• Sonuç bulunamadı

İDÂRENİN SÖZLEŞMELERİNİN TÜRLERİ

İdârenin yaptığı sözleşmeler (Akyılmaz-Sezgi-ner, 2001, s.230; Günday, 2003, s.166), tabi ol-duğu hukuk dalına göre idârenin özel hukuk söz-leşmeleri ve idârenin idârî sözsöz-leşmeleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İdârenin idârî sözleşmelerine kısaca “idârî sözleşmeler” denmektedir.

İdârî sözleşmeleri, idârenin özel hukuk sözleş-melerinden ayıran ölçütler şunlardır: Eğer yasalar idârenin taraf olduğu bir sözleşmeyi idârî sözleşme olarak belirlemişse, içeriği ne olursa olsun o sözleş-meyi idârî sözleşme olarak kabul etmemiz gereke-cektir. Eğer yasalar idârenin taraf olduğu bir söz-leşmeyi özel hukuk sözleşmesi olarak belirlemişse, içeriği ne olursa olsun o sözleşmeyi özel hukuk söz-leşmesi olarak kabul etmemiz gerekecektir. Çünkü yasa koyucu idârenin yapacağı o sözleşmenin nite-liğini kendisi doğrudan belirlemiştir. Eğer yasalar idârenin taraf olduğu bir sözleşmeyi idârî sözleşme olarak belirlememişse; taraflardan en az biri idâre tüzel kişisi olursa, sözleşme kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin ise ve sözleşme özel hukuk hükümlerini aşan hükümler içeriyorsa, sözleşme idârî sözleşmedir, aksi halde söz konusu sözleşme, idârenin özel hukuk sözleşmesidir.

Bu belirlemelerden sonra, idârenin sözleşme-lerini, öncelikte tabi oldukları hukuk dalına göre ayırıp incelemek gerekmektedir. Bir başka deyişle, idârenin taraf olduğu sözleşmeleri, “idârenin özel hukuk sözleşmeleri” ve “idârenin idârî sözleşmeleri olarak ikiye ayırmak gerekmektedir.

İdârenin Özel Hukuk Sözleşmeleri Kısaca, idârenin özel hukuk hükümlerine göre yaptığı sözleşmelere idârenin özel hukuk sözleş-meleri denmektedir (Akyılmaz-Sezginer, 2001, s.230; Odyakmaz, 1998, s.146). Bu sözleşmeler yapılırken, idâre ile karşı taraf hukuk açısından eşit konumdadırlar. Bu tür sözleşmeler özel hukuk hü-kümlerine göre yapıldıklarından dolayı bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar adlî yargı içerisinde yer alan mahkemeler tarafından çözülecektir. An-cak sözleşme yapılmadan önce idârenin sözleşmeye hazırlık yapması gerekir. İşte idârenin özel hukuk sözleşmelerine hazırlık yapması için gerçekleştirdiği bir takım tek yanlı işlemler vardır ki bunların hepsi idârî işlem niteliğindedir ve bunlara özel hukuk il-keleri değil, idâre hukuku ilil-keleri uygulanmaktadır.

İdârenin Özel Hukuk Sözleşmelerinin Özellikleri

İdârenin özel hukuk sözleşmelerinin özellikle-rini şöyle sıralayabiliriz: Özel hukuk hükümlerine tabi olması, eşitlik ilkesinin geçerli olması, söz-leşmenin yapımı aşamasındaki idârenin tek yanlı irâde açıklamasıyla yaptığı işlemlerden kaynakla-nan davaların idârî yargıda çözümlenmesi, sözleş-me yapıldıktan sonra çıkan uyuşmazlıkların adlî yargıda çözümlenmesi.

