• Sonuç bulunamadı

İDARİ YARGI KARARLARININ İMKÂNSIZLIK NEDENİYLE UYGULANAMAMASI

İdari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının yerine getirilmesi zorunluluğu, infazın imkân dâhilinde olması halinde mümkündür. Ancak, kararların gereklerine göre işlem yapılmasına veya eylemde bulunulmasına, imkânsızlık sayılabilecek bir halin bulunması durumunda kararın yerine getirilmediğinden söz edilemeyecektir386.

Hukuki ve maddi imkânsızlık; idareyi, bu durumu kanıtlaması koşuluyla yalnızca kararın yerine getirilmesi (infazı) zorunluluğundan kurtarır. Bu durum fiili imkânsızlığın hukuki zorunluluğu bertaraf edeceği yolundaki hukukun genel prensipleri gereğindendir. Yoksa, idarenin, bu imkânsızlık sebebiyle ilgilinin maruz kaldığı maddi ve manevi zararlardan dolayı sorumluluğu devam eder. İdare, bu durumda, ilgilinin maddi ve manevi zararlarını gerçek miktarları ile hesaplayıp vermek zorundadır387.

İmkânsızlık hali, kararın uygulanma olanağının bulunmamasına ilişkindir.

Yargı kararının uygulanmaması, idarenin bu yöndeki iradesinin bir yansıması değildir.

Uygulamama, irade dışı oluşan bir nedenden, fiili veya hukuki imkânsızlıktan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uygulamamadan değil de uygulanamamadan bahsetmek daha doğru olsa gerektir. İmkânsızlık hali, kararın hiç uygulanamamasını doğurabileceği gibi, geç uygulanmasına da neden olabilir388.

Yargı kararlarının uygulanabilirliği asıl olup imkânsızlık hali istisnaidir.

İmkânsızlık hali, ancak iptal kararlarının uygulanması bakımından söz konusu olabilir.

Tam yargı davasında verilen kararlar bakımından imkânsızlık söz konusu değildir.

Ayrıca, imkânsızlık halinin oluşumu, dava konusu işlemin tesis tarihinden sonraki zaman diliminde gerçekleşmektedir389.

1. Hukuki İmkânsızlık

385 YILDIRIM, Turan: Danıştay’ın Kuruluşunun 133. Yıldönümü ve İdari yargı Günü Sempozyumunda Sunulan Bildiri Metni, 11 Mayıs 2001 Ankara, www.danistay.gov.tr

386 CANDAN, Açıklamalı İdari, s. 641.

387 Danıştay DDGK, T. 14.04.1978, E:1975/383, K:1978/286, DD, S. 32-33, s. 311. sayılı kararı için bkz. CANDAN, Açıklamalı İdari, s. 643;

388 ALTAY, Uyuşmazlıklar, s. 195.

389 ALTAY, Uyuşmazlıklar, s. 195.

İdarenin, idari yargı kararının gereklerine uygun olarak işlem tesis etmesine veya eylemde bulunmasına hukuki bir engelin bulunması halinde, hukuki imkânsızlıktan söz edilir390. Kısaca, kararın uygulanmasını başka bir hukuk kuralının engellemesidir391. Örneğin, görevden çekilmiş sayılma kararına karşı açılan dava devam etmekte iken ilgilinin 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun uygulanması nedeniyle görevden alınması392 ya da görevinden alınan bir memurun, iptal kararı alınıncaya kadar emeklilik yaşına ulaşması gibi.

Belli nitelikleri gerektiren görevlerle ilgili olarak açılan iptal davalarında, yargılama süreci devam ederken bulunulan göreve ilişkin nitelikleri kaybeden kamu görevlilerinin iptal kararına rağmen, göreve başlatılmamaları da hukuki imkânsızlık haline örnektir393.

Bazen de iptal edilen veya hukuka aykırılıkları nedeniyle iptal edilebilecek idari işlemlere yasal düzenleme ile geçerlilik kazandırılarak, iptal kararı verilmesi veya verilen iptal kararlarının uygulanması engellenebilmektedir.

Nitekim, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 37. maddesinde 25.6.1992 tarih ve 3825 sayılı Yasa ile değişiklik yapılarak, Adalet Bakanlığındaki bazı görevlere üçlü kararname yerine, “Bakanın teklifi, Başbakanın onayı” ile atama yapılabilmesi olanağı getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi, 2802 sayılı Yasa'nın 3825 sayılı Yasa ile değişik 37. maddesinin kimi hükümleri ile 38. maddesinin Adalet Bakanlığı Müsteşarı yönünden iptaline karar vermiştir394.

