• Sonuç bulunamadı

G. İDARE ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVALARI

II. KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUMLULUĞU

2. Görev Kusuru

Görev kusuru, kamu görevlisinin kamusal bir görevi yerine getirirken, görev sırasında veya görev sebebiyle işlediği kişisel kusurudur576. Görev kusuru, somut olayda kamu görevlilerinin kişisel davranışından kaynaklanan bir davranışı içerse de, aslında idarenin “kendi davranışı” sayılması gereken ve dolayısıyla idarenin “kendi sorumluluğunu” doğuran, hukuka ve göreve aykırılığı, “göreve ve idareye” ilişkin sayılmasını engellemeyen kusurun, somut personelde kişiselleşen görünüm biçimidir577.

573 Ayrıntılı bilgi için bkz. aşağıda Yargı Kararını Kasten Uygulamayan Kamu Görevlisinin Hukuki (Mali) Sorumluluğunun başlığının altında yer alan Aleyhine Açılan Tazminat Davası Dolayısıyla Sorumluluğunun alt başlığı olan Sorumluluğun Dayanağı

574 GÖZÜBÜYÜK, Yönetsel Yargı, 303.

575 Yargıtay 4. HD, T. 15.5.1970, E:1969/5644, K:1970/4549. sayılı karar için bkz.

GÖZÜBÜYÜK, Yönetsel Yargı, 303.

576 DÜREN, İdare Hukuku, s. 295.

577 OZANSOY, Sorumluluk, s. 107

Kısaca belirtmek gerekirse, kamu görevlilerinin işlem ve eylemlerinin hizmetten tamamen ayrılmayan, hizmetin dışında kalmasını ve görevden kesin çizgilerle kopmasını engelleyen bir bağ ile hizmetle ilişkili eylem ve kusurları görev kusuru olarak ifade edilebilir. Yani, görev kusuru, hizmet kusuru ile kişisel kusurun iç içe, bir arada bulunma halidir578 ve hizmet kusuru niteliği taşıyan mesleki ve ödevsel bir kusurdur579.

O halde görev kusuru, personelin kamu hukukuna tabi görevin icrasında, görev sırasında veya görev sebebiyle işlediği şahsi kusuru olup, kusurlu eylem ve işlem

“idari” olma niteliğini kaybetmediği için idareye atıf ve izafe olunabilen, bu sebeple de idarenin aslen sorumluluğuna yol açan kusurdur. Buna göre yakaladığı mahkûmu devriye aracına bindirmek için silah kullanmaya gerek yokken, polisin yetkilerini aşar bir şekilde silahını kullanarak kasten mahkûmu yaralaması hadisesinde görev kusuru söz konusudur. Zira polisin irtikâp ettiği kusuru, resmi sıfatın ve hizmet araç-gerecinin kullanılmasıyla ortaya çıkmasının yanında, yerine getirmekle yükümlü bulunduğu (kamu hukukuna tabi) görevin ifası sırasında vuku bulmuştur. Yani polis memuru yaralama eylemini, idarenin ona tanıdığı imkânlar vasıtasıyla gerçekleştirmiş; ayrıca eylem kamu hizmetinin ifası sırasında gerçekleşmiştir. İşte bu sebeple idari eylem niteliğini muhafaza eden yaralama eyleminden, doğrudan doğruya idare sorumlu olacaktır580.

Danıştay, “görev kusuru” kavramını kullanmaktan kaçınmış, bu tür eylemleri

“hizmet kusuru” çerçevesinde değerlendirmiştir. Danıştay, kararlarında ya “meydana gelen olayda ajanın kusurlu hareketi nedeniyle idarenin ‘hizmet kusuru’ bulunduğu açık olup”581 diyerek, ya da “bir kamu görevlisinin görev sırasında, hizmet araçlarını kullanarak yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurun, kasti suç niteliği taşısa bile hizmet kusuru oluşturacağı idare hukukunun bilinen ilkelerdendir”582 demek suretiyle, kamu görevlisinin görev kusuru ile yaptığı eylem ve işlemleri hizmet kusuru çerçevesinde incelemiştir583.