İdârenin Özel Hukuka Göre Yaptığı Sözleşme Türleri

İdârenin özel hukuka göre yaptığı sözleşme tür-leri beş tanedir. Bunlar;

1. Kamu ihale sözleşmeleri,

2. Abonman sözleşmeleri (su, elektrik, gaz, te-lefon abonelikleri),

3. 1999’dan itibaren yapılan yap-işlet-devret sözleşmeleri,

4. 2006’dan itibaren yapılan yap-işlet sözleş-meleri,

5. Diğer özel hukuk sözleşmeleri olarak sayıla-bilirler.

Kamu İhale Sözleşmeleri

Türkiye’de kamu ihaleleri ve bunlar sonunda imzalanan sözleşmeler (Odyakmaz, 1998, s.161), üç kanuna göre yapılmaktadır: 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu.

2886 sayılı Kanun kapsamında yapılan satım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeler, nitelikleri gereği özel hukuk sözleşmeleridir. 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşme-leri Kanunun 4. maddesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan ihalelerin sonucunda imzalanan sözleşmelerde tarafların eşit haklara sa-hip olacağını, 36. maddesi de bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda Borçlar Kanunu hü-kümlerinin uygulanacağını hüküm altına almıştır.

Dolayısıyla, 4735 sayılı Kanun kapsamında im-zalanan sözleşmeler de kural olarak idârenin özel hukuk sözleşmeleri arasında sayılırlar. Kamu ihale sözleşmeleri imzalanıncaya kadar olan aşamalarda yani ihale yapma ve karar alma sürecinde, idârenin tek yanlı yaptığı idârî işlemler söz konusudur.

Do-layısıyla sözleşmenin imzalanma aşamasından ön-ceki aşamalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar idârî yargıda çözülecek, sözleşmenin imzalanmasından sonraki aşamalardan (sözleşmenin uygulanmasın-dan) kaynaklanan uyuşmazlıklar da adlî yargıda çözümlenecektir.

Ancak idârenin kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla, idârî sözleşmeleri de ihâle yöntemiyle yapmasında bir sakınca yoktur. Eğer ihâle sonu-cunda yapılan sözleşme, sözleşmenin karşı tarafıyla eşitlik ilkesine göre değil de idâreye üstünlük ve ay-rıcalık tanınarak yapılmışsa ve sözleşmenin konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesini içeriyorsa, or-tada bir idârî sözleşme vardır.

Abonman Sözleşmeleri

İktisadi, sınai ve ticari kamu hizmetlerini veren kamu kurumlarıyla bu hizmetlerden yararlanmak için kişilerin yaptığı sözleşmelere abonman sözleş-meleri denmektedir. Bu sözleşmeler, daha çok su, elektrik, gaz, telefon gibi hizmetlerden yararlanmak için yapılır. Bu tip sözleşmelerin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar adlî yargıda çözülür.

Abonman Sözleşmeleri

İktisadi, sınai ve ticari kamu hizmetlerin-den yararlananların bu hizmetleri yürüten kamu kurumları ile yaptıkları sözleşmeler-dir. Bu sözleşmeler, özel hukuk sözleşme-leridir ve bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adlî yargı yerlerinde çö-zümlenmektedir.

Abonman sözleşmelerinin tanımı ko-nusunda bakınız. Danıştay 8. Dairesi, Esas.1998/2595, Karar.1998/4026, Danış-tay Dergisi, S.100, s.412.

dikkat

Abone tarifelerindeki hukuka aykırılıklar-dan kaynaklanan davalar, idârî yargı da çözülür (Gözübüyük-Tan, 1998, s.411). Çünkü tarifelerin kendisi, maddî açıdan genel düzenleyici işlem niteli-ğindedir. Fakat abone tarifelerine göre istenecek pa-ralardan kaynaklanan davalar, adlî yargıda çözülür.

1999’dan İtibaren İmzalanan Yap-İşlet-Devret Sözleşmeleri

Anayasanın 47. maddesinde yapılan değişik-likten ve Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkın-da Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikten sonra, köprü, tünel, baraj, sulama, içme ve kullan-ma suyu, arıtkullan-ma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti, maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirli-liğini önleyici yatırımlar, otoyol, demiryolu, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetlerin yaptırılmasına ilişkin yap-işlet-devret sözleşmeleri özel hukuk kapsamına alınmıştır. Böylece, yapı-iş-let-devret sözleşmelerinden kaynaklanan davaların adlî yargıda çözümlenmesi yolu açılmıştır.

