• Sonuç bulunamadı

KARAR NO : 2019/962

5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde,

"Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.

Kamu zararının belirlenmesinde;

a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,

c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

f) (5436 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin c/9 fıkrası ile çıkarılan bend) g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,

Esas alınır.

(5436 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin a/21 fıkrası ile değişen fıkra) Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir.

Alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verilir.

Kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükümleri bulunmaktadır.

Yukarıdaki maddenin birinci fıkrasında kamu zararı tanımı yapılmış, ikinci fıkrada ise birinci fıkrada tanımlanan hususların geçerli sayılacağı haller belirlenmiştir. Bu itibarla 5018 sayılı Kanuna göre kamu zararı sayılan halleri belirlemek için anılan maddenin ikinci fıkrasına bakmak gerekecektir.

İkinci fıkrada yer alan bentler birlikte değerlendirildiğinde ise, 5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ikinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır. İkinci fıkra bir bütün olarak değerlendirildiğinde "g" bendinde yer alan

"mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması" kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Kaldı ki, bakılan uyuşmazlık mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması nedeniyle oluşan kamu zararı olmayıp, mevzuatın öngördüğü bir ödemenin yapılması sırasında hataya düşülmesine ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın anılan Kanun kapsamında

değerlendirilmesi mümkün değildir.

Bu durumda; 71. maddenin birinci fıkrasındaki, "... mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal..." ibaresini ikinci fıkra ile belirlenen kapsam dahilinde gerçekleştirilen karar, işlem, eylem veya ihmal olarak anlamak gerekmektedir.

Kamu görevlilerine daha önce sehven kanuna aykırı olarak yapılmış fazla ödemelerin geri alınmasında, 5018 sayılı Kanunun uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığında, bu tür uyuşmazlıkların çözümünde anılan Kanun öncesi hukuki durumun değişmediği ortaya çıkmaktadır.

Bu itibarla; kamu görevlilerine sehven yapılan fazla ödemelerin geri alımında, tıpkı 5018 sayılı Kanun öncesinde olduğu gibi Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 günlü, E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararının uygulanması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve E:1968/68, K:1973/14 sayılı kararında; idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin geri istenilmesinin hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde olanaklı olduğu, bu süre geçtikten sonra geri istenilemeyeceği belirtilmiştir.

Subjektif sonuç doğurmuş ve Yasaya uygun olarak tesis edilmiş idari işlemlerin geri alınması idare hukuku ilkelerine göre mümkün değildir. Anılan Kurul kararı ile de yasaya aykırı ve hatalı işlemlerinher zaman değil, makul bir sürede geri alınabileceğine işaret edilmiş, yokluk, açık hata ve bu işlemden yararlananın hilesinin söz konusu olması halinde ise idarenin işlemini her zaman geri alabileceği öngörülmüştür.

Dosyanın incelenmesinden, Karamürsel Eğitim Merkezi Sos.Hiz. Komutanlığı emrinde Torp.Asb.Üçvş. olarak görev yapan davacıya, TSK Akeri Personel Yan ödeme Kararnamesi EK-2 çizelgede denizaltıcı personele ödenen 12000 puan teminindegüçlük zammının hak sahibi olmamasına rağmen Nisan-Aralık 2017 ve Ocak-Kasım 2018 tarihleri arasında ödendiği, 19.12.2018 tarihinde davacıya tebliğ edilen dava konusu 18.12.2018 tarih ve LOJ:81256756-1440-10626-18 sayılı yan ödeme kesinti icmal listesi ekli işlemle bahse konu yersiz ödemenin faizsiz olarak hesaplanan toplam 12.282,26-TL.'nin (2017 yılına ilişkin: 2.298,05-TL., 2018 yılına ilişkin:9.984,21-TL.) ödeme yapıldığı gün hesaplanacak faiziyle birlikte Altınova Mal Müdürlüğü'ne yaatırılmasının istenilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu işlemin 2017 yılına ilişkin kısmı yönünden;