GÖZÜBÜYÜK, yasama yolu ile yargı kararlarını etkisiz kılma olanağının Anayasa gereği mümkün olmadığını, ancak yargı kararlarının yerine getirilmesini kolaylaştırmak ve iptal kararlarından doğan boşlukları doldurmak yönünde yasama organının işe karışabileceğini ifade etmektedir395. ÖZEREN/BAYHAN ise, yasal

390 CANDAN, Açıklamalı İdari, s. 641; CANDAN, Uygulanma V, s. 42.

391 ULER, İptal Kararları, s. 99.

392 ÇAĞLAYAN, Yargı Kararlarının Sonuçları, s. 196 vd.; CANDAN, Açıklamalı İdari, s. 642

393 Danıştay 1. D, T. 4.4.1991, E:1991/54, K:1991/53, DD, S. 82-83, s. 52 vd; “...Memuriyet kadro ve derecelerinin, hizmetin gereklerine ve yeni oluşan gereksinimlere göre yasalarda belirtilen usullere uyularak her zaman yeniden düzenlenmesi mümkündür. Ancak, yukarıda sözü edilen Yasa, Yönetmelik ve Yönerge hükümleri ve açıklamalara göre, yurt dışı koruma görevlisi sınavını kazandığı tarihten sonra geçen süre içinde hakkında verilen yargı kararının uygulanması sırasında bu görev için öngörülen en üst rütbe olan başkomiserlik rütbesini de aşan ve halen emniyet amiri rütbesinde bulunan kişinin Yurtdışına koruma görevlisi olarak atanmasında hukuki imkânsızlık olduğu sonucuna varıldı.”

394 AYM, T. 27.4.1993, E:1992/37, K:19993/18, RG; 12.10.1995, S. 22431. Kararın 12.4.1996 tarihinde yürürlüğe gireceği öngörülmüştür. İn. GÖZÜBÜYÜK/TAN, İdari Yargılama, s. 656.

395 GÖZÜBÜYÜK, Yönetsel Yargı, s. 279.

geçerlik sağlama yönteminin, kuvvetler ayrılığı ilkesine ve kesin hükmün uygulanması ilkesine aykırı olacağını vurgulamaktadır396.

Yine, atama işlemi iptal edilen bir kamu görevlisinin yaptığı işlemlerin durumunun ne olacağı konusunda ULER, atama işlemi iptal edilen kişinin yapmış olduğu işlemlerin geçerli olduğunu, üçüncü kişilerin haklarının korunduğunu belirtmektedir397.

2. Fiili İmkânsızlık

Fiili imkânsızlık, infazı gereken idari yargı kararının icaplarına göre tesis edilecek idari işlemin konusunun kalmaması veya esasen maddi bir davranış olan eylemde bulunmaya bir engelin çıkmış olması halinde vardır. Örneğin; yerel idarelerce alınan yıkma kararının idari yargı yerince iptal olunduğu tarihte taşınmazın yıkılmış olması gibi398. Burada binanın aynen yapılması imkânsız değildir. O halde bir fiili imkânsızlıktan bahsedilemez. Olsa olsa hukuki imkânsızlıktan söz edilebilir. Bu hukuki imkânsızlık da, idarenin aynen tazmin yükümünün olmaması kuralıdır399.

ULER bu durumu şu şekilde izah etmektedir: “Nesnel olanaksızlık ile hukuksal olanaksızlığı kesinkes ayırmak kolay değildir. Nesnel olanaksızlığa klasik örnek olarak gösterilen “yapının yıkılması”nı ele alırsak; bu örnekte, doğan zararın aynen giderilmesi yani, idarenin yıktırdığı yapıyı tekrar yaptırması, hatta az bir özenle, aynen yaptırması olanaksız değildir. Ancak, idarenin elindeki araçlar kamu hizmetlerinin görülmesi amacına atanmıştır. Özel hukukta yapma borçları edimin borçlu tarafından yerine getirilmesi gerekmediği zaman nasıl para borcuna dönüşebiliyor ise, burada da idareye, “yıktığın yapıyı, duvarı, çiti onar, yeniden yap” diyemiyoruz, zorlayamıyoruz.

Yani bu durumda da olanaksızlığın nesnel değil, hukuksal olduğunu ve böyle bir zorlamayı hukukun istemediğini kolaylıkla savunabiliriz.”400

Danıştay tarafından 1972 yılında verilen bir kararda, davacının askere gittiği için göreve başlatılmamasının fiili imkânsızlık olarak nitelendirildiği görülmekteyse401

396 ÖZEREN/BAYHAN, Yargı Kararları, s. 63 vd.

397 ULER, İptal Kararları, s. 99.

398 CANDAN, Açıklamalı İdari, s. 641; CANDAN, Uygulanma V, s. 42.

399 ÇAĞLAYAN, Yargı Kararlarının Sonuçları, s. 200.

400 ULER, İptal Kararları, s. 100.

401 Danıştay 12. D, T. 17.4.1972, E:1971/1814, K:1972/1113. sayılı karar için bkz.

ÖZEREN/BAYHAN, Yargı Kararları, s. 368 vd.

de burada fiili imkânsızlık nitelemesi kadar hukuki imkânsızlık değerlendirmesi yapılması da düşünülebilir402.

Fiili ve hukuki imkânsızlığı ayırmak her zaman kolay değildir. Yetişmiş ağaçların kesilmesinde ağaçların kısa sürede yetiştirilmeleri, tarihi değeri olan eski eserin zarar görmesi hallerinde eski durumu aynen geri getirmek mümkün değildir, bu hallerde maddi imkânsızlık bulunmaktadır403.

B. İDARİ YARGI KARARLARININ İDARECE UYGULANMAMASI