İdârenin taraf olduğu yap-işlet-devret söz-leşmeleri idârî sözleşme kabul ediliyordu.

Bakınız. Anayasa Mahkemesi, Esas.1994/71, Karar.1995/23; Resmî Gazete, Ta-rih.20.03.1996, Sayı.22586. Ancak mevzuat değişiklikleri sonrasında artık yap-işlet-devret sözleşmeleri özel hukuk kapsamına alınmıştır.

dikkat

2006’dan İtibaren Yapılan Yap-İşlet Sözleşmeleri

Yap-işlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Sa-tışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3. mad-desinde yapılan değişiklikle, 2006 yılından itiba-ren, termik santral kurma ve işletme hizmetlerine ilişkin sözleşmeler, özel hukuk sözleşmesi kabul edilmeye başlanmıştır (Gözler, 2006, s.438). Bu tip sözleşmeler yapılırken, karşı tarafın belirlenmesin-de ihale yöntemine başvurulabilir.

Diğer Özel Hukuk Sözleşmeleri

İdârenin yapmış olduğu diğer özel hukuk söz-leşmelerinden bazıları şunlardır: Bayilik sözleş-meleri, vedia (saklama) sözleşsözleş-meleri, öğrencilerle yapılan burs ve kredi sözleşmeleri, yüklenme senet sözleşmeleri, eczane anlaşmaları. Bu sözleşmeler yapılırken ihale yöntemine başvurulmaz.

İdârenin İdârî Sözleşmeleri

İdârenin idâre hukuku ilkelerine göre yaptığı sözleşmeler “idârî sözleşmeler” olarak adlandırıl-maktadır. İdârî sözleşmeler, bir yasayla idârî sözleş-me olarak nitelendirilen veya sözleşsözleş-menin tarafla-rından en az birisi idâre olan, kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olan ve özel hukuk hükümle-rini aşan hükümler içeren sözleşmelerdir.

İdârî Sözleşme

İdârenin idâre hukuku ilke ve kurallarına tabi olan sözleşmeleridir.

İdârî Sözleşmelerin Özellikleri

İdârî sözleşmelerin özelliklerini şöyle sıralayabili-riz: İdâre hukuku hükümlerine tabi olmaları, idâreye üstünlük ve ayrıcalıklar tanınması, konusunun, kamu hizmetlerine ilişkin bir konu olması, Taraf-lardan birisinin idâre olması, bazen konusuna bakıl-maksızın yasayla idârî sözleşme olarak belirlenmesi ve uyuşmazlıkların idârî yargıda çözümlenmesi.

İdârî Yargı

İdârî yargı, idârî makamların idâre huku-ku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla orta-ya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türüdür.

İdârî Sözleşme Türleri

İdârî sözleşmeleri; klasik türler, yeni türler ve atipik türler olmak üzere üç grupta incelemek ge-rekmektedir.

İdârî Sözleşmelerin Klasik Türleri

İdârî sözleşmelerin klasik türleri; imtiyaz söz-leşmeleri, müşterek emanet sözsöz-leşmeleri, iltizam sözleşmeleri, istikraz sözleşmeleri, yeraltı ve yerüstü servetlerin işletilmesine ilişkin sözleşmeler, idârî hiz-met sözleşmeleri ve orman işletme sözleşmeleridir.

