilendirmenin koşulları içerisinde yapılmış olması halinde hakkın

kullanılması hukuka uygunluk nedeni olduğunu belirtmektedir. Yılmaz-Turgut, s.314.

769Toroslu ise idarenin vermiş olduğu izne bağlı olarak veya yetkilendirilmeye dayanarak faaliyetini sürdüren

kişiye hatası nedeniyle ceza verilmeyeceğinin ileri sürülebileceğini belirtmektedir. Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre, s.18; Aynı yönde bkz. Yılmaz-Turgut, s.314.

770

İdare hukukuna bağlılık hem failin sorumluluğunda hem de kamu görevlilerinin sorumluluklarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ünver/Nuhoğlu, s.57; Reindl, s.2.

suça vücut vermesi halinde fail bu eyleminden dolayı sorumlu tutulacaktır771

. Bu noktada, çevreye ilişkin normlar arasında doğabilecek çelişkiyi önleme amacıyla çevre ceza hukukunun idare hukukuna bağlılığının gerekli olduğu söylenebilir. Zira normal şartlar altında idare tarafından izin verilen bir eylem cezalandırılmaz772. Ancak iznin alınmasında bir hukuka aykırılık varsa veya iznin kötüye kullanılması söz konusu ise, bu durumda izin alınmış olsa bile, failin cezai sorumluluğu gündeme gelecektir773.Verilen iznin geçerliliği ise, idare hukuku kuralları çerçevesinde belirleneceğinden bağlılığı yok sayamayız774

.

StGB m.330 d/5’te açıkça ruhsatsız, izinsiz davranış tanımlanmıştır. Fıkra düzenlemesinde iznin veya ruhsatın hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olması halinde ilgili ruhsatın veya iznin geçerli olmadığı vurgulanmaktadır. Böyle bir düzenleme 5237 sayılı TCK’nın çevreye karşı suçlar bölümünde bulunmamaktadır. Böyle bir düzenleme olmaksızın dahi yapılan idari işlem hukuka aykırı ise bu işleme dayanılarak yapılacak diğer işlemler hukuka uygun hale gelmeyeceği kabul edilmelidir. Ruhsatın hukuka aykırı olması, ruhsata bağlı olarak gerçekleştirilen eylemin de hukuka aykırılığına neden olur. Ancak bu hukuka aykırılıktan failin sorumluluğuna gidilebilmesi, münhasıran failin hukuka aykırılığın gerçekleşmesinde katkısının olduğu durumlarda veya hukuka aykırılığı bildiği halde hareketine devam etmiş olması halinde mümkündür. Örneğin, idare tarafından imar planında metrekare hesabı hatalı yapılmak suretiyle 100 m2lik yapı ruhsatı verilmesi gereken yere 110 m2 yapı ruhsatı vermiş olması halinde verilen ruhsat, hukuka aykırı olmasına rağmen fail bu durumu bilmediğinden sorumluluğu olmayacaktır. Ancak fail, bu durumu bilerek daha geniş bina yapmak amacıyla ruhsatın alınması sırasında hukuka aykırılığa neden olmuşsa(rüşvet vermesi, tehdit etmesi, hatır ilişkisi nedeniyle böyle bir aykırılıktan haberdar olması halleri gibi) verilen izin tipikliği kaldırmayacağı gibi, fiilin hukuk düzeni ile çatışmasını da engellemeyecektir.

Çevre ceza hukukunun idare hukukuna bağlılığının gerekliliği noktasında en güçlü argüman olarak hukuk düzeninin birliği ön plana çıkmaktadır. Hukuk düzeninin birliğinin sağlanabilmesi açısından hukuk disiplinlerinde aynı kavramalara farklı farklı anlam yüklenmemesi gerekmektedir. Çevre hukukuaçısından bu birliğin sağlanabilmesi için idare hukukunca izin verilen eylemlerin, ceza hukuku açısından çevreye karşı suçların düzenlenmesinde suçun unsurlarına konu olmaması gerektiği kabul edilmektedir775

. Aksi takdirde farklı hukuk disiplinlerinin aynı kavrama farklı görevler yüklemesi nedeniyle, sorun

771 Reindl, s.2. 772 Kindhäuser, s.433. 773 Yılmaz-Turgut, s.314. 774 Schlemminger/Wissel, s.217.

çözümleri de geniş bir yelpazeye yayılacak ve farklı farklı olacaktır. Çözümlerin farklı farklı olması, bireysel vaka adaletinin sağlanmasını engelleyecektir776

.

Ceza hukuku yaptırımlarının idare hukukunu tamamlayıcı (esasında idare hukukuna bağımlı olarak ve özellikle de idari kararlara bağlılık şeklindeki bağımlılık türü bakımından) olarak çevreyi korumada kullanılmasının, çevre korumada temel görev ve yetki idari organlara ait olduğundan, uygulamada bazı sorunlara yol açacağı endişesi dile getirilmektedir. Yetkili birimlerin idare hukuku esaslarına da uygun düşen ılımlı yaklaşımları nedeniyle, çevreyi kirleten işletmeler,neden oldukları risklerin sorumluluğundan kaçabilmektedirler. Böylece ceza normları uygulamada işlerliğini yitirmektedir777

. Bu düşünce pratik hareket etmek için tercih edilmektedir. Buna göre, o ana kadar kullanılmakta olan kavramların kullanılmasıyla yola devam edilir778. Diğer taraftanidari birimlerin, katı ve kararlı tutumlarıyla kapsamlı ve etkili koruma sağlamayı amaçlayan ceza normlarını gündelik yaşamdaki en ufak olaylarda bile uygulamaya çalışma tehlikesi söz konusu olacaktır779. Bununla birlikte, idare hukukuna bağlılık, çevre ceza hukukuna dinamiklik kazandıracak ve gelişmelere göre daha iyi uyum sağlanacaktır780

.

Çevre suçlarının uygulanmasında ve yorumlanmasında elimizdeki en büyük veri/kazanç, çevre idare hukukudur. Çevre ceza hukukunun idare hukukuna bağlılığı kavramı, bu anlama gelmektedir. Diğer bir ifadeyle çevre ceza hukukunda suç tipleri, idare hukuku kurallarına dayanmaktadır781

. Yukarıda da ifade edildiği üzere hukuk düzeninde tekliğin sağlanabilmesi ve gelişen-değişen teknolojinin çevrenin korunmasında etkili bir şekilde kullanılabilmesi bakımından çevre ceza normlarında idare hukukuna ait düzenlemelere, kavramlara yer verilmesi gereklidir diyebiliriz. Ancak aşağıda da değerlendirileceği üzere idare hukuku işlemlerine bağlılık söz konusu olduğu durumlarda, bağlılığın kapsamının iyi çizilmesi gerekir. Aksi takdirde idari düzenlemelere, suç yaratma yetkisinin devri anlamına gelebilecek bir sonuç ortaya çıkar782

. Bu husus hem AY m. 38 hem de TCK m. 2’te düzenlenen kanunilik ilkesinin sonuçlarından olan çerçeve norm yasağını ihlal edebilir. Bu sebeple, suç tipinin belirlenmesinde idari işlemin rolünün oldukça sınırlandırılması zaruridir.

776 Bergmann, Zur Strafbewehrung, s.11. 777

Turgut, Çevre Hukuku, s.620.

778 Saliger, s.28.

779 Turgut, Çevre Hukuku, s.620; Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.91. 780 Aygörmez-Uğurlubay, s.93.

781

Eisele, s.395; Ries, s.3; Schlemminger/Wissel, s.216.