• Sonuç bulunamadı

Günümüz teknolojik gelişmeleri dikkate alındığında, daha önceki çağlar açısından hayal olan birçok yenilik ve gelişme yaşanmaktadır. Bu yenilikler ve gelişmlertoplum hayatını kolaylaştırdığından, olumlu yönleriyle ön plana çıkarılmaktaysa da bu gelişmelerin hızlı yaşanması, insan hayatının bütün boyutlarına etki etmesi nedenleriyle bireylerin yaşamını sürdürebilmesi için endişe verici sorunlar doğurmaktadır526

. Bu sorunların başında çevresel sorunlar gelmektedir. Çevreyi oluşturan unsurlar arasındaki dengenin bozulması ile çevrede yaşayan varlıkların, insanlar da bu gruba dâhildir, yaşamını sürdürmesi tehlike altına girmiştir527

. Canlı yaşamının devam ettirilebilmesi için çevrenin ne derecede önemli olduğu bu sorunların ortaya çıkmasıyla anlaşılmıştır. İnsan yaşamı için bu derece önemli olan çevrenin, bozulmalar karşısında korunması gerekliliği ve korunmasına yönelik bilinç, insanlığın başlıca görevleri arasındaki yerini almıştır528. Böylece çevrenin korunmasına yönelik çarelerin neler olabileceği araştırılmaya başlanmış, bu yönde çalışmalar yapılmıştır.

Çevre suçları nitelikleri itibariyle aşırı derece yaygın veya tehlikeli ya da basit bir eylem gibi görünse de olağanüstü büyükzararların oluşmasına neden olabilmektedir. Örneğin; kimyasal ürünler üreten bir fabrikanın kanalizasyon sistemine ürettiği kimyasallardan bırakması ve bu kimyasalların patlamaya neden olması ve kanalizasyon sisteminin çökmesi, patlama esnasında insanların ölmesi veya yaralanması ile sadece bir yere bomba koyularak aynı sayıda insanın yaralanması529

ve ölmesine neden olunması karşılaştırıldığı zaman çevreye izinsiz atık atılmasının hiç de azımsanmayacak sonuçlarının olacağı açıktır. Benzer

526 Nevzat Toroslu, Doğal Çevrenin Kirletilmesi ve Ceza Hukuku, Prof. Dr. Akif Erginay’a 65. Yaş Armağanı,

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Yay. No: 460, s.149-190, (Toroslu, Doğal Çevre), s.149; Dünyada meydana gelen hızlı nüfus artışı ve gelişen teknoloji sebebiyle çevre ve çevre kaynakları tehdit altına girmiştir. Çevrenin doğal döngüsü bozulmuş ve bunun neticesinde çevre sorunları ortaya çıkmıştır. Çevre sorunlarının önlenebilmesi için fiziksel, biyolojik faktörlerin dengede tutulması gerekmektedir. Bu dengeyi koruyacak en önemli araç ise hukuktur. Emin Memiş, Çevre ve Çevre İdare Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2006, s.144.

527 Doğal çevrenin bozulmasından en çok etkilenen insan olmasına rağmen doğal dengeyi en fazla bozan da

insandır. Toroslu, Doğal Çevre, s.150.

528 Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.59; Toroslu, Doğal Çevre, s.150; Yokuş-Sevük bu noktada, çevre zararlarının

insan sağlığı üzerinde yıkıcı etkilere neden olması nedeniyle çevrenin korunması gereken bir değer haline geldiğini belirtmektedir. Handan Yokuş-Sevük, Çevre Hukuku, Doğal Çevrenin Korunması, Adalet, Ankara, 2013, s.234.

şekilde içme suyu şebekesine kansere neden olacak şekilde atık karıştırılması, suyun içildiği şehrin büyüklüğü dikkate alındığında doğuracağı sonuçlar bakımından korkunçtur530

.

Çevrenin korunmasının politik yönünün dışında, çevreye zarar verici faaliyetlerin kontrol edilebileceği yegane merkezin, mahkemeler olduğu belirtilmektedir. Bu görüşe göre, çevrenin korunmasına yönelik politikaların oluşturulması bakımından idari organlar her ne kadar önemli olsa da mahkemelerin çevresel korumada aktif rol alması ve mahkemelerin hangi aşamadan itibaren bu tür faaliyetlere müdahale etmesi gerektiğinin tespiti de önemlidir. Bu noktada mahkemenin ne zaman görevli hale geleceği, çevre zararına neden olan kişinin eyleminin yargılanması sırasında hangi standartlara uyulacağı ve son olarak mahkemenin yargılama sonucu başvurabileceği çarelerinin neler olduğu, sorunlarının çözülmesine ihtiyaç duyulmaktadır531

.