İmtiyaz Sözleşmesi: Herhangi bir kamu hiz-metinin imtiyaz usulüyle görülmesi söz konusu olduğu zaman, bu hizmetten yararlananlardan ala-cağı ücret karşılığında ve kendi kâr ve zararına, söz konusu hizmetle ilgili işletmenin bir özel kişi

ta-rafından kurulmasını ve belli bir süre işletilmesini konu alan, idâre ile kamu hizmetini yürütecek özel hukuk tüzel kişisi (anonim şirket) arasında yapılan idârî sözleşmeye imtiyaz sözleşmesi denir. Kamu hizmeti imtiyazı sözleşmesiyle ya belli bir kamu hizmetinin özel kişi tarafından kurulması ve işle-tilmesi veya daha önceden kurulmuş bulunan bir kamu hizmetinin gördürülmesi ya da işletilmesi öngörülür. Sözleşmede ayrıca imtiyazın süresi ve tarafların yükümlülükleri de belirlenir.

İmtiyaz Usulü

Bir özel kişinin idâreyle yaptığı bir sözleş-me gereğince, hizsözleş-metten faydalananlardan alacağı bir ücret karşılığında kendi kâr ve zararına bir kamu hizmetini kurup işlet-mesi usulüdür.

İmtiyaz sözleşmesinin tanımı konusunda bakınız. Danıştay Dava Daireleri Kurulu, Esas.1968/702, Karar.1969/699, Danıştay Dergisi, S.1, s.124.

dikkat

İmtiyaz sözleşmesi üç kısımdan oluşur: Birinci kısım, genel şartnamedir. Cumhurbaşkanı (Eski-den Bakanlar Kurulu) tarafından imtiyazla gör-dürülecek kamu hizmeti için bir “genel şartname”

çıkarılır. Bu şartnameler, genel düzenleyici işlem şeklindedir. İkinci kısım bu genel şartnameye uy-gun biçimde idârenin kamu gücüne dayanarak sa-hip olduğu yetkilerin bazılarını imtiyaz sahibi şir-kete devrine ilişkin hükümleri içerir. Sözleşmenin bu kısmı, koşul işlem niteliğindedir. Üçüncü kısım ise öznel işlem niteliğinde olan idârenin imtiyaz-cıya sağlamış olduğu mâlî çıkarlarla ilgili yüküm-lüklerini kapsar. İmtiyaz sahibi ile idâre arasında çıkan uyuşmazlıklar, kural olarak idârî yargıda çö-zümlenir. İmtiyaz sözleşmelerinde İdârî Yargılama Usulü Kanunu 2/1c maddesi gereğince tahkim de öngörülebilir.

Bir sözleşmenin imtiyaz sözleşmesi niteliğini alabilmesi için, Danıştay’ın düşüncesini bildirmesi ve eskiden Bakanlar Kurulu’nun, şimdi ise

Cum-hurbaşkanının kararı gereklidir. Belediyeler; Beledi-ye Kanununun 15. maddesinin I. fıkrasının (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen hizmetleri Danıştay’ın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla süresi kırk dokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devre-debilir; toplu taşıma hizmetlerini imtiyaz yoluyla yerine getirebilir. İl Özel İdâresi Kanununun 10.

maddesi il genel meclisinin görevlerini sayarken;

meclisi, il özel idâresi adına imtiyaz verilmesine yetkili kılmıştır.

Müşterek Emanet Sözleşmesi: Müşterek ema-net usulüne göre gördürülecek kamu hizmetlerinin yürütülmesi için özel kişilerle idâre arasında yapılan sözleşmelere “müşterek emanet sözleşmesi” denir.

Müşterek emanet sözleşmesinde idâre tarafından organik olarak oluşturulan hizmet tanımlanmakta ve sözleşmenin tarafı özel kişinin yapacağı etkinlik açısından yükümlülükleri ile söz konusu özel kişiye karşı idârenin malî yükümlülükleri belirlenmek-tedir. Müşterek emanet sözleşmeleri çerçevesinde gördürülen kamu hizmetinde kâr ve zarar idâreye aittir. Ancak, elde edilen kârdan sözleşme gereğince özel hukuk kişisine belirli bir pay verilir.