Davalı idare tarafından Mahkememize sunulan 17.06.2019 havale tarihli dilekçede,

"davacıya ait raporların, 2017 yılı için kesintiye esas rapor olarak değerlendirilemeyeceği tespit edildiğinden, yan ödeme kesintilerinin 2018 mali yılbaşından itibaren yeniden hesaplanarak 8.375,67-TL. Kişi borcu çıkarıldığının" belirtildiği, dolayısıyla dava konusu işlemin 2017 yılına ait kısmının davalı idare tarafından iptal edilmiş olduğu görülmektedir.

Bu durumda, bu kısım yönünden davanın konusuz kaldığının anlaşılması karşısında, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

Dava konusu işlemin 2018 yılına ilişkin kısmı yönünden;

Olayda, davacıya hatalı ödemede bulunulduğunun yapılanaraştırma sonucu ortaya çıkarıldığı dikkate alındığında yapılan ödemelerin açık hata kapsamında değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

BURSA

1. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/278 KARAR NO : 2019/962

Diğer taraftan bu ödemelerin yapılması noktasında davacının gerçek dışı beyanı yada hilesinin bulunduğuna dair her hangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı görülmektedir.

Olayda, davacıya hatalı ödemelerin her ayın onbeşinde maaşla birlikte yapıldığı, en son ödemenin ise Kasım ayının onbeşinde yapıldığı, idarece 18/12/2018 tarihinde bahse konu yersiz ödemelerin faizsiz olarak hesaplanan toplam 12.282,26-TL'nin ödeme yapıldığı gün hesaplanacak faiziyle birlikte Altınova Mal Müdürlüğü'ne yatırılmasının istenildiği görülmekle birlikte Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca idarece hatalı ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 60 gün içerisinde bu miktarı geri isteyebileceği açık olup davacıdan iadesi istenen ödemelerin yapıldığı tarihler dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir.

Bu durumda, davacıya fazladan ödeme yapılması hatalı olsa dahi anılan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca bu şekilde yapılan ödemelerin istirdadının, ancak en son yapılan hatalı ödeme tarihinden itibaren 60 gün içinde istenebileceği bu süreyi aşan dönemlerde yapılan ödemelerin geri alınmasının mümkün olmadığı açık olup uyuşmazlıkta davacıdan istenen 15 Kasım 2018 tarihinde yapılan ödemenin bu dönem içerisinde kaldığı, dolayısıyla hatalı ödeme kapsamında davacıdan istenebileceği anlaşıldığından bu ödemeler dışındaki döneme ilişkin (9.269,46-TL.'lik kısım) dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan anılan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca bu şekilde yapılan ödemelerin istirdadının, ancak en son yapılan hatalı ödeme tarihinden itibaren 60 gün içinde istenebileceğinden bu dönem içerisinde kalan 714,75-TL'nin (15 Kasım 2018 tarihli 'net' ödeme) davacıdan istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

-Dava konusu işlemin 2018 yılına ait kısmının 9.269.46-TL. istenilmesine ilişkin kısmı yönünden iptaline, dava konusu işlemin 2018 yılına ait kısmının 714.75-TL. istenilmesine ilişkin kısmı yönünden reddine, dava konusu işlemin 2017 yılına ilişkin kısmı yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına,

-Dava kısmen iptal kısmen ret kısmen kvyo ile sonuçlandığından, aşağıda dökümü yapılan toplam 237,30-TL. olan yargılama giderinin yarısı olan 118,65-TL 'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan 118,65-TL. yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,

-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,

-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

-Artan posta giderinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

-Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde karar verildi.

HAKİM 191797

YARGILAMA GİDERLERİ :

Başvurma Harcı : 35,90 TL

Karar Harcı : 35,90 TL

Vekalet Harcı : 5,20 TL

Posta Gideri : 160,30 TL

TOPLAM : 237,30 TL