578 OZANSOY, Sorumluluk, s. 281.

579 ALTAY, Uyuşmazlıklar, s. 280.

580 AKYILMAZ, Bahtiyar: Kamu Görevlilerinin Kusurlarıyla Üçüncü Şahıslara Vermiş Oldukları Zararlardan Doğan Mali Sorumluluk (Kamu Görevlilerinin), Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya, 1991. s. 238 vd.

581 Danıştay 12. D, T. 5.1.1976, E:1975/130, K:1976/8, AİD, C. 9, S. 3, s. 128.

582 Danıştay 10. D, T. 11.5.1983, E:1982/2483, K:1983/1106, DD, S. 52-53, s. s.469

583 EREN, Hayrettin: Kamu Görevlilerinin Sorumluluğu, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998, s. 117.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 2007 yılında verdiği kararında görev kusurunu, “…

Bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında kişilere verilen zarar, kamu görevlisinin görevinde kullandığı yetkilerden ve resmi sıfatından ayrılamıyor, aksine bunlarla sıkı sıkıya ilgili ve bağlantılı biçimde doğuyor ise, personel bakımından “görev kusuru”

olarak tanımlanan bu kusurun, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan “hizmet kusuru”

kapsamında idare hukuku esaslarına tabi olduğu, gerek öğretide gerekse yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.”584 şeklinde vasıflandırmıştır.

B. SORUMLULUĞA İLİŞKİN YASAL MEVZUAT 1. 1982 Anayasası'nda İdari Sorumluluk

a. Anayasa’nın 129/5 Maddesi

1982 Anayasası, devletin ve kamu görevlilerinin sorumluluğu konusu ile ilgili olarak iki önemli düzenleme getirmiştir. Anayasa, “Görev Ve Sorumlulukları, Disiplin Kovuşturulmasında Güvence” kenar başlıklı 129/5.maddesinde, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kişisel kusurları sebebiyle üçüncü kişilere verdikleri zararları tazmin için, ancak idare aleyhine dava açılabileceğini hüküm altına alarak bu konuda genel bir kural koymuştur.

Burada üzerinde durulması gereken bir başka nokta, idare aleyhine açılan tazminat davalarının kamu görevlilerinin sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağıdır. Rücu kurumu ile kamu görevlisinin, kusurlu eylem ve/veya işlemi ile sebebiyle verdiği zararlardan, zarar görene karşı değil; fakat, zararı tazmin eden idareye karşı sorumluluğu devam etmektedir.

Uyuşmazlık Mahkemesi bir kararında bu anayasal düzenlemenin (m. 129/5) anlamını şu şekilde belirlemiştir: “memur veya diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken yaptıkları işlerden dolayı, haklı haksız yargı mercileri önüne çıkarılmasını önlemek, kamu hizmetinin sekteye uğratılmadan görülmesini sağlamak ve aynı zamanda mağdur olan kişiyi de kamu görevlisine nazaran ödeme gücü daha yüksek bir sorumluya muhatap kılarak kamu düzenini korumaktır.”585

584 UM, Hukuk Bölümü, T. 2.7.2007, E:2007/6, K:2007/117. in. Akip.

585 UM, T. 15.11.1993, E:19993/42, K:19993/41. RG; 15.12.1993, S. 21789, s. 14.

b. Anayasa’nın 40/3. Maddesi

Anayasa’nın 40/3. maddesine göre, “Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, devletçe tazmin edilir.

Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” Söz konusu hükümde, kişisel kusurdan söz etmek bir yana, üçüncü kişilerin idareden zarar görmeleri durumunda sadece idareye karşı dava açabilecekleri belirtilmekte, sorumluluğun temelinin hizmet kusuruna dayandığı görülmektedir. Dolayısıyla, 1982 Anayasası'nda kişisel kusurdan değil hizmet kusurundan söz edilebilir. Yani, kişisel kusurdan dolayı adli yargıda kamu görevlisi aleyhine dava açılamaz. Ancak idareye karşı açılan tazminat davalarında idare, isterse kamu görevlisine karşı rücu hakkına sahiptir. Öte yandan bu maddede, sorumluluk ve ödemenin kanunla düzenleneceği dile getirilmektedir.

2. Kamu Görevlilerinin Sorumluluğuna İlişkin Yasa Hükümleri