İltizam Sözleşmesi: Kamu hizmetinin önceden kararlaştırılan belli bir bedel karşılığında özel hu-kuk kişisi tarafından yürütülmesi için kârı ve zararı özel hukuk kişisine ait olmak üzere yapılan idârî sözleşme türüdür. Son yıllarda yerel yönetimler, özelleştirme uygulamaları çerçevesinde belediyele-rin vergi ve harçlarının tarh-tahakkuk-tahsil işleri-ni, ihale yoluyla iltizam benzeri sözleşmeler imzala-yarak özel kişilere toplatmaktadırlar.

İltizam Usulü

Bir özel kişinin, idâreyle yaptığı bir söz-leşme gereğince, idâreye ödeyeceği belirli bir ücret karşılığında, bir kamu hizmetini kendi kâr ve zararına işletmesi usulüdür.

İstikraz Sözleşmeleri: Devlet veya diğer kamu tüzel kişilerinin, özel kişilerden ödünç para almak için imzaladıkları sözleşmelere, istikraz sözleşmele-ri veya “kamu istikraz sözleşmelesözleşmele-ri” denmektedir (Özay, 1996, s.413). Bu tür sözleşmelerin konusu olan senedin (tahvil veya bononun), haczedilme-mek veya bazı durumlarda para yerine geçhaczedilme-mek gibi kamu gücü ayrıcalıkları bulunmaktadır.

Kamu İstikraz Sözleşmeleri

Devlet ve bazı kamu tüzel kişileri tarafın-dan tahvil, bono gibi isimlerle çıkarılan senetler karşılığında halktan borç para alınmasını sağlayan idârî sözleşmelere

“kamu istikraz sözleşmeleri” denir.

Madenlerin İşletilmesine İlişkin Sözleşme-ler: Anayasamızın 168. maddesine göre madenler ve doğal kaynaklar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların arama ve işletme hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebilir.

3213 sayılı Maden Kanununun 2. maddesi-ne göre; madenlerin, petrol ve petrol dışındaki yer altı ve yerüstü servetlerin işletilme hakkı, tek yanlı bir işlem olan ruhsatla verilmektedir. Ancak, bunlardan kaplıcalarda olduğu gibi kamu hizmeti biçiminde işletilenler için, idârî sözleşme yöntemi uygulanmaktadır (Gözler, 2006, s.443).

İdârî Hizmet Sözleşmeleri: İşçi niteliği taşı-mayan kamu görevlileri ile idâre arasında, Devlet Memurları Kanunu veya özel bir yasaya dayanı-larak ve belli bir kamu hizmetinin yürütülmesi konusunda, idâre ile sözleşmenin karşı tarafı olan kamu görevlisi adayı arasında yapılan sözleşmelere idârî hizmet sözleşmesi denmektedir (Akyılmaz-Sezginer, 2001, s.238).

Orman İşletme Sözleşmeleri: Anayasanın 169. maddesine göre devlete ait olan ormanlar, devlet tarafından işletilir ve yönetilir. Buna göre, özel hukuk kişileri ile devlet arasında orman işlet-me sözleşişlet-mesi yapılamaz. Ancak 1982 Anayasası yürürlüğe girmeden önce yapılan orman işletme sözleşmeleri, sona erme nedenleri gerçekleşmediği sürece geçerliliklerini koruyacaklardır.

İdârî Sözleşmelerin Yeni Türleri

İdârî sözleşmelerin yeni türlerini; elektrik hiz-metleriyle ilgili görevlendirme sözleşmesi, otoyol-larla ilgili görevlendirme sözleşmesi, 1995-1999 yılları arasında yapılan yap-işlet-devret sözleşme-leri, 1997-2006 yılları arasında yapılan yap-işlet sözleşmeleri, Kamu-Özel Ortaklığı Sözleşmeleri ve telekomünikasyon alanındaki görev ve görevlendir-me sözleşgörevlendir-meleri olarak saymak mümkündür.

Elektrik Hizmetinde Görevlendirme Sözleş-meleri: 3096 sayılı Kanuna göre, elektrik hizme-tinde görevlendirme sözleşmelerinin konusunu, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile ilgili görevlendirmeler oluşturmaktadır.