Çevrenin doğal dengesinin bozulmasının hukuken iki yönü bulunmaktadır. Bu kapsamda ilk yönü, çevrenin kirlenmesinden, doğal dengesinin bozulmasından önceki aşama oluşturur532

. Bu aşamada herhangi bir çevre zararı doğmadan veya çevre zararı doğuracak eylem gerçekleştirilmeden alınacak tedbirlerle sorunun önlenmesi yoluna gidilir. Esasında çevrenin bozulmasından sonra tahribatın giderilmesi, onarılması hiçbir zaman önceki hale getirmeyeceğinden, alınacak tedbirlerin, konulacak kuralların çevreyi zarardan korumaya yönelik olması gerekir533. Yani önleyici tedbirler ihdas etmek suretiyle çevre korunmalıdır. Çevrenin doğal dengesinin bozulmasının diğer yönünü meydana gelen zararın-tahribatın giderilmesi oluşturmaktadır. Bu durumda çeşitli hukuk disiplinlerinden faydalanılmaktadır534. Çevre zararlarının ortaya çıkmasında bireylerin idari sorumluluğu (önleyici tedbirleri almama veya tedbirlere uyulup uyulmadığını denetlememe, idari yaptırımı gerektirecek eylemlerin gerçekleştirilmesi nedeniyle), hukuki sorumluluğu (ortaya çıkan zararın giderilmesi için tazminat sorumluluğu gibi) veya cezai sorumluluğu (gerçekleştirilen eylemin kanuni tipte tarif

530

Richard J. Lazarus, Assimilating Environmental Protection into Legal Rules and the Problem with Environmental Crime, 27 Loyola Of Los Angeles Law Revıew,1994, s.867-892, (Lazarus, Assimilating), s.879; Brickey, s.17.

531 Roger W. Fındley/Daniel A. Farber, Environmental Law In A Nutshell, 2nd Edition, West Publishing,

Minnesota, 1988, s.2.

532Toroslu ise çevrenin ceza hukukuyla korunmasını üç safhaya ayırmaktadır. Toroslu, Ceza Hukuku ve Çevre,

s.13.

533 Seda İrem Çakırca, “Çevreyi Kirletenin Hukuki Sorumluluğu”, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi No:47,

(Ekim 2012). s.59-94, s.60.

534 Çevre sorunlarının önlenebilmesi fiziksel, biyolojik faktörlerin dengede tutulması ile mümkün olup bu

korumayı sağlayacak en önemli disiplin ise hukuktur. Memiş, s.144; Şen’e göre, çevre sorunları karşısında insanların başlangıçta idari, iktisadi tedbirlere, eğitim-öğretim faaliyetlerine ve bilimsel-teknik çözüm yollarına başvurmak suretiyle çözüm aramışlardır. Şen, Çevre Ceza Hukuku, s.59; Benzer şekilde Bayraktar da çevre sorunlarının öncelikle kentleşme, planlama, sanayi politikası ve genel iktisadi düzeninin sorunu olduğunu, dolayısıyla sorunun alt yapısını bu konuların oluşturduğunu, ceza hukukunun işlevinin ise daha sonra ortaya çıktığını belirtmektedir. Köksal Bayraktar, Çevrenin Korunması ve Türk Hukuku, Seha L. Meray’a Armağan, C. I, SBF Basın ve Yayın Yüksek Okulu Basımevi, Ankara, 1981, s.68-78, s.77; Aynı yönde: Yokuş-Sevük, s.234- 235.

edilen bir suça vücut vermesi halinde hakkında ceza hukuku yaptırımlarının uygulanması) gündeme gelecektir535

.

Özellikle çevre zararlarının bireyler üzerindeki etkisi nedeniyle çevrenin korunmasına yönelik akımlar ortaya çıkmış ve çevre hakkı korunması gereken hukuki değerler arasına dahiledilmiştir. Korunması gereken bir hukuki değerin varlığı aynı zamanda hukuksal mekanizmaların devreye girmesini zaruri kılar. Çevre zararlarına yol açan eylemlerin, koruyucu ve önleyici tedbirlerle önlenemediği takdirde bu eylemlerin ceza hukuku normlarıyla yasaklanması gündeme gelir. Anılan eylemlerin suç olarak düzenlenmesinin çevrenin korunmasına önemli bir katkısı olduğu kabul edilmektedir536

.

Çevre ile doğal kaynaklar birbirinden farklı kavramlar olmasına rağmen birbirleriyle sıkı bir ilişki içerisindedirler. Bu sebeple çevrenin korunması doğal kaynakların akıllıca kullanımıyla mümkündür537 . Ancak aşağıda da irdeleneceği üzere doğal kaynakların kullanılmasına yönelik politikalar bazen yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla, çevreye daha fazla koruma sağlayacak mekanizmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu başlık altında öncelikle çevrenin ceza hukukuyla korunması, daha sonra idare hukuku ve diğer hukuk dallarıyla korunması meseleleri ele alınacak, son olarak da imar kirliliğine neden olma suçunun ihdasının gerekip gerekmediği tartışılacaktır.