Elektrik hizmetlerinde görevlendirme söz-leşmelerini Anayasa Mahkemesi, 3996 sa-yılı Kanunu Anayasaya uygunluk açısından denetlerken, imtiyaz sözleşmesi olarak nite-lendirmiştir. Bakınız. Anayasa Mahkemesi, Esas.1994/71, Karar.1995/23; Resmî Gaze-te, Tarih. 20.03.1996, Sayı. 22586. http://

www.anayasa.gov.tr/Kararlar Bilgi Banka-sı/12.05.2011.

dikkat

Otoyollarla İlgili Görevlendirme Sözleşmele-ri: 3465 sayılı Kanuna göre, otoyollarla ilgili gö-revlendirme sözleşmelerinin konusunu; otoyolların yapımı, bakımı ve işletilmesi oluşturmaktadır.

1995-1999 Yılları Arasında Yapılan Yap-İşlet-Devret Sözleşmeleri: 3996 sayılı Kanuna göre 1995-1999 yılları arasında, köprü, tünel, ba-raj, sulama, içme ve kullanma suyu, arıtma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti, maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirliliğini önleyici yatırımlar, otoyol, demiryolu, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetlere ilişkin imzalanan söz-leşmelerdir (Gözler, 2006, s.445). Bu sözleşmelere göre, özel kişi, hizmetle ilgili altyapı veya işletmeyi kendi imkânlarıyla yapacak veya kuracak, belirli bir süre işletecek, sözleşmede öngörülen süre sonunda da idâreye bedelsiz olarak devredecektir.

1997-2006 Yılları Arasında Yapılan Yap-İşlet Sözleşmeleri: 4283 sayılı Kanuna göre 1997-2006 yılları arasında özel kişiler ile idâre arasında termik santral kurma ve işletmeleri için yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler gereğince kurulan işletmelerin idâreye devri söz konusu değildir. Söz konusu sözleşmeler, 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulma-sı ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılmıştır. 4283 sayılı

Yasa kapsamında yapılacak sözleşmeler, idârenin özel hukuk sözleşmeleri arasına alınmıştır (Odyakmaz, 1998, s.159; Gözler, 2006 s.446).

Telekomünikasyon Alanındaki Görev ve Görevlendirme Sözleşmeleri: 406 sayılı Kanunun 1. mad-desi gereğince, Türk Telekom’un Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu ile yapacağı her türlü telekomünikas-yon hizmetinin yürütülmesi konusundaki görev sözleşmeleri ile GSM görev sözleşmelerini, bu kategoride değerlendirmek gerekmektedir (Gözler, 2006, s.445).

GSM Görev Sözleşmesi:

Türk Telekom ile Bilgi Teknolojileri İleti-şim Kurumu arasında, GSM 1800 mobil telekomünikasyon hizmetlerinin yürütül-mesi ve gerekli telekomünikasyon altyapı-sının işletilmesi ile ilgili hak, yetki ve yü-kümlülükleri düzenlemek üzere akdedilen sözleşmedir.

Görev Sözleşmesi:

Türk Telekom ile Bilgi Teknolojileri İleti-şim Kurumu arasında, katma değerli hiz-metler dâhil, her türlü telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve telekomü-nikasyon altyapısının işletilmesi ile ilgili hak, yetki ve yükümlülükleri düzenlemek üzere akdedilen sözleşmedir.

Atipik İdârî Sözleşmeler

Atipik idârî sözleşmelere, isimsiz idârî sözleşmeler de denmektedir. İdâre, klasik ve yeni türlerin dışın-da dışın-da idârî sözleşme koşullarını taşıyan değişik isimler altındışın-da sözleşme yapabilir. Çünkü idâreyi yapacağı sözleşmeyi önceden belirlenen bir türe sokmaya zorlayacak bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Bu sözleşmeler yapılırken bazen ihale yöntemlerine de başvurulmaktadır. Bu tip sözleşmelere, işletme hakkı sözleşmeleri örnek gösterilebilir.